Misafir birce Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Heykel Heykel ya da yontu, çeşitli gereçler kullanarak üçboyutlu düzenlemeler yapma, bu yolla yaratılan estetik değerler aracılığıyla da duygu ve düşünceleri iletme sanatıdır. Oluşturulan üçboyutlu yapıt soyut ya da somut olguları canlandırıyor olabilir, betimleyici ya da süsleyici nitelik taşıyabilir. Heykel çok eskiçağlardan beri herhangi bir kişi ya da olayın anısını yaşatmak amacıyla da kullanılmıştır. Türkler çok eskiçağlardan beri taş işçiliğinde başarılı yapıtlar ortaya koymuşlardır. En eski örneklerine Orta Asya sanatında rastlanır. Orhun Anıtları anıtsal heykeller olarak da düşünülebilir. İnsan figürünün simgesi olarak taştan yontulmuş balballar, babalar da ilkel heykel örnekleridir. İslam dininin benimsenmesinden sonra dinsel kurallar gereği, öteki sanatlarda olduğu gibi heykelde de betimlemecilik bırakılmış, bunun yerine süslemeci yanı ağır basan kabartmacılık, oymacılık, kakmacılık gibi sanatlar öne çıkmıştır. Gene de Anadolu Selçukluları'nın yaptığı yapılarda insan ve hayvan figürlerini kullanan kabartmalara rastlanır. Mezar taşları, nişan taşları Osmanlı Devleti döneminde de en ince biçimde işlenen, en güzel süslemelerle donatılmış yapıtlar olmuşlardır. Bazen çeşme, şadırvan, havuz, fıskıye gibi yararlı amaçlarla üretilmiş yapıtları da bunlarla birlikte düşünme olanağı vardır. Günümüzde Türk heykel sanatından söz edilirken batı etkisi altında gelişen, çağdaş üçboyutlu düzenlemeler oluşturma sanatı akla gelmektedir. Sanayi-i Nefise Mektebi Türkiye'de çağdaş heykel sanatı dalında eğitim veren ilk kuruluştur. Oskan Yervant Efendi, bu kuruluşta öğretmenlik yapan Osmanlı yurttaşı ilk heykeltıraşlardandır. Cumhuriyetin kuruluşuna kadar bu okuldan yetişen sanatçılar İhsan Özsoy, İsa Behzat, Mahir Tomruk ve Nejat Sirel olmuştur. İsa Behzat dışındakiler Cumhuriyet döneminde de yapıt vermişler, ayrıca içinden yetiştikleri okulun geleneği uyarınca yurtdışına gönderilmişler ve onlardan öğretmen olarak da yararlanılmıştır. Çağdaş Türk heykel sanatçıları arasında Ali Hadi Bara, Zühtü Müridoğlu, Nusret Suman, Ahmet Kenan Yontunç, Hüseyin Anka adıyla tanınan Hüseyin Özkan, yurtdışında da çalışmalarını sürdüren İlhan Koman, Hüseyin Gezer, Mehmet Şadi Çalık, Kuzgun Acar, Saim Bugay gibi adlar vardır. Bu heykelcilerin yanı sıra Sabiha Bengütaş, Nermin Faruki, Lerzan Bengisu, Günseli Aru gibi kadın sanatçılar da yetişmiştir. Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Oskan Efendi (Yervant) 1855 yılında doğdu. 1914 yılında öldü. Bilindiği kadarıyla Avrupa'da heykel öğrenimi gören ilk Osmanlı yurttaşıdır. İtalya'da ve Fransa'da öğrenim gördü. Sanayii Nefise Mektebi Alisi'nin Heykel Şubesi'nin ilk öğretmenidir. Osman Hamdi Bey'in yardımcılığını da yapmıştır. Osman Hamdi Bey'in eşi Naile Hanım'ın ve Osman Hamdi Bey'in büstleri ile Efe ve Tavukçu Kadın adlı iki heykeli bugün elde olan ve bilinen eserleridir. Osman Efendi'nin heykel dalında başlayan eğitim faaliyetinin bir tamamlayıcısı niteliğinde olan işleri, genellikle ifade değerleri abartılmamış olan büst çalışmalarıdır. İhsan Özsoy 1867'de İstanbul'da doğdu. 1944'te İstanbul'da öldü. Sanayii Nefise Mektebi Alisi Heykel Şubesi'nin ilk öğrencilerindendir. Bir rastlantı sonucu ve Osman Hamdi Bey'in aracılığıyla bu okula girdi. Oskan Efendi'nin öğrencisi oldu. 9 yıl öğrenim gördü. 1981 yılında Paris'e gönderildi. Bir süre Jan Baptist Gustave Deloye'un atölyesinde çalıştı. Daha sonra Ecole des Beaux-Arts'a girdi ve burada Emile Arthur Soldi ile Thomas'ın öğrencisi oldu. 1895'te yurda döndü. 1897'de Asar-ı Atika Müzesi'nde eski eser onarımcısı olarak çalıştı. Oskan Efendi'nin emekliye ayrılması üzerine, Sanayii Nefise'ye heykel öğretmeni oldu. 1912 yılında da İnans Sanayii Nefise'ye öğretmen olarak atandı. 1933 yılında emekli oldu. İstanbul'da Kadıköy'de Süreyya sinemasındaki friz ve figürleri dışında. Nimet Hanım'ın ve Osman Hamdi Bey'in kızı Salahur'un büstleri bilinmektedir Hadi Bara 1906 yılında Tahran'da doğdu. 1971 yılında İstanbul'da öldü. Babası Afganistan'lı, annesi Türkiye Büyükelçiliği'nde çalışan bir memurun kızıydı. Ailesi, Hadi (Bara) 3-4 yaşlarındayken Türkiye'ye göç etti. Hadi Bara, ilkokuldan sonra bir süre Saint Joseph Fransız Erkek Lisesi'nde okudu. 1923'te Sanayii Nefise Mektebi Alisi'ne girdiyse de, buradan da ayrıldı. Bir süre memurluk yaptı. 1925'te burs kazanarak Paris'e gitti. Julian Akademisi'nde Bouchard'ın öğrencisi oldu. Despiau'dan özel dersler aldı. 1930'da yurda dönünce, Akademi'de muallim muavini ve kitaplık memuru oldu. Öğretim üyeleriyle anlaşmazlık içinde olan bazı arkadaşlarıyla birlikte, Akademi'den uzaklaştırıldı (1932), 1933 başlarında ise modlaj öğretmenliğine getirildi. 1949 yılında Paris'e gitti ve rahatsızlanınca bir süre burada kaldı. Non-figüratif sanat anlayışından etkilendi. Yurda dönüşünde, Belling'in yönetiminde olan heykel atölyeleri ikiye ayrılınca bir bölümün yöneticiliğine getirildi. (Zühtü Müridoğlu ile) (1950). Hastalığı nedeniyle emekli oluncaya kadar öğretim üyeliğini sürdürdü. Başlıca eserleri şunlardır: Havva, Bedia'nın Başı, Çıplak, Mareşal Fevzi Çakmak'ın Büstü, Tevfik Fikret Büstü, Ahmet Rasim Büstü, Atatürk Büstü, Atatürk Başı, Erkek Torsu, Demir Heykel, Adana Anıtı, Barbaros Anıtı (Z. Müridoğlu ile), Zonguldak, Atlı Atatürk ve Atlı İnönü anıtları (Z. Müridoğlu ile). Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Zühtü Müridoğlu 1906'da İstanbul'da doğdu. Cezayirli Hasan Paşa İlkokulu'nda, Kasımpaşa Numune Rüştiyesi'nde okudu. Kabataş İdadisi'ne yazıldıysa da devam etmedi. Bir süre çalıştıktan sonra, 1924'te İhsan Özsoy'un teşvikiyle Sanayii Nefise Mektebi Alisi'ne girdi ve heykel öğretmeni İhsan Özsoy'un öğrencisi oldu. Bu okulu bitirince, Avrupa sınavını kazanarak Paris'e gitti (1928). Özel Colarossi Akademisi'nde ve Marcel Gimond'un atölyesinde çalıştı (1928 - 1932). Bu arada Ecole du Louvre'daki sanat tarihi ve Sorbonne'daki estetik kurlarına devam etti. Yurda dönünce Samsun Lisesi'ne resim öğretmeni olarak atandı (1932). "D Grubu"nun kurucuları arasında yer aldı. 1936'da İstanbul Arkeoloji Müzesi heykeltıraşlığına getirildi. Bir süre Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nde öğretmenlik yaptı (1939). Daha sonra Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü öğretmenliğine getirildi (1940). Fakat Dekoratif Sanatlar Bölümü modlaj öğretmeni olarak görevlendirildi. 1947 - 1949 yılları arasında Paris'te kaldı. Yurda dönünce G.S. Akademisi Helkel Bölümü'nde atölye öğretmeni olarak görevlendirildi. (H. Bara ile). 1955'te Ağaç Uygulama Atölyesi'ni açtı. 1969'da ilgili kanun uyarınca "profesör" unvanı aldı. 1971'de yaş haddinden emekli olduysada "emeritüs profesör" olarak Akademi'deki çalışmalarını uzun bir süre sürdürdü. Daha sonra öğretim üyeliğinden tümüyle çekilerek kendini çalışmalarına verdi. İlk kişisel sergisini 1932'de açan Müridoğlu'nun başlıca eserleri şunlardır: Barbaros Anıtı (H.Bara ile), Zonguldak Atlı Atatürk ve Atlı İnönü anıtları (H. Bara ile), Erkek Başı, Oturan Kadın, Bakır Kabartma (Anıt Kabir'de), Yaşamak (ağaç), İkizler (ağaç), Büyükada Atatürk Anıtı, Muş Atatürk Anıtı. Hüseyin Anka Özkan 1909'da Dumurcalı'da doğdu. Edirne Öğretmen Okulu'nda okurken, resim öğretmeni Ratip Aşir'di. İlk resim zevkini bu öğretmeninden aldı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin ilgisiyle İstanbul'a öğretmen olarak atandı ve bu sırada Güzel Sanatlar Akademisi'ne devam etmeye başladı. Belling'in öğrencisi oldu. 1931'de girdiği okulu 1940'da bitirdi. İlke olarak sergilere katılmayan sanatçı, genellikle anıtsal heykeller yapmıştır. Başlıca eserleri şunlardır: Mimar Sinan Heykeli (Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi önü). İstanbul'da Hürriyet gazetesi binasının cephesindeki erkek ve kadın gruplar ve aslanlar, Aydın, Antakya, Manisa, Trabzon, Van, Gönen, Diyarbakır, Atatürk anıtları. Sadi Çalık 1917'de Girit'te Kandiye'de doğdu. 1979'da İstanbul'da öldü. 1923'te ailesi İzmir'e göç edince, ilkokul ve liseyi İzmir'de okudu. İzmir Erkek Lisesi'ndeki resim öğretmeni Abidin Elderoğlu'ndan etkilendi. Güzel Sanatlar Akademisi'ne girdi ve Belling'in öğrencisi oldu. 1949'da bu okulu bitirince, kendi olanaklarıyla Paris'e gitti ve kısa sürede yurda geri dönerek serbest çalışmaya başladı. 1957'de, Amerikan Haberler Merkezi'ndeki sergiye, "Minimunizm" diye adlandırıldığı bir anlayışın ürünü olan ilginç bir heykelle katıldı. Bu anlayış yeterli ilgiyi görmemekle birlikte, daha sonra Amerika'da "Minimal Sanat" adıyla anılan benzer bir anlayış ortaya çıkmıştır (1967). 1959'da, başarılı heykel çalışmalarından ötürü G.S. Akademisi Heykel Bölümü Kurulu, kendisine atölye öğretmenliği verdi. Daha sonra asistan, doçent ve profesör oldu. Ölümüne kadar öğretim üyeliğinin yanı sıra, serbest çalışmalarını da sürdürdü. Başlıca eserleri şunlardır: Çıplak Kadın (alçı), Asaf Halet Çelebi Başı (alçı), Heykel (demir), Boyalı Heykel (ağaç). Hüseyin Gezer 1920 yılında Mut'ta doğdu. İlkokulu Mut'ta, ortaokulu Silifke'de okuduktan sonra, Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu'nu bitirdi (1940). 1 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, askerlik hizmetini tamamladı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in emriyle, mecburi hizmeti ertelenerek Güzel Sanatlar Akademisi Helkel Bölümü'ne girmesi sağlandı (1944). Belling'in öğrencisi oldu ve 1948'de okulu bitirdi. Burslu olarak Paris'e gitti ve burada Julian Akademisi'nde Prof. Gimond'un atölyesinde çalıştı. Yurda dönünce, G.S. Akademisi Heykel Bölümü'ne asistan olarak girdi (1950). Modlaj öğretmenliği, atölye öğretmenliği, müdür yardımcılığı, müdürlük (daha sonra başkanlık), ayrıca 1969-1976 yılları arasında Resim ve Heykel Müzesi müdürlüğü yaptı. Okulla ilgili kanun uyarınca "profesör" unvanını aldı. Başlıca eserleri şunlardır: Türbanlı Kadın, Çıplak Kadın, Çocuk ve Ana, Efe'nin Aşkı, Köprülü Mehmet Paşa büstü, Atlılar, Yahya Kemal Başı, Atatürk Başı büstü, Atlılar, Yahya Kemal Başı, Atatürk Başı (İstanbul Belediye Sarayı girişi). Geyve, Karabük, Akhisar, Balıkesir, Antalya, Polatlı, Atatürk anıtları, Polis Şehitleri Anıtı (Ankara), 50. Yıl Atatürk büstleri (Yarışma 2 birincilik ödülü). İlhan Koman 1921'de Edirne'de doğdu. Edirne Lisesi'ni bitirdikten sonra, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'ne girdi (1941). Bir yıl sonra bölümünü değiştirerek heykel bölümüne geçti. Belling'in öğrencisi olarak 1945'te bu okulu bitirdi. Avrupa sınavını kazanarak, 1947-1950 yılları arasında Paris'te çalıştı. Yurda dönünce Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü asistanı oldu (1951). 1959'de görevinden ayrılarak İsveç'e gitti ve bu ülkeye yerleşti. 1967'de Stokholm Uygulamalı Sanatlar Yüksek Okulu'na öğretim üyesi olarak kabul edildi. Koman'ın eserleri yurdumuzda, İsveç'te ve başka yabancı ülkelerde yer almaktadır. Anıtkabir'in büyük rölyeflerinden doğu kanadını yapmıştır. 1954 Ankara Devlet Sergisi'nde ikincilik, 1955 Ankara Devlet Sergisi'nde birincilik ödüllerini aldı. 1969'da İsveç'te Sundsvall'de bir alan düzenlemesi için açılan yarışmada birincilik ödülü, 1970'te de Örebro Belediye Sarayı önüne konulmak üzere yaptırılan heykel yarışmasında da birincilik ödüllerinden birini aldı (Mimar Çetin Kanra ile). En son çalışmalarından biri de, İstanbul'da Zincirlikuyu'daki Halk Sigorta binasının önünde bulunan Akdeniz adlı heykelidir. Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2007 Başoğlu Tamer ( Nazilli, 1938 ) 1954’te İDGSA Heykel Bölümü’nü bitirdi. Devlet bursuyla İtalya’ya gitti. 1964’te Akademi’nin Heykel Bölümü’ne asistan olarak alındı. 1968’de Salzburg Yaz Akademisi’nde Kirschner ve Emilio Vedova ile çalıştı. 1970’te doçent, 1976’da profesör oldu. ...Sanat özellikleri: Heykelin klasik disiplinine ve akademik formasyonuna bağlı görünmekle beraber, bu formasyonu, yenilikçi bir sanat anlayışıyla çelişmeyecek düzeylerde benimser. Birikimleri, sağlam bir heykel formuna yönelmekte, itici güç olarak değerlendirir. Ödülleri: 1969 30. DRHS (Heykel Dalı 2.lik Ödülü) 1971 TRT Yarışmaları (Heykel Dalı Başarı Ödülü) 1972 İzmir Karşıyaka Atatürk ve Kadın Hakları Anıt Yarışması (1.lik Ödülü) 1973 ODTÜ Atatürk Anıtı Yarışması (1.lik Ödülü) 1985 Türkiye İş Bankası Heykel Dalı (Büyük Ödül) Kaynak: csmuze.anadolu ~~~ Üniversite tarafından 1965 yılında Yerleşkeye konulmak üzere açılan "Atatürk Anıtı Yarışması"nda birinci ve ikinci gelen eserler, bugün ODTÜ Yerleşkesi'nin simgeleri olmuştur. Yerleşkeyi, kültür ve sanat eserleriyle güzelleştirmek düşüncesiyle açılan bu yarışma sonucunda, Şadi Çalık’ın şimdi Rektörlük binasının arkasında bulunan ve Atatürk ilkelerini anlatan eseri, birinci gelmiştir. Yarışmada ikincilik ödülünü kazanan betonarme anıt ise Heykeltıraş Tamer Başoğlu tarafından yapılmıştır. Başoğlu anıtı şöyle açıklamıştır; "Bu anıt, Türkiye’de Atatürk ve devrimlerini soyut olarak anlatan ilk heykeldir. Bu heykelde yıkık ve viraneye dönmüş bir Anadolu şehrinde dinamik ve güçlü bir kök üzerinde atom bombasının mantar şeklinde patlayışını andıran Atatürk ve devrimleri anlatılmak istenmiştir. Heykeldeki her uç Atatürk’ün devrimlerini sembolize etmektedir". Heykel yerine yerleştirilirken Rektör Kemal Kurdaş, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti içinde ilimde, teknolojide modern bir zihniyetle atılım yaptıklarını, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin bütünüyle bir bilim ağacı olduğunu belirterek Türkiye'de modern anlamda bilimin, teknolojinin ve yeni bir zihniyetin başladığını anlattığı için esere "Bilim Ağacı" adının verilmesini önermiştir. Bugün yerleşkenin girişinde bulunan heykel o günden bu yana "Bilim Ağacı" olarak anılmaktadır Fotoğraflar: Hasan Yılmaz Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtı Anayasa Meydanı'nda bulunan anıt 1972 yılında Prof. Dr Tamer Başoğlu tarafından yapılmıştır. İzmir, Karşıyaka İskele Meydanı'nda bulunan anıt, biçimi kadar kapsamı, ifadesi, ismi de farklı bir yapıttır. Anıtın adı Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtıdır. ... Anıt 27 metre yüksekliğindedir. Uzak etkisi vardır. Cumhuriyet'in 50. yılında açılan ulusal bir yarışmada birincilik ödülü alarak yapımına 1972'de karar verilmiştir. 1973 yılında açılmıştır. Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2007 Prof. Dr. Tankut Öktem 1940 - 2007 Prof. Dr. Tankut Öktem, 1940 yılında Konya'da doğdu. 1965 yılında bitirdiği İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (İDTGSYO) Seramik Bölümü'ne 1966 yılında asistan seçilen Prof. Öktem, 1970 yılında aynı okulun öğretim üyeliğine geçti. 1974-1975 yılları arasında Seramik Bölüm Başkanlığı, 1980-1982 yılları arasında İDTGSYO Müdürlüğü yapan Prof. Öktem, 1983-1985 yılları arasında Tatbiki Güzel Sanatlar'ın Marmara Üniversitesi oluşundan sonra Heykel Bölümü'nü kurdu ve ilk başkanı oldu. 1986'dan bu yana profesör olarak öğretim üyeliğini sürdüren Tankut Öktem, 1993-1996 yılları arasında Marmara Üniversitesi Seramik-Cam Bölümü Başkanlığını, 1999'a kadar Fakülte Senatörlüğünü ve YÖK Sanat Milli Komitesi Marmara Üniversitesi Temsilciliğini yaptı. Çok sayıda eseri ve ödülü bulunan Prof. Öktem, 1999 yılında "Devlet Sanatçısı" seçildi. 1973 yılına kadar modern heykeller yapan, 1970'li yıllarda figüratif çalışmalara başlayan ünlü heykeltıraş Öktem, daha sonra çok figürlü anıtlar yapmaya yöneldi. Prof. Dr. Tankut Öktem'in bazı esereriyle yurt dışında ödüller kazandığının belirtildiği açıklamada, Bunlardan Bazıları; 3. Uluslararası 1990 Böblingen Belediye Meydanı Heykel Yarışması Birincilik Ödülü, 1988 Seul Kültür Merkezi Sevgi Anıtı Güney Kore başarı ödülü, 1983 Erdek Atatürk Anıtı ile İkincilik Ödülü, 1974 Gazi Magosa Özgürlük Anıtı ile Birincilik ödülü, 1973 Kırkpınar Anıtı Edirne ile Birincilik Ödülleri" denildi Anıtlarında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve Milli Mücadele yıllarını konu edinen Prof. Öktem'in eserleri arasında; ~~~ Heykeltıraştan Ata'ya dev büst BURSALI dünyaca ünlü heykeltıraş Tankut Öktem, Küçük Kumla'daki atelyesinde bir başarıya daha imza attı. Öktem, Manisa Cumhuriyet Alanı'na yapılan 65 metrelik bir anıtın parçası olarak 7 metre yüksekliğinde Atatürk büstü yaptı. Ünlü sanatçı Öktem, dünyanın en büyük birkaç anıtından biri olacak eserin, 280 milyar liraya mal olacağını söyledi. n Cemal KIRGIZ 10 Haziran 2001 ~~~ 65 Metrelik Kaidenin Heykelleri Tamam Heykeltraş Prof. Dr. Tankut Öktem, Manisa Valiliği için yaptığı ‘Cumhuriyet ve Atatürk Heykeli’ni tamamladı. Prof. Öktem'in, Bursa'nın Gemlik İlçesi'ne bağlı Küçük Kumla Beldesi'ndeki atölyesinde 3 yılda tamamladığı heykel, 3 parçadan oluşuyor. 65 metre yüksekliğindeki kaidenin üzerine yerleştirilecek anıtın Türkiye'de ilk, dünyada ise sayılı olduğunu belirten Öktem, ‘‘Uzaktan bakıldığında fonda Türk bayrağı görülüyor. Üzerinde Atatürk'ün 7 metreden yapılan yüzü, zeybek ve çağdaş kıyafetli bir genç kız var. Bu kişilerin elinde zeytin dalı bulunuyor. Bu zeytin dalı Atatürk'ün, ‘Yurta sulh, cihanda sulh' sözünü anımsatıyor. Bu nedenle heykele, ‘Cumhuriyet ve Atatürk Anıtı' adını verdik. Eserin yapımında yapımında 40 milyar lira harcandı. Bu eseri ben para almadan yaptım’’ diye konuştu. On ayrı parçadan oluşan heykel, vinç yardımıyla TIR ve kamyonlara yüklenerek Manisa'ya gönderildi. 22.01.2004 ~~~ Dünyanın en yüksek üçüncü anıtı olan Kuvayi Milliye ve Atatürk Anıtı, Atatürk ve Harbiyeli Anıtı, Çanakkale Şehitliği'nde yer alan Yaralı Asker Anıtı, .. Amasya Tamimi Anıtı, Zonguldak Maden İşçileri Anıtı, Ankara - Maden İşçileri Anıtı, Kastamonu Türk Kadınları Anıtı, Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2007 Balkan Savaşı Anıtı, Magosa Büyük Özgürlük Anıtı, Atatürk-İnönü-Fevzi Çakmak Anıtı, ...Nazım Hikmet Heykeli, Dünyaca ünlü, büyük şairimiz Nazım Hikmet'in ülkemizdeki ilk heykeli İzmir Kültürpark'ta sevenleriyle görüşmeye hazır. İzmir insanının güzelliği özgürlüğünden geliyorsa, bu özgürlüğe en çok yakışan da Nazım Hikmet olurdu. Güzelliğin ve aydınlık yarınların inançlı aşığı Nazım Hikmet'in heykeli, artık Kültürpark'ta İzmir Sanat'ın bahçesinde yükseliyor. Heykeltıraş Tankut Öktem'in eseri olan kaidesi ile birlikte 6.5 m. yüksekliğindeki bu heykelin önünde Kuvay-ı Milliye destanından şu dizeler yazılı: "... Baktı saatına beşotuz ve başladı topçu ateşiyle ve şafakla birlikte büyük taaruz Uşak- Kara Harp Okulu Anıtı, Uğur Mumcu Anıtı, Deniz Kızı Heykeli, Piyade Atatürk Anıtı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti - Atatürk ve Cumhuriyet Anıtı Seul'de bulunan Sevgi Anıtı da bulunuyor. ~~~~ ‘Ben, Atatürk’ü tek başına bir kaide üzerinde göstermekten hep kaçındım. Sanat hayatım, O’nun yarattığı toplumla birlikte bir değer olduğunu anlatmakla geçti. Atatürk’ü yarattığı toplumla birlikte vermezseniz, O’na ihanet edersiniz. Neredeyse, Atatürk’e tapılıyor, diyenlere hak verdirecek şekilde davranmış olursunuz.’ Yapıtları arasında yer alan, Kara Harp Okulu Anıtı’nın öyküsü ise, ilginç. Öktem, bu anıt için 700 model kullanıyor. 700 farklı figür. Türkiye’nin farklı yörelerinden gelen insanların değişik yüz çizgileri. Öktem’in anıtları dünyanın değişik kentlerinde de, yükseliyor. Kars’taki bir köy muhtarı bunun farkında. Türkiye ne kadar farkında?.. Orhangazi, Atatürk Anıtı (Tankut Öktem) İstanbul'da 5 Aralık gecesi geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Devlet Sanatçısı, heykeltıraş Prof. Dr. Tankut Öktem Allah' tan Rahmet Tüm Aylesine Baş Sağlıgı Diliyoruz.. Alıntı
Φ bodrumlu Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2007 Balkan Savaşı Anıtı, Magosa Büyük Özgürlük Anıtı, Atatürk-İnönü-Fevzi Çakmak Anıtı, ...Nazım Hikmet Heykeli, Dünyaca ünlü, büyük şairimiz Nazım Hikmet'in ülkemizdeki ilk heykeli İzmir Kültürpark'ta sevenleriyle görüşmeye hazır. İzmir insanının güzelliği özgürlüğünden geliyorsa, bu özgürlüğe en çok yakışan da Nazım Hikmet olurdu. Güzelliğin ve aydınlık yarınların inançlı aşığı Nazım Hikmet'in heykeli, artık Kültürpark'ta İzmir Sanat'ın bahçesinde yükseliyor. Heykeltıraş Tankut Öktem'in eseri olan kaidesi ile birlikte 6.5 m. yüksekliğindeki bu heykelin önünde Kuvay-ı Milliye destanından şu dizeler yazılı: "... Baktı saatına beşotuz ve başladı topçu ateşiyle ve şafakla birlikte büyük taaruz Uşak- Kara Harp Okulu Anıtı, Uğur Mumcu Anıtı, Deniz Kızı Heykeli, Piyade Atatürk Anıtı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti - Atatürk ve Cumhuriyet Anıtı Seul'de bulunan Sevgi Anıtı da bulunuyor. ~~~~ ?Ben, Atatürk?ü tek başına bir kaide üzerinde göstermekten hep kaçındım. Sanat hayatım, O?nun yarattığı toplumla birlikte bir değer olduğunu anlatmakla geçti. Atatürk?ü yarattığı toplumla birlikte vermezseniz, O?na ihanet edersiniz. Neredeyse, Atatürk?e tapılıyor, diyenlere hak verdirecek şekilde davranmış olursunuz.? Yapıtları arasında yer alan, Kara Harp Okulu Anıtı?nın öyküsü ise, ilginç. Öktem, bu anıt için 700 model kullanıyor. 700 farklı figür. Türkiye?nin farklı yörelerinden gelen insanların değişik yüz çizgileri. Öktem?in anıtları dünyanın değişik kentlerinde de, yükseliyor. Kars?taki bir köy muhtarı bunun farkında. Türkiye ne kadar farkında?.. Orhangazi, Atatürk Anıtı (Tankut Öktem) İstanbul'da 5 Aralık gecesi geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Devlet Sanatçısı, heykeltıraş Prof. Dr. Tankut Öktem Allah' tan Rahmet Tüm Aylesine Baş Sağlıgı Diliyoruz.. büyük hocaya allahtan rahmet diliyorum (kısa ömrüne bu kadar başarıları sığdıran tankut öktem'e ülkemiz adına teşekkür ediyorum) Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.