Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tanrı Egoisttir...


Hitman92

Önerilen İletiler

arkadaşım dayı sen ufoloji denen bilimden haberin varmı ve bu bilimin ortaya çıkardığı delillerden ve binlerce görgü tanığı resim ve videolardan haberin varmı.belkide uzayda bir yerlerde bizim hayat başlangıcımız gibi bir hayat başlangıcı oluyor yada uzayda bizden binlerce yıl ilerde olan uzaylı ırklar günümüzde görülen uzay gemileri yani ufolarla bizi ve başka gezegenleri geziyor bunlar bir gerçek.sana

AAAAA nerde bu ufo lar ben iki defa kölün de alçak mesafeden sessiz ve çok hızlı uçarken gördüm bir kerde uzaya doğru yükselirken teloskopla izlemişdim bunlar ufomu, hani aydaki ufo vidyoları da var bende almanca 300 ufo resimleri var birde ufos india kitabı var ama bunlara göre kaç tane tanrı vardır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değil! Hani bilimsel yöntem kullanacaktınız? Olmadı!

 

Neden ? Ben, '' en azından dilinize pelesenk ettiğiniz bu ayet değerlendirildiğinde '' kaydını koymuştum, '' temelsizmiş '' derken.

 

Tek örnekten yola çıkarak tümevarım mı yapmışım ki sizin gibi, bilimsel yöntem kullanmadığımı iddia edesiniz, olurmu öyle şey efendim ?

 

Getirin başka bir ayet ona da bakalım, tarihteki tüm müslümanlar tarafından kabul edilmiş muteber tüm tefsirler '' demirefenin tefsiri '' gibi miymiş, Selefilerin tefsiri gibimiymiş, Neoconların empoze ettiği gibi miymiş, Evangelistlerin empoze ettiği gibi miymiş ?

 

( Bakın efendim, size kaçabileceğiniz doğru yolu da gösteriyorum, doğru ve dürüst tartışma yöntemi olarak. ( ne demek rica ederim, teşekküre gerek yok) )

 

 

Tam tersine, apaçık olduğu için herkesin kolayca anlayacağı sözler okunmasın, tefsirleri okunarak insanlar kandırılsın diye çarpıtılmış sonuçlar çıkarmaktadır. Hayır deniyor kişilere bakarak yargılama, ey işte ben de kişilere, Taberiye filan bakmıyorum, iyi ya?

 

 

Efendim '' kişilere bakarak yargılama '' diyen ben değilim. Başkaları diyorsa, kendi tefsirinize(!) de bakmayın o zaman efendim. :)

 

Hani '' tarihte müslümanlar o apaçık ayeti '' demirefenin tefsiri '' gibi anlamışlardı da savsaklamışlardı '' ?

 

Şimdi ise '' müslümanları kandırmak için '' demirefenin tefsiri '' gibi anlaşılmasın diye çarpıtmışlar ''

 

Bakıyorum argüman birden değişmiş .

 

Oysa herkesin işine gelirdi o ayeti '' demirefenin tefsiri '' gibi anlamak. Ne uğraşacaklar ki o vahşi çağda bir Yezididen yada bir Hindudan alacakları vergiymiş şuymuş, buymuş, defterlere kalemlere yazık.

 

'' demirefenin tefsiri '' ne göre davranıp bir Müşrik müslümanlığı kabul etmediği takdirde direk öldürür, mallarına, toprağına, evine, parasına, neyi var neyi yoksa el koyarlardı, bu kadar basit. Kabul ederse de alın size hazır asker. Tepe tepe kullanın.

 

Hayır zaten her mantıklı insan o ayetteki apaçık sözlerin hangi dönem için geçerli olduğunu anlayabilir. Ama bakıyoruz cevap : '' Taberi çarpıtmış !.''

 

Peki neden çarpıtsın ?

 

Neden var mı ? Yok. '' nedensellik '' miş, '' determinizm'' miş falan, geçelim bunları efendim.

 

( Bir kaçış yolu önerisi : Taberi, 1000 sene sonra insanların medenileşeceğini bildiğinden, onların bu ayeti okuyup, İslamdan soğumasını engellemek için bu ayeti çarpıtmış. ( bir şey değil efendim her zaman bilmukabele ))

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben konuya biraz açıklık getireyim, İslam elbette şiddet dinidir. Buna hiç şüphe yoktur. Fakat bizim yargıladığımız bu değil. O devir için şiddet dini olmayan, şiddet devleti olmayan, şiddet temelinde olmayan pek bir şey de yoktu. İşte Tibet'te filan bulabilirdiniz ancak şiddete dayalı olmayan bir din filan.

 

O çağda o coğrafyada ortaya çıkan bir din elbette şiddet dini olacak. Başka türlü olması düşünülemez. Daha bu tarafa gelelim, Osmanlılar da Akdeniz'de korsanlık yapıyordu, Avrupalılar da. Avrupalılar korsanlığı hatta okyanus ötelerine de taşıdılar. Küreselleştirdiler.

 

Biz buna karşı çıkmıyoruz. Zamanında demokrasi yoktu, insanlık kültürü o düzeydeydi. Bizim itirazımız, İslam şöyle cici, böyle güzel, böyle barış dinidir, kıyamete kadar da geçerlidir, buna inanmayan şöyle böyle olur denmesine. Yani yemeyelim kimseyi, yok böyle bir martaval. Bunu külahım bile dinlemez.

 

Hayır şimdi, tehditle, korkutmayla inandırılır mı yahu? Zorla değil ya kardeşim, bana inandırıcı gelmiyor? Bu nasıl demokrasi, bu nasıl insan hakları? "Dinledik, inandık" deynce hoş, güzel de "dinledik, inanmadık!" deyince niye kıyamet kopuyor?

 

Kimse kimseyi kandırmasın. Barış sonsuz bir rüyadır. Barış diye bir şey yoktur.

 

 

Efendim, görüyorum ki oldukça önyargılarla dolusunuz.

 

Şimdiye kadar farkına varmanız gerekirdi ki; bu başlıkta veya diğer başlıklarda, '' din var mı yok mu, inanmalı mıyız, inanmamalı mıyız '' tartışması yapılması konum dışında kalıyor.

 

Benim sorguladığım '' İslam Şiddet dinidir '' önermesinin,

 

'' İslamın barındırdığı Hukuk ( Kamu, Medeni, Miras, Borçlar, Ceza vs. ) kurallarının bugüne göre şiddet içerip içermediği '' ile veya '' bugün de o kuralların geçerli olup olmadığı, olması gerektiği / gerekmediği '' ile bir ilgisi olmadığını da anlamanız gerekirdi.

Benim sorguladığım '' İslam Şiddet dinidir '' önermesi, İslam'ın barındırdığı '' Savaş Hukuku''nun bir terör ve şiddet enstrumanı olarak kullanılabilirliği.

 

Bugün emperyalistler tarafından, İslam'ın, Batı'ya karşı yada dünyanın geri kalanına karşı bir tehdit unsuru olarak gösterilmesine dayanak yaptığı ayetlerin konusu da bu.

 

Ve öne sürdüğünüz ayette size ispatlayarak gösterdiğim de, İslam'ın barındırdığı Savaş Hukukunun bir terör enstrumanı olarak kullanılabilemezliği idi.

 

Onun dışında benim tartışma alanıma giren bir konu yok.

 

 

Birtakım adı insan konmuş müsvetteler sahaya düşen bir zavallı kuşu tekmeliyor, bir diğeri başka zavallı hayvanlara işkence ediyor. İnsan türünün yapısı bu. Ne barışı? hangi barış? Kimse enayi değil, hiç kimseler kusura bakmasın. Tekrarlayayım: Barış sonsuz bir rüyadır.

 

Barış bizlere bağlı sayın demirefe. Eğer biz, emperyalistler tarafından çıkarılan yalanlara inanıp savunmazsak, kendi coğrafyamızın insanlarına yönelik yapılan saldırıları, işgalleri, ambargoları hoş ve meşru görüp, bunlara karşı çıkmaz, emperyalistlerin değirmenine su taşımaya devam edersek, elbette ki barış sonsuz bir rüya olur.

 

 

Dinciler dün de emperyalistlerin hizmetindeydiler, bugün değişen hiç bir şey olmadı. Dogmadan hiç bir hayır çıkması eşyanın tabiatına aykırıdır...

 

Dincileri kötülemek uğruna doğruları söylemekten kaçınılmamalıdır. Emperyalizme hizmet eden dinciler olduğu gibi ona karşı olduğu için fatura ödeyen dinciler de mevcuttur.

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha açıklayıcı olmak üzere şunları da ayrıntılandırayım. Bunları dinlerin kökenine bakarak söylüyorum:

 

Asıl şiddet dini olan Yahudi dinidir. Baştan aşağı şiddettir. Sürekli kurban kesme, kurbanın kanının hiç eksik olmaması, sürekliliği geleneği; taşlayarak öldürme; başka kavimlere sürekli savaş açma vardır.

 

Hristiyanlık buna bir tepki olarak çıkmıştır. Taşlamaya izin vermeme, tokat atana öbür yanağını çevirme gibi anlayışlar geliştirmiştir. Tevrat şiddetini yok etmeyi hedefleyen bir din olmuştur. Kökeninde şiddet olmadığını söyleyebiliriz, ama uygulamada bilinen en kapsamlı şiddet uygulamaları Hristiyanlıktan çıkmıştır, büyük bir tezat olarak. Bundan Roma geleneği ve onun sürdürülmesi sorumludur.

 

İslam dini bu iki önceki din arasında bir denge kurma görüntüsü çizmiştir. Taşlama uygulanmış, ama açıkça kural olarak yazıya geçmemiştir. Kuran elbette İncil'den çok Tevrat'a yakındır ama bu görüntü net olarak verilmekten kaçınılmıştır. İsa'nın yumuşatıcı etkisi en azından görünürde kendisini hissettirmiştir. Bu iki etki arasında İslam dini takiyyeci bir görünüm çizmiştir.

 

Konunun kökenleri böyledir...

 

Bakış açısı ve ufuk genişlemesi adına bir öneri olarak :

 

Freud, insancıl evrimin hedefinin şu amaçlara ulaşmak olduğuna inanır : Bilgi, ( akıl, gerçeklik, mantık ) insan sevgisi, acıların azaltılması, özgürlük ve sorumluluk taşıyacak güce erişmek. Bu idealler ise tüm büyük dinlerin ahlaki temelini oluşturur. Batı ve Doğu kültürleri, bu temeller üzerine kurulmuştur. Konfüçyus’ün, Lao-Tse’nin Budha’nın, diğer peygamberlerin ve İsa’nınnöğretileri hep bu idealleri savunur. Bu dinler ve öğretiler arasında ( yer ve zamana, hitap edilen topluluğa göre değişen ) deyiş farklılıkarının olması doğaldır. Örneğin, Buddha ağırlığı acıların azaltılıp yok edilmesine verirken, peygamberler adalet ve anlayışlı olmaya önem vermişler, İsa ise insan sevgisini öne almıştır. Görünürdeki farklılıklara rağmen tüm bu dinsel önderlerin, insanlığın gelişmesindeki amaçlar ve biçimler konusunda tam bir uyuşum içinde olmaları ilginçtir.

( Erich Fromm -Psikanaliz ve Din )

 

-http://www.psikolojikdanisma.net/psikanaliz_din.ht

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ispatlayarak gösterdiğim

 

Ben ortada ispat namına en küçük bir şey göremedim. Taberi'den saptırmaca ve kandırma çabalarını gördüm sadece...

 

Bana "şu kadar seneden sonra müşrikleri öldürmeyebilirsiniz" diyen ayeti göstereceksiniz. "şu kadar seneden sonra müşrikler artık necis olmaz, allahın izniyle temizlenirler" diyen bir ayet gösterirseniz eh oda idare eder diyelim. "Şu kadar seneden sonra müşrikler Kabe'ye girebilir" diyen bir ayet getirseniz? Eh, hadi ona da olur diyelim.

 

Böyle konuların zamanı olmaz. İnsan hakları bildirisinin zamanı için geçerli olduğunu iddia eden birini görseniz ne dersiniz?

 

Unutmayalım o hakaret edilerek öldürülmeleri veya sürülmeleri emredilen müşrik denen insanlar, Hudeybiye anlaşması ile müslümanların hem de silahsız olarak hacca gelmelerine izin vermişlerdi. Hazır silahsızlarken öldürelim filan dememişlerdi. Mekke ele geçirilince necis, "Kabe'ye yaklaştırmayın, öldürün veya sürün" oldular.

 

Apaçık ve inkarı mümkün olmayan ayan beyan gerçekleri görmenin önyargı ile ne alakası var? Tam tersine dogmatik zihin yapısında hapsolup bu gerçekleri görmemeye çalışmak önyargı ile dolu olmaktır.

 

Dinciler ise dün muhip ve teali cemiyetleri kurarak, isyanlar çıkartarak emperyalistlerin hizmetinde oldular, yine kafa yapılarında en küçük değişiklik yok. Ha tabii her birini tek tek bireysel suçlamanın bir yolu yok. Genele bakarak söylüyoruz. İnsanlar tek tip robotlar değildir. Ama buna en yakın durumu yine dogma kadar başaran yine yoktur. İnsanları düşündürmemenin ve en olmayacak işlere inandırmanın biricik yolu yine dogmadan geçiyor.

 

Bu bütün tarih boyunca hiç değişmedi. İnsanlığın ufkunun açılması ve ilerleme sadece dogmadan beynini kurtaran insanlara bağlı oldu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

'' din var mı yok mu, inanmalı mıyız, inanmamalı mıyız '' tartışması yapılması konum dışında kalıyor.

Böyle bir konuyu tartışan kim? Din yok diyen kimse göremedim etrafta. İnanmalı mi inanmamalı mı konusu ise kimse için başkasının tasasını çekeceği bir konu değildir. Bu konuda kimse kimseye akıl öğretemez. Herkesin aklı var, kararlarını kendileri verirler. Ha şimdi biz burda "inanmayın" diyeceğiz, millet inanmayacak. "İnanın" diyeceğiz inanacaklar. Var mı böyle bir mevzu? İnsanlar kimseyi inandırmakla mükellef değildir. Herkes kendi inancını dile getirir, bu temel bir insan hakkıdır. Vazgeçilemez, devredilemez, savsaklanamaz, baskı altına alınamaz ve yasaklanması hiç düşünülemez zaten, o zaman insanlık ortadan kalkar. İnsanlık erdemi diye bir şey bahis konusu olmaktan çıkar.

 

Bilimsel düşünme iddiasında olmanıza karşın hiç öyle düşünmeyi başaramadığınızı görüyorum maalesef...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Böyle bir konuyu tartışan kim? Din yok diyen kimse göremedim etrafta. İnanmalı mi inanmamalı mı konusu ise kimse için başkasının tasasını çekeceği bir konu değildir. Bu konuda kimse kimseye akıl öğretemez. Herkesin aklı var, kararlarını kendileri verirler. Ha şimdi biz burda "inanmayın" diyeceğiz, millet inanmayacak. "İnanın" diyeceğiz inanacaklar. Var mı böyle bir mevzu? İnsanlar kimseyi inandırmakla mükellef değildir. Herkes kendi inancını dile getirir, bu temel bir insan hakkıdır. Vazgeçilemez, devredilemez, savsaklanamaz, baskı altına alınamaz ve yasaklanması hiç düşünülemez zaten, o zaman insanlık ortadan kalkar. İnsanlık erdemi diye bir şey bahis konusu olmaktan çıkar.

 

Bilimsel düşünme iddiasında olmanıza karşın hiç öyle düşünmeyi başaramadığınızı görüyorum maalesef...

 

:alkis: Tabi.

 

Ben, ''Din yok mu, var mı '' derken '' kedi diye bir hayvan var mı, yok mu '' anlam düzeyinde kullanmıştım, değil mi,

 

'' İnanmalı mı, inanmamalı mı '' konusundan bahsederken de, herkese baskı yapmaktan bahsetmiştim, değil mi ?

 

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben ortada ispat namına en küçük bir şey göremedim. Taberi'den saptırmaca ve kandırma çabalarını gördüm sadece...

 

Doğru tartışma yöntemi bu değil efendim.

 

Siz Taberi'den '' saptırmaca ve kandırma çabaların '' geçerli ve gerçekçi NEDENLERİNİ ortaya koyana kadar ve tümevarımımı yeniden gözden geçirmek için '' İslam terör dinidir '' argümanını destekleyen başka ayetler getirmedikçe benim ispatım geçerlidir.

 

 

Bana "şu kadar seneden sonra müşrikleri öldürmeyebilirsiniz" diyen ayeti göstereceksiniz. "şu kadar seneden sonra müşrikler artık necis olmaz, allahın izniyle temizlenirler" diyen bir ayet gösterirseniz eh oda idare eder diyelim. "Şu kadar seneden sonra müşrikler Kabe'ye girebilir" diyen bir ayet getirseniz? Eh, hadi ona da olur diyelim.

 

Efendim Kuran bir kanun kitabı değildir ki, bu şekilde yazan bir ayet gösterilme durumu olsun. O ayetin tarihi konjonktüründe geçerli olduğunu anlamak için değil ortaöğretim, ilkokul birinci sınıfta olmak bile yeterlidir efendim yapmayın.

 

Kölelik ve cariyelik için böyle bir ayet vardıyda mı kölelik ve cariyelik artık müslüman toplumlarda görülmeyen bugün kimsenin savunmadığı bir kurum olabildi ?

 

Size yüzyılları kapsayan tarihin büyük laboratuvarında deneysel olarak da ispatlıyorum. Hem teorik hem deneysel olarak bir ispat var karşınızda.

 

Ayrıca, siz, bana, '' bundan sonra müşrikleri öldüreceksiniz " diyen bir ayet gösterebildiniz mi ki böyle bir talebiniz olabilsin benden ?

 

 

Böyle konuların zamanı olmaz. İnsan hakları bildirisinin zamanı için geçerli olduğunu iddia eden birini görseniz ne dersiniz?

 

O zaman bana İnsan Hakları Bildirisinin herhangi bir maddesinin hangi tarihi verilerle birlikte anlatıldığını da göstermeniz gerekir. Dolayısıyla mukayeseniz abesdir.

 

 

Unutmayalım o hakaret edilerek öldürülmeleri veya sürülmeleri emredilen müşrik denen insanlar, Hudeybiye anlaşması ile müslümanların hem de silahsız olarak hacca gelmelerine izin vermişlerdi. Hazır silahsızlarken öldürelim filan dememişlerdi. Mekke ele geçirilince necis, "Kabe'ye yaklaştırmayın, öldürün veya sürün" oldular.

 

Yanlış bilgi ! Hudeybiye anlaşması, Müşrik denen insanların, Medine'deki Müslümanların güçlü oldukları bir dönemde saldırmalarından korktukları için imzaladıkları bir anlaşmadır. Dolayısıyla dediğiniz biraz zormuş. Mekke ele geçirilince de bir devrim gerçekleştirilmiştir ve devrimler kanlı olur biliyorsunuz. Köklü bir yapı değişikliğidir. Ve tabi ileri doğru olması şarttır.

 

 

Apaçık ve inkarı mümkün olmayan ayan beyan gerçekleri görmenin önyargı ile ne alakası var? Tam tersine dogmatik zihin yapısında hapsolup bu gerçekleri görmemeye çalışmak önyargı ile dolu olmaktır.

 

Tartışmada fikirler yerine tartışılan kişinin bu fikirleri savunma nedenlerine amatör psikanalizciliğe soyunarak odaklanmak değil, tartışılan mevzu hakkında tartışılan kişinin istediği NEDENLERİ bulmaya odaklanmak, kişinin tartışma kalitesini ortaya koyan en önemli unsur olsa gerektir.

 

 

Dinciler ise dün muhip ve teali cemiyetleri kurarak, isyanlar çıkartarak emperyalistlerin hizmetinde oldular, yine kafa yapılarında en küçük değişiklik yok. Ha tabii her birini tek tek bireysel suçlamanın bir yolu yok. Genele bakarak söylüyoruz. İnsanlar tek tip robotlar değildir. Ama buna en yakın durumu yine dogma kadar başaran yine yoktur. İnsanları düşündürmemenin ve en olmayacak işlere inandırmanın biricik yolu yine dogmadan geçiyor.

 

Bu bütün tarih boyunca hiç değişmedi. İnsanlığın ufkunun açılması ve ilerleme sadece dogmadan beynini kurtaran insanlara bağlı oldu...

 

Her dinin, idelojinin dogma olarak algılanma ihtimali vardır. Kişinin dini dogmalara inanmaması başka dogmalara da inanmadığının göstergesi değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok büyük çelişkiler... Bir yanda Kuranda müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün hani nerde diyor inkarı, diğer yanda "evet diyor ama o geçici, artık öldürülmeyecek" iddiası.

 

En tutarsız iddia ise ortada ispat namına en küçük bir şey yokken ispatladım havaları.

 

Ben ortada ispatın bir kırıntısını dahi görmedim.

 

Artı ilk kez bu forumda bu derece kısır ve verimsiz bir tartışma içinde bulunuyorum. Hayır en küçük tutarlı iddia görsem tamam diyeceğim de, yok! Küçük bir tutarlılık olsa ben uzlaşmayı da çok iyi bilirim ama, maalesef tutarlı bir konum göremedim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yanlış bilgi

Bakın yine destede güreşmeye soyundunuz, yapmayın bunu. Ben güç mukayesesi ile ilgili bir şey söylemedim. Kendi hayalinizde söylendiğini varsaydığınız sözlere cevap yetiştirmeniz abes kaçıyor. Bakın illa tartışmak zorunda değilsiniz, illa bir açık bulmazsanız başınıza bir şey filan gelmeyecek...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok büyük çelişkiler... Bir yanda Kuranda müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün hani nerde diyor inkarı, diğer yanda "evet diyor ama o geçici, artık öldürülmeyecek" iddiası.

 

Sayın demirefe bey, yapmayın ! Ben ne zaman '' Kuranda müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün hani nerde diyor'' diye inkar etmişim. Eğer gerçekten verimli bir tartışma istiyorsanız, bu dediğinizi alıntılarla gösterip ispatlamanız gerekmez mi?

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakın yine destede güreşmeye soyundunuz, yapmayın bunu. Ben güç mukayesesi ile ilgili bir şey söylemedim. Kendi hayalinizde söylendiğini varsaydığınız sözlere cevap yetiştirmeniz abes kaçıyor. Bakın illa tartışmak zorunda değilsiniz, illa bir açık bulmazsanız başınıza bir şey filan gelmeyecek...

 

Efendim, ne destesi, ne güreşi ? Tarih konuşuyoruz burada, tarihi yorumlamaya çalışıyoruz.

 

'' izin vermek '' güçlü tarafın bir lütfu mudur , yoksa zayıf tarafın mı ?

 

Elbette, Hubeydiye antlaşması, Müslüman'ların Mekke'ye saldıracaklarını haber alan Mekke'lilerin barış teklifi ile imzalanmıştır. Hem korkup barış teklif edecekler, hem de Kabe'de ziyaretleri sırasında onlara saldıracaklar. Bu sizce mantıklı mı ?

 

Yani hepsi silahsız gelmişler deseniz anlarım da, öyle bir durum da yok ortada. Zaten olamaz da böyle bir ihtiyatsızlık.

 

Hayır, kendiniz diyorsunuz ''Müşrikler izin verdi, dokunmadılar, öldürmediler '' diye o bakımdan.

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben ne zaman '' Kuranda müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün hani nerde diyor'' diye inkar etmişim.

E tabii ki şu:

 

siz, bana, '' bundan sonra müşrikleri öldüreceksiniz " diyen bir ayet gösterebildiniz mi ki

 

Hudeybiye konusunda bir güç mukayesesinde bulunmadığımı tekrar edeyim. Buradan da size ekmek çıkmaz! Orada vurguladığım, müşrikler Kabe ziyaretine izin verirken, müslümanların Kabe'yi ele geçirince onları necis ilan etmeleri ve oraya girmelerini yasaklamaları, ayrıca görüldükelri yerde ya öldürülmeleri, ya sürülmeleri kararı almaları... Tutum ve anlayış farkı... Tavaf sırasında müşrikler herhalde saldırabilirlerdi, bu bir fırsattır. Fakat aralarında birlik yoktu, bir çıkar birliği idi ve sallantıdaydı, statüko çürümüştü zaten.

 

Kabe silahsız olarak tavaf edilecekti, anlaşma bu şekildeydi ve hatta bazı müslümanlar bu şartın kabul edilmesine tepki göstermişlerdi. Ayrıca müşrikler "Muhammed rasulullah" ibaresini de metinden sildirdiler. Yani öyle pek de korkmuş pusmuş değildiler. Bu bir anlaşma, lütuf filan değil. Tabii o zaman inanç özgürlüğü diye bir kavram olmadığından bu davranışları onlara pahalıya patladı sonradan!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

E tabii ki şu:

 

Bu mu ?

 

Ayrıca, siz, bana, '' bundan sonra müşrikleri öldüreceksiniz " diyen bir ayet gösterebildiniz mi ki böyle bir talebiniz olabilsin benden ?

 

 

Hudeybiye konusunda bir güç mukayesesinde bulunmadığımı tekrar edeyim. Buradan da size ekmek çıkmaz! Orada vurguladığım, müşrikler Kabe ziyaretine izin verirken, müslümanların Kabe'yi ele geçirince onları necis ilan etmeleri ve oraya girmelerini yasaklamaları, ayrıca görüldükelri yerde ya öldürülmeleri, ya sürülmeleri kararı almaları... Tutum ve anlayış farkı... Tavaf sırasında müşrikler herhalde saldırabilirlerdi, bu bir fırsattır. Fakat aralarında birlik yoktu, bir çıkar birliği idi ve sallantıdaydı, statüko çürümüştü zaten.

 

Kabe ziyaretinde bulunan Müslümanlar dışında hiç silahlı Müslüman yok muymuş şehrin dışında ? Hani intikam alma, müdahalede bulunma ihtimali olan gibi. Hepsi de, Müşriklere güvenip silahsız gelmiş olamazlar efendim, olur mu öyle mantıksız şey ?

 

 

Kabe silahsız olarak tavaf edilecekti, anlaşma bu şekildeydi ve hatta bazı müslümanlar bu şartın kabul edilmesine tepki göstermişlerdi. Ayrıca müşrikler "Muhammed rasulullah" ibaresini de metinden sildirdiler. Yani öyle pek de korkmuş pusmuş değildiler. Bu bir anlaşma, lütuf filan değil. Tabii o zaman inanç özgürlüğü diye bir kavram olmadığından bu davranışları onlara pahalıya patladı sonradan!

 

Bilakis, antlaşmadan sonra Müslümanlar, anlaşmaya o maddenin konulmasına izin verdiği için anlaşmayı yapanlara çok sert eleştirilerde bulunmuşlar. '' Güçlü iken neden daha bizden yana maddeleri kabul ettiremediniz '' gibi.

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

egoist olmayan bir tanrı neden şeriatı türkiyeye ve dünyaya hakim kılmaya çalışsın.

 

Tanrıyı bilmem ama bizim inandığımız Allah c.c soruyorsan böyle bir çalışma içerisinde olduğunu sanmıyorum çünkü o ol der olur. Bu görev insanlara verilmiştir ve onlar tebliğ etmeye çalışırlar. Bunu yaparken de türlü engellerle karşılaşırlar, bunlardan en ilginç olanlarıysa Allah var, Kur'an da onun kitabıdır ama İslam Dini saçmadır diyenlerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

egoist olmayan bir tanrı neden şeriatı türkiyeye ve dünyaya hakim kılmaya çalışsın.

 

belki isanlarla başa çıkamadığı içindir, zaten muhammedin zamanın da şariyat yoktuki, muhammet öldükden sonra 7 leche ile kuran yazıldı sonra bunlar kaldırıldı 28 sene sonra ebubekir başkanlığında derlenip sıralanan ayeleri kitab haline getirildi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fakire yardım edin diyo...akrabaya yardım edin diyo...yolda kalmışlara yardım edin diyo...yetim hakkı yemeyin diyo...haram yemeyin diyo...adaletli olun diyo...sabredin diyo...(hakkı tavsiye edin diyo...)hırsızlık yapmayın diyo...(İlk akla gelen bunlar)

Nasıl egoist bir tanrı anlamadım. Demek ki insanlar bunları yaparsa da egoist oluyormuş.

 

Sonsuza dek yanmamak için inanırsın, şirk koşmazsın olur biter, geçer gider. İnsanların Allah' a attıkları bu karşıtlık topu topu 60 sene inanmamak için mi? Hey yarabbi ya!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah İnsana YÜZ vermiş..İnanda Allah ile yüz göz olmuş.. :D şimdi suçlu kim..yüz veren kim..yüzünü alan İnsan, astarınıda isteyecektir lbette.. :D

 

 

İnancınız yaşamınızı güzel ve kolay HALE getiremiyorsa inancınızı gözden geçirin derim.. :)

 

Bu gün müslümanım diyenlere yada bunlar müslüman dediklerimizin davranış biçimlerine ve sözlerine bakalım..bakalım ne göreceğiz..ben müslümanım diyen önce kendine bakacak sonra etrafındaki müslümanlara..Museviyim,İseviyim diyenler içinde geçerlidir bu bakış önerisi..haydi bakalım şimdi..evet..şimdi..ertelemeden.. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

İnsanın davranış biçimini ifade etmek için yine başka bir insan tarafından koyulmuş isimler kafalarımızı allak bullak etmiş..yok cinmiş yok şeytan olmadı size melek versek.. :D

 

ÖTEki dünya derken ahiret derken cehennem cennet derken bu dünyayı bu günü hatta yaşadığımız AN,ı I S K A L I Y O R U Z Z Z Z Z.. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

islam inancına göre insanlar allhın kulu yani kölesidir buna göre insanın isteklerinin hiç bir önemi yoktur tek dediği olacak ve istekleri olacak kişi allahtır ha allahın isteğini yapmayanlarda onun gazıbına uğrayacak ve işkence yapacaktir yani allahın diktatörlüğü söz konusu oysaki insanın hayatını başkalarının hakkını yemeden istediği gibi yaşama hakkı vardır istediği elbiseyi giyme ve istediğiyle beraber olma hakkı vardır hatta insaqn çıplak dolaşma hakkına bile sahiptir çünkü insan istediği elbiseyi giyme yada giymeme özgürlüğüne sahiptir çünkü beden onun bedenidir ve hayatta onun hayatıdır işte bu yüzden ona kimse karışamaz çıplak bile gezebilir ve eşcinsel yada transeksüelde olabilir bu onun bileceği bişiydir.

 

ama allah başkalarının hayatlarını istedikleri gibi yaşama hakkını görmüyor sadece kendi isteklerini düşünüyor ve kendi isteklerini yapmayanlara ise işkence yapıyor bu nedir bencillik değilmidir ve bu saçma dinide yaymaya çalışıyor çünkü kendine tapınılmasını ve tek söz sahibi olmayı amaçlıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.