Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 .. Astral Alem'de Çeşitli Şuur HalleriTüm yaşamı boyunca kendisine, istenen mükemmellik derecesine ulaşamayan herkesin nasibinin cehennem ateşi ve ebedi cehennem mahkumiyeti olduğu öğretilenbir insanı düşünün. Ölümden sonra, kendisini bu tür düşüncelerden kurtarabilmenin zorluğu çok ıstırap çekmesine neden olur. Böyle düşüncelerin gerçek olmadığına dair artık kanaat getirmiş olmasına rağmen, aldatılmış olduğu düşüncesi kendisine sürekli azap verir. Bu düşünceleri bir kenara bırakabilene kadar, görecek ve öğrenecek çok şeyin bulunduğu bu "spatyomsal" yeni yaşamı'nda yerleşemeyecektir.Bu yüksek seviyeden, geriye dönüp de fizik yaşamlarına baktıklarında, harcamış oldukları birçok fırsatın idrakine vardıkları için ıstırap çeken daha başkaları da vardır.Bu, onlarda değişik şekillerde etkiler oluşturur. Bazıları pişmanlıkla dolarlar. Daha makul olan diğerleri ise bir dahaki sefere fırsatlarını harcamamaya karar verirler.Diğer bir örnekte ise, ölümünden önce büyük bir aileyi geçindiyor olan birini ele alalım. Muhtemelen, onlar için yeterli derecede maddi imkanlar bırakmadan ayrılmıştırve nasıl geçinecekleri hakkında kaygıya kapılır. Bu çok doğal bir şeydir ama, aynı zamanda çok akılsızca bir kaygıdır da. Fizik bedenini terketmiş olduğu için, artıkfizik seviyede herhangi bir sorumluluğu kalmamıştır.Ne kadar kaygılanırsa kaygılansın, bunun hiçbir pratik yardımı olamaz. Üstelik bu kaygı, arkada kalanları,gerekli olandan daha fazla bir hüzün yaratacak şekilde etkiler. Arkada kalanların dertlerini azaltmak yerine çoğaltmaktadır. Bu sorun ancak, fizik dünyayı terkeden kişi, arkada bıraktıklarının, her biri kendi karmasını telafi eden ayrı ayrı egolar [varlıklar] olduklarını idrak ettiği zaman çözülmüş olur. Muhtemelen de geçirmekte oldukları bu sıkıntı, bu yaşam süresince telafi edilmesi gereken kötü karmanın bir bölümünü gidermek için bir fırsattır.Fizik dünyada, kendi kontrolleri dışındaki şeyleri dert edinerek ya da daima, en kötü ihtimalin olacağı kanaatini taşıyıp gelecek hakkında karamsar olarak kendi kendileri için daima dert yaratan kişiler vardır. Bu tür insanlar ölümden sonra değişmezler: Kederli olmayı ve gittikleri her yerde kasvet neşretmeyi sürdürürler. Maalesef, bu kasvetli fikirleri taşıyan insanlar, aynen fizik dünyada yaptıkları gibi bir araya gelirler ve saplantılarının gün gibi aşikar olmasına rağmen, ölmeden önce inandıklarına inanmaya devam ederler. Er ya da geç bu tip insanlara, akılsızlıkları, bu tür vakalara yardım etmek için çıkacak fırsatları her an gözetleyen 'öğretmen varlıklar' tarafından idrak ettirilir.Spatyomda öğretmen durumunda olan varlık, kınadığı şeyi ortadan kaldırmakla, oluşturduğu boşlukları, daha makül, daha rahatlatıcı bir şeyi sadece şimdiye değil, geçmişe ve geleceğe de açıklık getiren bir şeyi sunarak doldurmalıdır. İnsan, kendisine yabancı geliyor diye bir fikri hiçbir zaman reddetmemeli, aksine bu fikrin her veçhesini dinlemeli ve kendisi sonuçlar çıkarmalıdır. Zihnimiz geçici olarak karışabilir. Fakat, bu karışıklıktan bir ışık doğabilir ki, bu ışık insanın, kendisini en sonunda 'bilgiye' ve 'mükemmel insanın bilgeliliğine ulaştıracak olan yoldaki ilk adımını atmasını sağlayacaktır.Ödüllendirilme ya da cezalandırılma fikrinden kurtulmalıyız. Ödül ya da ceza yoktur. Ancak, sonuç vardır, sebep ve sonuç vardır ve Yasa, burada, fizik dünyada faal olduğu şekilde daha yüksek dünyalarda da faaldir. Spatyomda da şimdi yaşadığımız ve şimdi olduğumuz gibi olacağız ve oradaki yaşamımız, burada, fizik dünyada kendi kendimizi çevrelemiş bulunduğumuz düşüncelerle biçimlendirilecektir. Böylece daha yüksek şeylere, bilime, sanata, müziğe, edebiyata ve doğanın güzelliklerine, aslında tamamen fiziki olmayan her şeye karşı akıllıca bir ilgi duyalım ki, spatyom da sevinçli bir yaşamımız olsun ve dünyadaki yaşamımızla kendimizi hazırlamamış olmamız halinde hiçbir işe yaramayacak olan fırsatları değerlendirebilecek bir durumda olalım.,, Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Astral Alem'in Birinci ve İkinci Seviyeleri Astral alemin en maddi nitelikte, en yoğun olan bölümü, ölümden hemen sonra insanları çevreleyen 'birinci seviye'dir. Astral alemin bu yoğun bölümünde yaşarken, fizik dünyada yaşarken gördüğünüz her şeyi çevrenizde görürsünüz. Diyelim ki, fizik dünyadaki yaşamınız sırasında İstanbul'da oturdunuz: Muhtemeldir ki, ölümden sonra da İstanbul'un astral kopyasında ya da yansımasında kalırsınız. Çünkü, bu yeni yaşamınızın henüz başlangıcındayken, anladığınız bir şeyle irtibat halinde kalmak istersiniz. Çevrenizde insanlar görmeyi ve aynen fizik dünyadaki gibi, arkadaşlarınızı ağırlayabileceğiniz mükemmel bir evinizin olmasını arzu edersiniz. Sonra bir gün, belki de bir arkadaşınız size, astral alemde kent yaşamının pek yarar sağlamadığını belirtir ve kırların güzelliğini görmenizi önerir. Bir metropolü oluşturan milyonlarca kişinin arasındaki bir mevcudiyetle, sakinlerinin binler ya da milyonlar yerine düzinelerle sayıldığı bir köyün nispi huzuru arasındaki atmosfer farkını hayalinizde kolaylıkla canlandırabilirsiniz. Kolayca anlaşılabilsin diye ilk seviyenin bir kilometre yukarısındaymış gibi düşünmeye çalıştığımız 'ikinci seviye' işte burasıdır. Burada, mükemmel bir köy hayatının sosyal ilişkileri ve olağan gidişatıyla birlikte mutluluk içersinde mevcudiyetlerini sürdüren birçok aileye rastlanır. Bu seviyelerde istediğiniz kadar yaşayabilirsiniz. Çok kaba ve maddiyatçı tipte bir insan astral alemin en yoğun l'nci bölümünde daha mutludur. Çünkü, bu bölüm, öylesine bağlı olduğu fizik dünyaya en yakın ve en benzer olan seviyedir ve burada çok sınırlı bir yaşam yaşamaya devam eder. Bu seviyeler, gelişmiş bir insanın (belirli bir spiritüel görgüsü olan bir insan) buraIardaki şartlar altında uzun bir süre yaşamaya zorlanması halinde hiç de hoşnut kalmayacağı bölgelerdir. Nitekim, zorlanmaz da. Sona eren fizik yaşamının iyi ve kötü eylemlerinin sonuçlarının kendisine gösterildiği araf dönemi'nden geçtikten sonra (ki şu sonuçların idraki gelecekteki karakterini etkiler) artık biten o yaşama benzeyen her şeyden uzaklaşmak dürtüsünü duymaya başlar. Kendisine, astral alemin daha yüksek ve daha az yoğun seviyelerinde kendisini bekleyen ilginç ve yararlı deneyimlere ilişkin muazzam ihtimaller ilham olur. En nihayet, gerçek gelişimi ile uyumlu olan şartIarla çevrili olarak, astral yaşamını yaşamak üzere yerleşir. Bu, yaratıcı türden bireylerle (-müzisyenler, ressamlar, bilim adamları, vs.-) karşılaşacağı 'üçüncü seviye'de ya da kendisinden daha zeki olan kişilerle dünya sorunlarını tartışabileceği 'dördüncü seviye'de olabilir. Değişik sanat dallarında öğrencilerin eğitildiği okulların çoğu üçüncü seviyede yer alır. Dördüncü seviye de aslında üçüncünün bir devamıdır. Birinci ve ikinci seviyeler birinci kademeyi, üçüncü ve dördüncü seviyeler ikinci kademeyi, beşinci ve altıncı seviyeler üçüncü kademeyi oluştururlarken yedinci seviye de astral ve mental alemler arası sınırı oluşturur. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 .. Astral Alem'in Üçüncü ve Dördüncü SeviyeleriBeşer kökenli bir astral varlık, astral alemin üçüncüve dördüncü seviyelerine vardığında, bu bölgelerinayrıca, beşer dışı kökenli olan daha başka varlıklarcada iskan edildiğini farkeder.Bu varlıklar, adına "devalar" ya da "melekler alemi"denilen ve beşeri evrime paralel olan bir evrimioluştururlar; beşeri aleme benzer şekilde evrimleşirler,şu farkla ki, bu varlıklar, hayvanlar aleminden beşerialeme geçerek bireyleşmek yerine, böcekler, balıklarya da kuşlardan, elementaller, periler ve devalar ya da melekler alemine geçerek bireyleşirler.Bir kuş ya da balık için, gelişiminin bir sonraki etabına ilerlemek vakti gelince, fizik dünyadaki türüne göre yabir elemental ya da peri haline gelir.Örneğin, elemental haline gelen balıkların, mükemmellik hedeflerine doğru yaptıkları doğal yolculukları sırasında;'aynen köpeklerin, kedilerin, atların, vb. kendi hayvan türlerinden evrimleşmemiş beşer tiplerine dönüşmelerigibi,' balıklardan elementallere dönüşmeleri söz konusuolur.Aynı şekilde, kuşlar da perilere dönüşürler.Hem elementaller hem de periler, birbirini izleyen birçok yaşamdan sonra, fizik dünyada devalar ya da melekler olarak tanımlanan varlıklar haline geldikleri bir safhaya ulaşırlar.Beşeri evrim ile devaların evrimi arasında büyük bir fark vardır. Balık ya da kuş, elemental ya da peri safhasına vardıktan sonra devaların evrimi de fizik dünyada devam etmeyip sadece astral ve mental alemleri iskân ederler. Dahası, aşağı seviyeden elementaller ile çok genç ya da evrimleşmemiş türden periler dışındakiler, astral alemin üçüncü seviyesinden daha aşağıda yaşamazlar.Fizik dünyada yaşayanların devaların evrimi hakkında pekaz bir şey bilmelerinin nedeni de budur. Sıradan bir insanın bu varlıklarla temas ettiği çok enderdir. Ancak, duru görü yeteneğini geliştirmiş olan kişiler, fizik seviyede dahi bu varlıkları görebilirler.Çünkü, bir durugörür için 'astral ve fizik bilinç dünyaları' arasında kapalı bir kapı yoktur. Fakat, ortalama seviyeden bir insanın bu konuda bilgisi yoktur ve çoğu kez, bu tür varlıkların mevcudiyeti ile ilgili olarak ağızdan ağıza dolaşan öykülerle de alay eder. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 .. Sakinlerinin ortalama seviyeden insanlara nazarandoğaya çok daha yakın olduğu ve 'geri kalmışlık'sıfatını yakıştırdığımız ülkelerde bu tür varlıkların mevcudiyeti kabul edilir.Örneğin, İrlanda'da halkın çoğu, "küçük insanlar"dedikleri perileri ve tabiat ruhlarını hiç görmemişolmalarına rağmen, bu tür varlıkların hepsinin demevcut olduğunu onaylarlar. İrlanda'da çiftçilerinçoğu, günümüzde dahi, halk arasındaki inanca göreperilerin kullandığı iddia edilen toprak parçalarınıişlemeyi reddederler. Maddi çıkarlarından başkabir şey düşünmeyen ve eski halk öykülerini saçmaya da batıl itikat olarak nitelendiren bazı topraksahiplerinin başlarına gelen talihsizliklerin, bölgeninsakinlerince, "küçük insanları" incitmiş olmalarına atfedildiğini anlatan birçok öykü vardır.Böyle öykülerin ne ölçüde gerçeklere dayalı oldukları bilinemez ama, bu nevî varlıkların, astral alemdeki mevcudiyetleri bir gerçektir.Üstelik, bunun da ötesinde, astral alemin yaşamındaönemli bir rol oynarlar. Ölümden sonra, astral aleminüçüncü ve dördüncü seviyelerine varıldığında kişi bu varlıkları kendi gözleriyle görmekle kalmaz, ayrıcaonlarla temas kurar.Bir insan dördüncü seviyeye geçtiğinde, ilk önce,faaliyet olarak tanımlayabileceğimiz şeyin tümüyleyok oluşu karşısında etkilenecektir.Muhakkak ki, orada insanlarla karşılaşacak ve fizikyaşamı sırasında onlarla karşılaşmamış ise, ayneninsanların fizik dünyada birbirleriyle tanıştırılmalarıgibi onlarla tanıştırılacaktır.Dördüncü seviyede faaliyet göstermesini mümkünkılacak olan gerekli arzuyu ve nitelikleri taşımamasıhalinde dördüncü seviyeye kadar ilerleyemeyeceğinibilen 'dördüncü seviye daimi sakinleri' tarafından,eğilimleri kendilerininkine benzeyen bir insan olarakhoşnutIukla karşılanır.Dördüncü seviye sakinlerinin ilgi duydukları başlıcaşey uluslararası ve evrimsel sorunları tartışmak, doğruluğunu deneme çabasını gösterdikleri teorilerortaya koymak olduğu için, bu seviyede fizik faaliyetten ziyade zihni faaliyete rastlanır. Tartışmalar, bilimin gelişmesi veya devaların evrimi gibi konularla ilgilidir.Bütün bunlar birçok insan için sıkıcı olabilir ama,entellektüel tipte bir birey için hiç de sıkıcı değildir.Dördüncü katmanda karşılaşılan kişiler, muhakkak ki, entellektüellik seviyeleri açısından çok çeşitlidirler. Doğal olarak, en keskin zekâya sahip olanlar- ki bukişiler diğerlerinden daha yaşlı ve daha tecrübeli olan varlıklardır- tartışmalarda başı çekerler. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 .. Çoğu kez, devalar aleminin mensupları da söz konusu tartışmalara katılırlar. Ancak, böyle anlarda, irtibatsözlerle kurulmaz.Çünkü, daha henüz her şeyin düşüncelerle yönetildiğimental alemde bulunulmamasına rağmen, görülecektir ki, astral alemin yüksek seviyelerinde, sözle ifade edilmedende sohbetler yürütülebilir.O katmanlarda yaşam biçimi öylesine suptilleşmiştir ki, düşünceler yoluyla irtibat kurmak imkânları doğal olarak benimsenir ve bu tür şeylerin harkulâde ya da olağanüstü olarak mütalaa edilmeleri diye bir şey söz konusu olamaz.Astral alemin dördüncü katmanında yerleşmiş bulunandevaların evrimleşmiş varlıklar olduklarını unutmamak gerekir. Devalar da aynen evrimleşmiş insanların ilkel insanlardan farklı olmaları gibi, aşağı seviyelerdenelementaller ile tabiat ruhlarından farklıdırlar.Bir devanın zihni bakış açısı, bir beşerin zihinsel bakış açısından oldukça değişiktir.Devalar daha ziyade doğanın süreçleri ile ilgilenirler. Devaların yaşamları, doğanın unsurları; okyanuslar,dağlar, ağaçlar, çiçekler, yağmurlar vb. ile öylesineiçiçedir ki, yardımlarının gerektiği bazı özel durumlar haricinde ve sadece beşeriyeti ilgilendiren, 'yaşamın sorunları' ndan hiç etkilenmezler.Ulusların gelişimi ya da çöküşü onları hiç bir şekildeetkilememesine rağmen, bir bitki yaşamının izlediğigelişime, doğanın insanlara fiziksel gereksinimlerinisağlamasına ilişkin bilimsel araştırma çalışmalarınakarşı büyük bir ilgi duyarlar:Her bir değişik ağacın, çalılığın ya da çiçek türününyönetimi evrimleşmiş bir devanın elindedir.Bu 'yöneticiler'e bağlı olarak, hepsi de kendi özelgörevlerini yürüten binlerce yardımcı çalışır.Adına 'uygarlık' dediğimiz anlayışın saldırısı ile aşırımiktarda ağaç kesildiği zamanlar, devalar da yokedilenlerin yerini alacak olan yeni ağaçlar üretmeyeçabalarlar. Modern bilimin, yapay yollardan yağmur yağdırmak gibi çabaları kapsayan deneyleri devalaralemi için son derece ilgi çekici konulardır.Devalar, kendi metodlarını kullanarak, insanı, doğrugidişata uygun bir şekilde, araştırma faaliyetlerinde etkilemeye çalışırlar.. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 .. Devalar alemi, kendisini renk' vasıtasıyla ifade eder. Bahçıvanlıkla ilgilenen herkes, devaların astral alemin üç ve dördüncü katmanlarındaki faaliyetleri sırasında elde ettikleri harikulâde sonuçları görebilir. Aynen fiziksrel dünyadaki bilimsel bir bahçıvanın mantıklı bir şekilde ve akıllıca yürüttüğü aşılama-tozlaşma işlemleriile değişik renkte çiçekler üretmeye çalışması gibi, devalar da deneyler yürütürler.Şöyle ki, beşer kardeşine nazaran doğaya çok daha yakın olmasından ötürü bir devanın, bu konulardaki bilgisi çok daha fazla olduğu için, elde ettiği sonuçlar da o kadar daha güzeldir. Devalar alemi tarafından üretilen çiçeklerin güzelliğini, kelimeler ile tanımlamak hemen hemen imkânsızdır. Çünkü, içinde bulunduğumuz seviyede sadece düzinelerle ifade edilecek renkler bulunmasına karşın, devalarda yüzlerce renk vardır. Üstelik, kırmızılar, maviler ve morlar denilen renklerin ince nüanslarını sınıflandırıp adlandıramıyoruz.Devalar, ayrıca yaşamın faaliyetlerini etkilemek amacıyla kendilerini "ses" vasıtasıyla da ifade ederler.Sık sık, "gerekli atmosferi oluşturmak" tan bahsederiz. Bu sözlerle anlatmak istediğimiz, çoğu kez, kişileri 'uyumlu zihin haline sokmak' olgusudur. Devalar evrimleşerek, kendilerini daha güçlü şekilde ifade eden müzik melekleri haline gelirler ve sonuçta 'deva müziği' olarakifade ettiğimiz şey ortaya çıkar.Çok sayıda deva, ormanlarda ve kuytu yerlerde bir araya gelir ve ahşaptan yapılma garip müzik aletleri kullanarak, daima mükemmel bir şekilde uyumlu olan en güzel sesleri üretir. Sesleri insan sesine nazaran daha yüksek perdeden çıkmakta gibidir ama, insan seslerinden daha yumuşaktır.Bizim anladığımız manada sözleri kullanmazlar. Daha çok, büyük korolar halinde şarkı söylerler ama, ayrıca, zaman zaman tek başlarına şarkı söyleyen solistler de vardır; solo parçalar icra edilirken esas koro susar.Solistler, çoğunlukla, asıl koronun belirlenmişbir uzaklığında yer alan yüksek ağaçlar üzerine tünerler ve ortaya çıkan sonuç beşeri kulaklariçin tümüyle şaşırtıcıdır.Bu konserler'in, daha önce hiç işitmemiş olan herhangi bir kişiye yeterince tanımını yapmak hemen hemen imkânsızdır. Fakat, devaların söylediğine göre tüm beşeri ırkı etkileyen bir atmosfer oluşturdukları kuşku götürmezmiş.Etkileyici olan unsur, muhtemelen, devalarınbütün insanlığa barışı ve iyi niyeti ifade ediş şekilleridir. Çünkü, fizik dünyada mevcut olanve modern savaşlar gibi sonuçlara yol açabilen fikir ayrılıklarını hiçbir zaman anlayamazlar. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 .. Devaların bizim anladığımız manada hiçbir malı mülkü olmadığı gibi, mala mülke ihtiyaçları da yoktur. Bir tabiat ruhu olarak tezahür ettiği ilk enkarnasyonlarından itibaren, var-oluşunusürdürmek için illâ para kazanması gerekmez.Belki de bu bakımdan beşer kardeşine nazaran daha şanslı sayılabilir.Devalar bizim anladığımız şekillerde gülmemeya da sevinç içersinde olmamalarına rağmen, yardımları istendiğinde, beşer kardeşlerine yardımcı olmaya ve dostça davranmaya can atarlar.Beşeri sorunlarla ilgilenmiyormuş gibi görünürama, yine de bazı durumlarda, örneğin depremya da volkanik patlamaların meydana geldiği yerlerde kendilerine özgü vazifeler yürüttükleri de aşikardır.Doğa, karalar, denizler, flora ve fauna ile ilgiliher şey onların faaliyet sahasına girdiğine vebir deprem ya da volkanik patlama, dünyanın yüzeyinin belli bölümünü etkileyen doğal bir fenomen olduğuna göre,bu da çok doğaldır.Bu tür afetler meydana geldiğinde çok sayıda deva yardım edebilecekleri yerlere giderler.Devalar, ayrıca, beşeri duygular karşısında yardımcı olma hususunda da kendi üzerlerine düşeni yaparlar.Bedeni hastalıklara astral şartlar altında pekrastlanılmaz ama, insanların aşırı derecede depresyon geçirdikleri duygusal hastalıklarınmevcudiyeti bir gerçektir. Çünkü astral alem, duygular alemidir ve astral beden de bizim duygusal bilinç bedenimizdir.Böyle vakalarda, devalar, depresyon geçiren kişileri duygusal sıhhate kavuştururlar. Onları yatıştırır ve kendi ilâhî müziklerini dinletirler.Bu müziğin kederli insanlar üzerindeki etkisison derece belirgindir.Astral alemin şartları keder içinde bulunmayı zorlaştırdığı için, astral alemde gerçekten dekederli bir insana pek rastlanmaz.Ancak, insanların üzüntü içerisinde oldukları vakalar da yok değildir ve bu takdirde devalar, son derece etki edici şekilde, hastabakıcılarve doktorlar gibi faaliyet gösterirler.Dördüncü seviye'de, yalnız başına çalışan ve öğretmenlik yapmayı arzu etmeyen ya da şimdilik öğretim görevini bitirmiş olan birçok müzisyene ve ressama rastlarız. Araştırma yapan doktorlar görürüz. Yeni birtakım ilaçlar astral seviyede keşfedilirler. Birçok araştırmacı öğrenci grupları biraya gelirler ve fikir alışverişi yaparlar. Üzerlerinde çalışmalar yapacakları her hangi bir fiziki kobay bulunmamasına rağmen, teorileri gereken zamanda mükemmel bir hale getirilir ve fizik dünyada da benzer çalışmaları yapan doktorların zihinleri ve beyin hücrelerine zerkedilir.Fizik dünya üzerinde araştırmalar yürüten birdoktora, bir sabah bir fikrin tohumunu zihninde sürdürerek uyanıp uyanmadığını sorduğumuzda, büyük olasılıkla böyle olduğunu kabul edecektir. Bu fikri mükemmelleştirmesi ve uygulamaya koyması belki de aylar alacaktır ama, sonundada tıp biliminin yeni gelişmelerinden biri haline gelecektir.Bu seviyede, sanki 'akıl hastaneleri' imiş gibi tanımlayabileceğimiz yerler olan ve büyüklü küçüklü binalar vardır. Astral yaşam her nekadar herhangi bir normal beşer varlığının tamamen mutlu olmasını mümkün kılsa dahihala daha boş yere dertlenen ve olmayacak şeyleri isteyen çok sayıda insan vardır.Aynen fizik yaşam sırasında kaygılandıklarıgibi kaygılanırlar ve bunun olağan sonucu dabir tür akıl hastalığıdır.Astral beden sadece beşeri beynin bir kopyasını içermekle kalmaz, genellikle zihin denilen akli bir aracı da içerir. Bir insanın zihni, ölümden sonra da onu tedirgin edebilir. Fiziki yaşamı sırasında düşünmeden yaptığı fiiller ve sarfettiği sözlerin hiçbir zaman silinemeyeceğini spatyomda idrak edince, duyduğu vicdan azabı sonucunda belirli miktarda bir ıstırap çeker. Bu ıstırabın ağır ya da hafif oluşu, bireyin öznel hassasiyetine göre değişir.Bu tür vakalar, çoğu kez, akıl hastalıkları üzerine uzmanlaşmış doktorlarca tedavi edilir ki bunun hem doktor hem de hasta için büyük bir yararı vardır . .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2013 .. Astral Alem'in Beşinci ve Altıncı SeviyeleriBeşinci ve Altıncı seviyelerde ise psikanalistler,beyin uzmanları; kalp uzmanları, vb. uzmanlargibi daha da fazla araştırmacılara rastlanır.Doktorlar ile değişik bilim dallarındaki uzmanların,hep aynı türden çalışmaları sürdürdükleri, birbiriniizleyen birçok hayat yaşamaları oldukça olağandır.Astral alemde meslektaşlarıyla karşılaşmalarınınböyle insanlar için ne kadar değerli birşey olduğunutahayyül edebilirsiniz. Burada, bu insanların bütünbilgileri, beşeriyet adına bir araya getirilir.Dünyaya, kendilerine has bir tarzda yardım etmeyiarzulayan filozof grupları vardır: Bu nevi varlıklar dünyada geçerli/kabul görmüş olan fikir akımınınyerine, savaşlar ve ulusların tahakkümüne göregelişmeye çok daha uygun hareket tarzlarınınbenimsenmesi halinde, yaşamın da hatırı sayılırderecede daha rahat ve daha arzu edilir bir halegeleceğini düşünürler.Beşeriyete en iyi şekilde, Yaşam'ın Birliği gibifikir dizileri üzerinde, meditasyon yapmaklayardım edilebileceğine inanan mistikler vardır.İnsanın ancak belli bir dini inanc veya dogmayabağlanması halinde ilerleyebileceğini düşünendaha başka dindar kişiler vardır:Bu insanlar, geçmişin ve şimdinin bütün büyük dinlerinin öğretilerinden belli bazı noktaları alıp,ve onları daha yeni ve üstün bir felsefe halinde harmanlayarak mükemmel bir din oluşturmayaçabalarlar.Devalar tüm bu çalışmalar ile yakından ilgilenirler. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2013 . Astral alemin bu seviyelerinde aylarca, yıllarcadünyanın ekonomik sorunları tartışılır ve işlenir,İlgili uzmanlar belirli sonuçlara vardıklarında busonuçlar, fizik dünyada yaşayan ve öğütlerineulusların; güçlü reformcu grupların uyabileceğipozisyonlardaki insanların, akıllarına sokulmaksuretiyle çareler aranır.Çünkü, dünyadaki bu krizler, beşeriyetin kendiçabalarıyla çözülemeyecek boyut ve ciddiyetteolduğu zaman, beşeriyete yardım edilmelidir.Kriz dönemlerinde, dünyanın önde gelen liderlerisanki zirveye yücelmiş ve ışık saçan varlıklar gibigörünürler. Çoğu kez, önceden bir partinin kendihalinde bir politikacısı ya da liderinden başka birşey olmayan bir kişi ortaya çıkar, dünya siyasetsahasında başı çeken bir şahsiyet haline gelir.Kendisinden normal olarak beklenebilecek olanınçok ötesinde bilgelik ve önderlik vasfıyla hareketeder.Kriz atlatıldığında ve büyük görevi sona erdiğinde,bu tür bir insanın, tekrar önceki gösterişsiz halinedöndüğü görülür. Böyle insanlar 'seçilmişler'dir vekendilerine, beşeriyetin hayrı için bu evren üzerineinerek onu sarıp kuşatan Yüce Varlıklar'ın bir ya dadiğerleri tarafından yardım edilir.Yüce Varlığın ışıltı altında olduğu dönem sürdükçe gerçekten de üstün bir insan kimliğine bürünür. Fakat, kriz sona erdiğinde, herkes bir hak olarak kendi serbest iradesine sahip olduğundan, ancakbu kadar yardım görebileceğinden ve daha fazlası olamayacağından ötürü bu ışıtma da Yüce Varlık tarafından nihayete erdirilir.Bu seviyelerde, her yıl milyonlarla çoğalmakta olan beşeriyetin büyüyen gıda açığı ile ilgilenen insanlar vardır. Devalar, yeni tarım metodları önererek kişilere sorunlarında yardımcı olurlar.Bu önermeler, fiziki dünyada yaşayan ve kendi bölgelerinde bu nevi sorunlardan sorumlu olan kişilerin zihinlerine zikredilir ve bu şekilde hem fikirler ve metodlar açığa çıkar, hem de bunlar giderek beşeriyet tarafından benimsenirler.Bu seviyelerde yukarda bahsedilen sorunları konuedinen haftalar ya da aylarca süren konferanslar düzenlenir. Bu tür konferanslarda büyük gelişmeler kaydedilir ve fizik dünyada yaşayanlara telkinlerde bulunulur, ki bunlar da beşeriyetin her bakımdan ilerlemesini mümkün kılar.Beşeriyet, genelde mevcut sorunların çözümüylegiderek daha ilgilenmekte ve kitleler çözümlerdenyararlanmaktadır. Diğer insanlara nazaran daha fazla evrimleşmiş olan kişiler, daha diğerkam bir hale gelmektedirler. Bu da göstermektedir ki, bu kimseler, fizik dünyadaki yaşamlardan edinilmesi hepimiz için zorunlu olan derslerden, en azından bazılarını öğrenmişlerdir. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2013 . Astral Alem'in Yedinci SeviyesiAstral alemin sonuncu katmanı olan, yedinci seviyedeilk göze çarpan şey, herhangi tür bir binanın kesinliklebulunmayışıdır. Beşeri yerleşime ait hiç belirti yoktur,fakat bu seviyede yaşayan daimî sakinler vardır.Bu yerleşikler, insanlar yaklaştıkları zaman, onlarınkendileriyle temas kurmasını önlemek için ellerindengeleni yaparlar. Çünki onlar evrim yolunda ilerlemekiçin ancak tamamen inzivaya çekilmek, konuşmadanyaşamak örneği bir yoldan yürümek sanısındadırlar.Fizik dünyada, beşeriyetten ayrı olarak, insanlarınnadiren nüfuz edebildikleri ıssız dağların eteklerindeya da tepelerindeki gözden ırak yerlerde yaşayanmübarek insanlar vardır.Bu insanlar yaşamlarını meditasyon yaparak, oruçtutarak, uzlette bi zahit hayatı yaşayarak geçirirler.Bu tür insanlar ölümden sonra da aynıdırlar. Zamangelince astral alemin yedinci seviyesine ulaşırlar vemeditatif yaşamlarını orada da sürdürürler.Dünyasal yaşamları sırasında, kesişler ya da frerlerolarak, hiç konuşmamaktan yana olan, öteki normalbeşerlerden tecrit edilmiş bir yaşamdan hoşlanançeşitli kardeşliklerin mensupları olan insanlar vardır.Bu insanlar kendi içlerine kapanık olarak yaşamaya,uzun süreler boyunca beşeriyetin hayrına dua etmeyeöylesine alışmışlardır ki, teselliyi, fizik dünya üzerindeuzun yıllar boyunca yaşadıkları yaşamın bi benzeriniölümden sonra da sürdürmekte bulurlar.Bu tür insanlar için, astral alemde, bir mağara aramakya da içinde yaşayacak bir ev inşa etmek zorunluğuyoktur. Mevcudiyetlerini sürdürmeleri için ne yiyeceğene de barınacak yere ihtiyaçları vardır. Bu nedenden,sıklıkla açıklık yerlerde, yalnız başlarına olabileceklerive rahatsız edilmeyecekleri ormanlarda ve gözlerdenırak yerlerde yaşarlar.Yedinci seviyede, burada yaşayan beşerlerin yanısıra,devalar aleminin, kendi vazifelerini sürdüren ve beşerievrime dahil olan varlıklar ile hiçbir şekilde temastabulunmayan, yüksek evrim seviyesindeki çok sayıdamensublara da rastlanır. . Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2013 . Astral Alem'den, Mental Alem'e GeçişAstral alemin yedinci seviyesinde, astral alemdeki yaşamlarısona eren, mental alem'e ulaşmaları için astral alemin bu sonkatmanından geçmeleri gereken beşeri varlıklar da bulunur.Daha sonra da varlıklarının daha yüksek bir parçası olan 'ego'ya doğru yaptıkları yolculuk sırasında mental alemden de geçerek, egonun/benliğin doğal ortamı olan 'kozal alem'e ulaşacaklardır.Varlıkların, Yedinci seviyeye çıkışları sırasında kendilerineçoğu kez "Rehber Varlıklar" refakat eder. Rehberler de kendilerigibi beşer kökenli, ancak çok daha/evvel evrimleşmiş ve evrim seviyelerine göre yaşlı diyebileceğimiz varlıklardır.Rehberler'in kendilerine özgü başlıca vazifeleri, astral alemleri terketmek üzere olan bu kişilere, ayrıntılı olarak; "ikinci ölümü"nün ne anlama geldiğini açıklamaktır.Astral alemden, mental aleme yapılan yolculukta hiçbir ıstırapçekilmez ve bir "kılıf/libas" ın daha terk edilmesinden başka bir şey değildir. Rehberlerin görevi, bu geçişi yapacak olan kişilerinzihinlerinde ortaya çıkabilecek olan herhangi bir korkuyu izoleetmektir.Aynı yolculuğu evvelce birçok kereler (her fizik enkarnasyontamamlandıktan sonra) yapmış olmamıza rağmen, önceki yolculukları hiç hatırlamayız.Çünkü her bir yeni fizik enkarnasyon için tamamen yeni olan "mental, astral ve fizik bedenler" ediniriz, ki bunlar da geçmiş yaşamların ayrıntılı hatıralarını taşımazlar.Astral alemden, mental aleme geçiş, orta seviyeden bir bireyinkontrolü dışında olan bir olgudur. Zaman geldiğinde, artık astralseviyede daha başka deneyimler edinmesine gerek kalmadığıiçin, astral bedenini terketmek zorundadır. Bundan sonra, fizikyaşamı sırasında gerçekleştirdiği zihni çalışmaları pekiştirmekve bunlar da "daimi atom" un içinde ihtiva olunan ve öncekitüm yaşamlarnı temsil eden "bilgi haznesi" ne katmak üzere mental aleme geçmelidir.Söz konusu olan kişi, yapacağı bu geçiş konusunda kendisineverilebilecek olan gerekli tüm enformasyonu rehberlerindenalmış olarak, giderek uykuya dalar ve hemen hemen akabinde mental alemde uyanır.Bu kısacık uyku anında, artık tamamlamış bulunduğu o astral yaşamına ait astral bedenini ebediyen terk etmiştir. Aynenfizik dünyadan, astral aleme geçişi sırasında olduğu gibi, mental alemde de kendisini arkadaşları karşılar.Artık, tamamen yeni bir yaşam türüne başlar.Orta seviyeden insan için bu yaşam, çoğu kez astral alemdeki yaşamından çok daha kısadır.Fakat, evrimleşmiş bir insan için mental alemdeki yaşam süresi daha uzun olur. . Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 . Astral Aura'nın ötesine uzayan ve ona benzeyen, fakat dahasuptil, daha ethereal bir maddeden oluşan, yumurta biçimindebır form görülebilir ki, bu, Mental Beden'in Aurası'dır.White Eagle**Mental Alemin 7 Seviyesi ve Geçişler;Mental Alem ve Temel Özellikleri:Mental alem hakkında, Astral alem hakkında anlatılanlarkadar ayrıntılı bilgi vermek imkansızdır. Çünkü, mentalalemde olup bitenler ile, fizik dünyada olup bitenlerarasında benzerlikler bulmak ve bunları kıyaslamak çokgüçtür.Mental alemdeki yaşam, orada her şey "düşünce" ile ilgiliolduğundan, fiziki alemdeki yaşamdan son derece farklıdır.Zamanı geldiğinde kişi, astral bedenini terkeder ve mentalaleme intikal eder demiştik. Fizik seviyede ölüm meydanageldiğinde (ya da aniden zihinde önceden kayıtlı olan ölümfikri şiddetle çakıp-parıldadığı an!) bu, paltonun/fizik bedençıkarılışına, astral seviyedeki ölüm ise ceketin/astral bedençıkarılışına tekabül eder/karşılık gelir ki sonunda kişi/headgömleğiyle mental beden kalır ve mental aleme bu bedeniniçerisinde girer.Mental beden, egonun/benliğin yurdu olan kozal/nedenselya da güdüsel alemden, aşağıya inişi sırasında çevresindeoluşturduğu ilk bedendir. Astral maddeden daha suptil birmateryalden biçimlendirilir. Aslında mental beden, bireyindüşünce formudur. Hiç yoğunluğu yokmuş gibi görünen buçok ince, bulutumsu/hoş, narin ve muzip formu kelimelerletanımlamak imkansızdır. Ancak, evrimleşmemiş, yani ellikadar fizik enkarnasyon yaşamış olan bir beşeri bir varlığınmental bedeni ile evrimleşmiş, şöyle ki; beşyüz kadar fizikenkarnasyon yaşamış olan beşeri varlığın mental bedenini,yapımının iki ayrı safhasında görüldüğü şekliyle (başlangıçsafhası ve bitmiş haldeki obje) bir hasır sepete benzetmeksuretiyle, fiziki olarak kıyaslayabiliriz.Başlangıç safhalarında, her ne kadar sepet formunun ortayaçıktığını görürsek de henüz bu sepetin tabanına tutturulmuşolan sadece birkaç saz parçası vardır. En sonunda boşluklartamamlanır ve bitmiş haldeki sepet, tamamı birbirinden ayrıve bağımsız olan, fakat ilk bakışta birleşik bir bütüne benzergörünen, ve de yüzlerce sazın uyumlu bir şekilde bir araya gelmesinden oluşur. Bu sazların her birinin, bireyin az çokhakim olduğu belirli bir zihni evrimi konusunu temsil ettiğini düşünebiliriz.Bir insanın, fiziki ölümünden sonra astral alemde tam olarakbilinçli bir hale geldiğinde duyduğu ilk his, Saadet ve coşkulubir esenlik duygusudur. Astral ölüm den sonra mental alemde tam olarak bilinçli bir hale geldiğinde ise duyduğu ilk his derinbir sürur ve beşeriyet ile barış içerisinde olmanın duygusudur. Önce, mental aleme geçmiş olduğunu dahi idrak etmeyebilir; orada kendini öylesine halinden memnun ve mutlu bir halde hisseder ki, bir süre için kendi halinde bırakılmaya razıdır.Zamanı gelince çevresindeki değişimi idrak eder ve bir defadaha, kendisini karşılamayı bekleyenlerin, henüz terkettiğialemle ilgili şartlar ile artık yeni yaşamında uymak zorunda olduğu şartlar arasındaki farkı kendisine öğretmeleri gerekir. . Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 .. Bir ara ilâve: Mentâl-Mentâl Âlem-Mentâl Beden:Yn: MenosLâ: MenaAl: Seelich, GeistigIn: Mental, Mental PlanFr: Mentale, Plan MentalOs:Zihnî, Mânevî, Nefsî SafhaTr: Zihinsel, Anıl, MantalAsıl anlamı ile zihnî demektir. Genellikle ruhuilgilendiren, ruha ait olan anlamında kullanılır.Teozofi'de, mentâl beden ve mantâl plân olarakgeçer.Mântal Plân, Astral bedenden daha seyyal, ince,renk itibariyle parlak renklerin hakim olduğu birbedendir.Doğru olan düşünceler, mantâl beden vasıtasıylayayımlanırlar.Mücerret (soyut, yalın, â'lev, bare) düşünceler,yüksek mantâl dünyada meydana getirilmişlerdir.Mantâl beden, heyecanlardan müteessir olmaz.Bir anlamda, eşya üzerinde yapıldığı gibi, değeryükleme kabul etmez.Sezgi ve yüksek tefekkür ve bağlı tahayyüllermantâl beden vasıtası ile fizik âleme aks'eder.Mantâl plân, teozoflara göre, ışık ve saadetâlemidir:Bu plândaki varlıkların şuurları genişlemiştirve de hemcinslerinin şuurlarını kendi şuuruiçinde görür.Nazarî (Speculative-kurgusal) değil, müsbet;İsbat edilebilir bir bilgiye ulaşılmıştır:"Bakmak ve Görmek arasındaki farklılık veya dış ve iç'i bir arada görmek," gibi..Tam bir sempati ile hissedilir, bilinir, denenir.Ruhun yüksek kabiliyet ve melekeleri serbestkalmıştır.Nefsaniyet aşırı şekilde azalmış, kabalığınıtamamiyle kaybetmiş, ince bir kişilik tarzınadönülmüştür.Hikmet ve varlık sevgisi hakim durumdadır.Kâinat kanunlarına uygun hareket edilir. . Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2013 . Mental alem, 'düşünceler alemi'dir.Düşünceler, mental alemin yegane gerçekleridir.Masalar, iskemleler ve de binaların, fizik dünyanınsomut nesneleri olmaları gibi düşünceler/endişelerde mental alemin somut nesneleridir.Ancak, mental bedenin, fizik bedenden çok dahasuptil bir materyalden oluşması gibi, düşünceler deçok daha suptil bir maddeden oluşurlar.Eğer astral ya da fizik maddeyi herhangi bir şekilde-ki bu imkansızdır-düşünceler alemine götürebilseydik,oradaki varlıklar için bu madde mevcut olmayacaktı.Bu aşağı yukarı, düşünce formları'nın fizik dünyadakihaline benzeyecekti: Şöyle ki, düşünce formları, bizisürekli olarak çevreler ve zihinlerimizi etkilerler amabiz onları göremeyiz. Mental alemde geçerli bulunanşartların nasıl olduğunu açıklamak bakımından çekilenen büyük zorluk, fizik dünyanın anlayışına tamamenyabancı olan bilinç şartları'nı, ayrıntılı ve açık biçimdetanımlamamıza imkân sağlıyacak hiç bir kelimeninbulunmayışıdır.Mental seviyede öteki varlıkları bireyler olarak, fizikiformların astral kopyaları olarak değil de söz konusuvarlıkların düşünce-formları olarak algılarız.Bu düşünce-formları da varlıkların zihni gelişimleri ileuyumlu olur.Mental seviyede faal olan bir insan, hem alıcı hemde verici olan bir radyoya benzetilebilir; Alırken veneşriyat yaparken kullanabildiği dalga boyu adedi,tümüyle kendisinin aşina olduğu konuların adedinebağlıdır.Başkalarının düşüncelerini, ancak o düşüncelere özgüdalga boyuna ayarlanabildiği sürece, yani, düşünceyioluşturan konuya ilişkin belirli bir bilgiye sahip olmasıhalinde alabilir..Aldığı düşünce-formları'nı kendi düşünceformları'nıneşretmek suretiyle yanıtlayabileceği ve bu yanıtlarda aynı konuya ilgi duyan ve benzer bilgilere sahipolan diğer tüm kişilerce zaptedileceği için, o konudabir sohbet yürütebilir.Astral seviyede, güzel müzik parçaları, resimler vs.yaratan ve başkalarına sanat ve bilim konularındaöğretmenlik yapan büyük entellektüellere rastlarız.Bunlar, astral alemden mental aleme geçtiklerinde,kendilerinin geçmiş oldukları yollardan geçmekteolanlara yardım etmeye devam ederler:Şöyle ki, mental seviyede bu kişilerin öğretisi, süreklibir düşünce akımı halinde neşr'olunan teknik ve teorikkonferanslar şeklini alır. Bütün bunlar aynı konuya ilgiduyan herhangi biri tarafından zaptedilebilir.Bu düşüncelerden, geçmiş entellektüel faaliyetlerinizsayesinde anlamaya muktedir olduğunuz kadarınıkavrayabilirsiniz. Söz konusu düşüncelerin anlayışınızın ötesinde kalanbölümleri sizin tarafınızdan hiçbir şekilde kaydedilmezve zaptedilmez. Çünkü, radyonuz kendi anlayışınızlasınırlanmıştır. Eğer matematik, kimya gibi konularıhiçbir zaman etüd etmemişseniz, bu bilimlere vakıfolan kişilerce neşredilen ve sizi tamamen çevrelemişbulunan, matematik ya da kimyaya ait düşüncelereyanıt veremezsiniz.Mental alemdeki yaşam, sınırlı bir zekaya sahip olanbir kişiye nazaran entellektüel bir insan için çok dahailginçtir. Örneğin, yaşamı boyunca belirli bir meseleyi etüd etmiş olan bir kimsenin durumunu ele alalım:Mental alemde, bu konunun üstadları olan ve mesafekatetmiş entellektüellerle, onların orada ifade ettikleridüşünce-formlarını salt sezmek ve görmek suretiyletemas edecektir ve bundan böyle yetersiz bir beyinle de sınırlanmadığı için, sadece fizik dünyada eksiksizolarak anladığı şeyleri daha bir açık olarak anlamakla kalmayıp, fizik yaşamda tamamen kavrayamadığı veancak prensip olarak idrak edebildiği birçok şeyi deaçıkça anlayacaktır. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2013 . Bir insan, zihni/mental gelişimini hatırı sayılır bir süreboyunca sürdürür. Bunun, kendisini tatmin etmesininyanısıra, yapmış olduğu çalışmalar sayesinde ve deçalışmalardan ötürü bir sonraki fizik enkarnasyonundamental alemdeki yaşamı sırasında pekiştirdiği bilgiyitümüyle anlayacak bir beyin edinme hakkını kazanmışolacağından, gelecek yaşamlarda büyük bir yararı daolacaktır.Son derece gelişmiş bir zekâya sahip olan insanların,mental alemde iki ya da üçbin yıl kadar kaldıkları dahigörülmektedir ki, bu tür insanlar için mental düzeydeyaşamanın sıkıcı olduğunu söyleyemeyiz.Öte yandan, pekiştirecek pek fazla bilgiye sahip olmayanevrimleşmemiş varlığın bu düzeyde kaldığı süre genellikleçok kısadır ve oradaki yaşamı, muhakkak ki, kendisindençok daha entelektüel olan kardeşlerinin yaşamı kadar hoşya da ilginç geçmez. Kendi kısıtlılığını idrak edemediğindende hiçbir şekilde ıstırap çekmez.Bu durum, tahayyül hayal edebileceğiniz en sınırlı zekayasahip olan bir insan için dahi geçerlidir.Örnek vermek gerekirse, astral alemin beşinci seviyesindeyaşamakta olan bir kimse mental aleme intikal ettiğinde,zihninde sadece tek bir düşünce, 'Cennet' düşüncesi vardır.Bu tür kimselere din öğretmenleri, bir kez cennete alındılarmı artık ebediyen orada kaldıklarını öğretmişlerdir. Mentalaleme geçtiklerinde, özlemle bekledikleri ebedi sürûr/keyifya da sevinç hakkında kendilerine verilen sözlere uyduğunugördükleri şartlar altında yaşam sürmeye başladıklarından,cennete alındıklarından emindirler. Ve cennet dünyasındaebediyyen kalmayı umduklarından, hep tahayyül ettiklerişekilde bir cennet illusion'u, ya da bir başka ifade ile 'rüya'kendilerince yaratılır/görmeye başlarlar.Kendi düşüncelerini, aynı illusionlar'ın hakimiyeti altındaolan diğer kişilerin neşrettikleri düşüncelerle değiş tokuşederek, yarattıkları bu Illusion/rüya içerisinde yaşarlar.Böylece, tüm mental yaşamları, devasa bir düşünce-formudahilinde yaşanmış olur. Gayet mutlu olmalarına rağmen, buşartlardan mental alemi hem zihni faaliyetlerini pekiştirmekiçin, hem de bu bilinç seviyesine varmalarından önce sahipoldukları entellektüel mahiyetteki paradigma'yı yükseltmekiçin kullanan kişiler kadar yararlanamazlar.Mental alemde de astral alemdekiler ile benzeşen "yedi bilinç seviyesi" vardır. Ancak, bu alemde bir seviyeden/Paradigma ötekine (yukarı ya da aşağıya) geçmede herhangi bir güçlüksöz konusu değildir. Buna rağmen, uygulamada seviyelerindaimi sakinlerinin dolaştıkları nadiren görülür. Orta düzeydebir insan, doğal ortamını, yani, kendisine en çok uyan, içindedaha mutlu olacağı ortamı, ilk dört katmandan birinde bulur. Dördüncü katmanın ötesine geçenler, ancak olaganüstü bir zekâya/algı sahip olan bireylerdir. Genelde, astral alemden mental aleme geçen bir insan, kendisini karşılayan, öncedenulaşmış olan yardımcıların/servant rehberliği altında derhalkendi zihni gelişimine en çok uyan bilinç seviyesine gider ve mental bedenini de terkedip, ego'nun/benliğin/geleneklerindaimi yurdu/dogmaların hüküm sürdüğü, "kozal seviye" dekısa bir süre geçirme vakti gelene kadar orada kalır. . Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2013 . Mental Alem'den Kozal Alem'e GeçişVarlığın mental alemden de ayrılma zamanı geldiğinde, bu defa'Üçüncü Ölüm' meydana gelir ve varlık, böylece, mental bedendediğimiz kılıfı terkedip, kısa bir süre için, sahip olduğu yegânedaimi beden olan 'Kozal Beden'e bürünerek yaşar.'Üçüncü ölüm, astral alemden mental aleme geçişe çok benzer.Kişi giderek bilincini kaybeder ve mental bedeninden sıyrılarakçıkmış olduğundan, kendini kozal bedenin içerisinde bulur.Bu bedene 'Kozal’ denmesinin nedeni, Spatyomun/Spatium/Mesafe/Aralık/Space'in Üçüncü Kademesi'ni oluşturan 'Kozal Alem' de enerjik olmasından ötürüdür. Ayrıca, insanın 'daimi bedeni' olarak da bilinir.Bunun da nedeni, insanın bu bedene, bireyleşerek hayvanlar alemini terkettiği ve bağımsız bir beşeri varlık haline geldiği zamandan berisahip olmasıdır.kişisel not:Kozal: Causal: Bir vasıta ya da bahane olarak veya mutavassıt/aracıolarak oluşturulmuş "heykel beden"/Torso. . Alıntı
Φ alamet-i farika Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2013 Şşşş... yaklaş bişey dicem kulağına.... Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2013 . kulaam sende.. gözüm düşmanlarda.. hade di.. .. Alıntı
Φ alamet-i farika Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2013 çok yazınca,uzun yazınca,bişey biliyormuş gibi görünmüyorsun. çok yazınca,herşeyi biliyor gibi de görünmüyorsun. kelimelerin artık kullanımda olmayan eski eş anlamlılarını kullanınca da bişey biliyomuş gibi görünmüyorsun. herşeyi bilme zaten,inan çok daha iyi. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2013 . Kozal Alem ve Temel ÖzellikleriKozal alem, egonun doğal ortamıdır ve ego enkarnasyonlardediğimiz süreler boyunca bu seviyede kalır. Enkarnasyonsırasında, ego'nun bir parçası daha aşağı bilinç seviyelerindetezahür eder ve ego'nun, değişik fizik bedenler içerisindetekrar tekrar doğmak zorunluluğundan kurtulması için gerekliolan deneyimleri edinir."Kozal Beden", insanın en son enkarnasyonunda biriktirmişolduğu deneyimin eklenmesi suretiyle her yaşamda değişir.Bu nedenden dolayı da bazan Kozal Beden'e "bilgi hazinesi"(reservoir of knowledge) denilir. Evrimleşmiş bir insan buhazineyle istediği zaman bağlantı kurabilir ve geçmişte kiyaşamlarının deneyimlerini fizik seviyeye çekebilir. Bu dakendisini, her yeni fizik beyin edinişinde belirli bazı şeyleriyeni baştan öğrenmek zahmetinden kurtarır. Çünkü, kendibaşına, beynin, geçmiş deneyimlere ait hiç hatırası yoktur.Bundan dolayı da evrimleşmiş bir insan, evrim seviyesikendi seviyesinin aşağısında olan kardeşine nazaran dahaavantajlıdır. Fakat, her birimiz, evrimsel gelişmenin busafhalarına vardığımızda aynı pozisyonda olacağız.Bu konuların beşeriyetin yardımcıları olduklarını ileri sürenkişilerce çok daha iyi anlaşılması ve bireylerden ziyadekitlelere öğretilmesi halinde beşeriyet de bu konulara dahafazla eğilecektir. Fizik seviyede görülebilir olan 'kişiliğin'gerçek insanın, yani 'ego'nun ufacık bir parçasından ibaretolduğu gerçeğini sadece bir kaçımız kavrayabilmektedir.Halbuki, bu 'ego' ya da 'bireysellik’ beşeri varlık statüsüneulaştıkları zaman tüm insanlara bahşedilen 'serbest irade'ninsağladığı hareket sınırları dahilinde o kişiliği elinden geldiğinceışığı altında tutar ve ona rehberlik eder. . Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.