Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 -bir hadis ( sonradan olan) düşün ki öncesinde bir şey yok, bu olabilir mi? - öncesiz hadis olur mu? -öncesi olmayan zaman sözkonusu olabilir mi? -öncesi olman bir varlığın başlangıcı düşünülemez ne demektir? -alemin öncesi var mı? bu sorulara yorumunuzu bekliyorum. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Kuzey kutbunun daha kuzeyinde ne var? Hangi dağ en yüksek dağdan daha yüksektir? Gibi sorularla aynı paralelde sorulan bu soru, kendi içerisinde çelişkilidir. Allah dediğiniz zaman eğer sınırlı bir kavram aklınıza geliyorsa o zaman bu soruyu sorabilirsiniz. İşte bu soruyu soranların düşünemedikleri temel nokta budur. Bunu yukarıdaki örneklere uygularsak kuzey kutbunun en kuzey olduğunu anlamadığı için daha kuzeyinde ne olduğunu soruyor. Daha kuzeyi olan bir noktanın kuzey kutbu olamayacağını anlayamıyor. İnsan aklı sınırsız özelliklerin VARLIĞINI anlayabilir fakat niteliklerini tam olarak kavrayabilecek kapasitede değildir. Ancak misalle bunları akla yaklaştırmak mümkündür. Mesela her zaman verilen vagon lokomotif örneği bunu akla yaklaştırır. Vagonların birbirini çekmesi gereğine şartlanan insan lokomotifi de vagon gibi düşündüğü için lokomotifi kim çekiyor der. Bir hadis-i şerifte bu ifadeyi sıksık öne sürecek olan kesimin ruh hali gözler önüne serilmiştir: "Bir gün gelecek ayağını ayağının üstüne atarak gurur ve kibirle enaniyet içinde her meseleyi halletmiş gibi bunu Allah yarattı şunu Allah yarattı, Allah'ı kim yarattı diyecekler" Hadis-i Şerif Zaten hadis-i şeriften de ""şunu Allah yarattı , bunu Allah yarattı (ise) Allah'ı kim yarattı."" buyurularak bunu yapanların varlıklardaki sebepler zincirini Allah'a uygulayıp Allah'ı da sebepler zincirindeki herhangi bir varlık gibi zannetmekten bu yanılgıya düşecekleri anlaşılmaktadır. (yorumsuz) Sayılar.. Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 allahın kudretini kabul edenlere soru: bu kudret cisim mi değil mi? değil derseniz, cisimsiz kudretten bahsedilebilir mi? - olaylar olacağı için mi allah bilir yoksa allah bildiği için mi olaylar vardır - allah varettiği için mi bilir yoksa bildiği için mi vareder -alem sonradan yaratıldı dilyenlere soru: allah alemi yaratmadan önce ne yapıyordu -allah irade kabul edip hem de alem hadistir ( sonradan meydana gelmiş)diyenlere soru: allah önce yaratmadığı alemi niçin birden bire yaratmak istedi -alem hadistir diyenlere soru: allah alemi yarattıktan önce vesonraki durumları ile ilgili olarak iki ayrı iradesi mi var yoksa değişmeyen tek bir iradesi mi var? tek iradesi var derseniz, madem öyle neden alem önce yokken sonradan varlığa geldi dediniz? alemin varlığı ezeli olarak mı irade edildi yoksa hadis irade olarak mı irade edildi -allaha irade kabul edenlere soru: ezeli olan tanrısal irade de alemi yaratma kararı nasıl olupta allah da bir değişikliğe yol açmaz -yaratma tanrının hür bir fiili midir? isteseydi ilminde meydana geleceği belli olan şeyleri yaratmayabilir miydi?, yaratmayabilirdi denirse bu sefer allaha cahil denmiş olmuyor mu? not:emrahın sorusuna cevap: nedensiz ilmine göre bu olaylar olmaktadır ve bunların böyle olmasını allah irade etmiş değildir, msn de görüşelim: [email protected] ekle Alıntı
Φ dowjones Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Biz bu konuyu arkadaşlarlada çok tartıştık genel kanı özgür irade vardır bende böyle düşünüyorum doğum ölüm bir kaderdir özgür irade ise bizim kaderimizi belirleyici unsur olabilir örneğin bir adam çok fakir ama tam bir mümin bir şekilde bu adama miras konuyor diyelim ve bu adamı Allah bir sınav içine alıyor ve bu olayı vesile diyor bu bir kaderdir buraya kadar özgür irade yoktur adamın iki seçeneği var bu parayı allah yolunda işler yapıp harcamak artırmak üretmek yada bu parayla sapıtıp hayatını mahvetmek kalıyor işte bu iki seçenek var bu adamın karşısında bir seçim yapmak bu ikisinden birine bu adamın özgür iradesiyle kaderini belirleminesine yol açıyordur kendi özgür iradesiyle imtihanda olduğunu anlarda sapıtmazsa ilk seçeneği uygular ve kurtulur yada 2. seçenek özgür iradesiyle bu adam bunun sınav olduğunu parayı görünce çoktan unutuğunu düşünür bunuda özgür iradesiyle yapar ve kaderini belirler ha sonra Allah doğru yere koyar bunu bilemeyiz ama özgür irade seçim hakkı olmasa dünyada herkes robot olur ve bu yartılışa ters gelir eğer yanlış söylüyorsam ALLAH affetsin . Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 adamın iki seçeneği var bu parayı allah yolunda işler yapıp harcamak artırmak üretmek yada bu parayla sapıtıp hayatını mahvetmek kalıyor işte bu iki seçenek var bu adamın karşısında bir seçim yapmak bu ikisinden birine bu adamın özgür iradesiyle kaderini belirleminesine yol açıyordur kendi özgür iradesiyle imtihanda olduğunu anlarda sapıtmazsa ilk seçeneği uygular ve kurtulur yada 2. seçenek özgür iradesiyle bu adam bunun sınav olduğunu parayı görünce çoktan unutuğunu düşünür bunuda özgür iradesiyle yapar ve kaderini belirler ha sonra Allah doğru yere koyar bunu bilemeyiz ama özgür irade seçim hakkı olmasa dünyada herkes robot olur ve bu yartılışa ters gelir eğer yanlış söylüyorsam ALLAH affetsin . adamın bu parayı aldıktan sonra neler yapacağı allahın değişmez ilminde belli değilmi ve bu şahıs allahın ilime muhalif olarak davranabir mi? Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Farabi diyor ki: “Eğer bir kimse istediğini, beğendiğini yaptığını sanırsa keşfetmeye çalışsın ki, bu kasıt ve irade yok olduktan sonra onda sonradan olma mıdır? Yoksa hadis değil midir? Eğer, onda hadis değil ise gerekir ki, bu iradesi o kimsenin var olduğu günden beri kendisiyle birlikte olmuş olsun. Ve o durumda bu iradenin ondan ayrılmaksızın o kimsede basılmış olması gerekir. _imdi, onun iradesi kendinden başka bir kişi tarafından onda bulunmuş olması gerekir. Eğer, bu ihtiyar (seçme) hadis ise, her hadis bir hadis olan sebep ister. O durumda onun seçmesi bunu gerektiren bir sebebe ve bu sebep de onu ortaya çıkaran bir hadis olana nazar eder. Bu seçilmiş olan ya onun seçimidir ya ondan başka birinin seçimidir. Eğer bu seçim bizzat onun kendi nefsinde ise, onun ortaya çıkışına da başka bir seçimi sebep olmuştur, ki bu biteviye silsile halinde gider. Ya da bu seçim onda kendi seçiminden başka bir biçimde ortaya çıkar. O durumda kendinden başka birisi tarafından bu seçime yüklenip gönderilmiş demektir. O halde iş onun seçimine tabi olmayan ve zatı dışında olan sebeplere son (sebep) olur. Yani problem, her şeyin, dışta bulunduğu durum üzere olan heyeti tayin eden Ezeli İrade’de son bulur. Neticede belli olur ki, hayır ve şer her ne varsa, ezeli iradeden gönderilen sebeplere dayanmaktadır.” hadis demek sonradan olan demektir : ne demek istiyor burada farabi izah ediverin bi zahmet gördüğünüz gibi oda hür irademiz yok diyor yaaaaaaaaaaaaaa Alıntı
Φ donna Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 *** Bence kaderin sırrı şudur: Allah'ın dilemesinin nedeni yoktur. Yani cenneti, cehennemi, dünyayı, insanı yaratmasının aslında hiçbir nedeni yoktur. İşte ispatı: "Ezeli (öncesiz, başlangıcı olmayan) olan bir şeyin sebebi yoktur." Şu demektir: Mesela biri üşür, palto giyer. Kişi palto giymeden önce üşümüştür. O halde görünüşte baktığımız zaman, palto giymenin sebebi üşümektir. Lakin üşüme olayı, paltonun giyilmesinden zaman olarak öncedir. Dolayısıyla bir şeyin sebebi, her zaman sebepliden, neticesinden önce gelir. Bu kabul edildiğinde devam edelim. Öncesiz (ezeli) olan bir şeyin sebebi yoktur, dedik. Soruyorum: "Öncesiz olan bir şeyin, öncesi olur mu?", "Olmaz" denecektir. Zira eğer onun da öncesi olsaydı, ona öncesiz denmezdi. Görüldüğü gibi öncesiz olanın öncesi olmuyor. Lakin yukarıda ispat ettiğimiz üzere, bir şeyin sebebinin olması için muhakkak zaman olarak önceliğinin olması ve önceden olması gerekiyordu. Dolayısıyla öncesizliğin öncesi yoksa, o halde sebebi de olmaz. Sebebinin olması için daha öncesinin olması gerekir. Hal böyle olunca "Ezeli olan bir şeyin sebebi yoktur" önermesinin doğruluğu sabit olur. sebep once eylem sonra di mi? sebep zaten allahin sonsuz varliginin ta kendisi.. eylem ise yaratma. verdigin ornekteki usume = allahin sonsuz varligi = sebep paltoyu giyme = netice = allahin yaratmasi. sebebin kendisi zaten allahin varligi. o da allahin sonsuzluguyla beraber sonsuzluktan geliyor. allah sonsuzluktan beri zaten biliyor bir gun o yaratmayi yapacagini. sebep coktaan belli. oncesi yok zaten. o da sonsuz. sebep = irade = ilim hepsi sonsuzluktan geliyor. Allahla beraber. *** Allah'ın Amacı Yoktur İspatı: Amaç edinmek acizliktir. Çünkü mesela birisi bir hususta bilgili olmayı amaç edinmiş olsun; dikkat edilirse kişi bilgili olmayı amaç edindiğinde, amaç edindiği konuda bilgisiz demektir. Yani bir şeyi amaç edinen, amaç edindiği anda, amaç edindiği şeyden yoksundur. Bilgili olmak kemaldir, olgunluktur; bilgisizlik eksikliktir, dolayısıyla eksiklik, noksanlık Allah için düşünülemeyeceği için, Allah'ın amacı olmaz, olamaz. *** Bence kaderin sırrı şudur: Allah'ın dilemesinin nedeni yoktur. Yani cenneti, cehennemi, dünyayı, insanı yaratmasının aslında hiçbir nedeni yoktur. İşte ispatı: "Ezeli (öncesiz, başlangıcı olmayan) olan bir şeyin sebebi yoktur." Şu demektir: Mesela biri üşür, palto giyer. Kişi palto giymeden önce üşümüştür. O halde görünüşte baktığımız zaman, palto giymenin sebebi üşümektir. Lakin üşüme olayı, paltonun giyilmesinden zaman olarak öncedir. Dolayısıyla bir şeyin sebebi, her zaman sebepliden, neticesinden önce gelir. Bu kabul edildiğinde devam edelim. Öncesiz (ezeli) olan bir şeyin sebebi yoktur, dedik. Soruyorum: "Öncesiz olan bir şeyin, öncesi olur mu?", "Olmaz" denecektir. Zira eğer onun da öncesi olsaydı, ona öncesiz denmezdi. Görüldüğü gibi öncesiz olanın öncesi olmuyor. Lakin yukarıda ispat ettiğimiz üzere, bir şeyin sebebinin olması için muhakkak zaman olarak önceliğinin olması ve önceden olması gerekiyordu. Dolayısıyla öncesizliğin öncesi yoksa, o halde sebebi de olmaz. Sebebinin olması için daha öncesinin olması gerekir. Hal böyle olunca "Ezeli olan bir şeyin sebebi yoktur" önermesinin doğruluğu sabit olur. Soruyorum: "Allah bu dünyayı yarattı ama, isteyerek mi yarattı, istemeyerek mi yarattı?", "İsteyerek yarattı" denecek. Yani yaratması hadis ise de, ezeli iradesiyle oluyor. Soru: "Allah ezeli olarak mı irade sahibiydi, yoksa sonradan mı irade sahibi oldu?", "Ezeli olarak irade sahibiydi" derler. Lakin sizinde gördüğünüz gibi "Ezeli olan bir şeyin sebebi yoktur" önermesine göre, Allah'ın iradesi de ezeli olduğu için, onun da sebebi yoktur. Allah'ın yaptıkları ise, O'nun iradesiyle olunca; "O'nun yaptıklarının nedeni yoktur" demek durumundayız. İşte, kaderin sırrı budur diyorum. Yani nedensizlik, illetsizlik. Bununla beraber Kur'an'da ve hadislerde Allah'ın sanki amacı olduğu ya da yaptıklarının bir sebebi varmış gibi olduğunu ilk bakışta akla getiren ifadeler görüyoruz. İşte bu ifadeleri te'vil etmek, yani akla gelen ilk anlamı bırakıp, başka bir mana vermek lazımdır. Bu dünya imtihan dünyası da değildir. Mesela Hz. Adem'i yaratmadan önce de, onun yasak ağaçtan yiyeceğini biliyordu. Zaten rızık da Allah'tan. Ona zoraki yedirdi. Böyle imtihan olur mu? Olmaz elbette. Böyle ayet ve hadisleri uygun bir şekilde yorumlamak lazım geliyor. *** İmtihan işi Allah için imkansızdır. Biz imtihan diye geçen ayetleri te'vil etmek lazım dedik ve bir takım izahlar yaptık. Onlardan biri de "Allah; sanki kullardan çıkan fiilleri bilmiyorda, bilmek isteyen birinin muamelesi gibi muamelede bulunuyor" şeklindeki izahımızdı. Şimdi bu hususta birkaç ayeti örnek vereceğim. --- Hz.Muhammed 31: "Andolsun, biz, sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye kadar, sizi deneyeceğiz ve haberlerinizi de sınayacağız (açıklayacağız)." --- Yorum: Allah denemeden bahsediyor. "Mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye kadar", diyor. Peki ama onları yaratmadan önce, kimin mücahid ve kimin sabreden olduğunu bilmiyor mu? Biliyor; ama böyle ifade ediyor. Yani böyle şeyler Kur'an'da vardır. Ve bizim imtihan ifadesiyle ilgili yaptığımız yorumlar tuhaf görülmemelidir. Bakara 143: "Ey habib-i zişanım; senin teveccüh ettiğin kıbleyi biz meşru kılmadık, illa Resulümüze ittiba edip devam edenlerle ittibaı terkle arkasına dönüp irtidad edenleri bilelim için meşru kıldık ve kıbleyi tahvil çok kimseler üzerine elbette ağır ve büyük bir iş oldu, illa Allah'ın hidayette kıldığı kimseler üzerine ağır olmadı." Al-i İmran 140: "Eğer size bir yare dokunmuş ise şüphesiz o kavmede onun misli bir yare dokunmuştur. Ve o günleri biz nas arasında döndürürüz. Ve Allah Teala'nın iman edenleri bilmesi ve sizden şahidler ittihaz etmesi içindir. Ve Allah Teala zalimleri sevmez." Allah ve Resulü'ne inandığım için, bu kadar hakaretlere uğrayacağım aklımın ucuna gelmezdi. Lakin aklıma gelmeyen, başıma geldi. Allah bildiği için yazdı demeye getiriyorsun mesela Ademin yasak ağaçtan yiyeceğini Allah o yemeden önce biliyordu. dolayısıyla ilim maluma tabidir yani bilinene tabidir tesir etmez diyorsunuz cevap : peki ama ademin yasak ağaçtan yemesi yani bahsi geçen Allahın bildiği fiil yine Allahın iradesiyle gerçekleşmedi mi? eğer bu soruya evet Allahın iradesiyle vuku buldu bu hadise derseniz bakın ne oldu Allah onun yasak ağaçtan yemesini irade etmiş oldu ve Allahın irade ettiği bir fiilin meydana gelmesini Adem engelleyemez o zaman anladık ki Adem bu fiili yapmaya mecbur oldu bu bir izahtır bir izahım daha var ki o da sitededir Allahin bilmesini dunyadaki zaman kavramiyla sinilayamayiz. Senin dunyandaki zaman kavrami uzayda bile ayni degilken bahsettigimiz boyutlardaki oncelik sonralik denilen seyi bildigimiz dunyanin zaman kurallariyla aciklayamazsin. Once nedir sonra nedir? Allah ezeliyetten gelirken ebediyetteki herseyi bilmektedir. Allah varolusunun herhangi bir devresinde dunyayi ve insani yarattiysa ve bu insanin yapacaklarini bir deftere yazdiysa, burda bildi ondan sonra da yazdi gibi bir dunyaya ait zaman onceligi sonraligi koyamazsin. Senin kafanda olan oncelik sonralik dunyaya ait birsey. Evet allahin ilmi ve iradesi sonsuzluktan gelir sonsuzluga gider. Arada dunyayi ve insani yaratirken kader defterimizde bunu yazmissa bizim ona karsi gelemiyecegimiz bastan bellidir diyorsun. Buna karsilik da allah onun oyle olacagini bildigi icin o deftere oyle yazdi deniyor. Sende diyorsun ki bilme islemi yazma isleminden once. Bu yuzden de ilim iradesinin onunde o yuzden de oncelik sonralik kavrami olan birsey icinde sonsuzlugu arayamayiz diyorsun. Ama iste senin oncelik sonralik kavramin dunya beyninle urettigin birsey. O bilme ve yazma islemi de sonsuzluktan Allahla birlikte geliyor. Allahin sebebi de sonucu da yaratmasi da bilmesi de varligi da hepsi hepsi zaten beraberce sonsuzluktan ve senin kafanda olan once sonra kavramlariyla alakasi olmayan bir boyuttan geliyor. Dunyadaki mantik fizik zaman mekan kurallari en basitinden uzayda bile saparken sen nasil dunyaya ait bir oncelik sonralik gibi mantik kurallarini baska bir boyuta ait birseyle kiyaslayabiliyorsun ki? Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 aha şimdi bi şey anladım abi ya var ya bi formül e =m.c nin karasi hani, yok abi yalan ya niye mi bak e: enerji demekmiş m: kütle demekmiş hadi kilogram diyelim biz buna gramda olur c ışık hızı ışık hızı ölçülmez ki, hadi ölçün bakalım. ya neyle ölçülebilir ki ışık hızı lambayı açmayla beraber ışık oluyo odada yani ne kadar sonra odada ışık oluyo bunu nası ölçebilirsin kronometre yetmez abi ya yaaaaaaaaaaaaaaaa bunuda buldum hani yorumunuz -biri dedi ki: dedi ki: "ışık hızı fotonların iki nokta arasındaki hareketlerini ne kadar sürede bitirdiklerini ölçüp buradan birim zamandaki foton hareketinin bulunmasıyla ölçülür bi şeyi soruyorsan bütün araştırmaları yapıp gerçekten cevap bulamazsan sor ya da inkar et" cevap: böyle sallamayla olmaz ben bunu da esasen bi yerlerde okumuştum şöyle ki: adam diyo ki ya ışık hızı nası ölçülsün ki diyo bikaç öneri getiriyo yok kardeş bu olmaz ya diyo, , foton muş ne fotonu? açıkla bakalım o fotonu bakalım ışığın hızını ölçebilir mi, iddia ediyom ya yalan bu, ışık hızı ölçülmez ya : iki nokta arasını ne kadar sürede katettiğini ölçüyorlarmış, yuh be nası ölçecen, hem o iki nokta arası kaç kilometreymiş hadi diyelim buradan amerika arası diyelim bu arası ne kadarda ışık hızının bitirdiğini nası ölçeceniz bak şimdi basitçe şöyle olur, aha bu , mesela istenbuldan dev bi fener yaparsın ışık yayan cinsinden olacak okey mi cep telefonuyla haberleşecen vaşiktondaki birine dicenki ben saat 1 de ( ama gece 1 de ki boşa gündüz beklemesin, ışık gece daha iyi görülüyo ya ondan gece yapmalı deneyi) feneri çalıştırıyom sen de bak bu ışığa ne zaman görecen artık 1 saniyemi 5 saniyemi çıkan sonucu bana bildir ve ona göre ışığın hızını saptayalım dersin , okey mi yani böyle ölçülür bu , ama gelgelelim kazın ayağı öyle değil : çünkü o fenerin ışığını amerikadaki nası görecek , bak örnek veriyim 1945 deki hroşimaya atom bombası düştü ya, ha orada ne oldu ışık oldu patladı ya eeeeee o ışığı türkiyeden kim gördü ama fotoğraf televizyon demiyom yani patladığı anda bu ışığı kim gördü yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa gören yok olsa söyler yani, demek ki uzaktan görünmüyo böyle ufak ışıklar yani, yani bizim yaptığımız ışık uzaktan görünmüyo, güneş gibi olunca bak görüyoz demek ki biz ışık hızını ölçemeyiz, derseniz ki: güneşin ışığını ölçelin cevep: ya siz gittinizde güneşin dünyadan uzaklığını mı ölçtünüz ya, kitaplarda yazıyo şu kadar güneş uzakta, yalan ya kim gitmiş de ölçmüş, yanında mezura mı var ? biri bana şöyle cevap yazmış abi ya rezil etti beni: -Abi sen iyi misin Bu kadar yazı içinde bu kadar hata yapılamaz ki? Karışık gideyim; İstanbuldan gece fener yaksanda Washingtonda adam güneş ışığından göremez çünkü orada saat farkından dolayı gündüzdür, güneşlidir hava Hadi diyelimki saat farkı falan yok iki taraftada gece.. Dünya tepsi şeklinde değil ki.. Hani sizin kitapta falan öyle anlatılabilir ama bilimsel olarak dünyanın bir nevi küre şeklinde olduğu ispatlandı. Hatta ilkokul kitaplarında var bak, önce geminin bacasını görürsün, sonra gövdesini vs... Bunuda geçtik, birşeyin hızını ölçebilmen için illa görebilmen mi gerekir. Sen bir odada ışığın hızını göremezsin tabi, saniyede 300.000 km hızla giden bir ferrariyi görebilir misin? Ama illa görmem gerekir diyorsan önce bana tanrının var olduğunu ispatla Güneşe uzaklığı ölçmek için mezura gerektiğini söylemende epey eğlendirdi. Abi, sizin zaman geçti artık çok teknolojik olduk. Başka gezegenlerin yapısını bile çözebiliyoruz gitmeden artık. Bak ölçülebildiğine inanırsan eğer, güneş ışınlarının dünyaya sekiz dakikada geldiğinide öğrenirsin. Demek ki neymiş, ışık bir anda gelemezmiş.. Geçenlerde bir yazı okumuştum, eğer ışıklar anında geliyor olsaydı, dünya evrendeki yıldızların ışıkları yüzünden ışıl ışıl olurdu diye. yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa öyle işte yeni delil: bu amerika falan diyolar ya ne malum buranın gerçek olduğu yani bütün bunlar, neden zihnimizde olmuş olmasın kitaplarda gazetede görüyoruz bu amerika diyolar ya o sende allahın varettiği bir görüntü olupta hakikatte aslında öyle bir yer yoktur manasına neden olmasın ki yani amerikada oturduğunu sanıyo millet kendine amerikalı diyo aslında başka bi yerde olamaz mı , neden olmasın ki bu şunu benzer mesela : şu an rüya görmediğinizden emin olabilir misiniz karar aldım karar: allahın varlığının başlangıcı vardır : sıkıysa karşı çıkında sizin düşüncenizin ne olduğunu size göstereyim aslında sizde bunu savunuyorsunuz ama haberiniz yok. Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2005 ispatlayacağım, ispat: soruyorum cevap verin: allah alemi yoktan mı yarattı evet derseniz şununda soruyorum allah alemi sonradan mı yarattı cevap verin evet sonradan yarattı derseniz sorum şu neyden sonra? derseniz ki kendisinden sonra, o vakit siz şunu demiş oluyorsunuz: allah vardı hiçbirşey yoktu sonra allah alemi yarattı, bunu mu diyorsunuz ha, evet derseniz şu mana çıkar: allah vardı ve önce yaratmadı, böyle bir geçti, sonra yarattı, bunu demiş oluyorsunuz. yok öyle yok böyle desenizde dediğiniz laf buraya varıyor. bunu diyorsanız sorum şu: allahın varlığıyla alemin arasında sonlu süre mi geçti sonsuz süre mi geçti? sonsuz süre derseniz, sonsuz sürenin sonuna varılamaz, dolayısıyla böyle olsaydı alemin( allahtan başka herşey ) varlığa gelmemesi gerekirdi , halbuki alem varlıktadır dolayısıyla siz şunu demeye mecbur oluyorsunuz: allah ile alemin varlığa gelişi arasında sonlu bir zaman geçti demeye mecbursunuz. bir sonlu zamandan bahsedebilmek için sonlu zaman diliminin başının ve sonunun belli olması gerekir. bunun sonuna siz alemin varlığa gelmesi diyorsunuz, başına ise allahın varlığını düşündüğünüze göre siz bu lafla aslında allahın varlığının başlangıcını savunmuş oluyorsunuz. anlamayanlara msn den anlatırım gık bile diyemezsiniz yani adres [email protected] şimdi size çok önemli bir bilgi vereceğim insanlıktarihinde bu diyeceğim zannederim ki diyen olmadı : böye bir iddia ile lafa başlıyorum: dikkat ediniz: iddiam şudur: allah kuran ile kullarını saptırıyor. şaşırdınız mı bakın ispatlayacağım: ispat: kuranda dua etmek emredilmektedir kuran okuyan ne diyor aaa diyor bu bize emredilmiş o halde dua etmeliyim, halbuki allah kuran ile kullarını saptırıyor ( hem de saptırmak istemediği halde : zira iradesi yoktur bir örnek:mesela ben şu an bu yazıyı yazıyorum, bunu yazacağımı ben yazmadan önce de değişmez ilmiyle biliyordu: soru: peki isteseydi benim bu yazıyı yazma eylemimi varetmeyebilir miydi? bazı safdiller "tabi ki isteseydi bu fiili, eylemi varetmeyebilirdi" diye atılacaklardır, onlara sorum şu: bu takdirde sizin de değişmez dediğiniz Onun ilminde değişiklik olmuş olmuyor mu? ve O cahil olmuş olmuyor mu? çünkü O değişmez ilminde bu yazıyı yazacağımı biliyordu, eğer bu yazıyı ben yazmayacak olursam allah yanlış bilmiş olur ki buna cahillik denir. yaaaaaa yani dan dun sallamayla bu işler olmaz) işte delil: dua etmek ne demek? örnek vereyim mesela biri istanbula gidecek otobüse biniyor ve dua ediyor diyelim diyor ki: allahım sağ salim istanbula gitmemi nasip eyle diyor. tamam mı ? şimdi sorsam size, ne var bu işte sakınca diye, bana diyeceksiniz ki: "yooo hiçbir sakınca yok ki" dersiniz değil mi? bakın şimdi: bu dua etmek allaha irade kabul etmek demektir, çünkü Ondan isteniyor şunu ver bunu verme diye. dersiniz ki çoğunuz "ne var bunda ya zaten allahın iradesi var ne saçamalıyorsun" dersiniz devam ediyorum: ama bu lafta allaha değişen, sonradan olma bir irade kabul etme var. dikkat edin: bak hep bu duayı edenler çoğunlukla, allahın ezeli , öncesiz iradesi olduğunu kabul ediyor. hem de dua ediyor yahu size göre zaten ezeli olarak, öncesiz olarak nelerin meydana geleceği zaten allah tarafından irade edilmiştir daha neden tekrar "allahım bunu bana nasip et" diyorsunuz? yani bu şu demek: "allahım eğer dilemediysen önceden, şimdi dile yarabbi, benim sağ sağlim oraya varmamı" demektir . bu da allahın iradesinde değişme kabul etmek olur. dua eden, sonradan da allah irade edebilir demek istiyor haberi yok yani, bu kadar değil bakın daha neler var: bu dua edenler çoğunlukla allahın ezeli, öncesiz ilmini de kabul ederler: zaten olaylar Onu değişmez ilmine göre olacaktır. daha dua etmek ne oluyor? ve dua etmekle allahı etkilediklerini düşünüyorlar, yani "ben dua ettimde öyle oldu bu iş", diyor sanki allah onların yaptıklarından etkileniyormuş gibi, durun daha bitmedi, dua etmek şu problemide beraberinde taşıyor: yani allahın ilminin değişebileceği savunulmuş oluyor. çünkü çoğu dua eden şöyle düşünür: "ben dua ettim de olaylar öyle oldu, eğer dua etmeseydim böyle olamazdı" yani çoğunluk böyle düşünür. halbuki bu, şu demektir : "ben dua etmeseydim olaylar başka türlü gelişirdi, dua ettğim için böyle oldu" manasına gelir ki allahın ilminin değişebileceğini savunmak demektir : ve allahın ilminin değişebileceğini savunmak ise kafirliktir, zira başka şeyin allahı etkilediği manasını taşır. yani allah bu ayette dua etmeyi emretmekle kullarını saptırmış oluyor bakın hatırlayamıyorum , numarasını , ama şöyle bir ayet hatırlıyorum yani mana olarak: "allah kuranla saptırır" şeklinde, bu ayeti bulan yazsın buraya ve yorumunuz nedir bu dediklerime unutmayınız ben bunların hepsinin cevabını bilmekteyim, siz bilmediğinizden size garip gelmektedir, ve ben kurana inanan, allaha inanan, namaz da kılan biriyim dikkat ediniz yakında bu incelikleride size anlatmak düşüncesindeyim şu an bunları hallettim kafamda yani şunu diyorum size , dua etmeyin ve dua ederken elinizi yukarıya açmayın, neden yukarı açıyorsun allah yukarda mı ki : bak bi şunu diyorum kuranın anlamı yoktur ve allah kuranı göndermekle hiçbir şey kasdetmemiştir anlayın bunu artık mesela allah merhametli mi desem evet dersiniz cevap: merhametli değildir neden mi bak şimdi: merhametin bir anlamıda acımaktır değilmi, halbuki acımak ifadesi allah için kulanılamaz çünkü zaten o şahısları o hale koyan kendisidir, hep Onun değişmez, nedensiz ilmine göre oluyor olaylar kuran baştan başa antropomorfik bir anlatım sergiler, yani insanbiçimci ilah anlatımı ve bu anlatımın dış görünüşüne inanan kafir olur. zira kuranda allahın gözlerinden, yüzünden, elinden, arşa oturmasından bahseden ayetler vardır, unutmayın ki ben oruç tutan biriyim yani bunları kafadan sallamıyorum detay kitaplardan edindim bu bilgileri, siz tefsir okuyarak , hadis okuyarak kelam okuyarak bu bilgileri alamazsınız unutmayın kuranda nedensiz ilme göre olduğundan onun da hakikatt nedeni yoktur Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2005 Geçtiğimiz yy daki bilimsel gelişmeler ve bilhassa Einstein'in izafiyet teorisinin isbatlanmasıyla bilimsel olarak da belirlenmiştir ki; zaman mutlak değildir, görelidir. Evrenin değişik yerlerinde hız ve çekimin etkisiyle mekan dediğimiz 3 boyutla birlikte dördüncü boyut olan zaman da eğilip bükülmekte hatta durma noktasına gelebilmektedir. Bu da zamanın mekan gibi mutlak olmadığını sonradan varedildiğini gösteren bilimsel bir gerçektir. Zamanı yaratan Allah tabiki o zamanın başını sonunu bilerek yaratır. Bu durumda Allah'ın zamanın heryerini bilmesi mekanın her yerini bilmesi gibidir. Biz mekanın kısıtlı bir yerini görebildiğimiz gibi zamanın da çok kısıtlı bir yerini görebiliyoruz. Fakat Allah yarattığı zamanın ve mekanın her yerini görmekte ve bilmektedir. Bizim gelecek dediğimiz alan zamanın bir tarafı, geçmiş de bir tarafıdır. Bir çok insanın rüyalarında geleceğe ait bir şey görmesi ve akabinde rüyanın çıkması da geleceğin Allah tarafından belirli olduğunun ve bilindiğinin ayrı bir kanıtıdır. Saygılar.. Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2005 bak bi şey buldum : 9 evet 9 bak şimdi: bu dokuz rakamını hangi rakamla çarparsan çarp mesela 3 kere 9 =27 ya evet 2 ile 7 yi topla bak 9 yaptı yani 4 ile çarpsan 36 ya 3 ile 6 yı topla yine 9 yaptı mesela 9 ile 12 yi çarp sonuç 108 bu rakamlar topla yine 9 ediyo yani sonuç ya 9 ediyo ya da 9 un katları ediyo ilginç değil mi yaaaaaaaaaa Alıntı
Φ emrahh Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2005 Sevgili Kürşat Mesela ben şu an bu yazıyı yazıyorum, bunu yazacağımı ben yazmadan önce de değişmez ilmiyle biliyordu: soru: peki isteseydi benim bu yazıyı yazma eylemimi varetmeyebilir miydi? bazı safdiller "tabi ki isteseydi bu fiili, eylemi varetmeyebilirdi" diye atılacaklardır, onlara sorum şu: bu takdirde sizin de değişmez dediğiniz Onun ilminde değişiklik olmuş olmuyor mu? ve O cahil olmuş olmuyor mu? çünkü O değişmez ilminde bu yazıyı yazacağımı biliyordu, eğer bu yazıyı ben yazmayacak olursam allah yanlış bilmiş olur ki buna cahillik denir. yaaaaaa yani dan dun sallamayla bu işler olmaz). Bu konunun bana ithafen yazılmış olduğunu düşündüm.Çünkü seninle sohbetimizde burada kalmıştık ve orada bununla neyi kastetiğin açık değildi. Sevgili kürşat bu bir faraziyedir.Sonuç olarak sen bu yazıyı yazdın ve Allah da sen bunu yazmadan önce de bilmekteydi.Eğer sen bu yazıyı yazmayacak olsaydın onu da bilirdi.Mesela bu yazıyı yazdığın sırada bu yazıyı yazmayıpta kitap okuyacak olsaydın kitap okuyacağını bilmiş olacaktı.Sonuç olarak Allah senin yapacağın tüm fiilleri önceden bilmektedir.Söylediğin akıl yürütmenin ciddiye alınacak bir tarafı yok. Bir de Allah , alemin yaratılması veya senin deyiminle varlığa gelişi (her ne demekse) ve zaman ile ilgili düşüncelerine gelince; allah alemi yoktan mı yarattı evet derseniz şununda soruyorum allah alemi sonradan mı yarattı cevap verin evet sonradan yarattı derseniz sorum şu neyden sonra? derseniz ki kendisinden sonra, o vakit siz şunu demiş oluyorsunuz: allah vardı hiçbirşey yoktu sonra allah alemi yarattı, bunu mu diyorsunuz ha, evet derseniz şu mana çıkar: allah vardı ve önce yaratmadı, böyle bir geçti, sonra yarattı, bunu demiş oluyorsunuz. yok öyle yok böyle desenizde dediğiniz laf buraya varıyor. bunu diyorsanız sorum şu: allahın varlığıyla alemin arasında sonlu süre mi geçti sonsuz süre mi geçti? sonsuz süre derseniz, sonsuz sürenin sonuna varılamaz, dolayısıyla böyle olsaydı alemin( allahtan başka herşey ) varlığa gelmemesi gerekirdi , halbuki alem varlıktadır dolayısıyla siz şunu demeye mecbur oluyorsunuz: allah ile alemin varlığa gelişi arasında sonlu bir zaman geçti demeye mecbursunuz. bir sonlu zamandan bahsedebilmek için sonlu zaman diliminin başının ve sonunun belli olması gerekir. bunun sonuna siz alemin varlığa gelmesi diyorsunuz, başına ise allahın varlığını düşündüğünüze göre siz bu lafla aslında allahın varlığının başlangıcını savunmuş oluyorsunuz. şeklinde birşeyler yazmışsın. Alemin yaratılması ,başlangıcı ,veya sonu ,ne zaman yaratıldığı,yaratıldığında zaman varmıydı,yoksa zaman da alem ile birlikte mi yaratıldı , Allah gökte midir ,her an her yerdemidir,sınırları varmıdır sınırsızmıdır,alemin içindemidir,alemin dışındamıdır yoksa alemin kendisimidir,bir mekanda mıdır mekandan münezzehmidir gibi soruların cevaplarını İlahlıkla veya alemin yaratılması fiiliyle zerre kadar alakası bulunmayan bizlerin bilmesi sence mümkünmüdür ya da en azından kolaymıdır? Allahtan başkasının zannederim ki bilemeyeceği bu konularda fikir sahibi olduğun izlenimi veriyorsun.Haşa fiillerinde ve hiçbir şeyde Allahın ortağı olmadığına göre haşa yine bu fiiller esnasında en azından gözlemci dahi olmadığına göre sana Allahtan bir hüccet de inmediğine göre bu iddialı düşüncelerindeki dayanağın nedir? Bir taraftan insanları gerekli olup olmadığı tartışılır bu konularla meşgul ederken diğer taraftan aslında var olan özgür iradeleri olmadığına inandırmaya çalışarak ne yapmaya çalıştığını anlayabilmiş değilim. Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2005 Kursatötçu bende burdan annenin babanın yaşını çıkarırım iki çarma iki toplama bir çıkarmayla sen yanlız neticeyi söyle bunlarda anterasant olay yok. babanın yaşını iki ile çarp beş ilave et neticeyi elli ile çarp sonuca annenin yaşını ilave et sonuçdan 365 çıkar netice rakkamı buraya yaz ben bileyim. Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 soru: allahın iradesi kesin, kat'i , değişemez bir irade mi? evet der peki allah başka türlü de irade edebilirmiydi, tabi ki der. de ki: hani allahın iradesi değişemez bir iradeydi??? Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 "Sevgili kürşat bu bir faraziyedir.Sonuç olarak sen bu yazıyı yazdın ve Allah da sen bunu yazmadan önce de bilmekteydi.Eğer sen bu yazıyı yazmayacak olsaydın onu da bilirdi.Mesela bu yazıyı yazdığın sırada bu yazıyı yazmayıpta kitap okuyacak olsaydın kitap okuyacağını bilmiş olacaktı.Sonuç olarak Allah senin yapacağın tüm fiilleri önceden bilmektedir.Söylediğin akıl yürütmenin ciddiye alınacak bir tarafı yok." dedin cevap: sonuç itibariyle allah hangi fiili ne vakit yapacağımı tam olarak biliyor mu? evet diyorsan : devam ediyorum: allahın olacağını bildiği fiilin varlığa gelmesi zorunlu mu değil mi? yani varlığa gelmese de olur mu? "varlığa gelmese de olur" demek allah cahil de olabilir demektir dolayısıyla sen bu fiilin varlığa gelmesi zorunluydu demek zorunda kalıyorsun. devam ediyorum: dikkat ediniz: allahın iradesi olduğunu kabul edenlere soruyorum: o halde allah zorunlu olarak meydana gelecek olan bu fiili mi irade etti, istedi? evet derseniz . zaten o fiil zorunlu olarak meydana gelecekse bu fiili tekrar meydana getirmek istemenin ne manası var? bun açıklar mısın? not: diyorsun ki , nasıl böyle kendinden emin tavırlarla konuşabiliyorsun neye dayanıyorsun diyorsun cevap: bak ben bir görüşü savunuyorsam zaten o görüşe karşı söylenmiş veya söylenecek şeyleri incelemişim demektir. o soruların cevabını vermişim ki bu görüşe geçmişim demektir. kafadan sallama değil yani, ben allahın iradesini inkar ettim ama yıllarca ben allahın iradesini savundum ama ilmi ile iradesi arasındaki ince ilişkiyi hiçbir zaman anlamamıştım ve hiçbir kitap bunu anlatmıyordu, anlatanlarda da çok zayıflıklar vardı, ta ki 5 ay önce sıfatlar konusunda araştırmalara başladım ve elime geçen bazı kitaplarda bu inceliğe ait çözümler gördüm, ve bunları geliştirdim, anladım ki allahın iradesi var demek bir saçmalık, sonra bu konu ile ilgili insanlarla tartıştım ve bunu daha iyi anladım, ve esasen bunu yüzyıllar öncesinde anlayanlar olmuş ibn sina , farabi gibi çokları bunu anlamış ( felsefeciler ağırlıklı) yani bütün fırkaları incelerim ve delillerini araştırırım, yani şu anda bir tek çıkmazım var, diğerlerini çözdüm, o çıkmazı nasıl çözeceğimi bilmiyorum, zor bir durumdayım. ama bu konular artık bana kolay yani hele kader konusu çok kolay belki bana inanmıyorsun ama gerçek bu 10.000 e yakın insanla kaderi konuştum, tartıştım, bu kadar tecrübe az değil yani, o şahısları onlardan iyi tanırım yani, iddia ediyorum, kader konusunda benden fazla kitap okuyan yoktur diye zannediyorum . Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 Ben 1500 kitap okudum işimde elverişli idi bu hususda, bir şey düşünmeni istiyeceğim köşeli bir varlık neden yaratılmamış Allah acizmi haşa ama neden yok. Olamaz sistem yani galaksinin sistemi elverişli değil, bizi yaratan bu sistemin dışına çıkamıyor şurdan pay biç sünnet oluyoruz sıhhat bakımından yaratan bundan acizmi idiki insan forumunu sünnetli yaratmaktan ama yapamaz. Demekki evrenin sistemine yaratanın uyması gerekiyor evren bildiği gibi devam ediyor hani evreni yaratan Allah değilmi insanın sünnetinde aciz duruma düşüyor sonradan farz kılıyor insanlara düşün hep düşün. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 O yazıyı yazmayı irade eden sensin, yazdıran yani yazma fiilini gerçekleştiren odur.. İstese yazdırmaz yada irade de ettirmez.. Ama her ikiside onun ilmindedir.. Yani ne yapacaksa hepsini biliyor zaten.. Heralde anladın..!! Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 Şunu şöyle desene bir hayvanat bahçesinde kafesin içine konmuş zavallı varlığız. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 Ne alaka.. Açıklasana o yazıyını lena.. Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 Açıklanacak ne var başlıktaki gibi özgür idaremiz yok, seninde söylediğin gibi bu yazdığımıda biliyor yazacağımıda o zaman sen ben kimiz biz oyuncakmıyız senin deyiminle oyuncak anlamındayız. Yapma kıralx Allah bizle tavlamı oynuyor, tamam bizi yarattı yaşam menşeği bize ağit cezasıda. Yoksa adama sormazlarmı her şeyi biliyor ilerde ne yapıcağınıda biliyor neden mani olmuyor demezlermi, ateistlere kendi elinizle konu yaratıyorsunuz. Evvelden ateist yoktu ateistleri bizler yarattık böyle düşüncelerle, en inançsızı bile heykele tapardı. Alıntı
Φ zaman Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2005 arkadaşlar kader mevzunu yanlış mülahaza ediyorsunuz. allah bizim ne yapacağımız çok önceden biliyordu tabiiki o zaman neden yarattıda cezalndıracak diyorsunuz. bu aynen bir mühendisin araba yapması gibi birşey adam onun bir depoyla 90 km hızla düz yolda giderse 1000 km gideceğini bilir isterse o şekilde yapar. ama bu bir araçtır aklı yoktur. o şekilde gider. allahta bizim ne yapacağımızı biliyor ama irade vermiş. (ben malımı bilirim timsali) ben şuanda iradeye sahibim ama küçük irade aklım bazı şeylerin etkisindede kalabilir. mesela sizden birine kızıp buradan bilgi sayarını hackleye bilirim. bu kötü bir davranış olur. yapmazsam iyi bir davranış olur. değil mi elimde bu imkan var. yaparsam allah beni cezalandırır çünkü kul hakkına girmiş olurum. yapmazsam cezalandırmaz kimseye haksızlık yapmamış olurum. admin hakaret edince bizi ban lıyor değil mi neden kötü bir davranış etmeyince birşey yok bu bizim elimizde ama allah bizim ne yapacağımızı önceden bilebiliyor. müdahale etmiyor ayrı mesele... bu imtihan faktorüdür. felsefeciler varlığın allahtan geldiğine kadar ulaşmışlar bazen sapıtmışlar bazen kaçırmışlar. çoğu çıkamamıştır. adı üstünde felsefe. Alıntı
Φ Kayzenci Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2005 Kıymetli dostlarım , İslamda kader konusunu yeni incelemeye başlamış acemi birisi olarak , forumdan ve yazılarınızdan istifade etme imkanına vesile olduğunuz için , değerli zamanını ayırmış olan herkese tek tek teşekkürü bir borç bilirim.Pek çok problemi çözerken olduğu üzere , Din konusu çözüm hep karmaşık yerlerde bilinmezde arandığı için daha karmaşık hale gelmiştir . Tecrübelerimiz sorunların çözümünün basit düşünmek olduğunu göstermiştir. Kürşat bey , bu konuda oldukça zaman ayırmış ve bizlerle paylaşmış bu da , bana ve benim gibilere büyük zaman kazandırdı , teşekkür ederim . Bende başkalarına katkısı olabilir maksadıyla vardığım kanaati zaman ayırıp paylaşmayı görev bildim. İki önemli çıkış noktasını unutmamak lazım ; birisi "Dünyayı Tanrısal olarak mı ?Şeytani olarak mı ? " algıladığımız noktasıdır , diğeri " geçmişi anlamaya çalışırken bugünle ve kendi geçmişimizle bağlantı kurabiliyorsak doğru yoldayız demektir" . Bu hususları vurguladıktan sonra , kader konusunda beni huzura eriştiren kanaatimi ifade edeyim. Kanımca islamda kader ; İnsanlar cüz-i iradeleri ile niyet eder , istekte bulunur , dua eder . Bu talepler melekler vasıtasıyla yüce Allah tarafından değerlendirilir , takdir edilir ona göre levh-i mahfuz'a yazılır ve tecelli eder . Cüz-i iradenin , Külli irade üzerinde etkisi olduğunu ifade etmek istiyorum. Konu kalıplara konabilecek , siyah , beyaz , var yok konusu olmayıp , gri bir konudur . Matematiksel analitik düşüncedeki eksiklik , herşeyi kalıplar içine koymak durumunda olmasıdır .Bazen öyle bazen böyle olma durumuna yer yoktur . Devlet irade sahibidir , ancak kamuoyunun isteklerini değerlendirerek dikkate alarak iradesini kullanır . Bu her zaman kamuoyunun ya da bir bireyin istediği şekilde ya da istemediği şekilde olacak demek değildir .Bir hayırsever çeşme yaptırır , kendi duası kabul olmasa bile , o çeşmede hayır gören bir mübareğin duası vesilesiyle muradına muvaffak olabilir. Takdir yüce Allah'tandır , Allahu Alem . Saygı ve Sevgilerimle, Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2005 Güzel yazmışsın kardeşim, aramıza hoşgeldin ama bu avatardan bir arkadaşta var.. Sanırım değiştireceksin.. Sagılar-sevgiler... Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2005 cüzi irade size göre göre külli iradeden sonra varoldu sonrandan varolan nasıl size göre hep varlıkta olan külli irade üzerinde etkili olabilir Alıntı
Φ Kayzenci Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2005 cüzi irade size göre göre külli iradeden sonra varoldu sonrandan varolan nasıl size göre hep varlıkta olan külli irade üzerinde etkili olabilir 1. iradelerin varolma zamanları hakkında bir yorumda bulunduğumun farkında değilim , öyle mi anlaşılıyor. 2. Neden olmasın . Çocuğunuz sizden sonra dünyaya gelmiştir sizin üzerinizde etki sahibir. Saygı ve sevgilerimle, Güzel yazmışsın kardeşim, aramıza hoşgeldin ama bu avatardan bir arkadaşta var.. Sanırım değiştireceksin.. Sagılar-sevgiler... Hoşbulduk kardeş , melankolisini , acizliğini ve farkındalığını beğenmiştim , benden önce kapmışlar . Saygı ve Sevgilerimle, Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.