Φ Evrim Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2013 Mandela hayatını kaybetti Güney Afrika'nın efsanevi lideri Nelson Mandela 95 yaşında hayatını kaybetti. Güney Afrika'nın Efsane lideri 95 yaşındaydı. Mandela'nın ölümünü saat 22.45 te Devlet Başkanı Jacob Zuma 'Halkımız babasını kaybetti' sözüyle açıklarken ulusal yas ilan edildiğini belirtti. Son yüzyılda, hemen herkesin nezdinde dünyanın en çok saygısını kazanmış lideriydi.Dünle bugün arasında tarih cambazlığı yapmadı. Yarına sansürlenmiş vasiyet bırakmadı. Anketlerle gömleğinin rengini değiştiren, nerede ne söyleyeceğini ona göre seçen pop politikacı olmadı. İnandırıcıydı. Çelişkilerini gizlemedi. Terörist de oldu, devlet başkanı da. 27 yılını hapiste geçirdi. Nobel Barış Ödülü'nü alanların devlet terörizmine yönelebildiği dünyamızda, o terörizmle başladığı mücadelesini Nobel Barış Ödülü'yle noktaladı.Kimbilir günümüz siyasi liderleri arkasından ne diyecekler? Kimi kendi ideloljisine göre onu yontacak. Kimi, onu överken kendisini tarihin dev aynasında görerek komplekslerini konuşacak. Kahraman fetişistlerimiz göklere çıkartacak.Yaşam öyküsünü okumuş olsalar, “insan”ı görebilir, bir şeyler öğrenebilirler miydi? Emin değilim.Aşağıda Nelson Mandela’nın Kendimle Konuşmalar* kitabından seçtiğim alıntılar. Çelişkileriyle, değişimiyle, çıplaklığıyla bir insan. “Kabilemin reisi olmam bekleniyordu. Görücü usulü evlilik gibi geldi bana. Kaçtım. Kalsam kocaman göbeğim, sürü sürü öküz ve koyunlarım olacaktı. “Irkçılığa karşı mücadelemde, hangi örgütlere girmem, hangi kitapları okumam gerektiğini kimseden öğrenmedim. Disiplinli bir özgürlük mücadelesinde, tesadüfler de önemli, deneme ve sınama da. “İlk yazdıklarıma, konuşmalarıma ibretle bakıyorum. Ukala, yapay, taklit, evrensellikten uzak, deneyim fakiri, hazmedilmemiş bilgilerimle kitleleri etkileme kaygısı. “Siyasette başka liderleri eleştirirken, dürüst, gerçekçi, yapıcı olmalı. “Pasif direnişten yana olduğumuzu söylemek, devlete karşı işimize yaradı. Bunu ilke değil taktik olarak benimsedim…Şartlar neyi gerektiriyorsa o yapılır. Hz. İsa da bezirganlara karşı şiddet kullandı… Günlüğünden: “30 Haziran, 1962, Addis Ababa, HabeşistanBombalı tahrip eğitimi aldım. “1 Temmuz, 1962Otelde notlarımı yazdım. “8 Temmuz, 1962Albay Tadesse ve Yüzbaşı Befekadu ile küçük bir lokantada yemekten sonra sinemaya gittik. Konuşmaları ve yazdıklarından: “Devlet şiddeti karşısında… düşmanımız hareketimizi tek tük ayaklanmalar, dünya ise popüler devrimci mücadele olarak görmeli. “Menachem Begin’in İsyan kitabı bana cesaret verdi… (Siyonistler) Boydan boya İngiliz işgali altında, dağsız, tepesiz dümdüz topraklarda güçlü bir mücadele gerçekleştirdiler. “Militarizmi engelledik. Silahlı gücün merkezi otoriteye tabi olmasını sağladık. Asıl hedefimizin siyasi güç olduğunu gözden çıkarmadık.“Siyah ve beyaz ırkçılığına, birinin diğerine egemenliğine her zaman karşı çıktım. Amacım herkesin özgürce eşit olanaklardan yararlanabileceği bir toplumda yaşaması.“Oğlumu ölmeden son gördüğümde 17 yaşındaydı. Başka şeyleri olduğu halde, ona bol gelen pantolonumu giymişti. Kaçak yaşamamın onda yarattığı duygusal fırtınalar altında ezildim.Hapis yıllarından:“17 Ekim, 1979 Çıplak, 79 kiloyum.“18 Ocak, 1984 Domates tohumu ektim.“6 Ocak, 1986 Kilom 79. Boyum 1.80 “Beyazlara aşağılık duygusunu, hakkımızı arama mücadelesiyle yenebildik. Baskıdan korkmak yerine, direnerek baskıya karşı geldik. “İnsan hapishanedeyken karısının dışarıda konumunu aklından geçirmemeli. Kendisine gelince, cinsel hayatı olmamasını kontrol edebilir. “Gardiyanları küçük düşürmemeye gayret ettim. Düşürdüğümde özür diledim. Ama onlara karşı kendimin ve diğer mahkumların haklarını sonuna kadar savundum. “Tek başıma hücre hapsine karşı çıkmadım, çünkü tecridim, 'Biz teröristlerle konuşmayız' diyen hükümetle gizli görüşmelerime vesile olacaktı. Hareketle de paylaşmadım. Reddederlerdi. Görüşmelere tek başıma başlayacak, oldu bittiye getirecektim. “En çetin sorun ulusal birliğin sağlanamaması.…Hikayeler nasıl da dünyayı dolaşıyor. İlk annemden duymuştum. Baktım, şimdi Mandela da aynı hikayeyi anlatmış. Araştırdım. Kaynak Aesop'muş.Mandela’nın şiddete ilişkin son vardığı nokta:Rüzgar ve güneş, “Hangimiz daha güçlü?” diye bahse tutuşur. İddia, yolda yürüyen adamın paltosunu kimin çıkartabileceği. Rüzgar estikçe eser, estikçe adam paltosuna sımsıkı sarılır. Sıra güneşindir. Bulutların arasından hafifçe yüzünü gösterir. Adam gevşer. Güneş ışıldar. Adam düğmelerini çözer. Güneş tepeye gelir. Adam kendisini kurtarır paltosundan. Kaynak: http://www.radikal.com.tr/dunya/mandela_hayatini_kaybetti-1164781 2 Alıntı
Φ gloria Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2013 Sabah kalkmayla ilk okuduğum haberdi bu. Çok üzüldüm, çok çok üzüldüm... Ama sonra düşündüm böyle insanlar öldüğü için üzülmek yerine doğduğu için sevinmek en doğrusu... Çünkü onlar zaten yaptıklarıyla ölümsüzlüklerine imza atmış oluyorlar. Güney Afrika ulusunun babası... "Ulusun Babası" güle güle gitsin! Nelson Mandela önemli bir insan hakları savunucusuydu, siyah halkın hakları için verdiği mücadele ve başarı tarihe geçmiştir. Haa bu arada tabii ki kendisine diş bileyen ırkçılar olmuştur, olacaktır hatta onlardan bizim ülkemizde bile vardır. Kimbilir belki bu başlık altında bile tartışılır, kendisine terörist denilir vs. vs. 1 Alıntı
Φ Evrim Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2013 Güney Afrika ulusunun babası... "Ulusun Babası" güle güle gitsin! Nelson Mandela önemli bir insan hakları savunucusuydu, siyah halkın hakları için verdiği mücadele ve başarı tarihe geçmiştir. Haa bu arada tabii ki kendisine diş bileyen ırkçılar olmuştur, olacaktır hatta onlardan bizim ülkemizde bile vardır. Kimbilir belki bu başlık altında bile tartışılır, kendisine terörist denilir vs. vs. tüm dünyanın ezilen halkları, özgürlükçü ve eşitlikçi insanları bu uğurda yaşamının 27 yılını hapishanelerde geçirmiş özgürlük savaşçısı Nelson Mandela'yı asla unutmayacaktır! 1 Alıntı
Φ irinçköl Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2013 NELSON MANDELA ATATÜRK BARIŞ ÖDÜLÜNÜ NEDEN REDDETMİŞTİ?Nelson Mandela’nın Atatürk Barış Ödülü’nü reddetmesinin Atatürk’le hiçbir ilgisi yoktur. Bu tür bir yanlış anlamayı önlemek için ödülün reddedildiği açıklamada red sebebinin Modern Türkiye’nin kurucusu Devrimci Atatürk’e karşı bir olumsuz düşüncenin kesinlikle olmadığı vurgulanmıştır. Ama buna rağmen sanki Atatürk’e karşıymış gibi gösterilmeye devam edilmektedir. Öncelikle bu ödülün ne olduğunu bilmemizde yarar var.Atatürk barış ödülü 1986-2000 yılları arasında 14 yıllık kısa bir ömre sahip uyduruk bir ödüldü. Ödül Kenan Evren cuntası döneminde, Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığı sırasında çıkarılmıştı. Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Atatürk_Uluslararası_Barış_Ödülü Peş peşe idamların geldiği, sayısız insanın katledildiği, binlerce insanın korkunç işkencelerden geçirildiği, binlerce insanın yurttaşlıktan çıkarıldığı, on binlerce insanın yurt dışına kaçmak zorunda kaldığı, on binlerce insanın işten çıkarıldığı, filmlerin, derneklerin yasaklandığı, gazete ve dergilerin sansüre uğradığı, 1,5 milyondan fazla insanın fişlendiği, 230 bin kişinin yargılandığı faşist dönem dünyada büyük yankı uyandırmıştı. Kaynak: http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/419690.asp Tüm bunlara karşın, sanki barış ödülüne layıkmış gibi 1990 yılında Kenan Evren’e verilmişti ödül. 1991’de kimseye verilmediği için Nelson Mandela’dan önce ödül alan kişi faşist cuntacı katil Kenan Evren’di. Böyle bir durumda onurlu bir insan nasıl bu ödülü kabul eder?Kaldı ki asıl sebep bu değildir. Gerçek sebep, Turgut Özal döneminde Güney Afrika’daki ırkçı rejime silah yardımı yapılmasıdır. Birçok ülke ambargo uygularken Türkiye ırkçı rejime destek çıkmıştır. Irkçı rejim yıkılıp Mandela ve ekibi iktidara geçince Türkiye ile Afrika’ya gönderilen silahların durdurulmasını görüşmek üzere bir temsilci gönderirler. Temsilci Thabo Mbeki havaalanından geri çevrilir. Ve Güney Afrika ile ipler kopar. 1992 yılında durumu düzeltmek için Mandela’ya ödül verilir ama Mandela reddeder. Ve ilginç olan o ülkeye sokulmayan ve görüşülmeyen temsilci Thabo Mbeki Güney Afrika’nın 2. Cumhurbaşkanı olur ve 2008’e kadar görev yapar. Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/planet/13749694.asp http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2005/03/05/609146.asp http://www.gazetea24.com/haber/mandela-neden-ataturk-baris-odulunu-reddetmisti_23568133.html Ne ödülün reddedilmesi hakkında ne de Atatürk hakkında Nelson Mandela’nın hiçbir açıklaması olmamıştır. Bu konudaki tüm iddialar yalandır, uydurmadır. Ödülle ilgili açıklama ANC – Afrika Ulusal Konseyi tarafından yapılmıştı. İşte o açıklama:ANC, Mandela’nın kendisine verilen ödülü kabul etmediğini ve Türkiye’yi ziyaret planlarının olmadığını açıklamak istemektedir. ANC’nin tavrının modern Türkiye’nin kurucusu, reformcu Kemal Atatürk’le ilgili herhangi bir olumsuzla ilgisi yoktur”Kaynak: http://www.anc.org.za/show.php?id=8472 Görüldüğü gibi ödülün reddedilmesinin ne Atatürk’le ne de Kürt sorunuyla uzaktan yakından ilgisi yoktur.Yazının tamamı için: http://panteidar.wordpress.com/2013/12/06/nelson-mandela/ Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Atatürk Barış Ödülü uyduruk bir ödül filan değildir. Atatürk "Yurtta sulh cihanda sulh" demiş mi? Demiş. "Saldırı amaçlı savaşlar cinayettir" demiş mi? Demiş. O halde Atatürk adına barış ödülü verilmesi gerekli ve güzeldir. Bu ödülü geri çeviren Mandela ise ayıp etmiştir. Mandela'yı bu yüzden sevmiyorum. Arkasından da sırf bu nedenle hiç üzülmedim. Kenan Evren ise barış ödülünü hak etmiştir. Ülkeyi iç savaşın eşiğinden çevirdiği için bu ödülü hakkıyla almıştır. 12 Eylül 1980 darbesi olmasa, ülke kendini bir iç savaşın içinde ve aynen Afganistan gibi önce Sovyet, sonra ABD işgalinde bulacaktı. Kenan Evren güçlüyken şak şak, yaşlanıp köşesine çekildiğinde saldırma içgüdüsünden nefret ediyorum. Kenan Evren cumhurbaşkanı iken ne düşünüyorsam, hakkında şimdi de aynısını düşünüyorum. Rüzgar gülü değilim çünkü. Atatürk Barış ödülünün fiilen olmayışı iktidarın ayıbı. Verilmiyor diye sevinilecek övünülecek bir durum yok, tersine ayıp var. Uluslararası ambargoya katılmayan o şahsın Atatürk düşmanı olduğunu bilmiyor muymuş? Ödülü Atatürk adı taşıdığı için alır, bir de etkili konuşma yapar, tüm dünyaya Türkiye'nin Atatürk'ün izinden ayrıldığını duyururdu. Bunu yapmadığı için Mandela ülkemizi bölmek isteyenlere hizmet etmeye çalışmıştır. Çünkü ona böyle yapması empoze edilmiştir. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Nelson Mandela'ya o ödül verilmeden önce PKK ve yandaslari tarafindan gercek disi bilgiler verildi.Mandela PKK hareketi ile Güney Afrikadaki Afrikalilarin vermis oldugu özgürlük savasinin ayni savas olmadigini bilmeyecek kadar akildan noksan degildi.Daha acikcasi bu konuda hicbirsey bilmiyordu. Atatürk ve Türk düsmanlari her dönemde ve her ortamda mevcuttur.Bu nedenle Nelson Mandela'nin o ödülü reddetmesinin kendi özgür iradesi ile oldugu iddiasina kesinlikle katilmiyorum.Bu forumda bile Atatürk ve TÜRK düsmanligini sistematik olarak yapanlar var.Bu nedenle sasirmiyorum. saygilarla Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Dünyada Türkiye'nin bölünmesini istemeyen hangi ulus var da ANC istemeyecek? Türk halkının önemli bir kısmı bile bölüneceksek bölünelim bari diyorken, bunu istemeyecek olan kim? Türk halkı çok acı ama bölünmeye razı gibi durmakta. Sanırsın bu ülke çok büyük, sahip çıkamıyoruz, bölünelim bari de küçük olsun bizim olsun düşüncesinde! Maalesef bu benim düşüncem değil, görüntü böyle! Eller kendi adına "Ulusal Konsey" der, bize ulusalcılık aaa ne ayıp, hiç ulusalcı mı olunur diye akıl satar. Halk da bunu güzelce yutar, sesi çıkmaz. Dışarıdan destekli adamlar ulusalcılık aleyhinde kampanya başlatır, millette ses soluk yok! Durum böyle olunca kim diyecek yazık ya, bu ülke bölünmesin diye? Elbet hepsi bölünsün diyecek. Hepsi buna hizmet edecek. Kimsenin bir şeyi bilmediğini filan sanmıyorum. Herkes her şeyi bal gibi de biliyor. Mandela da biliyordu. Aldatıldığını filan hiç sanmıyorum. Türk halkı da bal gibi biliyor. Ama anlaşılmaz bir tevekküle saplanmış. "Allahtan böyle hayırlıysa, ne yapalım, allah bilir" şeklinde akıl almaz bir boyun eğmeyle uyuşmuş durumda. Bir allahtan değil, emperyalistlerden olduğunu, ancak onlar için hayırlı olduğunu, allahın değil onların bu işi bildiğini ve kotardığını akıl edemeyecek kadar dini dogmalarla zehirlenmiş durumda. Önüne sürülmüş piyonlar yeter ki allah bismillah desin. Ağızdan çıkan kelimelere kul köle olan, ardını arkasını düşünmeyen bir halka da ne olsa müstahaktır. Şimdi hakkını teslim etmek lazım, CIA işi çok iyi biliyor ve propagandasına hizmet ettiremeyeceği bir kişi bulunmuyor. Dünyada sözü duyulacak herkese istediğini söyletebiliyor. "Suriyeyi işgal etmezsek yeni Osmanlı hayallerimiz suya düşer" diyebilecek kadar şaşkınlaşan insanlar oluyor ülkemizde! Bunlar eğer şaşkın değilse, para alıp bu lafları ediyorlarsa bir ayrı korkunç, şaşkınlıklarından diyorlarsa bir ayrı korkunç durum! Türkiye - Suriye savaşından çıkacak sonucun Hatay'ın ihtilaflı bölge olarak gösterip piyon Kürt devletine verilmesi ve petrolün rahatça İskenderun limanından Akdeniz'e çıkarılması olacağını görememek normal akıl için olanaksız. Aslında bu ülkede din dogmasından kurtulmanın sıkı bir tekme yemekten başka yolla olamayacağını düşünmek de olası. O yüzden ben bu halka karışmıyorum, ne yapacaksa kendi bilecek. Ağanın eli tutulmaz. Ben sadece görünen köyün kılavuz istemediğini anlatıyorum. Görünen köyü milletin gözüne de kimse sokamaz. Kör olmasın, görsün. Yoksa olacaklardan, bu halktan başkaca hiç kimsecikler sorumlu olmayacaktır. Bu kadar da görünen köy olmaz artık. Birileri savaş kışkırtıcılığı yapıyor, alenen, açıkça ve resmen, kimsede tık yok! İç savaşa silah, para, destek sağlanıyor, verilen silahlarla insanlar katlediliyor, sokaklarda infaz ediliyorlar, tık yok! Giden silahlar ancak uyuşturucu diye ihbar edilerek yakalanabiliyor. Şoför "ben sürekli silah götürüyordum zaten, jandarmanın gözetiminde gidiyordum" diyor, kimse ne diyor bu adam, neler oluyor demiyor! Nerde üretildi bu silahlar, nerde yüklendi, soran yok! Gaflet ve şaşkınlık diz boyu... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Türkiye'ye yillardir bir "soykirim"dayatmasi yapiliyor.Bu bir psikolojik savastir.Bu savasla hedeflenen Türk Milleti'nde sucluluk kompleksini olusturmaktir.Bu amacla kiralanmis "toplum mühendisleri"vardir.Nobel ödülünden tutunda akil insan secimleri hep bu toplum mühendislerinden secilir. Vatan kavramini mahkum etmek icin birtakim senaryolar üretildi.Bu senaryolar "Ergenekon ve Balyoz"basliklari altinda vatani korumakla mükellef olan ve bu amacla yemin etmis olan TSK'nin elit tabakasi safdisi birakildi.Dolayisiyla,vatan icin mücadele vermek mahkum edildi. Derin Devlet hikayeleri operasyonlariyla aslinda bu operasyonlari yapanlarin derin devleti kuruldu. Bayraga duyulan saygi ve sevgi tartisilir hale getirildi.Türkiye'de ilk kez Türk Bayragi yakildiginda bunu yakanlara ceza verilmemesi icin cok yogun bir caba sarfedildi,onlar cocuktur denildi. Istiklal Marsimiza Irkci diyenler bas taci edildi ve demokrat olarak gösterildi. Tüm milli degerlerimiz infaz edildi ve edilmeye devam ediliyor. Halkimizin milli bilinci son 11 yilda cok müthis bir erozyona ugratildi.Muhakkak ki bunda inanclarin siyaset alet edilerek inaclar üzerinden milli bilincin suc oldugu gibi bir izlenim uyandirildi. Elinde Atatürk posteri veya Türk bayragi tasiyanlar marjinallestirildi. Ne Mutlu Türk'üm diyene söylemi toplum mühendisleri tarafindan birtakim bilimsellik sarlatanligi ile Türklestirmek olarak topluma enjekte edilmeye baslandi. Toplumda TÜRK olmanin bir özelligi olmadigi,Türk olmanin öyle pek önemli birsey olmadigi tezi vurgulanmaya baslandi. Türkiye'nin sadece Türklere ait olmadigi dayatmasi ile Sevr'in yeniden hortlatilmasi ve aslinda bu sözün sahibi olan Ingiltere'nin hakliligi vurgulanmaya ve Sevr'in cok demokratik bir antlasma oldugu izlenimi verilmeye calisildi. Atatürk'ün söylemedigi ve cok farkli bir ifadeyle Kürt olayina bakisi carpitilarak Atatürk Kürtlere özerklik verecekti dezenformasyonu topluma siringa edildi. Toplum sistematik olarak günlük siyasetten uzaklastirilip gecim derdine düsürülürken toplum mühendisligini üstlenen odaklar (TV-GAZETE-DERGI-TARIKATLAR) sayesinde millet hicbirsey düsünemez konuma getirildi.Türkiye'nin son 11 yilda yasadigi korkunc ve vahim durum bu toplum mühendisi odaklar tarafindan ustaca gözden kacirilip ülke güllük gülistanlik gösterildi. Türkiye'nin düsmanlari yeni degildir.Bu düsmanlari biz 1923'te hallettik.1923-1947 yillari arasinda yasadigimiz özgürlük ve bagimsizlik bu tarihten sonra önce yari bagimli sonra tam bagimli bir konuma düsürülmemizle devam etti.AKP'nin iktidara geldigi tarihe kadar yine de azcok bir onurumuz vardi.AB'ne üyelik asamasinda o yillara kadar önemsiz tavizlerle direndik.Ancak AKP'nin iktidar olmasindan sonra AB'ne üye olabilmek adina cok önemli ve ülke adina cok vahim tavizler vermeye baslandi.Bu tavizlerin perde arkasinda AB'ne girme gercegi degil,AB'ne girme ve uyum saglama adi altinda Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin temel direklerini olusturan Lozan ruhuna aykiri onlarca tavizler verildi.Hedefte TC vardi.Cünkü Türkiye Cumhuriyeti kuruldugundan bu yana belirli odaklarin gözünde bir cibandi.Bu cibanin patlatilmasi ve Türkiye'nin cikarlarinin,,üniter yapisinin bozulmasi gerekiyordu. Kalkiniyoruz yalanlari ile yabanci sermayeye sinirsiz tavizler verilerek ülkede sicak para ile yürütülen bir ekonomi ortaya cikarildi.Yabancilar kaymagi biz de geri kalanini yiyecektik.Artik Avrupa'da dikis tutturamayan,emekcileri köle gibi calistiramayan fabrikalar kapatilip Türkiye'de istikrar var diyerek Türkiye'nin is gücü sömürülmeye baslandi.Özellestirme adi altinda ülkenin tüm milli serveti carcur edildi. Nelson Mandela'ya verilen rapor bu degildi.Nelson Mandela'ya PKK'nin özgürlük savascilari oldugu anlatildi.Nelson Mandela hayatinda ne Türkiye'nin adini duymustur ne de Atatürk'ün.Eger duymus olsaydi o densizligi yapmazdi. Güney Afrika,yerli halkin kölelestirilip beyaz saldirganlarin ülkenin kaymagini yedigi bir ülke idi..Yerlilerin hicbir hak ve hukuklari yoktu,hicbirseydiler.Agzini acani bir kursunla susturduklarinda ölenin insan mi yoksa tavuk mu oldugu bile tartisilmiyordu.Güney Afrika'da Nelson Mandela iste bu zulme karsi mücadele vermeye baslamis ve ülkesin beyaz Avrupali saldirganlar ve isgalcilerden geri almaya calisiyordu.Güney Afrika bir Afrika devletiydi ve sahipleride beyazlar degil yerlilerdi. Bu mücadele sonunda onu mahkum ettiler 27 yil özgürlügünü elinden aldilar ama yilmadi onu hapisten cikarmak zorunda kaldilar.Birtakim maddi cikarlar hesabi yapan Avrupa ve Amerika Güney Afrika'nin Apartheid rejimine baski yapmaya basladi.Bu irkci rejim bu baskilar sonunda Mandela'yi hapisten cikardi cikarirken onunla anlasmislardi.Beyazlar ve Yerliler müsterek egemenlik hakkina sahip olacaktilar.Ve nitekim aynen öyle oldu.Yani beyazlar Güney Afrika'yi yerlilere teslim etmediler edemezdiler cünkü Güney Afrika'nin yeralti zenginligini birakip gidemezdiler. Mandela'nin vermis oldugu özgürlük savasi ülkesini kurtarmak icindi.PKK'nin vermis oldugu mücadele ve yaptigi terör Türkiye'yi bölmeye yönelik bir hareketti ve distan güdümlü icten destekliydi.Bu vahsi terörle Mandela'nin özgürlük mücadelesini ayni görmeye hevesli olanlar gercekleri inkar edenlerdir. Güney Afrika Devleti vardir.ama Kürdistan Devleti diye bir devlet yoktur.Kürdistan bir cografyanin adi da degildir Kürtlerin yogun olarak yasadiklari bölgeye verilen addir.Kürdistan olmadigi icin verilen mücadele özgürlük mücadelesi degildir.Ayrica Türkiye'de Kürtlere herhangi bir ayricalik yoktur.Bazi olaganüstü dönemleri gerekce göstererek ayaklanmak özgürlükj degil bölücülüktür.Bu nedenle Nelson Mandela evet bir hata yapmistir.Ama yine de bir özgürlük savascisi olarak saygiyi haketmektedir. saygilarla 1 Alıntı
Φ deads Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Türkler, Kürtlere eziyet ediyor diyerek Türklerden ödül almayı reddeder ama Amerikalıların Nobel'ini almakta bir sakınca görmezdi rahmetli İngiliz Ajanı. Alıntı
Φ Evrim Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Bu ödülü geri çeviren Mandela ise ayıp etmiştir. Mandela'yı bu yüzden sevmiyorum. Arkasından da sırf bu nedenle hiç üzülmedim. Kenan Evren ise barış ödülünü hak etmiştir. Ülkeyi iç savaşın eşiğinden çevirdiği için bu ödülü hakkıyla almıştır. 12 Eylül 1980 darbesi olmasa, ülke kendini bir iç savaşın içinde ve aynen Afganistan gibi önce Sovyet, sonra ABD işgalinde bulacaktı. Kenan Evren güçlüyken şak şak, yaşlanıp köşesine çekildiğinde saldırma içgüdüsünden nefret ediyorum. Kenan Evren cumhurbaşkanı iken ne düşünüyorsam, hakkında şimdi de aynısını düşünüyorum. Rüzgar gülü değilim çünkü. Atatürk Barış ödülünün fiilen olmayışı iktidarın ayıbı. Verilmiyor diye sevinilecek övünülecek bir durum yok, tersine ayıp var. Uluslararası ambargoya katılmayan o şahsın Atatürk düşmanı olduğunu bilmiyor muymuş? Ödülü Atatürk adı taşıdığı için alır, bir de etkili konuşma yapar, tüm dünyaya Türkiye'nin Atatürk'ün izinden ayrıldığını duyururdu. Bunu yapmadığı için Mandela ülkemizi bölmek isteyenlere hizmet etmeye çalışmıştır. Çünkü ona böyle yapması empoze edilmiştir. Nelson Mandela'yı seversiniz sevmezsiniz bu sizi ilgilendirir ancak ilişkilendirdiğiniz şeyler rahatsız edici. O çok övdüğünüz 12 eylül kenan evren’nin elinde kutsal kitap, ayetlerle gelmiş. ülkeyi tarikatların, cemaatlerin otlağına çevirmişler. bugün o çok eleştirdiğiniz cemaat ve fettullah gülen 12 eylül anayasası’na evet oyu için vaazlar vermiş okullara din dersleri koyduğu için kenan evren cennetliktir demişler. 12 eylül emperyalizmin oyunlarını bozduğu için mi CİA 'bizim çocuklar yaptı' demiş. bütün topluma suçlu sakıncalı damgası vuran, siyasetle ilgisi olmayan insanları bile katleden 12 eylül ve onun paşaları insanlık suçu işlemişdir ve 12 eylülü öven herkes de bu suça ortaktır. 2 Alıntı
Φ irinçköl Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2013 Nelson Mandela'yı seversiniz sevmezsiniz bu sizi ilgilendirir ancak ilişkilendirdiğiniz şeyler rahatsız edici. O çok övdüğünüz 12 eylül kenan evren’nin elinde kutsal kitap, ayetlerle gelmiş. ülkeyi tarikatların, cemaatlerin otlağına çevirmişler. bugün o çok eleştirdiğiniz cemaat ve fettullah gülen 12 eylül anayasası’na evet oyu için vaazlar vermiş okullara din dersleri koyduğu için kenan evren cennetliktir demişler. 12 eylül emperyalizmin oyunlarını bozduğu için mi CİA 'bizim çocuklar yaptı' demiş. bütün topluma suçlu sakıncalı damgası vuran, siyasetle ilgisi olmayan insanları bile katleden 12 eylül ve onun paşaları insanlık suçu işlemişdir ve 12 eylülü öven herkes de bu suça ortaktır. Aynen katılıyorum söylediklerine. Hele hele Atatürk adına düzenlenen bir ödülün, Kenan Evren gibi birine verilmiş olması ,Atatürk'e yapılacak en büyük hakarettir. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2013 kenan evren Ben Kenan Evren tamamen masumdur demedim. Hataları elbette çok. Ülkeyi iç savaş gidişatından çevirmek öyle kolay değildir. Bu uğurda bir çok vebali yüklenmek gerekecektir. Tıpkı savunma savaşı gibi. Ülkenizi savunurken canına kıydığınız askerler hep birilerinin evladı, eşi, sevgilisi, babası... Ama ülkenizi savunmak için onları öldürmek zorundasınız. Darbeler canı istediği için yapılan işlerden değildir. Başka çare kalmadığı için yapılan zorunlu işlerdendir. Bir çok sevimsiz iş zorunluluktan yapılır. Çünkü bunları yapmazsanız iç savaşın ve ardından dış işgalin önünü alamazsınız. Türkiye bir iç savaşın eşiğine getirilmişti ve insanlar birbirinden öldüresiye nefret ediyordu. Bu ortamı yatıştırmak için sert önlemler zorunluydu. Önlemler başarılı da olmuş, ülke iç savaşın eşiğinde durdurulmuştur. Yoksa çıkacak iç savaşa Sovyetler karışmaya hazır bekliyordu. ABD de bu stratejik köprü yarımadayı Sovyetlere bırakamayacağı için iç savaş sürerken kendimizi bir paylaşım savaşının içinde bulacaktık. Emperyalizm o dönem iki kutupluydu. Sovyet ve ABD emperyalizmi. Acil olan birincisinden kurtulmak için darbe yapıldığı için ve ABD müdahalesine gerek kalmadığı için CIA'nın "bizim çocuklar başardı" deyip rahatlaması doğaldır. Yoksa Sovyetlere kaptırmamak için askeri güç seçeneğini kullanması gerekecekti. Buna gerek kalmadığı için elbette rahatlayarak öyle diyecek. Bunun somut örneği Afganistan. Komünistlerle dinciler arasında çıkan iç savaşa Sovyetler müdahale etti, ardından ABD müdahalesi geldi. !2 Eylül anayasası ezici çoğunlukla kabul edilmiştir. Kimse o kardeşin kardeşini öldürdüğü iç savaş öncesi ortama dönmek istemezdi çünkü. Burada ahlaksızca olan, dün göklere çıkardıkları Kenan Evren'i bugün ezmeye kalkışmak. İnsanlarda biraz onur ve haysiyet olmalı. Rüzgar gülü gibi dönmemeliler. Benim tavrım net. Kenan Evren'i darbe yaptığında da, şimdi de haklı buluyorum. Darbe iç savaştan ve işgale uğramaktan kötü değildir. 12 Eylül ile cezalandırılanlar masum değiller. Kahvehane tarayan, bomba koyan, silahlı örgüt kuran ve cinayetlere karışanlardır. Bu tür suçlar cezasız bırakılamaz. Kenan Evren, iç savaşın eşiğinde işgale giden süreci durdurduğu için, tam da Atatürk barış ödülünü sonuna kadar hak etmiştir. Başarısız olsa, onu işgalci Kızıl Ordu idam ederdi. Koskoca Sovyetlerin yıkılışı Kenan Evren'in başarısının kanıtıdır. Sovyetler Afganistan başarısızlığından sonra bu ikinci başarısızlığa dayanamadı ve çöktü. Türk ulusu yine tarihi bir rol oynamayı bir kez daha başardı. Şimdi önümüzde diğer emperyalizm, ABD var. Ona karşı da başarılı olmak zorundayız. Yoksa Sovyetlerin yapamadığını ABD yapacak, ülkemizi bölecek. PKK Sovyat finansörlüğünde kurulmuş, o yıkılınca ABD hizmetine girmiştir. Emperyalizmin doğusu batısı yok. Emperyalizm, emperyalizmdir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2013 Emperyalizm o dönem iki kutupluydu. Sovyet ve ABD emperyalizmi. Acil olan birincisinden kurtulmak için darbe yapıldığı için ve ABD müdahalesine gerek kalmadığı için CIA'nın "bizim çocuklar başardı" deyip rahatlaması doğaldır. Talihsiz bir beyanat olmuş. Ülkede Sosyalist fikirlerin yayılmaması için paramiliter örgütleri ( ülkücü - akıncı ) besleyen ve solcuların üzerine salıp onları yer altına iten ve bu yolla savunma durumuna getirdiği solcuları da el altından destekleyerek iki tarafı birbirine kırdırıp, darbeyi meşrulaştıran zaten ABD'nin NATO bünyesinde kurdurduğu İtalya'daki Gladyo benzeri bir derin devlet yapılanması idi. Üstelik, Sol örgütlerin hiçbirisi Sovyet yanlısı değilken, ABD'nin kendi açısından askeri müdahale etme hakkı da yoktu. Öyle olsa, Bağlantısızlar grubuna dahil olan Tito Yugoslavyası veya Enver Hoca Arnavutluğuna da askeri müdahale etme hakkı olurdu. 70'lerin yükselen solunun önünü kesmek ve ABD çıkarlarına aykırı bir hükümetin iktidara gelmemesi için ellerinden geleni yapan, Ecevit CHP'sine bile ambargo uygulayan ABD değil miydi ? Kenan Evren'in tüm bunlardan haberi olmamış, o da kullanılmış olabilir ama onun gibi ülkeyi tam olarak Küresel Sermayeye bağlayan 24 Ocak kararlarının uygulanmasına müsait ortamı getirmiş birine bağımsızlığımızın sembolü olan Atatürk ödülünün verilmesi başlı başına bir çelişki ve ayıptır. Alıntı
Φ irinçköl Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Kenan Evren'in tüm bunlardan haberi olmamış, o da kullanılmış olabilir ama onun gibi ülkeyi tam olarak Küresel Sermayeye bağlayan 24 Ocak kararlarının uygulanmasına müsait ortamı getirmiş birine bağımsızlığımızın sembolü olan Atatürk ödülünün verilmesi başlı başına bir çelişki ve ayıptır. Emperyalizmin oyunları değil midir ki ,insanları sağcı -solcu, alevi-sünni, Türk- Kürt-Laz vs diye etiketleyip birbirine düşürmek. Bu ülke de bunlar senelerce yapıldı ve 12 Eylül de yapılan Amerikan güdümlü darbeyle de Kenan Evren kahraman yapıldı. Yani ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler ve halkı aslında bu darbenin tamamen halkı iç savaştan kurtaran bir darbe olduğuna inandırdılar. Aslında yapılan şu an yaşadığımız ortamın önünü açmaktı. Bunda da başarılı oldular. Senelerdir uygulanan planlar yavaş yavaş meyvesini vermeye başladı bu darbeyle. @ arkadaşımızın iletisinde bahsettiği gibi CIA "bizim çocuklar iyi iş çıkardı" diyerek darbeyi yapanların sırtını bile sıvazladı.Bunu tekzip eden bir açıklama hatırlıyor musunuz ? Ben hatırlamıyorum. Peki Kenan Evren, bu ülkenin genelkurmay başkanı olarak nasıl bunlardan haberdar olmayabilir? Kenan Evren kullanıldı mı yoksa gerçek anlamda bir işbirlikçi miydi? Bana göre işbirlikçi olması daha büyük bir olasılık. İşte bu nedenle ; Atatürk ödülünün bunun gibi bir işbirlikçiye verilmesi ayıptan öte Atatürk'e yapılmış en büyük hakarettir. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Dönemin Sovyet emperyalizmini görmezden gelmek, tam bir cehalet olur. Ben emperyalizmin doğusunu batısını ayırt etmem. Benim için farkı yoktur. O dönem, Sovyet emperyalizmi Türkiye için çok daha yakın ve acil tehdit durumundaydı. Çünkü Sovyetlerin tüm dünyaya ideoloji ihracı iddiası vardı ve sıcak denizlere çıkış kapısı Türkiye'nin elindeydi. Bu nedenle Türkiye'nin Varşova paktına katılımını sağlamadan, ideolojisini yayma iddiası havada kalıyordu. 12 Eylül darbesi sayesinde Sovyetlerin bu iddiası tamamen umutsuz kaldı ve Sovyetler Birliği bu büyük başarısızlığa dayanamayarak çöktü. İşin enteresanlığına bakın ki, Çanakkale boğazını büyük bir dirençle savunarak destan yazan Türk ulusu, böylece Avrupa yardımından mahrum kalan Çarlığın devrilip Sovyet devriminin gerçekleşmesini sağladığı gibi, kurulmasını sağladığı bu imparatorluğun yıkılışını da sağladı. Tarihte daima kilit roller oynayan Türk ulusunun şimdi de ABD emperyalizmine karşı ayağa kalkmasını umuyoruz. Bunu Atatürkçüler sayesinde bir kez daha başaracak, Atatürk'ün mirası Misakı Millinin bozulmasına izin vermeyecektir diye umuyoruz. Gerçekleştirdiği darbe, dünyanın gidişatını değiştiren ve Sovyet imparatorluğunun yıkılarak soğuk savaşın bitmesini sağlayan Kenan Evren'e Atatürk barış ödülü verilmeyecek de kime verilecek? Güçlü zamanında şakşaklayıp, yaşlı, düşkün halinde bu adama ilişmeye kalkışanlar kadar vicdansız, kişiliksiz insanlar yoktur. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Peki Kenan Evren, bu ülkenin genelkurmay başkanı olarak nasıl bunlardan haberdar olmayabilir? Kenan Evren kullanıldı mı yoksa gerçek anlamda bir işbirlikçi miydi? Bana göre işbirlikçi olması daha büyük bir olasılık. Evet, doğru. Darbe öncesinde Sıkıyönetim hali ve aynı irade zaten vardı. Üstelik bir beyanında Evren şartların olgunlaşmasını bekledik demişti. Zaten Özel Harekat Dairesinin kağıt üzerindeki görev tanımı Sovyet İşgali halinde yapılacaklarla ilgilidir. Eğer, kendisi böyle bir işgal olmadığı halde Özel Harekat Dairesinin birtakım gizli çalışmalarından haberdar ise bu komployu da kendince meşru görerek kabul etmiş demektir. Zaten bu mantıkla, İlker Bağbuğ'un da kendisine karşı dava konusu yapıldığı, onu ilgili " terör örgütünün başı " yapan, iddiaya göre darbe yapacak olan birimlerden de haberdar olmaması ve bu nedenle mahküm edilmemesi gerekirdi. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Dönemin Sovyet emperyalizmini görmezden gelmek, tam bir cehalet olur. Sovyet Emperyalizminin yayılma stratejisi Kruşçevden sonra terk edilmiştir. Örneğin, Afganistan Demokratik Cumhuriyeti hükümeti, iktidardaki Sosyalist hükümetin devrilmesi için mücadele eden ABD emperyalizminin Pakistan üzerinden askeri ve taktik destek verdiği mücahitler olmasa ve zor durumda bırakılmasa yardım için Sovyetleri davet etmeyecekti. Zaten Sovyetlerin dağılmasından sonra KGB arşivleri didik didik edilip her türlü belge yayınlanmıştır. Ama Türkiye işgali veya desteklenen örgütler olduğu konusunda herhangi bir kayda rastlanmamıştır. Diğer taraftan Türkiye'de tek Sovyet yanlısı örgüt TKP'dir ki onunla ilişkilendirilen herhangi bir silahlı örgüt 12 Eylül mahkemelerinde bile olmamıştır. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 12 Eylül öncesi sıkıyönetim olması bir şeyi değiştirmez. Sıkıyönetim yetersiz kalmıştır. Çünkü ülkenin bölünmüşlüğü ülkeyi iç savaşın tam arefesine getirmişti. Polis kendi yandaşlarını serbest bırakıyor, teslim edilenleri yandaşları savcılar serbest bırakıyor, mahkum olanları yandaşları görevliler hapisten kaçırıyordu. Evren tabii ki şartların olgunlaşmasını beklemiştir. Yoksa canı istediği için darbe yapan biri durumuna düşerdi. Boru değil, darbe bu. başarısız olursa idam edilir. Halkın tam desteğini, ordunun yolunu gözler hale gelmesini elbette bekleyecek. Bu çok doğal. Sovyet işgali bir senaryo filan değil, gerçek ve acil bir tehditti. Aslında Sovyetler de ortamın olgunlaşmasını bekliyordu. Afganistan gibi "kardeş kavgasını önlemeye geldik" deyip işgale başlayacaktı. Kenan Evren önce davrandı. İlker Başbuğ'un ve diğer Ergenekon ve Balyoz sanıklarının adil yargılanmadığını artık herkes biliyor. Kanıtlar ve tanıklar düzmecedir. Bu defalarca kanıtlandı. Ortada bir darbe planı filan yoktur. Belgeler sahte, tanıklar danışıklıdır. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 İnsan bari "Görevimiz tehlike" yi izler. Defalarca her bölümünde insanların gözüne sokulur: "Bu ileti kendini imha edecektir. Yakalanmanız halinde eylemlerinizden kendiniz sorumlu olacaksınız" denir. KGB arşivlerinden bir şey çıkmadığını ne külahım, ne pabucum dinler. Sovyetlerin başarısı, boğazlar üzerinde söz sahibi olmasına, yani Türkiye'nin Varşova paktına katılmasına bağlıydı. Bunu sağır sultan da duymuştur, embesil sultan da bilir. Bekaa vadisinde Filistin kamplarında ideolojik (Marksist) ve silahlı eğitim alanları, duvarlara "kan gölü üzerinden kızıl güneş doğacak" yazanları biliyoruz. Kimse masal okumasın. Taşınan Lenin, Stalin resimlerini de herkes biliyor. Burada ben masalcı nineden uyutucu masallar dinleyemem. Hiç kusura bakılmasın. Vay dedemin köse sakalı! Demek sıkışınca emperyalist güçler ülkeye davet edilip işgal başlatılacak ha! Bunu söylemek tek başına bir fiyasko! Ne demek iktidarını korumak için yabancı bir emperyalist orduyu ülkeye davet etmek yahu? Ebeleme sobeleme oyunu mu bu? Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 12 Eylül öncesi sıkıyönetim olması bir şeyi değiştirmez. Sıkıyönetim yetersiz kalmıştır. Çünkü ülkenin bölünmüşlüğü ülkeyi iç savaşın tam arefesine getirmişti. Polis kendi yandaşlarını serbest bırakıyor, teslim edilenleri yandaşları savcılar serbest bırakıyor, mahkum olanları yandaşları görevliler hapisten kaçırıyordu. Evren tabii ki şartların olgunlaşmasını beklemiştir. Yoksa canı istediği için darbe yapan biri durumuna düşerdi. Boru değil, darbe bu. başarısız olursa idam edilir. Halkın tam desteğini, ordunun yolunu gözler hale gelmesini elbette bekleyecek. Bu çok doğal. Burada konu şartların olgunlaşmasını Sıkı Yönetim halinin verdiği yetkilere rağmen kullanmayarak beklemek. Yoksa, kimse halk desteği olmadan darbe olur demedi. Bir de küçük bir hatırlatma Sıkı Yönetimde Polis değil asayişi Asker sağlar. 1 Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 KGB arşivlerinden bir şey çıkmadığını ne külahım, ne pabucum dinler. Sovyetlerin başarısı, boğazlar üzerinde söz sahibi olmasına, yani Türkiye'nin Varşova paktına katılmasına bağlıydı. Bunu sağır sultan da duymuştur, embesil sultan da bilir. Embesil Sultanın bile bildiği, KGB arşivlerinin açılmasıyla, Sovyetlerin her ülke üzerindeki gizli planlarının ortaya çıkması ama bir Türkiye'ye yönelik çıkmaması idi. Zaten Sovyetler, Stalini saymazsak, Lenin'le başlayan ve süregelen dış politikası gereği, yanı başında İngiliz veya ABD'ye bağlı bir ülkedense, bağımsız bir ülkeyi her zaman yeğlemiştir. Zaten bu nedenle Kurtuluş Savaşına silah ve para yardımı yapmıştır. 2 Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Bekaa vadisinde Filistin kamplarında ideolojik (Marksist) ve silahlı eğitim alanları, duvarlara "kan gölü üzerinden kızıl güneş doğacak" yazanları biliyoruz. Kimse masal okumasın. Taşınan Lenin, Stalin resimlerini de herkes biliyor. Burada ben masalcı nineden uyutucu masallar dinleyemem. Hiç kusura bakılmasın. İdeoloji kaynağı olarak Lenin, Stalin resimleri taşımakla, Sovyet egemenliğini kabul etmek başka şeylerdir. Bir de bakıyoruz HY da sizin aynen burada söyleneni diyor : “Bu kızıl kan denizinin ufkundan bir kızıl güneş doğacak” diyor komünistler. Bak, “bu kızıl kan denizi;” “deniz gibi kan akacak” diyor komünistler, deniz gibi ve “bu kızıl kan denizinin ufkundan kızıl bir güneç doğacak” diyor. Bir de işin aslına bakalım Enternasyonal Marşından : Cellatların döktüğü kan Bir gün onları boğacak Bu kan denizinin ufkundan Kızıl bir güneş doğacak Umarım anlaşılmıştır. Görüldüğü gibi HY misali cımbızlama yöntemi her yerde sökmüyor efendim. 1 Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Sovyetlerin Kurtuluş savaşına yardım etmesinin nedeni, Çarlığın yerine bolşevizmin getirildiği gibi, Atatürk'ün padişahlığı kaldırıp bolşevizmi getireceğini zannetmesiydi. Atatürk ustalıkla bu inancı körüklemiştir. Savaştan sonra da Sovyetleri uzun süre oyalamış, Moskova'ya eğitime insanlar göndermiştir. Daha sonra Stalin, Atatürk'ün Lenin'i kandırdığını söyleyip, yardımlar karşılığı Kars ve Ardahan'ı istemiştir. Alamayınca Türkiye, Sovyetlerin baş hedefi olmuştur. Sovyetler asla bağımsız ülke istememiş, bağımsızlık isteyen Doğu Avrupa ülkelerini tanklarla sivil halkı ezerek zorla boyun eğdirmiştir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Vay dedemin köse sakalı! Demek sıkışınca emperyalist güçler ülkeye davet edilip işgal başlatılacak ha! Bunu söylemek tek başına bir fiyasko! Ne demek iktidarını korumak için yabancı bir emperyalist orduyu ülkeye davet etmek yahu? Ebeleme sobeleme oyunu mu bu? Bu bir kural yada öneri değildir. Yabancı emperyalist saldırıya maruz kalan bir iktidarın kendi tercihidir. Sovyetlerin durduk yerde Afganistanı işgal etmediğinin açıklamasıdır. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Ben HY filan bilmem. Komünistler duvarlara söylediklerimi yazıyorlardı. HY nin yazdıklarını ömrümde okumadım. Bir kere bir arkadaş hatırım için al, okumazsan yine okuma dedi, o gider gitmez yırtıp çöpe attım. Sovyetler Afganistan'ı yok bir de durduk yerde, kırlardan papatya toplamak için işgal etselerdi bari! Madem sıkıyönetimle oluyormuş, onlar da sıkıyönetimle teröristleri halletselermiş, Türk ordusu Türkiye'nin işgalini önleyince tu kaka, Afgan iktidarı yabancı bir işgalci, emperyalist orduyu davet edince cici! Bu ne perhiz, bu ne kereviz turşusu böyle? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.