Φ kralx Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Arkadaşım sanırm yazım yanlışlığı yapıyoruz.. 1051 rakamsal değil.. Pc de "üzeri" simgesi koyamadığım 1051 yazıyorum, m3 yazar gibi... Anlıcan 10 üzeri 51.. Yani 51 sıfır at sağ tarafa... Saygılar.. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Yanlış anlamışsınız. Ben dünyaya hayat uzaydan mı geldi diyorum. Ayrıca dünyadaki hayatın oluşumu için deneysel ispat istiyorsunuz. bu elbette laboratuar ortamındaki bir kaç saatlik deneyle olacak iş değil. Aynı şartları sağlayıp yüzlerce kilometrekarelik protein çorbası göllerinde milyarlarca yıl beklersek hayatın başlangıcını görürüz. Arkadaşım bakın, çok basit bir mantık hatası yapıyorsunuz... Proteinler cansız değildirler... onlarda temel olarak canlı hücrelerdir diyebiliriz... terliksi hayvan gib basit tek hücreli canlıların oluşmasını bir yana bırakın, ben canlı hiç bir Cansızlıktan oluşabileceğini sanmıyorum kesinlikle ve inanmıyorum... Proteinler cansız değillerdir... Protein havuzları da öyle ha deyince oluşmaz zaten... öyle basit bi olay değildir... çünkü o ilk atmosferin yapısını aynığıyla birlikte tam olarak ortaya koymamız imkansızdır ve ne yaparsanız yapın, ne iddia ederseniz edin, o evrimin ilk canlı formunun oluştuğu atmosfer her zaman bir bilinmez olarak kalacaktır ve laboratuvar ortamında kurulan atmosferlerde Teoriden öteye geçemeyecektir... Mendel'in o ilk canlı formunun var olduğunu ispatlamak uğruna kaç tane yapay atmosfer çeşidini kullandığını, kaç teoriyi uyguladığını biliyo musunuz? e şimdi nolcak ben size söyleyeyim, bir bilim adamı çıkacak ve laboratuvar ortamında yarattığı ilkel atmosferde canlı yaşamını başlattığını iddia edecek. tüm diğer evrimcilerde hemen buna atlayıp o yapar atmosferin, o ilkel atmosfere yüzde bilmem kaç oranla aynılık arzettiğini ve deneyin başarılı bir kanıt olduğunu iddia edecekler ve hemen kabul edip, akıllarınca bilimde çığır açacaklar... Mendel'in başarısız olduğu atmosfer deneyinde casız protein birliktelikleri olmuştu ancak yine de müthiş bi aksiyon olmuştu... hep öyledir çünkü, birileri bir şeyler bulur ve eğer evrimi destekliyosa, gözünüzü kapatın ve kabul edin, gerçektir... evrim budur... Evrim hakkında en mantıksız gelen şey, tüm bu safsataları bi yana bırakın, CANSIZ bir ortamdan, yani CANLI yaşamına uygun olmayan bir yaşamdan CANLI yaşamın çıktığını, var olduğunu savunmaktır... ha madem ki o atmosfer yada ortam canlı yaşamına uygundu, niye küçük hücreler ortaya çıksın kardeşim? o kadar uygun, güllük gülistanlıktıysa ortam daha uygun yaşam formları var olurdu? hep o dönemde yaşamda adeta bir patlama olduğunu söylerler, her yer adeta aniden (ki bir kaç bin yıllık süredir aslında) çeşit çeşit canlılarla dolmuştur... Av ve Avcı... niye kardeşim daha yaşamın en başında böyle bir ayrım ve farklılaşma olmuş olsun ki? bunlar bir yana Gözün naıl evrildiğini bile açıklayamıyorlar kesinlikle... yada beynin nöronları nasıl düşünmeye evrildi... İnsanlar niçin zevk için seks yapar... tüm hayvanlar iç güdüsel olarak seks yaparken niçin yunuslar sadece zevk için seks yaparda, insana %97 oranında benzeyen maymunlar bile zevk için seks yapmaz... Bilimin daha cevap bulamadığı binlerde Evrin sorusu vardır, tıkandığı onlarca soru vardır... yani Evrimden emin olmak için çok çok çok çok erken arkadaşım... kaldı ki hiç bir zaman bu sorular da cevaplanacak değildir. unutmayın, o ilk atmosferi hiç bir zaman çözemeyeceğiz. çünkü o zamanı anlatan bir kanıt, bilgi, belge veya o döneme ve o ilk hücrelere ait bir yapı falna yoktur... o protein gölleri yada havuzları falanda sadece bir varsayımdır. yaşamın suda başladığı bilgisi ile temellendirilen basit bir teori ve varsayımdır sadece o kadar... Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2006 Bakın sayın Tengeriin boşig, "Canlı" nın tanımında RNA ya da DNA ihtiva etmesi esastır. Bu tanıma göre virüsler canlıdır çünkü RNA ihtiva ederler. Proteinler, aminoasitlerin bir araya gelmesi ile oluşur ve cansızır. Ayrıca laboratuarlarda gerçekleştirilen deneylerde metan, amonyak, karbondioksit ve sudan oluşan bileşenler, elektrik akımları ile uyarıldığı zaman çok çeşitli organik moleküllerin yanısıra proteinlerin aminoasitlerin de meydana çıktığı biliniyor. Proteinlerin de nasıl meydana geldiğine ait bilimsel temele dayanan teoriler vardır. mesela genetik ve kaos teorisinin birleşritilmesi ile fizik ve kimya yasalarının doğal işleyişi sayesinde moleküler kaostan düzenin nasıl ortaya çıktığı inceleniyor. bu teori ile bu şekilde bu tür yaşamın ortaya çıkabileceği savunuluyor. İlkel atmosfer şartlerının neye benzediğinin asla tam olarak bilinemeyeceğini iddia ediyorsunuz ama en azından cansızdan nasıl canlı meydana gelebileceğine ait teoriler vardır. Ama yaşamın bilinçli bir tasarım sonucu çıktığı iddaları ile ilgili olarak tasarımcının bu tasarımı nasıl gerçekleştirdiğine ait hiç bir teori yoktur. Tasarımcı iki molekülü nasıl birleştirmiş? Molekülleri "gravitasyon" denen kütle çekimi kuvvetini yönlendirerek mi birleştirmiş? yoksa başka bir kuvvet mi kullanmış? Bu enerjiyi nereden yönlendirmiş? Ol deyince olmanın mekanizması nasıldır? Bunlara ait ortada hiç bir teori yoktur. Şahsım adına konuşmak gerekirse, bir teorisi bile olmayan bir inanışa inanmaktansa en azından eldeki teorilere inanırım. Evrim teorisi diye bir şey olmasa idi, yine de teorisi olmayan bir şeye inanacak değildim. Saygılar. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2006 Bakın sayın Tengeriin boşig, "Canlı" nın tanımında RNA ya da DNA ihtiva etmesi esastır. Bu tanıma göre virüsler canlıdır çünkü RNA ihtiva ederler. Proteinler, aminoasitlerin bir araya gelmesi ile oluşur ve cansızır. Ayrıca laboratuarlarda gerçekleştirilen deneylerde metan, amonyak, karbondioksit ve sudan oluşan bileşenler, elektrik akımları ile uyarıldığı zaman çok çeşitli organik moleküllerin yanısıra proteinlerin aminoasitlerin de meydana çıktığı biliniyor. Proteinlerin de nasıl meydana geldiğine ait bilimsel temele dayanan teoriler vardır. mesela genetik ve kaos teorisinin birleşritilmesi ile fizik ve kimya yasalarının doğal işleyişi sayesinde moleküler kaostan düzenin nasıl ortaya çıktığı inceleniyor. bu teori ile bu şekilde bu tür yaşamın ortaya çıkabileceği savunuluyor. İlkel atmosfer şartlerının neye benzediğinin asla tam olarak bilinemeyeceğini iddia ediyorsunuz ama en azından cansızdan nasıl canlı meydana gelebileceğine ait teoriler vardır. Ama yaşamın bilinçli bir tasarım sonucu çıktığı iddaları ile ilgili olarak tasarımcının bu tasarımı nasıl gerçekleştirdiğine ait hiç bir teori yoktur. Tasarımcı iki molekülü nasıl birleştirmiş? Molekülleri "gravitasyon" denen kütle çekimi kuvvetini yönlendirerek mi birleştirmiş? yoksa başka bir kuvvet mi kullanmış? Bu enerjiyi nereden yönlendirmiş? Ol deyince olmanın mekanizması nasıldır? Bunlara ait ortada hiç bir teori yoktur. Şahsım adına konuşmak gerekirse, bir teorisi bile olmayan bir inanışa inanmaktansa en azından eldeki teorilere inanırım. Evrim teorisi diye bir şey olmasa idi, yine de teorisi olmayan bir şeye inanacak değildim. Saygılar. Bakın, bende anlayabildiğim kadarıyla ilgileniyorum Evrim teorileri ile ama CANSIZ ortamdan CANLI yaşama geçilmesi teorileri son derece mantıksız ve sadece kılıf bulma çabasından ibaret. Ha diyelim ki genetik bilimin yada diğer bilimilerin gelişmesi bu canlılaşma teorilerine mi bağlı? o zaman ortaya atılsın tabi, bilimi bu teoriler geliştirecekse mutlaka üzerine düşünülmeli bu teorilerin ancak bundan öteye gidilip te inanç sistemleri yadsınamaz diye düşünüyorum. bunlar bir yana, ben şunu söylemek istiyorum, var oluşun o ilk ortamı ile ilgili kuramları okuduğum zaman, nedense hep zorlama bir şekilde karbon, hidrojen, oksijen ve azot amino asitlerini meydana getiren bir ortam yaratma çabasının olduğunu görüyorum. hep teori... yalnız şu var, bilmiyorum biliyo musunuz; karbon, hidrojen, oksijen ve azot cansızdırlar, sizde biliyorsunuz. Ancak Proteinler sandığınız gibi Cansız değildirler. İşlevleri ve özellikleri vardır. Bakın, mesela diyotların, iletkenlerin, dirençlerin falanda kendi başlarına özellikleri vardır ama siz bunları birleştirip, kendi tek başına özelliklerinden çok çok daha farklı bir yapı olarak Telefon haline getirdiğinizde iş biraz değişir... telefon cansızdır değil mi? ancak elektrik akımını verdiğinizde canlanır. burada biyolojik bir canlılıktan bahsetmesekte temel olarak benzer bir olgu vardır karşımızda. diyelim ki telefon, kendisini meydana getiren bileşenlerin kendi bünyelerinde olan özellikler sayesinde birleşmeleri ile meydana geldiler, yine de elektirik akımını veren bir gücün bulunması gerekir. belki çok basit bir örnek ama, idare edin Ama asıl demek istediğim örneğin uyumluluğu yada uyumsuzluğu değil, cansız olan bu varlıklar nasıl birleşti? yada birleşmeleri nasıl bir canlı varlık ortaya çıkardı... bakın, proteinlerin dizilişleri hakkkında çok basit bir tespit vardır; proteinin işlerliğinde bulunana amino asitlerin dizilişinde, tüm aminoasitlerin hepsi yerli yerinde dursa ama tek bir tanesi yer değiştirse bile o protein hiç bir iş görememektedir. Ve öyle ki canlıların yapısında tek bir tane protein bulunmamaktadır, enzimleri meydana getiren çokca farklı özelliklere sahip proteinler vardır. Bu farklılaşma nasıl oldu? hadi ilk o gen havuzlarında yada protein havuzlarında tek bir proteini oluşturancak rastlantı meydana geldi ve o protein oluştu, diğer proteinler de mi o şekilde oluştu? o zaman tesadüf çok yetenekli bir dizgeymiş diye düşünüyorum, çünkü tek bir proteini meydana getirmekle yetinmemiş ve nedense, bir protein oluşmuşken hazır, diğerlşrini de oluşturuvermiş. hemde yine milyonlarca yıl ya beklememiş yada ilk oluşturduğu proteinler, diğerlerinin oluşmasını milyonlarca yıl beklemişler... hadi onu bırakın, enzimlerde birbirlerinden farklıdırlar. demek ki proteinler birleşirken, enzimleri oluştururken, bir canlı meydana getirebilmek için yine aynı tesadüf dizgesinin diğer proteinleri oluşturmasını beklemişler milyonlarca yıl yada yine aynı anda oluşmuşlardır... ne kaar yetenekliymiş şu tesadüf... Yani sen git Tanrı'ya inanma ama rastlantıların bütün bunları yapabileceğine inan... hadi tamam bunlarda bir yana birde şu var; proteinler bildiğiniz gibi belli bir sarmal düzendedirler. milyonlarca ihtimal varken, nasıl oluyorda proteinler olması gerektiği, doğru şekli alabilyorlar. 100 amino asitlik bir proteinin olabilecek tüm farklı olasılıklar arasından doğru şekli alabilmesi için tüm olasılıkları yoklayarak doğru ve görevlerini tam olarak yerine getirebileceği o tek şeklini alabilmesi dahi ortalama 20 milyar yıl çabalaması gerekir... Dünya kaç yaşında peki? yasda bu rastlantı denen şey, hiç bir olgunluğa ulaşmayan olasılıklar arasından hemencecik o milyonlarca olasılık arasından ilk olarak, olması gereken olasılığı mı yokluyo? komik... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2006 DÜZELTME... ... Mendel'in o ilk canlı formunun var olduğunu ispatlamak uğruna kaç tane yapay atmosfer çeşidini ... Deney Mendel'in değil, Miler'in deneyi olacaktı... Özür Dilerim... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2006 Ama yaşamın bilinçli bir tasarım sonucu çıktığı iddaları ile ilgili olarak tasarımcının bu tasarımı nasıl gerçekleştirdiğine ait hiç bir teori yoktur Evet detaylı bir şekilde her iksinede ait bir bilgi yoktur.. Bu durumda bilgi yada rastlantı diyeceğiz.. Ya bilgi ya rastlantı.. Rastlantı adı üstünde kesinlik içermemektedir.. Bilgi ise kesindir.. Bu durumda bana göre varoluşun kaynağı bilgidir.. Zincirleme maddenin özüne inecek olursak bu yolculuk bitmeyecektir.. Ya yoktan var oldu denilecektir yada sonunu bulamayıncaya kadar gidilecektir ve tabiki son bulunamayacaktır.. Fiziğe göre her maddenin bir yarısı vardır.. Peynir dilimini ikiye bölnüz ve her bölünen parçayı yine ikiye bölerek devam ediniz, teknolojinin elverdiği kadar gidersiniz peki gerisi..? Saygılar.. Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2006 Merhaba. Tasarım, tasarım diye tutturan arkadaşlar nedense madalyonun sadece bir yüzünü görüyorlar.Şu evrende elbetteki muhteşem denilebeilecek bir düzen var.İyi güzelde bir o kadarda güzel olmayan sel felaketleri,hortumlar, tsunamiler,depremler,volkan patlamaları,ve bir çok doğal afetler. Peki bunlardamı tanrının akıllı tasarımı? Tanrı herşeye gücü yettiğine göre tüm bu olumsuzluklar olmadanda evreni yaratabilirdi. Böyle olmadığına tanrının göre insanlara bir garazi,mi var ? Peki aşağıdaki linkteki bebekler kimin akıllı tasarımı ?Veya bunlar için akıllı tasarım diyebiliyormusunuz ? -http://library.med.utah.edu/WebPath/PEDHTML/PED031.html- Sayfa açıldıktan sonra sağ ve sol oklara basarak sayfa değiştirip resimlerin hepsine bakın lütfen Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2006 Ne oldu arkadaşlar niye kimseden bir cevap gelmedi ? Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2006 Evet ya gerisi ne olcak!!!! Ben bilimin din yardimi olmadan gelistirdigi bilgilerle canlidan onceye inebiliyorsam ya tanrinin verdigi bilgilerle nereye kadar incem!! Yada en basiti bugun yeryuzunde 30 milyondan fazla canli var ama biz bunlarin sadece 9 milyonunu taniyoruz ve biliyoruz!!!Madem tanri gucu var biz bunlari nasil insan gucuyle kesfediyoruz!!Gelistiriyoruz!!Yeryuzunde bulunan canli turlerinin hepsidemi yoksa kuranda var!! Arkadaşım, lütfen yazacaklarımı "Küçümsemek" olarak algılamayın, sadece yaptığınız "Akıl yürütme" işinin ne kadar yerinde olmayan bir akıl yürütme olduğunu açıklamaya çalışacağım... Bakın öncelikle kur'an, bir inancın Kutsal kitabıdır, öyle değil mi?... Evet. Bundan başka zaten okuduysanız biliyorsunuzdur, Kur'an-ın "İnsanların Anlamaya Çalışmasını" istediği "Allah"tır öyle değil mi?... Evet. Kur'an herhangi bir Bilim, Deney veya Araştırma kitabı değildir değil mi?... Evet. Kur'an bir HayvanBilim/Zooloji kitabı de değildir öyle değil mi?... Evet. Kur'an-da Formüller, Çizimler falanda yer almaz öyle değil mi?... Evet. Siz "Soyut" bir Dünyayı anlatan, İnanç'a yönelmiş, Deneyle ve Formülle ispatlayamayacağınız sadece Vicdanınızla ve Kalbinizle hissedebileceğiniz Kavramlardan bahseden bir kitaptan nasıl olurda "Hayvanlar Alemini" anlatmasını bekleyebiliyorsunuz? Bunu şöyle bir örnekle sabitlemek istiyorum: Küçük çocuklar kafalarında gördüklerine dair şemalar oluştururlar: mesela köpek, çocuklar için dört ayaklı ve ıslak burunludur. İnek gördüklerinde bu yüzden "Aaa Köpek" derler. Biz buna Türkçe'de "Her Sakallıyı Deden Sanma" şeklinde yorumluyoruz... Yada bu konuda şöyle açabiliriz bunu, Hiçbir din kitabı ile Bilim kitabını karıştırma. Ne me lazım, ikisinide sayfaları var ve ikisininde kapağı var, belki bu yüzden bu basit mantık hatasını yaptınız, bilemiyorum... Canlılarla ilgili Bilgileri, yada şöyle şöyleyeyim "Bilimsel" bilgileri tabii ki Din'den bağımsız bir şekilde yürütecceksiniz... Yoksa karşınıza "Organ Bağışı Günahtır" "Kan Bağışı Günahtır" "Canlı Kopyalamak Günahtır" gibi engellerin çıkacağı aşikardır... Bilime nasıl ki, Dinden bağımsız bakıyorsanız yani sadece "Materyalist Akıl Yürütme" ile yaklaşıyorsanız, İnancın "Akıl Yürütme Dizgesi"de "Duyusal/Sezgisel Akıl Yürütme"dir... Umarım, yaptığınız yanlışı açıklayabilmişimdir... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.