Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Oy Maral Maral Oy Maral Maral Gözlerin gözlerimde hangi denizler mavisi hangi ayın vurgunuydu mavi gecelerde ah nazlı maral umudun adresi var mı? sevgiye nereden gidilir yitirdim adresini dostluğun, vefanın, aşkın bul beni her adımda ateşlere basıyorum körler ülkesinde körüm ben yaşamın adını sen koydum senin adını sevda düşmüşüm tut elimden kaldır beni alıp sevdalara götür sesin çağlayan bir ırmağın türküsüydü karlı dağlarda oy maral maral gülün boyun büküşüydü hasret bahçelerinde ben gönlümü yalnızca sana sakladım yıllar boyu sev beni sev beni ateşler içinde de olsa düşmüşüm kaldır beni yüreğine yaslanayım üçler, beşler, yediler, kırklar aşkına ah nazlı maral canevimde büyüyen hasretimi yasladımda yıllara uzak, çok uzak bir yıldızda kaldı düşlediğim dünya sonra uzun bir kar yağdı yollara üşüdüm duman oldu tufan oldu ömrüm içimde dinmeyen fırtınalar gece karası öfkeler kaldı yüreğimde ve ihanetlerin açtığı çukurlar hesabını kimselere soramadığım üstümde kar yangını başımda gam gönlüm rüzgarlara vurgun yollar duman ateşler içinde dolanır kanım, yüreğim sarıl bana üşüyorum sarıl bana düşüyorum Zaman kör karanlık ve acımasız yıldızlara dönder yüzümü oy maral lekesiz sabahlara güneşe dönder yüzümü şimdi soğuk bir kutup dünya iliklerime dek üşüyorum kar altında kalbim şimdi dağların doruklarında gözlerim üşüyor gözlerimin anadolusunda kirpiklerim mühür vuruldu yaralarıma oy maral maral sarıl boynuma sıcak dostluğun ısıtır beni ancak hilesiz sevgin bunca yıldır gönlümü yalnızca sana sakladım sev beni üçler, beşler aşkına sev öyle uzak durma gel acılar uçurum acılar uçurum tut beni düşüyorum ısıt beni üşüyorum gel yürek çatlağı bir ezgiye sar beni gül yaprağı bir sevgiye sar ki, ölem saksısında sevgiler büyüttüğüm kalbimin yarasında nehirler fışkırıyor şimdi her nereye baksam akşam, kararıp kalıyor düşlerim ben bu acıların hesabını kime sorayım ah maral kendimi anlatacak kadar vaktimde yok aşka ve toprağa ahtımız var oy maral maral şiir serpin üstüme su yerine sevgi serpin üşüyorum gel yürek çatlağı bir ezgiye sar beni gül yaprağı bir sevgiye sar ki, ölem gümbür gümbür bir yürek nasıl düşermiş toprağa görsün dünya alem elveda nazlı çiçek, elveda *zeyran sana su veremem, koklayamam bir daha okşayamam yapraklarını bağışla derin bir ah gibi sevdalar içinde tutuşan upuzun nehirler alsın beni ah maral tutmaya gücüm yetmiyor artık kalbimdeki soluğu turnamın göğsü yaralı turnamın kanadı kırık taşıyamaz gurbeti kanatlarında bitmeyen bir hüznün kıskacında yaralı ezgilere tutsak kaldım paramparça kaldım ortasında karanlığın geçen trenler de almıyor beni içimde tarifsiz kederler büyüyor toz toz oldum buralarda duman duman gel görki, kan çanağı gözlerim sesim gelmiyor ah maral maral (*zeyran)(teyran) munzur dağlarında bir koy ve o koyda yetişen bir çiçek Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Seher Yeli Çekip gittin çiçeklerin döllendiği bir mevsim. bir daha dönmedin geri... yarısı sende kaldı kalbimin yarısı bende ezgili... ah! Seher yeli... bir bulut gibi nehirler gibi akıp gitti saçların elimden bir yanım yaslı hazanda kaldı bir yanım deli boranda savrulup gitti ömrümün gazeli... gülüşün bir çiçekti güğümlenirdi içimde her bahar gittin hayallerimde gitti kar yağdı kirpiklerime umutlarıma ağrılar birikti gittin güz geldi yitirdi sevincini ağaçlar ardında sarı yapraklar ve hüzün kaldı bulutlar arasında kaybolan ay gibi yitirdim seni denizler suskun maviler küs gökyüzü yaralı şimdi gittin deprem olur her gece denizlerde başını taşlara vurur dalgalar gittin göçüp gitti ardından gönlümün kuşları uzak diyarlara bir yanı aşk acısı kıyılarımın bir yanı özlem şimdi yokluğundur içime yağan her gece suların ötesinde şimdi su gibi yudum yudum şimdi hava gibi nefes nefes seni özlerim karşı kıyılarda... Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Sır Çiçeğim Nar çiçeğim Kar çiçeğim yüreğimi çaldın nasıl vazgeçeyim Güneşle beslediğim Sevgiyle süslediğim Onca umut sanaydı Onca özlem sana Nar çiçeğim Kar çiçeğim Gelir diye düşlediğim Yüreğime işlediğim Bunca şiir sendin Bunca resim sen Kır çiçeğim Sır ciçeğim İnce bir yay kaşların Baygın bir ay bakışların Saplanır şu sineme Öldürür beni Naz çiçeğim Yaz çiçeğim Kervan geçmez Kuş uçmaz Kanadım değdi sevdaya Zulüm aşka yakışmaz Göz çiçeğim Güz çiçeğim Hasrete gül yükledim Mecnunum çöl bekledim Yıllar geçti tükendi ömür Ölüm geldi gelmedin Mor çiçeğim Kor çiçeğim Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Aşk Pınarı Aşkın Pınarları pırıl pırıl akmalı sevdiğim pırıl pırıl duru gözelerden temiz sözlerden yalan olmalı su gibi yudum yudum hava gibi nefes nefes yayılıp seherlerden gönüllere dolmalı aşkın çiçekleri duygu duygu açmalı sevdiğim duygu duygu yeşil baharlardan temiz arzulardan şehvet kokmamalı her yağmur yağıdığında düşmeli içine tane tane aşkla çarpmalı kalpler rüzgar gibi nefes nefes toprak gibi yağmur yağmur sevgi kokmalı serilmeli gönül kırlarına her bahar bir rüzgara açmalı kalbini insan bir de dağlara akıp giden bir ırmak gibi bir su saflığında olmalı aşk her bahar sonsuz sevgi sunaklarında kana kana içmeli yüreklere şiir, dudaklara mühür ölümsüzlüğün adı olmalı aşk çilesini acısını hasretini de çekmeli insan gerektiğinde ölmeli aşk için bir güle bir gelinciğe bir de aşk üstüne yeminler etmeli Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Aşk Ve İpekböceği Aşk Yüreklere şiir, dudaklara mühür ölümsüzlüğün adıdır aşk Aşk rüzgara asılmış deniz kokulu bir gecedir belki saçlarını tarayan bir deniz kızının mehtabı öpen bakışlarında. sahil boylarında sabah olurken aşk göğsüne sığındığımız sımsıcak bir yürektir belki soluğunu soluğumuza kardığımız içimize sevgi taşıyan her bahar gecenin kollarında martılar uyurken aşk üç bin üç yüz altmış beş yıl bir ipek böceği sabrı ile dut yaprağına gökkuşağı rengi güzelliğinde sevgi çiçeği dokumaktır. ve yollara düşüp bir seher vakti bakire bir sümbül kokusuyla yıkayıp tenini bir kumru saflığıyla sevdiğine vermektir kalbini. bir ırmağın nazlı akışında sabahı beklerken Aşk ay ışığında soyunan karbeyaz bir kadının tenidir belki belki bir ceylan yavrusudur yüreğimizde yaslanıp uykulu gözlerine öyle nazlı, öyle ürkek dağ doruklarında gezdiren bakışlarını. akşamın kollarında düşler kurarken aşk yıldızların gökyüzüne gülümsemesidir altında her gece gelip geçtiğimiz denizler dalgalanırken ve kanatlanırken duygular martı uçuşlarında konup bir tomurcuğun kızıl dudaklarına gönlünün duasını adamaktır geceye ılık bir düş vakti şairler mehtabın gözlerine şiirler okurken Aşk ölümsüzlüğün adıdır belki tutkulu yüreklerde.. damardaki kanın Dudataki tadın güneşe aya ve gökyüzüne ışıkla yazılan kalplere hançerle kazılan yaşamın kaynağı sonsuzluğun en güzel hikayesidir AŞK.. Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Bu Hasret Sen misin? Güz düşünce düşlere gözlerin gözlerime düşünce biraz çağla getir avuçlarında biraz gök ve yıldız en güzel çiçekler açınca gülüşün de bana gün gözlüm de bana güvercin gülüşlüm yanağına gül düşürdüğüm de bana bu yaşam, bu çile, bu kahır, bu hasret ne ki kirli, *****, rezil yaşamlara bedel karanlğı çiçeklendirir mi umut ? yağmur yağdırır mı bulutlar ? de bana uyanınca sabahları kanadı kırık bir kuş gibi kim uçar dağlara dağlara bıkılmış bir acının gölgelerinde bir avuç mavi getir meneviş rengi bir uyku en kızılkorunda gecelerin güneş tomurcuklu düş dökerken yastıklara bir kız sen ki, şiir yüreklimsin benim defne dalım, gül edalımsım unutma seni sevdiğimi bilki aklım dağlardadır her gece gözüm yollarda, gönlüm sende bakıp bakıp gökyüzüne bir haber beklerim kuş kanatlarında bilirim güz düşmüş yolları beklemek zor meri kekliğim bahardalım, kınalım, sevdalım yollarına gözlerimi ektiğim gözlerini ırmaklara vurma savurma saçlarını rüzgarlara uzak değil sesin ellerin uzak değil gökleri yumruklayan ellerin bu sonsuz bekleyiş sen misin? bu nar çiçeği, bu kardelen, bu güntomurcuğu bu suskun çığlık, bu açan gül, bu derin çukur iki damla gözyaşı, iki damla hasret çiçeği tuğla tuğla yüreğime ördüğüm sabır tel örgülere bölüştüğüm, bir hıçkırık gibi bu hasret sen misin? her gün bir kucak güneş gibi hücreme dolan Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Gitme Sevdamsın Isıtan ışığımsın,inadına sevdam, bitmeyen kavgamsın gitme gönlümün güneşi bir bozkır ıssızlığı gibi bu şehrin karanlık sokaklarında bırakıp beni gitme gitme közüm, gitme korum, gitme gözüm... Gidersen bütün duvarlar yıkılır üstüme kimsesizleri ağlar gözlerimde bu şehrin hüzün sarar sokakları her gece hicran yağar göklerden yağmur yerine... gitme gece gözlüm, gitme bahar yüzlüm gitme öksüzüm Ellerin yağmur sıcağı senin gözlerin düğün çiçeği dudağın gelincik bakışın ay vurup ömrümün göçmen kuşlarını hançerleyip kalbimi gitme gitme ışığım, gitme sevdam, gitme kavgam... Gitme sevdamsın gidersen duman olur ağarım sokaklara incecik bir yağmur olur yağarım uyku tutmaz geceleri uzak yıldızlara takılır kalır gözlerim kaybolup giderim bu kalabalık şehirde gitme delikızım, gitme yürek sızım, canyıldızım Gitme gönlümün nazlısı bakışlarımı bir boşluğa ilmikleyip sonsuz kederimle başbaşa bırakıp gitme gitme çöl olur, gitme ölüm olur bir yaprak gibi kurur gider ömrüm rüzgarda aysız, güneşsiz kalırım, susuz, havasız gitme ölürüm gitme Gitme gece gözlüm, gitme öksüzüm gidersen bu şehir sensiz kalır seni ararım bütün duraklarda bütün sokaklarda seni ağlarım gitme anılara kar yağar gitme dört mevsim ayaz olur dört mevsim sonbahar gitme ey yar ağlatma beni sevda kapılarında eğme boynumu üşürüm, donarım her gece sokaklarda Gitme yüreğimin sızısı gitme alnımın yazısı, gönlümün nazlısı gitme duman olur, tufan olur, ah olur kuşlarda çekip gider bu şehirde ne güneş doğar, ne sabah olur her saniye bir can verir ömrüm ölürüm sevda kapılarında ölürüm gitme gitme Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Rüyalarım Sende Kaldı İçimde bir şeyler eriyip gidiyor her gece sancılı ve sessiz akıp gidiyor bilmediğim yolculuklara suskularla örüyor alnımı zaman ah aldığını geri vermiyor yıllar umutlar kırılıyor iç çekişlerimde düş bahçelerimde çiçekler üşüyor yıkılıyor yıllarca kurduğum hayaller yedi kat yerin altında kaldı haykırılarım ah sesimi kimse duymuyor yoruldum yıllarca kendimi taşımaktan bir serseri gibi yaşamaktan içimde tutsak kaldı geçen günler dönüp bakamam geriye rüyalarım sende kaldı hayallerim sende ümitlerim sende yüreğim sende kaldı ah adresini kimse bilmiyor bir sonbahardı alıp gitti gemiler seni kaldım avuntusuz öyle bir başıma yanlızlığım sende kaldı, sensizliğim sende sende kaldı baharım, sabahım sende kaldı bir de martılarım kaldı çığlık çığlığa ah şimdi hiç bir gemi almıyor beni bir yanım ellerin parmakların bir yanım gözlerin dudakların rüyalarım sende kaldı ümitlerim sende yüreğim sende aklım sende ben sende kaldım ah adresini kimse bilmiyor Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Varsın Neyler Elem Üflesin Varsın neyler elem üflesin sazlar vedâ kemanlar cefâ alevden bir kor olsun yaksın sinemi ayrılık beklerim ben ey gönlümün nakışı kalbimin atışı beklerim ben Hadi git varsın hazan olsun dökülsün yapraklar devrilsin çam ağaçları bastırıp göğsüme acılarımı bağrımı ateşlere verip beklerim ben varsın bir ömre bedel olsun aşk ey gönlümün telaşı gözümün ışığı yar Git varsın uçsun hüzün kuşları mor kelebekler sığırcık kuşları beklerim ben ey içimin hasreti göğsümün ateşi yar Varsın yokuşa sürsün hayat gün karanlığa rüzgar esmesin bahar gelmesin varsın küssün dünyaya yüreğim. gözlerimde ay ellerimde yıldızlar deli bir buluta yükleyip sevdamı beklerim ben ey bağrımın taşı gözümün yaşı yar Git boynu bükük çiçekler gibi eğip başımı önüme hep ağlayayım varsın bahçeler gazel döksün kokmasın gül çöle dönsün nevbahar ey gözümün ışığı ey yar varsın neyler elem üflesin sazlar vedâ kemanlar cefâ alevden bir kor olsun yaksın sinemi geda beklerim ben ey gönlümün nakışı kalbimin atışı beklerim ben Yeterki gelmesin ecel dağ devrilmesin beklerim ben unutulmuş istasyonların trenlerinde taşınan kimselerin el sallamadığı kimselerin karşılamadığı yalnızlarımla... Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Toplan Gidiyoruz Ey Kalbim Haydi toplan akşam oldu vakit doldu toplan gidiyoruz ey kalbim kırkikindi yağmurlarına kalamam kaldıramam bunca ağrıyı, ihaneti biliyorum kirlenmiş hiç bir bakışta, yer yok bana bu yüzdendir ceylanlara küsmüşlüğüm sevdalara küsmüşlüğüm bu yüzden bir gül yaprağı bulup sarmak için yaramı çekip gidiyorum buralardan içimdeki cesetleri çiğneyerek kalbimdeki mahşere bak akşam vakit tamam duruldu işte bulanık denizler dürüp ömrümün defterini toplan gidiyoruz ey kalbim yorgunum bir sonbahar ezgisi gibi bekleyemem son yaprakta sevgisi iğdiş edilmiş tarihlere koma beni ey kalbim bak güz yağmurları iniyor acılar ve ihanetler üstüne çırılçıplak ve sevgisiz kalmış bir şiirim kimsesiz bir kış ortasında ne gülen gözleri ısıtıyor artık çocukların ne de sevdalı bakışları yeniyetme aşıkların bütün dinlerden kovuldum bütün ülkelerden bütün yüreklerden kovuldum (*)”Aliye gülümsesem Muaviye öldürür beni” hangi tanrıya sığınsam yaramın merhemi yok biliyorum kirlenmiş hiç bir bakışta, yer yok bana bu yüzdendir ceylanlara küsmüşlüğüm sevdalara küsmüşlüğüm bu yüzden yeni bir gül yaprağı bulup sarmak için yaramı sevdalı bir kuş yükleyip kanatlarına acılarımı alıp gitsin beni buralardan hamuru çürümüş dostluğun, vefanın, aşkın vefasız mevsimlere bırakma beni ey kalbim ağlatma beni sevda kapılarında ***** kapılarında eğme boynumu kurşunlar sıkılsada canevime çiğnetme yoksulluğumu ayaklar altında bırak başım dik, içim ezik kalsın onurlulara mahsus bir makamda ağırla beni satılmışlığın, alçaklığın, ihanetin ortasında koma biliyorum bu düş sığmaz kirlenmiş sokaklara bu sevda sığmaz bakmayın gözlerime nasıl saklarım yüreğimdeki incinmişlikleri kınalı bir kelebek konunca saçlarıma ah! Benim de hayallerim vardı baharlarım vardı, yazlarım vardı kuşlar göçüp gitti yüreğimden gökyüzüm yaralı kaldı bir isyan giydirip gözlerime dipsiz uçurumlara yuvarladım umutlarımı aşk diyordum talan oldu, yalan oldu ömrüm tınısı kırık bir keman sızısıyım artık yok gideceğim başka bir liman bak duruldu işte bulanık denizler haydi toplan vakit tamam toplan gidiyoruz ey kalbim boşalsın ince duygularımın sırtındaki yük paranın sevgiye ihanetini gördüm insanın önünde diz çöküp ibadetini dünler harabe yarınlar umut değil hüznün neresinden dönsem, kırgınım öpmeye uzandığım bütün dudaklar frengili Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Ey Hayat Kucakla Beni Kalbimin kırıklarını toplayıp avuçlarıma çekip gitsem bu şehirden anılar incinir mi? üşür mü? dalında bir yaz çiçeği ve bilir mi? bir sevgiye karşılık yüreğini kanatanı bin ilmik atanı usuna çekilen her tetiğe karşılık kirpiklerinde baharını saklayan yaşlı bir çocuğum ben düşlerin yağmurunda ıslanmış gül izi ağlamak istediğim her sahilde bir martı ölür bir şiir vurur kıyılara gücenik değip geçer ellerime ihanetin rüzgarları içimin ırmakları kurudu bütün yapraklar soluk hüzün kokuyor çiçeğim hangi yağmurları müjdelersen müjdele yeşermez bir daha yangının düştüğü yer aşk da küstü kim dinler kalbimin kırık sesini artık ceylanların vurulduğu bir dağbaşı ıssızlığıyım işte gelinciklerin ürperdiği şafak gülücükler kuruturum durmadan güz dudaklarında giden dönmedi terketti bütün mevsimler bir korkunç acıya düştümki sırtımda kırk paslı bıçak kırkyerinden kanayan avcılar vurdu küçücük serçe kuşlarımı acılar tünedi sevincin tüneğine gidenler gelmedi terketti bütün mevsimler bir tek gül kalmadı ömrümün bozkırında şimdi yalnızlığın en tenha kışındayım kirpiklerimde yıldızlar saklasamda bedenime buzdan rüzgarlar esiyor her gece testisi kırık yorgun bir yolcuyum hiç bir şey avutmuyor artık kirpiklerimde yağmurlar duman duman uçsuz bucaksız bir uçurum kıyısında kaldım üşüyorum ey hayat kucakla beni mavikanatlarının altına al sığınıp kalayım bir sevginin sıcak iklimine Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Boynumda Kendi Ellerim Gözlerim çocukları yoksul bir ülke şimdi içimin kızıllığınca gül ve yangın dalında unutulmuş bir üzüm tanesiyim belki belki bir söğüt dalının efil efil titreyen yaprağıyım uzak bir iklimde esip geçen rüzgarlara ağıt yakan bir gün çözüp bakışlarımı tel tel kirpiklerimden elif elif ağlayan gümüş saçlı bir anneye bağışlayacağım son kez ağlayacağım belki düşerken sevdanın eşiğine varsın bağışlamasın beni hayat ki, ay uzak tepelerin ardına çekilsin çarpa çarpa dövsün kıyılarımı acılar yarasına figan düşsün kırlangıçların eriyip gitsin hüzünlü bakışlarımda ne varsa yokluğuma kahırlanmayacaksa bu kent ah! çekmeyecekse ardımda kalan anılar Ah! ey yarasında nehirler fışkıran kalbim susuyorum işte acılara akan bir sesle hayat ki, ateşten bir ip boynumda koynumda buzdan bir top ne zaman doğrulsam dokuz yerimden vururlar beni biliyorum her susuşun ardında bir yalnızlık var bir özlem, bir kahır var bilinsin ki, bir yanı yangındır susuşlarımın, bir yanı ölüm aşkın kor ateşlerinde sınanmış bir semenderim ben her gece kalbimin ortasında bir çöl çiçeği açar adı Leyla bir yanı Yusuf’tur acılarımın bir yanı Züleyha yolları beklemekten yorgun, yıllara gözyaşı dökmekten hüzünlü yüzüm, aykırı sakalımla ondandır dünyanın orta yerinde kederli bir dağ gibi duruşum siyahlar giyinişim, saçlarımı taramayışım bir yaban gülü gibi ıssızda ağlayışım bir derviş gibi yakışım kalbimi, boynumu büküp bakışım ondandır bunca incinmişliğim ondan kemirirken içimi utangaç ulalar heyulasında geçmişim susuyorum ki, acıma kimseler merhamet etmesin çünkü hep sevgilerden aldım suların derin akışını ve nakışını yüreği elmas bir kızın dantelinden söktüm biliyorum yangınlar kentinde kıvılcımlar bir sevdadır gül yaprağına konmuş bütün yıldızlar sırtını dönmüş bana, ayda küs hayat bu işte ey kalbim bir varmış bir yokmuş varsın kirpiklerimden acı dökülsün yüreğimde büyüttüğüm kır menekşeleri için son bir damla su istiyorum senden ey kalbim allah aşkına bu çölleri sen yarattın iflah olmaz ömrüme senden aldım bu kadar sevmeyi, özlemeyi, kahrolmayı şimdi boynumda kendi ellerim bağışlama beni tükenmiş ümitlere yeni vahalar gerekmiyor çünkü her bahar kuşlar kanat çırpınca özgürlüklere sesler gelince karlı dağların ardından türkü ırmaklarında ve ben uzanıp durduğumda yatağıma ince bir su gibi ıssız sorun kalbime özlemek nedir, acı nedir, hüzün nedir yasaksa aşk titreyen yüreklerin deltasında varsın kurusun güller, sular kararsın, kumlar yansın bir çöl akşamıyım artık bıçak keskinliğinde yakınmadan esip geçiyor düşlerim savunmasızım, sus ey kalbim intizarın sende kalsın gizle, vuslatı arzulayan bir kor ol yan kalbim, kimse bilmesin bütün çığlıklarını kuşansın gelsin ölüm Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Sustum! Sustum! Ne kadar susulacaksa o kadar sustum! kendimle konuşuyorum şimdi yalnız... yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime kimse duymuyor... sustum sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir yaraları yalayan rüzgar sokaklarında kahrolduğum şehir gözlerim konuşuyor yalnız! sustum! bin ah sürüp dudaklarıma ne kadar susulacaksa o kadar sustum! sustu benimle deniz, sustu deli dalgalar, sustu martılar... umutlarımı sarıp rüzgarlara uzaklara savuruyorum her gece yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne kimse görmüyor... saçı ağarmış hayaller nemli kirpiklerle bulutlandığında gözlerim gökte şimşek olup çakıyorum kimse görmüyor... Sustum! tuz basıp yaralarıma! sustum içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi yaslanıp yalnızlığın duvarına gül döküp kalabalıklara kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece kimse bilmiyor... sustum! sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak acılar konuşuyor şimdi yalnız yaralı gönlümün sızıları konuşuyor tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir atıyorum uçurumlardan kimse görmüyor sustum! saçlarını kokluyorum rüzgarların dudaklarından öpüyorum hayatı içimde incecik bir sevgi ürperiyor sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme gelmiyor beklediğim bahar yaralar merhem tutmuyor gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara mendil silmiyor yağmur dinmiyor sevdiğim bilmiyor sustum sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman sustum yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata kimse duymuyor sustum! İçimdeki dalgalar kabardıkça volkanlar gibi sustum sustu dudaklarım, sustu gözyaşlarım sustu gözlerimdeki şiir gönlümdeki nehir bulutlar haykırdı isyanımı şimşekler haykırdı sadece ben duydum sadece ben ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi yaralar merhem tutmuyor geceler avutmuyor ben sustum acılarım konuşuyor yalnız ben sustum! susmuyor yüreğimi kavuran kasırga pencereme vuran yağmur damlaları susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar gelmiyor bahar kuşlar sevinmiyor yıldızlar küs ay üzgün güneş doğmuyor acılar dinmiyor içimde binlerce şiir kanıyor her gece kimse bilmiyor sustum! sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu hayat sustu zaman acılar konuşuyor yalnız acılarım konuşuyor kimse duymuyor... duymuyor... duymu... duy... Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Elini Vermiyor Hayat! Yerde kıvranan kalbimin üstünde dansediyor acılar koparıp göğsümden yerlere fırlattığım kalbimin kimse dönüp bakmıyor görmüyor ateşler içinde kıvrandığını kalbimin eğilip almıyor ateşler içinde yanıyor kalbim! kalbim ahhh!!! Yaprakları acılı rüzgarlada ürperen yorgun bir dağ lalesiyim bir yol başında yaralı ceylanların gözlerinde inliyor bedenim ruhum bir cellâtınki kadar soğuk ve tedirgin kirli bir hayatın karanlık odalarında mil çekiliyor gözlerime kör oluyorum! dost bildiklerim hançerini saplıyor göğsüme yaralanıyor canevim kan damlıyor her yerimden yüreğimden ellerimden gözlerimden dudaklarımdan... ahhh!!! Zifir karası gecelerin acısı zaptediyor ruhumu kalbimin en ince sızısından vuruyor hayat ne güneş ısıtıyor üşüyen anılarımı artık ne de insanlardan kaçıp sığındığım tenhalar çıkmaz sokaklarda yitirdim yolumu, şaşkınım şimdi yüreğim çırpınan yaralı bir kuş gibi çaresiz kış kadar soğuk bedenim şimdi param parça her yerim bir ihanet sisinde yitirdim herşeyimi yıldızlar göz kırpmıyor , ay küs sisli geçen her gecenin ardından yağmuru bekliyorum Ah!!! Diyorum, keşke bende duygusuz yaşamayı becerebilseydim yalanlar sıralayabilseydim, yalanların ardından aç çocukların gözlerine bakıp utanmasaydım yanmasaydım bu kadar dünyanın acısına gözlerime perde çekip, unutabilseydim her olup biteni ihanetlere incitmeseydim yüreğimi bu kadar Ey ömrüm ödedim borcunu acıların, azad eyle beni anladımki söz geçmiyor yüreğe tufandan sonra bağışlamıyor hayat yüreğiyle oynayanı el yordamıyla yürüyorum şimdi yürüdüğüm yerde yalanlardan örülmüş bir duvarın kenarından tutunarak, onurlulara mahsus acılı taşlara yürüyorum... bir sümüklüböceğin kabuğunu sürüklediği çaresizlikle sürüklüyorum bölük pörçük hayatımı ardımdan. Ey kalbe saplanan hançer ey ciğere işlenen kurşun bu yürek artık ağlamamalı, yanmamalı acılara bu kadar ağır geliyor onurlu bir ömrün çekilen yükü bir yanım deniz, bir yanım uçurum, bir yanım ateş yalnız bir yolcuyum meçhule giden dümensiz bir gemide gözlerimde kaç bin yıllık ah! yüzme bilmediğini bile bile denize atıyorum kalbimi alıp götürsün diye upuzun yanlızlıklara dalgalar Yorgun bir dağ lalesinin hazin hikayesi hayatım yaşama sevincimi yıllar önce çiçekleri çiğnenen bir bahçede yitirdim ağrılar içindeyim şimdi ah! mavi kuş yorgunum, bitkinim, dargınım! elini vermiyor hayat! bir uçurum kenarında ha düştüm düşeceğim her gece bir yıldız kayıyor gözlerimden yüreğimden bir dilek sönüyor her gece bu yüzden hep yetimdir bir yanım bir yanım aşka ve acıya ayarlı enkaz oldum, toz oldum, duman oldum (*)"ben bu kahrı çeke çeke yoruldum" kara bir dumanla boğuluyorum şimdi şimdi kara gecelerin kör kelebeği gözlerim karanlıklar içindeyim dipsiz bir kuyuda dolunay bulutların arkasından bakar bakar darılır... ben dolunaya bakar bakar utanırım... Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Sonsuz Ve Yalnız Trenler gelip geçiyor usumun uzayan raylarında lanetli ağır bir ağrıyı taşıyor bedenime yıllar kalbimin sızısında gam dilimin yakarışında ürperiyor yapraklar. usul usul yağmurlarda gözlerim ellerim fırtınalarda kopmuş dal dillerim lal bitkinim.. ve yurtsuz ‘uy hawar’ yaralıyım bakışlarımda yavrusu vurulmuş bir ceylan inliyor melanet yağmurları iniyor üzerime suların buz kestiği yerdeyim rüzgarın acı kestiği yerde yüreğine tutunduğum bunu bilmiyor. dalları tutuşmuş bir ormanda sevgilime yazdığım bütün dizeleri yakıyorum şimdi bütün umutları terkediyorum bir bahardan ödünç aldığım gençliğim yarım kalmış bir şiir değil miydi zaten? ve kanayan bir kalem değil miydi kalbim? bırak ömrümün bütün dallarını silkelesin hayat … uy hawar bu günde gelmedi beklediğim bahar gülmedi karabahtım kalbimin üstüne üstüne yağıyor kar uçup gitti kuşlar çoktan. nereye saklanır içimdeki incinmişlikler inince gözlerimde ince bir sızı ve süzülünce yanağımda bu gam müziği …uy havvar güz geldi solan çiçeklerime su bekledim yanan yüreğime kar düşmedi bir damla yağmur gelmedi beklediğim bahar kirpiklerim yaralı yolcuları gözlerimin sesim uçurumlara düşmüş çığlık nereye uçsunki, kalbimdeki kuşun kanadı kırık. son trende kalktı boşaldı istasyonlar kimsenin gelmediği yerdeyim acıların bitmediği yerde güz geldi, gelmedi beklediğim tren yoruldum bunca ağrıyı taşımaktan sevgiye tanımlar aramaktan bir serseri gibi yaşamaktan yoruldum yoruldu yüreğim, beynim, dilim, ellerim, gözlerim … uy hawar bu günde doğmadı güneş dağlar erimedi gelmedi beklediğim bahar Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Sol Yanım Güvercin Benim ömrüm kimsesiz bir çığlık kırık bir figan akarsularda sesim çağlayanlara vurur yankısı mavisi yağmalanmış bir gökyüzüyüm karanlığın ortasında kendi içinde taşıyan aydınlığını örselenmiş çocuk gözleriyim ömrümün deltasında yapayalnız sol yanim guvercin uçurumları emzirir sağ yanım karanlık kakülleri kan ah! kalbim ah! duyarlı yanım ortak oynanan bir oyunmu hayat herkesin kendisini oynadığı yalnız bir tragedyayım ben maskesiz seyircisiz her gece uykuya yatmış bir dağ gibi kederli kirpiklerini sulara dökmüş bir çiçeğim silahsızım kuşları vurulmuş bir gökyüzünde bir kar çölü ıssızlığıyım, durgun bir göl suyu sessizliği her gece bir ateşdağına tırmanıyorum bir kahır dağına hiç bir yol çıkmıyor umuda kalbimi iki buzdağının arasına koyup uyuyorum bir başka bahara açmak için çiçeklerimi denizi olanlar mavi gözlüdür belki ben kavruk bir çöl gibi yangınım bir doğulu kadar esmer ve tedirgin aşiretlerin terkettiği örenlere benziyor kaygılardaki yüzüm yollar kar, dağlar karanfil göz göz oldu yaralarım bağlayamam gel yürek sıcağı bir ezgiyle ört üstümü ‘ örtki ölim’ *’Erzurum ağzı’ Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Gecede Keman Hıçkırıkları Akşam olmakta uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi gözlerimde mavi gecelerin yıldızları yüreğimde özlemin ince sızıları yorgun güvercinlerin kanat çırpınışlarında soluğum bakakalırım her akşam öyle dalgın, dargın ve ıraklardan ırak yalnızlığımdır damlayan karanlığın kirpik uçlarında her gece her sabah bir çocuktur içimde alıp başını gider uzak dağların doruklarına yıllar var ki tek bir çiçek açmadı gönül bahçemde kabr-i hanemde tek bir yolcu geçmedi çöl oldu gülüstanım şiiristanım, düşistanım oysa hep yolculuklardı sakladığım kendime, keşifsiz denizlerdi yıllarca bir ayrılığı biriktirdim deltalarda, bir yalnızlığı kendimden kaçıp kaçıp kurtulmak isteyen bir gemiydim belki belki bir deliydim herkesin akıllı olduğu bir dünyada oysa yıllar varki tek bir gemi gecmedi denizlerimde göğümde tek bir martı uçmadı yaşlı ve yalnız bir ağaç gibi sürgün kaldım yüreğimin içinde bilirimki, her akşam gözlerimde akıp giden o çağıltı avuçlarımda taşıdığın ateşle sudur uzak dağların ardında kalan menekşe gözlü bir kızın kokusudur her dizede yüreğime kanayan sözcüklerle yazılan akşam olmakta uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi yüzümde sınırları çizilmemiş bir hüznün camları parçalanıyor depremler başlıyor her gece, şehirler çöküyor içimdeki çukura ve her sabah yeniden yüreğimde sızılarla uyanır bir dağçiçeği bakarım öyle uzaklara kanayan gülüşlerle, kırık düşlerle ki, metropol duvarlara yapıştırılmış boynu bükük bir resim karesi gibiyim sanki hüzünlü yüzüm aykırı sakalımla Akşam olmakta uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi gecede keman hıçkırıkları, başımda gam belki analar ağlamaktadır uzak bir kentte yittik çocuklar, yorgun babalar ve yüreklerinde ezikliği çaresizliğin belki herkes bir yarayı sarmaktadır kendi içinde kimbilir kimsesiz bir ölümü karanlığında yıllar varki, ayrılıklar yaralı bir nehir gibi akmaktadır içime rüzgarlar eserken alnımın sahillerinden, uzak denizlere savrulur düşlerim kirlenir mavi gülüşlerim, yaralanır martılar, havada asit ve kir kalır simsiyah bir bulut gölgeler yüzümü her gece, gecelerki, yaslandığım tek sığınak akşam olmakta yine ey geceden gelip geceye giden trenler bir gün yanlış saatlerin gözlerimde buluştuğu bir noktada bir damla su gibi düşünce hayatın uçurumundan son isyanını çekince yüreğim, alıp götür beni buralardan insanın uğramadığı uzak kıyılara bir derviş gibi ıssızda yanmak için, kendi içimde sarmak için yaramı ... Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Kendine Sakla Yaralarını Bir gül yaprağı gibi yaşam ayaklar altında nereye baksan hüzün konar gözlerine yıllardır ki ırmağı yaralı canevinin akıp gider sancıyarak mevsimlere çekilir bir köşeye seyredersin sessizce sessizlik ki, içine gömdüğün o derin çığlık ay küs, kayıp iz sürdüğün samanyolu güneş de doğmuyor yüreğine artık yüz üstü bırakıp gitti gecelerde yıldızlar ah! nereye baksan tül kanaması ince sızılar kör karanlıklardasın ey kalbim uçurumlar kadar derin ve yalnız günahkârsın ey kalbim, günahkar bütün mevsimleri sevmekten suçlusun bütün insanları sevmekten sevmelerin ki, kıyametten beter anlaki affetmiyor hayat bir elinde ölüm fermanı bir elinde aşk aşk ki, ürktüğün mavi bir kuş üşür durur pencerende her sabah vuruldun, vuruldun işte ey kalbim sevda bir yana düştü, hüzün bir yana hayatın keyfi kendine, efkârı sana kaldı ay kanaması ince bir ışığın kavşağında üşüyen bir serçe titremesi şimdi yaralı yalnızlığın incitir durur bakışlarındaki ince hüznü öyle kırılgan öyle ürkek sen ki, kocaman sevdaların büyüsü dikbaşlı yamaçların örtüsüydün dayan haydi yıkılmamalısın ömürsüzde olsa bir gelinciğin sevinci savrulup gitsede uçurumdan uçuruma yine de ısıtabilir yaprağını bir avuç mavi bir sarmaşık ısrarıyla tutunup yaşama. aldırma yürü, kendine sakla gece karası hüznünü kendine sakla yaralarını ey kalbim kimse bilmesin.... Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yorgun Yolcu Eskil sokaklarında anıların dolaşıyorum, öksüz bir çocuk gibi yüreğimde kırık bir dal sızısı ve soluk ürpertisi bir yaprağın bir dost izi arıyorum, kirlenmemiş bir bakış çocukluğumun ince sızısından kalma alıp götürmek için uzak bir kıyıya uzak dağ doruklarına bakıyorum daha uyanmamış sabah, bahar ve yaz uyanmamış ah… güz yağmurları iniyor, acılar ve ihanetler üstüne çırılçıplak ve sevgisiz kalmış bir şiirim kimsesiz bir kış sokağında ah! gülen gözleri menekşelerin, munzur bakışlı ceren geçtiğim tüm kıyılara kırık gözyaşlarımı bırakıyorum ince duygularımı toplasam avuçlarım kanar baharlara geç kalmış, yorgun ve yaralı bir yolcuyum heybemde türküleri unutulmuş bir şafağın yalnızlığı hüznün ıslattığı kirpiklerimde bütün yağmurların adı gözyaşı, dalgalarını dalgınlığında saklayıp acılarını içine gömen bir denizim ben yüreğime gecenin hıçkırıklarını ve hüznün ince ezgilerini toplayıp geçtiğim bütün kıyılara gözyaşı yağdırıyorum uzak diyarlara hasret taşıyan göçmen bir kuşum ben durmadan acılara ayrılıklara vurup kanatlarımı şiirler topluyorum kirpikleri kırık bir gecenin teninde sevdalı bir ırmak ol, gözleri mavili bir kuş alıp götür beni insanın ayak basmadığı kıyılara melamet yağmurları yağmadan üzerime yoksa boğulur giderim hayatın bu sığ sularında ben ki herkese gül sunan, gül bağışlayan herkesten gül isteyen sevdalı bir çocuğum erken vurulmuş gençliğine ağıt yakıp bırakıp gönlünü bir çiğdem ile dağ arasında durmadan üşürüm hayatın bu kirli sahnesinde ey sevdamın nar çiçeği, ey iki gözü iki damla hasret çiçeğim say ki günahsız bir çocuğum daha ümitlerden uzak, hayallerden uzak nasıl yaşarım gönlümü hangi seherlere bırakıp giderim sen yoksan uçsuz bucaksız bir uçurumun kıyısında sen yoksan bilki hayat yok benim için dünya yok, sevda, dostluk, umut yok boğulur giderim hayatın kirli sularında şimdi yorgunum her akşam her sabah dağlara bakıp seni aramaktan Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 İhanetler kuyusu bu kuyu ahhh! Züleyha Her aynada bir yüz unuttum her kıyıda bir göz bastırdıkça yanan yüreğimin üstüne ellerimi iIiklerime dek ürperdim sıcak bir cehennem oldu dünya anladım ki hiç bir mevsimde yeşermiyor acı ve hiç bir acıyı alıp götürmüyor ırmaklar Gözleri öksüz bir çocuk gibi yaşıyorum şimdi yedi kat yerin dibine düştü hayallerim sevinçlerim uzak bir kıyıda rehin kaldı sevdalarım dalgalı bir denizde... hüzün kokuyor şimdi öptüğüm bütün maviler ihanetler kuyusu bu kuyu ahhh! Züleyha dikenli teller yırttı yüreğimi hergün böyle paramparça acılarla boğuşmaktayım kör karanlıklardayım sesimi kimse duymuyor Azad eyle beni ey gözleri öksüzüm ihanetine uğradığım dünyanın, bütün kapılarını kapadım üstüme... Yusuf’ gibi kuyulardayım esir kaldı zindanlarda yüreğim. ihanetler kuyusu bu kuyu ahhh! Züleyha ihanetler kuyusu bu kuyu... biliyorum bu kadar inmemeliydim derine güvenmemeliydim bu kadar insana. kervan geçmez, kuş uçmaz bir kıyıda... Azad eyle beni ey gözleri öksüzüm sonbahar da geçip gitti, kar yağıyor işte ellerim üşüyor, yüreğim üşüyor. bırakıp burda beni çaresiz, son kervanda geçip gitti ey gönül!.. vurdukça vur başını taşlara şimdi… Bir şiir var yüreğimde ihanet etmeyen bir de sen gözleri öksüzüm ağrıdıkça yüreğimi saran, koruyan beni, soluyan... ağladıkça ağlayan... varsın acıyla bitsin bu masalın son cümlesi yeter ki yüreğimde hep bir şiir olsun korusun beni, sarsın, solusun beni... Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Dar Vakitler Dar Vakitlerdeyim bir uçurum kenarında çığlığın yarayla buluştuğu yerdeyim tut beni ey hayat, düştüm düşeceğim yoruldum hüzünler arası gidip gelmekten siyah sakalımda ak acılar biriktirmekten geçtiğim bütün yollar kördüğüm. Uzak dağlara esen rüzgarın kimsesizliğidir ömrüm ömrüm ki bir tutam düş, bir top ateş çığlık çığlık nehirlere gömdüğüm her gece. Bilirim zamansız vurdu beni zaman her gece ağrılar içinde uykusuz, yorgun, viran avareyim, divaneyim, kırgınım bir yıkıntı gibi yaşıyorum yaşadığım yerde kendi kendime küs, kendi sesime dargın bilirim dostu yok yalnızlığın yalnızlık ki, düğümlenmiş bir ip boğazımda bir varmış bir yokmuş gibi hayat işte ey ömrüm Güvenerek tuttuğum her elin hançeri saplandı yüreğime bu yüzden her gün kanarım böyle kirlenmiş bu şehirde adımlarım yıldız arar her gece kayıp yollarda dar vakitlerdeyim ey ömrüm Bir uçurum kenarında içime tutunmuş kalmışım tutunduğum dal incecik, kırıldı kırılacak sonbahar rüzgarları esiyor gönül şehrimde bu yıl kış erken gelecek hayatıma belki çiçeği açmadan dağlarımın solacak ecel erken gelecek, acı da, hüzün de Ah! nice bal sunduklarım zehir verdiler karşılığında acının ve ateşin üstündeyim ey hayat bir yanım ateş, bir yanım uçurum ne yana dönsem ihanetler kesmiş yolumu ihanetler ki, bir ok gibi yüreğime saplı ah ben ki, hayatın kara sevdalısı ey ölüm hep bir sevda uğruna ölmek istedim, ölürsemde karanfilin kırmızısına, menekşenin moruna özgürlük ve kardeşlik için yoksullara ekmek çocuklara umut olmak için ölmek istedim... ... Ömrümün yaz vaktindeyim ey hayat bu mevsimde sevmek en çok bana yakışır ölmek de... ya da başka bir kapıdan girmek hayata yeniden ... Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Sevdasına Yandığım Hayat Kalabalık kentler ürkütür yüreğimi uğultular doldurur beynimi yürüdükçe tüm gözlerden incinmiş bir bakış sızar istasyonlara kirli vagonlarda taşınan ince bir hüzün gibi ki, hep aynı yerimi burkan bu yüzü kirli şehirde kimse kimseyi sevmiyor bilmiyor avuçları kar çiçeği kokan bir çocuğun saçlarına dokunmayı şiirler okumayı bir alacaşafağa kaç kez ittiysem uçuruma yüreğimi bir çift göz gördüm deltalarda yalvaran bir ses kırıldı içimde yıllarca gizlediğim ayna kalbime batıyor şimdi kırıkları nehirler boyu kanıyorum ateşler boyu yanıyorum alın götürün beni buralardan allah aşkına nereye baksam denizi duman neye dokunsam ah hüznün acıyla öpüştüğü bir kıyıda kaldım yok gidemem başka bir liman anla al bu acıları koy bir yana kör bir sevdanın imgeminde bir yanı Mecnun’dur çöllerimin bir yanı Leyla bir yanı Yusuf’tur zindanımın bir yanı Züleyha yorgunum her akşam yollara bakıp ağlamaktan nereye baksam güz bahçeleri nereye gitsem üstüme devrilir gök kime nasıl anlatırım sancıyan yanlarımı, kim anlar beni hasretin bin çeşidiyle delik deşik yüreğim kimsem de kalmadı artık halime ağlayacak böyle boynu bükük duruşum ondan ondan bir yanım hep vurgun, hep yetim, hep kırgın ömrüm oy ömrüm oyy şiir cıvıltıları oysa gönül ormanımda yıldız ışıltıları uzanıpda tutamıyorum hüznün en karanlık sularında boğuldu sevinçlerim unutulmuş bir sokak ortasında düş denizlerine bırakıyorum soluğumu ellerim üşüyor, yüreğim, gözlerim üşüyor dönüp bakmıyor kimse, bölüşmüyor sevinçlerini benimle uzak bir kıyıda kalıyor hayallerim bütün iskeleler yıkılıyor bütün iskeleler yıkılıyor hiç bir gemi almıyor beni bir damla gözyaşı olup akıyor yüreğim avuçlarıma yüreğim ki, deliboran, delipoyraz, kızılkan hasretim kızıl alev bir güldür yangınlara koparıp göğsümden ateşlere atıyorum hiç kimse çekip almıyor kalbimi ateşler içinde kanıyor en katı yerinde gece, yanıyor yüreğim yüreğim alev topu yüreğim kanrevan yüreğim nar yüreğim ateş yüreğim ah! tutunduğum dal kırık sokulduğum kucak çiçek açmıyor aldırmıyor çığlıklarıma sevdasına yandığım hayat acının ve ateşin burgacında ince bir sızı gibi geçip gidiyor ömrüm nasıl katlanacaksa kalbim bunca ağrıya ömrüm oy ömrüm oy gülüm oy Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Hangi Kıyıya Sığınsam Ölürüm Saçlarıma beyaz çiçekler bırakarak geçip gitti mevsimler yorgun kanatlarında göçmen kuşların ağaçlar yapraksız kaldı çoçuklar uçurtmasız, kuşlar şarkısız kapattı tüm kapılarını kalbime bahar şimdi ben hangi dala konayım şiirimin kanadı kırık diyorumki, bir gün sevdamı yüreğime yüklesem alıp gölgemi yanıma, dağ deniz çekip gitsem her evin kapısına bir demet şiir bırakarak ve yıkarak eğreti duvarlarını vefasızlığın hoşça kal soğuk odam, kalbimin dilsiz yanı artık hiç bir metropole sığmıyor adım aşklar yalancı, sokaklar ince bir hüzün bu şehirde kimse kimseyi sevmiyor artık kimse kimseyi özlemiyor ölüm soluklu günlere güz oldu acım yanlızım, üstelik parasızım dalımda gurbet türküleri bir de kırık sazım denizler dalgasız, ağrılar sargısız şimdi bir sevda kaldı yüreğimde avunmasız bir de dalıp dalıp giden gözlerim gecenin sayfalarında savunmasız bir yanı kahır kıyılarımın, bir yanı cehennem acıyan yüreğimi alıp yanıma yaşlı gözlerimi ve düş kırığı bakışlarımı cebimde eski bir kimlik, içimde yaralı ırmaklar hüzünlü yüzüm aykırı sakalımla dönüp arkamı çekip gidiyorum bu şehirden hoşça kal güz çiçeğim, kalbimin sarsık yanı soğuk odam, dilsiz yanım artık hiç bir sevince yakışmıyor yüzüm kimim kimsemde yok üstelik, öksüzüm bu duyarlı, bu aykırı, bu yaralı yanımla hangi kıyıya sığınsam ölürüm... Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Ey Dedim Sustum Yürüdüm yüreğimin yollarına sererek hıçkırıklarımı yağmur yağmur tomurcuklara yağdı gözyaşlarım en içli sevdalarla beslerken yüreğimi duygularımı aşkın denizine düşürdüm acılarki zemheri kadar karlı, bir yol gibi uzun kimseler görmesin diye gözlerimde sel sel taşan yalnızlığı kimseler duymasın diye sesimi ışık sızmayan bir bodrumun karanlığına gömdüm yüzümü ey dedim sustum hey dedim sustum ah dedim sustum vay dedim sustum unutsun yollar beni unutsun güvercinim öldüm kirletilmiş gökyüzüne savurarak hayallerimi yükleyip cesedimi yüreğimin ağrılarına kayboldum korkunç uğultusunda rüzgarların acının sevinçle kucaklaşacağı zamanlara saklamak için gözyaşlarımı bir yıldızın karanlığa gözkırptığı gecelere bıraktım anılarımı dertlerimi denizlere saldım ki; alıp götürsün uzak bir kıyıya gemiler Ey hayat kırgınım sana hüznüm yırtık gömlek gibi duruyor her gün sırtımda kırılgan bakışlarımda hüzün sızıyor aynalara her gece ne kimselere anlatacak bir öyküm var, mutlulukla başlayan ne de bir sevinç, gözlerimde bahar yeşili umutlar taşıyan suların ötesinde bir çiçek büker boynunu her akşam adı gül kokusu gül, rengi gül, gözyaşı gül, iki gözü iki çeşme mutsuz, avuntusuz ve suskun dudağında yitirdim şarkılarımı, şiirlerimi o aşkın ey dedim sustum hey dedim sustum ah dedim sustum vay dedim sustum unutsun yollar beni unutsun güvercinim ey gecelerinde kahrolduğum hayat sokaklarında sırılsıklam ıslandığım şehir artık bu yerlere sığamıyorum gökyüzünde katar katar turnalar göçüyor sılama turnalar gidiyor ben kalıyorum uyku tutmuyor geceleri yitik düşlerimin gölgesine sığınıyorum gölgeler gidiyor ben kalıyorum bilki göçmen hiç bir kuş uçamaz kanatları kırıksa hasretim ince bir yoldur yangınlara kırıldı kendime saklaya saklaya içimdeki gül tut ellerimden ikigözüm alıp beni sevinçlere götür vefasız dünyanın ihaneti bitirdi beni ardına saklanacak gölgemde yok sevinçler dağıtırken acılar toplayan bir çardak kuşuyum şimdi şimdi ömrüm, saçlarım kadar karlı ve puslu hüzünlü bir ırmaktır şimdi yanaklarımda yüreğime akan bilki artık hiç bir şey avutmuyor beni şefkatine sığındığım sıcak bir kucak bile ezilmiş gelinciklerin çığlığında gizledim sesimi ve gözyaşımı kırların ürperişi gibi dökülüyor dudağımda sözcükler hıçkırıklar boğazıma tıkanıp kalıyor her defasında her defasında dudağımda binlerce şiir kanıyor binlerce şiir yanıyor içimde her defasında ah yaralı güvercinim içime vurma kanatlarını ya topla git yaralı kanatlarını içimden ya gittiğin yere benide götür... kimse aldırmıyor artık sevdalara ah gönül duygular mı köreldi? biz mi yetimiz ah! acının ve aşkın kesiştiği yerde avcıların sarp kayalara sürdüğü iki ceylan gibi kaldık tutup kime anlatsak acıyan yanlarımızı yaralarımız ağıt olur uçar gökyüzünün boşluğuna yüreğimin içini sevgi ile doldurup yakmak geçiyor içimden ve savurmak küllerini her sabah seher yellerine kurtulmak için prangalardan bilirimki, yaşamak saralı bir sancıdır sancıyan yaralara ey dedim sustum hey dedim sustum ah dedim sustum vay dedim sustum unutsun yollar beni unutsun güvercinim ah yaralı güvercinim yüreğimin ince sızısı benim gidiyorum işte hep üşüdüğüm bu hayat sahnesınde gözlerimde iki yetimlik ah gidiyorum yolculuklara hüzün rengi veren şiirlerle kan rengi şarkılar bırakıyorum kalanlara gölgemde yok arkasına saklanayım sayki ben hiç ağlamadım, gülmedim hiç ateşe tutmadım yüreğimi tatmadım sevgiyi, acıyı, ihaneti sayki ben hiç doğmadım, yaşamadım, ölmedim yokum artık yokumsayın beni ölmüş gibi değil, hiç doğmamış gibi Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2006 Suz-i Nağme Kar yağdı dağlara ah ömrüm sana ne desem ne söylesem zülf-i yare ey gönül bülbüle figan düştü, bağlara hazan-ı gam giryan eden gül-i zare ne desem ne söylesem zülf-i yare ey gönül bir zamanlar çıkıp yücelerde seyr-i seyran eylerdin dört mevsim aleme suz-i nağme söylerdin elifi solmuş bir gül şimdi hasret pare pare gitti giden ömür geri gelmez ne çare aşkı endam kızıl bir alev olup yakmasaydın bu canı bir ahım bile yeterdi yakmak için ol cihanı benki, gözleri yetim bir dervişim şimdi ey yar her doğrulduğumda yedi yerimden vururlar beni bu yüzdendir karalar giyerim, küserim yıldızlara yüreğimden bir gül düşürürüm sulara her akşam her gece bir can-ı canan veririm toprağa kör olur gözlerim nereye baksam kar yağdı dağlara ömrün ah sana ne desem ne söylesem zülf-i yare ey gönül bağlara gazel düştü, bülbüle feryad-ı ah giryan eden gül-i zare ne desem ne söylesem zülf-i yare ey gönül ben ki, aşkın yollarında yönünü yitirmiş seyyah dağlara yazar giderim derdimi her sabah gitti giden ömür geri gelmez eyvah kar yağdı dağlara ömrüm sana ne desem ne söylesem zülf-i yare ey gönül yaramı bağrıma basar giderim hasret ki dudağımda bir alev gül pare pare gitti giden ömür geri gelmez ne çare ne dost kaldı hanede ne de can-ı canan yan şimdi ey gönül, dermansız derdine yan Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.