Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün hazırladığı Şark Islahat Raporu'ndan Milli Güvenlik Kurulu toplantılarının belgelerinde geçen yatılı okullar, Kürt çocukların ailelerinden uzaklaştırılıp asimile edilmesi ve Türkleştirilmesi için tasarlanan merkezler olarak kuruldu. Kürtler için diğer bir ismi kültür ve dil kırım merkezi olan YİBO'lar son dönemlerde ikinci bir misyon verilerek dejenerasyon merkezi haline getirildi.

 

Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde İttihat Terakki'nin ulus-devlet ve Türkleştirme politikası, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının ardından yeni devletin de resmi politikası oldu. Bu politika ile Anadolu'da varlığını sürdüren tüm inanç, kültür ve diller önce inkar edildi, sonra da tek tip modeli olarak inançsal olarak "Sünni" ırk olarak ise "Türk" modeline uygun politika uygulanmaya başlandı. Etkilerini bugüne "tek dil" politikası ile taşıyan asimilasyon politikasının kurumlaştırıldığı ilk alan ise okullar oldu. Özellikle Kürtlerin asimile edilmesi için yatılı okulların kurulması gerektiği önemli tarihi belgelerle ispatlandı.

 

'Yatılı okullarla Kürtlükten kurtarılmalıdırlar'

 

Asimilasyonun bir devlet politikası olarak uygulanmaya başlanmasından önce en çok gündeme getiren İsmet İnönü, 5 Mayıs 1925 tarihinde Muallimler Birliği'nde yaptığı konuşmada, "Milli terbiye istiyoruz; bu ne demektir? Bizim terbiyemiz kendimizin olacak ve kendimiz için olacaktır. Bütün bu topraklara Türk mahiyeti veren bir Türk var. Fakat bu millet henüz istediğimiz yekpare millet manzarasını göstermiyor. Bu yekpare milliyet içinde yabancı harslar hep erimelidir. Bu milliyet kütlesi içinde ayrı medeniyetler olamaz. Bu vatan işte tek olan bu milletin ve bu milliyetindir." Eylül 1925 tarihinde açıklanan Şark Islahat Planı'nın asimilasyon merkezleri olarak ise eğitim kurumları seçiliyor. Bu planın bir maddesinde Kürtçe konuşmanın cezalandırılması istenirken, bir maddesinde; "Aslen Türk olan ve fakat Kürtlüğe tenessül etmek üzere bulunan mevakide ve Siirt, Mardin, Savur gibi ahalisi Arapça konuşan mahallerde Türk Ocakları ve mektep açılması ve bilhassa her türlü fedakarlık iktiham olunarak mükemmel kız mektepleri tesis ve kızların mekteplere rağbetlerinin suver-i adide ile temini lazımdır" denilirken, yatılı okullarında 'Türkleştirme' politikaları ile kurulduğunun kanıtı ise planın; "Dersim, tercihan ve müstacelen leyli iptidailer (yatılı okullar) suretiyle Kürtlüğe karışmaktan bir an evvel kurtarılmalıdır" maddesi oldu.

 

'Okulların hedefi çocuklara anadillerini unutturmak'

 

1925'te düzenlenen Şark Islahat Planı ile Kürtçenin yasaklanması ile başlayan, 1935 İsmet İnönü'nün "doğu gezisi" sonrası yazdığı raporun yanı sıra CHP'nin azınlıklardan sorumlu IX. Bürosu tarafından hazırlanan raporun "Temsil İşinde Maarif Teşkilatı'nın Rolü" bölümünde yer alan 9 maddede asimilasyon için bir dizi önlem önerisinde bulunuluyor. Bu maddeler arasında en dikkat çekeni ise "Mecburi ilk öğretimin devlet yardımıyla tam tatbiki...", "Bu bölgede ilk ağızda münhasıran Kürt olan köylerde okul açılmayarak ilk önce nüfusu karışık olan köylerde açılması...", "Bir taraftan muhtelif köylerde ilk öğretimi yayarken diğer taraftan da hususi bir Maarif Teşkilatı'yla sakinleri münhasıran Kürt olan köylerin çocukları için Bölge Yatılı İlkokulları tesisine başlanmalıdır. Bu okulların hedefi bu çocukları anadillerini unutturarak, Türkçeyi ana dili yerine ikame etmek olacaktır. Bunun için bu okullar yarı yarıya Türk çocuklarından teşekkül etmelidir", "Bu esaslar dahilinde kurulacak olan Maarif Teşkilatı'nda çalışacak öğretmenlerin anadillerinin Kürtçe olmamasına hususi surette itina ve dikkat edilmelidir", "Bir dili en iyi ve kolay öğreten anadır. Bunun için bu mıntıkalarda kızların tahsiline bilhassa itina etmek temsili (asimilasyonu) bir kat daha kolaylaştıracaktır"

 

MGK: Yatılı okullar açılmalı, Türk kimliği aşılanmalı

 

Cumhuriyetin kuruluşu ardından başta Kürtler olmak üzere farklı dil ve kültürlerin asimilasyonu için ön görülen planda özet olarak Kürtçenin yasaklanması, dilin unutulması için yatılı okulların kurulması, dil aktarımının önüne geçilmesi için kızların eğitilmesine öncelik verilmesi oldu. Asimilasyon politikası sonraki yıllarda devletin önemli raporlarında da öncelikli "önlem" konusu oldu. Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) Kürt Raporu'nda asimilasyonun yatılı okullarda yapılması için şu tespitlerde bulunuldu: "Bölgede yatılı ilköğretim okulları açılmalı", "Bu okullarda Türk kimliğini geliştirecek ders programları uygulanmalı", "Bölge okullarında Türk kültür ve kimliğini öne çıkartan dersler ağırlık kazanmalı." Osmanlı İmparatorluğu'nun "Aşiret mektepleri" adındaki asimilasyon merkezleri 1950'li yıllar sonrası yaygın bir şekilde YİBO'larda işlevini devam ettirdi. 1961 yılında 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile faaliyete giren YİBO'lar 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sonrası hemen her il ve ilçede şehrin dışında yapıldı. YİBO'larda 7 yaşından itibaren zorunlu "eğitim ve öğretim" görmeye başlayan çocukların Türkçe bilmesi ve Kürtçenin yasaklanması ile ağır psikolojik sorunlar ortaya çıktı. Dil sorununun yanında YİBO'larda çocukların ailesinden kopması, okullarda gördükleri şiddet, kendi öz ihtiyaçlarını karşılayamamaları çocuklar da büyük travmaları ortaya çıkardı.

 

1990-94 yıllarında işkence, ajanlaştırma merkezi oldu

 

1990'lı yıllara gelindiğinde ise YİBO'lar asimilasyonun merkezi olmasının yanında artan çatışmalarla bölge getirilen askeri birliklere de ev sahipliği yaptı. Tunceli, Bingöl, Mardin, Van, Diyarbakır başta olmak üzere YİBO'ların bulunduğu illerde bu okullar askeri karakollara, ya da polis karakollarına yakın inşa edildi. Bu durum öğrencilerin "canlı kalkan" olarak kullanılması yönünde de eleştirilere neden oldu. Bolu ve Kayseri gibi Dağ Komando Tugayı'nda getirilen askerler kimi ilçelerde YİBO yatakhanelerinde kalırken, kimi merkezlerde ise öğrenciler ile askerler aynı alanı kullandı. Lice'de ortaya çıkan bir örnekte ise 1994 yılında gözaltına alınan ve sonradan kaybedilen 8 kişi önce Bolu Dağ Komando Tugayı'na bağlı askerler tarafından kullanılan YİBO'ya getirildi ve burada işkence gördü. Yanı sıra askerlerle iç içe kullanılan YİBO'larda çok sayıda kız öğrencinin askerlerin tecavüzüne uğradığı, sonrası ise tehdit ile ajanlaştırmalarla gündeme geldi.

 

AKP yaygınlaştırdı

 

2000'li yıllara gelindiğinde YİBO'ların sayısı da arttı. 2002 yılında AKP'nin iktidara gelmesi sonrası YİBO Sayısı 600'ü bulurken, okulların toplam kapasitesi ise 200 bini aştı. AKP'nin Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde sadece Van'da 12 YİBO daha yapılıp, toplam YİBO sayısı 21 oldu. Yine son 10 yılda YİBO'lar cemaat ve tarikatların merkezi olarak da işlev gördü.

 

YİBO'lar askeri mantıkta, açık cezaevi gibi

 

YİBO'lara ilişkin Nisan 2005'de Eğitim Sen Genel Merkezi tarafından yapılan araştırma raporunda çarpıcı tespitler yapıldı. Raporda; "YİBO öğrencilerinde fazlaca ezilmişlik psikolojisi vardır. Öğrenciler kendisini değersiz hissetmekte ve ciddi sosyalleşme sorunları yaşamaktadır. Bu psikolojiye sahip öğrenciler kendisini yeterince ifade edememektedir. Dolayısıyla bir özgüven eksikliği bütün öğrencilerde hakimdir. Öğrenciler, öğretmeni rütbeli, kendisini vasıfsız bir asker olarak görmektedir. Yatakhanelerin koğuş olarak adlandırılması, YİBO'larda askeri mantığın yürütüldüğünü göstermektedir. Öğrencilerin derslerinden arta kalan boş zamanlarında, özellikle Cumartesi ve Pazar günleri pansiyonda kalmaları okulların 'açık cezaevi' olarak tanımlanmasına yol açmaktadır" deniliyor.

 

Okullar istismara açık

 

YİBO'lara öğrencilerin adapte olmadığı ve fiziki koşullarından dolayı kimi istismarlara da açık olduğunun belirtildiği Eğitim Sen'in raporunda; "YİBO öğrencileri aile özlemi duymakta, bir çoğu bu yüzden okuldan kaçmakta, tatillerde okulu erken terk etmekte ve tatil sonrası okula geç gelmektedir. Yurttaki odaların küçük olması nedeniyle odalarda kalan öğrenci sayısı fazladır. Büyük yaştaki öğrenciler ile küçük yaştaki öğrencilerin aynı odalarda kalması çeşitli istismarlara neden olmaktadır. Yurtlardaki banyolar yetersizdir ve ortak kullanımlar çeşitli sorunlar yaratmaktadır. Küçük öğrenciler günlük temizliklerini tam olarak yapamamaktadırlar. Bu yüzden bitlenme ve uyuz gibi sağlık sorunları yaşanmaktadır. Özellikle Türk-İslam sentezi öğrencilere empoze edilmeye çalışılmaktadır."

 

Yozlaşmanın merkezlerine dönüştü

 

Raporlarda da "çocukların istismar edilmesi" uyarısına neden olan olaylar kısa sürede basına da yansımaya başladı. Hemen her gün YİBO ve PİO'lardan "Tecavüz, taciz, kayıp, çocuklara yönelik şiddet" haberleri gelmeye başladı.

 

Konunun uzmanları da YİBO'larda okuyan çocuklarda cinsel işlev bozuklukları ve buna bağlı olarak da ağır travmalar yaşadığına dikkat çekiyor. Özellikle YİBO'larda kadın ve erkek yatakhanelerinde 11-13 yaşında ergenliğe adım atılmasıyla cinsel işlevler kazanmaya başlanıyor. Toplu halde bulunan çocuklar cinselliği en yakınındaki kişide görmeye başlıyor ve yaygın olarak taciz ve tecavüz ile birlikte ağır psikolojik travmaları ortaya çıkardığına dikkat çekildi.

 

Son olay Pervari'den geldi

 

YİBO'ların çocuklarda yarattığı travma ve yozlaşmanın en somut örneği ise Siirt'in Pervari ilçesinden geldi. Pervari'deki Atatürk YİBO'da okuyan ve yaşları 13 ile 14 arasında değişen 8 erkek öğrenci, çıplak fotoğrafını çekip şantaj yaptıkları aynı okul öğrencisi 15 yaşındaki kıza çocuğuna tehditle getirttikleri 3 yaşındaki çocuğu tecavüz edip öldürdükleri ve 2 yaşındaki çocuğa da tecavüz ettikten sonra derede ölüme terk ettikleri ortaya çıktı.

 

ERSİN ÇELİK / DİHA

Gönderi tarihi:

.

.

.

ERSİN ÇELİK / DİHA

 

Tabii o okullar Kürt okulu olsaydi o cocuklara hicbirsey olmayacakti.Iste zihniyet yukardaki yazida siritiyor,fazla yoruma gerek yok.Provakasyonun son perdesi yukardaki yazidir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Sayın Politika Türkiye'de uygulanan Müfredat tamamıyla yanlıştır,çocuk okula gidiyor hergün kapının önünde soğukta,karda dahi olsa çocuğa Türklük üzerine yemin ettiriliyor,bütün derslerde Atatürk'ün hayatı anlatılıyor,haa Atatürk anlatılmasın demiyorum elbetteki anlatılabilir ama neredeyse matematik dersi müfredatına bile alınacak,onu anlatmaya çalışıyorum.

 

Yibo'lar çocukları ailelerinden uzaklaştırıyor,aile sevgisi ve terbiyesinden uzak çocuklar ya tv kültürü yada birbirleriyle ortak kurdukları kültür dengesi ile büyüyorlar bununda ne kadar sağlıklı olabileceğini tahmin edersiniz sanırım...

Gönderi tarihi:

Sayın Politika Türkiye'de uygulanan Müfredat tamamıyla yanlıştır,çocuk okula gidiyor hergün kapının önünde soğukta,karda dahi olsa çocuğa Türklük üzerine yemin ettiriliyor,bütün derslerde Atatürk'ün hayatı anlatılıyor,haa Atatürk anlatılmasın demiyorum elbetteki anlatılabilir ama neredeyse matematik dersi müfredatına bile alınacak,onu anlatmaya çalışıyorum.

 

Yibo'lar çocukları ailelerinden uzaklaştırıyor,aile sevgisi ve terbiyesinden uzak çocuklar ya tv kültürü yada birbirleriyle ortak kurdukları kültür dengesi ile büyüyorlar bununda ne kadar sağlıklı olabileceğini tahmin edersiniz sanırım...

 

Ilerde,baskanlik sistemine gececek Erdogan ve Türkiye'ye baskan olacak ve eyaletler olusacak o zaman Kürt eyaletlerinde Kürtce yeminler ettirirsiniz biraz daha sabirli olun onlarda olacak.Ondan sonra cocuklarinizi aile terbiyesi ile yetistirir ve tecavüze ugramalarini önlersiniz Atatürk'ten de böylece kurtulmus olur öCALAN'i tanitirsiniz cocuklariniza.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Sayın Politika Türkiye'de uygulanan Müfredat tamamıyla yanlıştır,çocuk okula gidiyor hergün kapının önünde soğukta,karda dahi olsa çocuğa Türklük üzerine yemin ettiriliyor,bütün derslerde Atatürk'ün hayatı anlatılıyor,haa Atatürk anlatılmasın demiyorum elbetteki anlatılabilir ama neredeyse matematik dersi müfredatına bile alınacak,onu anlatmaya çalışıyorum.

 

Yibo'lar çocukları ailelerinden uzaklaştırıyor,aile sevgisi ve terbiyesinden uzak çocuklar ya tv kültürü yada birbirleriyle ortak kurdukları kültür dengesi ile büyüyorlar bununda ne kadar sağlıklı olabileceğini tahmin edersiniz sanırım...

Sizin bu tutumunuz bana 1996 yılında Askerliğimi hatırlattı.

 

1996 yılında çocukları aşılamak ve hastaları mayene etmek amacıyla Devlet köylere kadar doktor götürüyordu, köylüler ise Devlet bizi kısırlaştırmak istiyor diye ne aşı yaptırıyordu nede ilaç alıyordu çünkü öyle propagnda yapışlardı!

 

Bu yazıda aynı zihniyette devlet yoksul ve durumu iyi olmayan aileleri alıp yatılı okutmak istiyor,bunun adıda asimile oluyor !

 

Yani ne düşünüyorsunuz Allah aşkına,Türkiye Cumhuriyeti Devletinde ilk okul çocuklarına hangi dilde eğitim verilmesi gerekir.

 

Bu zihneyetler yüzünden İran'ı bir kez daha takdir ediyorum.

 

Taviz her zaman taviz doğurur !

Gönderi tarihi:

Sizin bu tutumunuz bana 1996 yılında Askerliğimi hatırlattı.

 

1996 yılında çocukları aşılamak ve hastaları mayene etmek amacıyla Devlet köylere kadar doktor götürüyordu, köylüler ise Devlet bizi kısırlaştırmak istiyor diye ne aşı yaptırıyordu nede ilaç alıyordu çünkü öyle propagnda yapışlardı!

 

Bu yazıda aynı zihniyette devlet yoksul ve durumu iyi olmayan aileleri alıp yatılı okutmak istiyor,bunun adıda asimile oluyor !

 

Yani ne düşünüyorsunuz Allah aşkına,Türkiye Cumhuriyeti Devletinde ilk okul çocuklarına hangi dilde eğitim verilmesi gerekir.

 

Bu zihneyetler yüzünden İran'ı bir kez daha takdir ediyorum.

 

Taviz her zaman taviz doğurur !

 

İran kapısı açık istediğiniz zaman gidebilirsiniz tutan yok,taviz dedinizde aklıma şu halkın kafasına indirmeyi planladıkları Balyoz geldi,orada aynen şu ifade yer alıyordu ''İstanbul ve doğu bölgelerinde olaylara İsrail'in Filistin'e uyguladığı şekilde en sert şekilde müdahale edilecektir'' İsrail'in Filistin halkına yaptıkları ortada yani sizde bizi bununla tehdit ediyorsanız merak etmeyin yakılan 4000 köy,sürgünlere yollanan milyonlar,hayatını kaybeden yüzbinler Filistini aratmıyor....

Gönderi tarihi:

İran kapısı açık istediğiniz zaman gidebilirsiniz tutan yok,taviz dedinizde aklıma şu halkın kafasına indirmeyi planladıkları Balyoz geldi,orada aynen şu ifade yer alıyordu ''İstanbul ve doğu bölgelerinde olaylara İsrail'in Filistin'e uyguladığı şekilde en sert şekilde müdahale edilecektir'' İsrail'in Filistin halkına yaptıkları ortada yani sizde bizi bununla tehdit ediyorsanız merak etmeyin yakılan 4000 köy,sürgünlere yollanan milyonlar,hayatını kaybeden yüzbinler Filistini aratmıyor....

Bunlar tarafın uydurma hikayeleridir,doğulu batılı deyipte ikilik yaratmayın, doğuysa ben doğuluyum hemde en doğusundan, Ardahandan başka il yok geride.

 

''İranın kapısı açık istediğiniz zaman gidebilirsiniz'' Bu sözleri bişler söylemiş olsaydık ''ya sev ya terket olacaktı''yani faşist olacktık.

 

Gerçi bu yakıştırmalar bizim için geçerli ,siz söylediğinizde demokratik anlamda söylemiş oluyorsunuz!

Gönderi tarihi:

ırkçılık yapmak kötü bişiydir,insan haklarına aykırıdır çünkü insanları bir tutmayıp onlar arasında ayrımcılık yapmak adalete ters düşer ve hasızlık olur işte dünya derin dünya devleti tarafından adil olmayan birşekilde ırkçı devletlere bölünmüştür oysaki hepimiz insanız hiç bir millete ayrımcılık yapılmadan dünya toprakları adil bir şekilde dünya üzerinde herkesin eşit hakka sahip olduğu bir düzen yaratmamız gerekmektedir yoksa dünyanın ırkçı devletlere bölünmesi doğru değildir ve insan hakkı ihlali demektir.

 

türkiye cumhuriyetide türk ırkçılığı yapmaktadır ve bumanada bir çok insan hakkı ihlali yapmıştır ve yapmaya devametmektedir ırkçı devletlere bölünmüş bir dünyada her zaman bu tür adaletsizlikler olacaktır taki ırkçılığın yapılmadığı adil bir düzen oluşturanadek.

Gönderi tarihi:

Son günlerde yine sistematik bir propaganda sinsi sinsi yürütülmekte ve YIBO'lar ile ilgili insanlarin beyinleri zehirlenmektedir.Bu sinsi propagandalar 1940 yilinda kurulmus ve 1954 yilinda kapatilmis olan Köy enstitüleri konusunu cagristiriyor.

 

YIBO (Yatili Ilkögretim Bölge Okullari)ve PIO (Pansiyonlu Ilkögretim Okullari) olmak üzere 300 bin ögrencinin egitimi gördügü ve ülke icin kacinilmaz yarari olan egitim kurumlaridir.

 

Bu okullara karsi sinsi bir propaganda yürütülmektedir.Bu propagandanin hedefinde yine halkimiz yani cocuklarimiz var,propagandanin niteligi ise cok cirkin ve siyasi amacli.Cirkinligi bu okullarda cinsel istismar yapildigi siyasi olusuda okullarin haliyle Milli Egitim Bakanligi'na bagli olmasi nedeniyle normal prosedüre uyulmasindan duyulan rahatsizliklar ki bunlarin basinda cocuklara "NE MUTLU TÜRK'ÜM DIYENE"nin söyletilmesi veya "TÜRK'ÜM DOGRUYUM..."söylettirilmesidir.Yani carpitmanin bu denli olmasi bile PKK'nin amaclari dogrultusundadir.

 

Dünya Egitimle ugrasan kesimlerinin hemfikir olduklari "TÜRKIYE'nin kacirdigi en büyük egitim projesi:KÖY ENSTITÜLERI"ne karsi yapilan propagandalarin YIBO'lara karsi ama farkli bir versiyonla yapiliyor olmasi bir rastlantimidir?Bence hayir.Bu propagandalari dün yapan kesimle bugün yapanlarin arasindaki fark bence iki kisinin giydigi gömlegin deseni ve rengi kadar bir farktir.Yani gömlek gömlektir fakat sadece rengi ve deseni degisik.

 

17 Nisan 1940 tarih,i Atatürk'ün egitim üzerine düsünüp kirsal kesimin egitimine cok yarari olduguna inandigi sistemin hayata gecirilis tarihidir Köy Enstitüleri'nin kurulusu ve Inönü'nün emriyle o zamanin Milli Egitim Bakani HASAN ALI YÜCEL tarafindan kuruldu.Ülke capinda sayilari 20'ye kadar cikti.

 

O dönemde UNESCO bu Köy Enstitülerini MODEL ÖRNEK OLARAK görüyordu.

 

Okyanus ötesi ülkelerin üstüne birde para verip kirsalda zoraki uygulamaya soktugu sistem bizde "Komünist yetistiriyor"diye kapatilmistir.

 

Komünistler öpsün onlari!

 

O dönemin güclü kalemlerinden Peyami Safa;"KÖY ENSTITÜLERI KOMÜNIST YETISTIRIYOR"diye yaziyordu yazilarini.

 

Nazim Hikmet'in siirleri okunuyor,Islama hakaret ediliyor deniyordu. Ve 1954 tarihinde DP tarafindan kapatilmistir.O güne kadar o okullardan mezun olan cok degerli bilim adamlari yetismistir ülkemize.

 

Ecevit Kibris harbinin popülerligi ile bir "TOPRAK REFORM'"u yapmak istedi gerceklestiremedi.Bunun adini andigi anda Köy Enstitüleri'ni yikan,agalar,hacilar,cemaatciler karsi ciktilar ve Ecevit'i basbakanliktan ettiler.Yillar gecti,Ecevit Köy-Kent projesi ile geldi.Ordu'ya bagli Mesudiye'de bu uygulamanin pilot bölgesi olarak calismalar basladi.Sosyal bakimdan kentlestirmeye calistigi köykent'ten 3 Kasim secimlerinde Ecevit'e sadece 3 OY cikti.

 

Ecevit hasta yataginda ziyaretine gelen Erdogan'a "KÖYKENT'I DEVAM ETTIRIN"ricasinda bulundu.Erdogan'in bu ricayi ne kadar ciddiye aldigini ise SIIRT'te kurulan güneydogu anadolu'nun ilk köykent projesinin iptal edilerek rafa kaldirilmasindan anliyoruz.

 

18 Köyün birlesmesiyle olusturulan ve 7 bin kisin in yasayacagi Eruh'a bagli Baggözü köykent'te verimli arazilerin kullanilmasina yönelik kadastro calismalari bile baslatilmis Dünya Bankasi'nin sagladigi 300 milyon Dolarlik krediye ragmen bu proje iptal edildi.

 

Agalar olmazsa iktidar olamayiz korkusu nedeniyle ECEVIT disinda hicbir siyasetci agalara dokunma cesaretini gösteremistir.

 

CYDD icinde ayni yikici propagandalar yapilmaktadir."KARI-KIZ SATIYORLAR"diyecek kadar seviyelerini düsürenler bu ülkenin insanlarinin aydinlanmasina karsi olanlardir.

 

Bugün YIBO'lara karsi cinsel istismar veya baska nedenlerle karsi calisma yapanlar "Köy Enstitülerinde gomonist kizlar oglanlara veriyor"diye propaganda yapanlarin torunlaridir.Degisen hicbirsey olmamistir.Dün neyse bugünde aynidir.Binalarin arabalarin yollarin teknigin gelismesi degildir önemli olan.Zihniyet degismedigi sürece kalkinmadan bahsedemeyiz.

 

not:Milli Egitim Bakanligi aldigi bir kararla YIBO'lari IBO yapiyor.YANI ILKÖGRETIM BÖLGE OKULLARI olacaklar ve ücretleri devlet tarafindan ödenmesi kaydiyla servislerle cocuklar okullara tasinacaklar.Yani bir tasimacilik sistemi olusturuluyor.Görmeye alisik oldugumuz "OKUL ARAC"lari artik o bölgelerdede olacak.Simdiden kazalarda öleceklerin ailelerine bassagligi diliyorum.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Biji.. Kürtler hala ne istiyor söylermisin?

Biz herşeyi verdik, artık gaspedilmiş hak muhabbetti de yapamazsınız yahu Kürtleşin istediğiniz kadar Kürt olun artık bişey diyen yok hala hak hukuk..

Gönderi tarihi:

Burada hala yibo'ları kötüleyeceğimize asırlardır bir toplumun feodal inatlarından töre adında kıtır kıtır birbirini kesmesinden bahsetsek ya? Güneş balçıkla sıvanmıyor kardeşim. gerici feodal inatlar yüzünden doğuda gerçekten ne kadar kurtarılmaya hakeden çocuk var biliyor musun?

 

8 çocuklu ailenin 4.süyüm ben de. he ne doğuda yetiştim ne de kürdüm ama kardeşlerimizden 3'ünü iyi eğitemedik, memnun değiliz kendilerinden. neden peki? çünkü bir ailede kardeş sayısı ne kadar çoksa içlerinden bir kaç fire verme ihtimali o kadar çok ! 5'imiz iyi eğitilirken 3 kardeşimizin hali bizi üzüyo. doğuda bu durum daha da vahim.

 

Kürtlerin aile planlamasına ihtiyacı vardır. kürtlerin feodal inatlarını bırakıp eleştirilebilme yetisini kazanabilmeleri lazım.

Gönderi tarihi:

yibolar kötü değil elbette insanların eğitiminde önemlidirler ama arkadaş bunlarda türk ırkçılığının aşılanmak istendiğini idda ediyor ve bence bunlarda ayrıca fethullah güleninde dinci ırklçı akımları benimsetilmeye çalışılıyor ama yibolar önemlidr bu kesin bir gerçek.

  • 13 yıl sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.