Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

EVRENİN GERÇEK FOTOĞRAFLARI


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

evapoplanet_hst.jpg

 

Buharlaşan Gezegen HD 209458b'de Su Bulunduğu İddia Edildi

Canlandırma Katkısı : Avrupa Uzay Dairesi, Alfred Vidal-Madjar (Paris Gök Fiziği Enstitüsü, Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi [CNRS]), ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : HD 209458b gezegeni buharlaşıyor. Kendi yıldızına o kadar yakın ki, ısınan havayuvarı uzaya doğru uzayıp gidiyor. Uzaklardaki bu gezegen sistemini inceleyen bilim adamları, şimdilerde serbest kalan gazlar arasında su buharı tespit ettiklerine inanıyorlar. Tartışmaya yol açan bu iddia, eğer doğruysa, güneş sisteminin ötesindeki bir gezegende su bulunduğuna dair ilk örnek ve yaşamın evrenin başka yerlerinde de sürdürülebilir olabileceğine yönelik yeni bir işaret olacaktır. HD 209458b sıcak Jüpiter türü bir sistem olarak bilinmektedir; çünkü sistem, Merkür türü bir yörüngede Jüpiter türü bir gezegen içermektedir. Suyun tespit edildiği iddiasında Hubble Uzay Teleskobu'ndan alınan tayfölçüm gözlemleri temel alınsa da, gezegen sistemi görüntülenebilmek için çok küçük ve sönüktür. Bu yüzden, HD 209458b sistemi yukarıda bir sanatçının gözünden gösterilmiştir. HD 209458b ve diğer güneşdışı gezegenlerin havayuvar bileşimleriyle ilgili araştırmalar devam etmektedir.

Gönderi tarihi:

ngc1672_hst.jpg

 

Çubuklu Sarmal Gökada NGC 1672

Katkı Sağlayanlar : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Hubble Miras Takımı (Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü [sTScI] / Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği [AURA])

Teşekkür : L. Jenkins (Goddard Uzay Uçuşları Merkezi [(GSFC] / Leicester Üniversitesi

Açıklama : Birçok sarmal gökada, merkezleri boyunca uzanan çubuklara sahiptir. Hatta kendi gökadamız Samanyolu'nun da gösterişsiz bir merkez çubuğunun olduğu düşünülmektedir. Çubuklu sarmal gökada NGC 1672, yukarıda, yörüngedeki Hubble Uzay Teleskobu tarafından çekilen ve kısa süre önce yayımlanan muhteşem detaylara sahip bir fotoğrafta görülüyor. Resimde görülebilenler arasında; koyu renkli lifler halinde toz şeritleri, parlak mavi renkli genç yıldız kümeleri, ışıldayan hidrojen gazından meydana gelen kırmızı salma bulutsuları, merkez boyunca uzanan ve yıldızlardan oluşan parlak uzun bir çubuk ile büyük bir olasılıkla çok büyük kütleli bir kara deliğe ev sahipliği yapan parlak ve canlı bir çekirdek sayılabilir. Işığın, yaklaşık 75.000 ışıkyılı genişliğindeki NGC 1672'den bize ulaşması yaklaşık 60 milyon yıl sürer. Kılıçbalığı (Dorado) Takımyıldızı yönünde yer alan NGC 1672, sarmal bir çubuğun bir gökadanın merkez bölgesinde yıldız oluşumuna nasıl bir katkıda bulunduğunu anlamak için incelenmektedir.

Gönderi tarihi:

OMC-Ver1_c720.jpg

 

NGC 5139: Omega Erboğa

Katkı ve Telif Hakkı : Martin Pugh

Açıklama : Erboğa (Centaurus), güney yarımküre göklerinin en etkileyici takımyıldızlarından biridir. Samanyolu, içerisindeki harikalar arasında Güneş'e en yakın yıldız sistemi Alfa Erboğa ile gökadamızdaki en büyük küresel yıldız kümesi Omega Erboğa'nın (diğer adıyla NGC 5139) da yer aldığı, gökteki bu geniş alandan akıp geçer. Yukarıdaki net teleskop görüntüsü, yaklaşık 10 milyon yıldızdan oluşan bu yıldız kümesinin merkez bölgesini gözler önüne sermektedir. Omega Erboğa, bizden yaklaşık 15.000 ışıkyılı uzaklıkta ve 150 ışıkyılı çapında olup, gökadamızın halesinde dolandığını bildiğimiz 150 civarındaki küresel yıldız kümesinin en büyüğüdür. Yıldız kümelerinin çoğu aynı yaşta ve aynı bileşime sahip yıldızlardan oluşuyor olsa da, esrarengiz Omega Erboğa çok çeşitli yaş ve kimyasal madde içeriğine sahip farklı yıldız topluluklarının varlığını ortaya koymaktadır. Aslına bakılırsa, Omega Erboğa Samanyolu ile birleşmekte olan küçük bir gökadanın geride kalan çekirdeği de olabilir.

Gönderi tarihi:

carina_hst.jpg

 

Hubble'dan Karina Bulutsusu

Katkı Sağlayanlar : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), N. Smith (Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley Yerleşkesi) ve diğerleri, ve Hubble Miras Ekibi (Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü [sTScI] / Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği [AURA])

Açıklama : Samanyolu'nun en parlak kısımlarından birinde, içinde en garip şeylerin meydana geldiği bir bulutsu yer almaktadır. Karina'daki büyük bulutsu olarak bilinen NGC 3372, çok büyük kütleli yıldızlara ve değişen bir bulutsuya ev sahipliği yapmaktadır. Bu bulutsunun içindeki en güçlü yıldız olan Eta Karina, 1830'larda gökyüzündeki en parlak yıldızlardan biriydi; ancak daha sonra etkileyici bir biçimde sönükleşti. Merkezin solunda görülen Anahtar Deliği Bulutsusu, bilinen en büyük kütleli yıldızların çoğunu içermektedir ve onun da görüntüsü değişmiştir. Karina Bulutsusu'nun tamamı 300 ışıkyılının üzerinde bir alanı kaplamakta olup, Karina Takımyıldızı içerisinde yaklaşık 7500 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Yukarıda görülen, Karina Bulutsusu'nun şimdiye kadar çekilmiş en detaylı görüntüsüdür. Sonradan renklendirilmiş olan bu görüntü, Hubble Uzay Teleskobu tarafından çekilmiş 48 yüksek çözünürlüklü karenin birleştirilmesinden meydana gelmiş ve teleskobun 17. yıl dönümü şerefine yayımlanmıştır. Resmin geniş açılı ve açıklamalı sürümü ile yakınlaştırılabilir sürümü de mevcuttur.

Gönderi tarihi:

m81deep_hallas720.jpg

 

Büyükayı'daki M81

Katkı ve Telif Hakkı : Tony Hallas

Açıklama : Dünya gezegeninin gökyüzündeki en parlak gökadalardan biri olan ve boyutları bakımından Samanyolu'na benzeyen büyük ve güzel sarmal M81, kuzey takımyıldızı Büyükayı içerisinde, 11,8 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Bölgenin dikkate değecek ölçüde derine inen bu görüntüsü, parlak sarı çekirdekteki detayları ortaya çıkarmasının yanı sıra, gökadanın muhteşem mavi sarmal kolları ve geniş toz şeritleri boyunca uzanan daha soluk özellikleri de göstermektedir. M81'in üzerinde, en tepedeki büyük ve pembemsi bir yıldız oluşum bölgesinde, kendisine eşlik eden cüce Holmberg IX gökadası bulunmaktadır. Resimde M81 ve Holmberg IX, Samanyolu gökadamızın ön plan yıldızlarının arasından görülürken, ayrıca çok daha sönük ve karmaşık bir toz bulutu arasından da görülmektedir. Tam olarak keşfedilmemiş olan bu bulutlar, büyük bir ihtimalle bizden birkaç yüz ışıkyılı ötededir ve gökadamızın düzlemi üzerinde yer almaktadır. Görüntünün her tarafına ama özellikle de sağ tarafa dağılmış olan bu toz bulutları, Samanyolu yıldızlarından gelen toplu ışığı yansıtmaktadır ve bu bulutlara bütünleşmiş değişken bulutsular adı verilmiştir.

Gönderi tarihi:

heic0407a_hst.jpg

 

NGC 6302 : Büyük, Parlak, Böcek Bulutsusu

Katkı Sağlayanlar : A. Zijlstra (Manchester Üniversitesi) ve diğerleri, Avrupa Uzay Dairesi (ESA), ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Dünya gezegeninde geceleri gökyüzünde görülen parlak kümelere ve bulutsulara genellikle çiçek ve böcek adları verilir ve NGC 6302 de bir istisna oluşturmuyor. Bu olağan dışı gezegenimsi bulutsunun mor ötesi dalga boyunda pırıl pırıl parlayan ama çörek biçimindeki yoğun bir toz perdesi ile gözlerden gizlenen merkezi yıldızı, yaklaşık 250.000 santigrat derecelik yüzey ısısıyla olağanüstü ölçüde sıcaktır. Yukarıdaki görüntü, ölmekte olan yıldıza ait bulutsunun Hubble Uzay Teleskobu tarafından kaydedilmiş, etkileyici ölçüde ayrıntılı yakın çekimidir. İyonlaşmış parlak bir gaz çukurunu yarıp geçerek, merkezi yıldızı çevreleyen çörek biçimindeki toz tabakası, bizim bakış açımıza göre neredeyse tam yandan görülen yukarıdaki manzaranın sağ üst köşesinde yer almaktadır. Kısa bir zaman önce, bu sıcak yıldızın tozlu uzay örtüsü içerisinde moleküler hidrojen tespit edildi. NGC 6302, örümcekbilim açısından doğru takımyıldız olan Akrep Takımyıldızı içerisinde, yaklaşık 4000 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır.

Gönderi tarihi:

carina06_hst.jpg

 

Hubble'dan Karina Bulutsusu

Katkı Sağlayanlar : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), N. Smith (Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley Yerleşkesi) ve diğerleri, ve Hubble Miras Ekibi (Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü [sTScI] / Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği [AURA])

Açıklama : Yukarıdaki yıldızlararası canavarın kafasında duran şey, onu yavaşça yok eden bir yıldızdır. Gerçekte hareketsiz bir gaz ve toz sütunu olan bu canavarın uzunluğu, bir ışıkyılından fazladır. Işık geçirmeyen toz içerisinden kendisi görülemeyen yıldız, enerji yüklü parçacık ışınları fırlatarak kısmen patlamaktadır. Buna benzer destansı savaşlar, bir yıldız oluşum bölgesi olan Karina Bulutsusu'nun her yerinde sürmektedir. Yıldızlar sonunda bu savaşı kazanacak, önümüzdeki 100.000 yılda içinde bulundukları yaratılış sütunlarını yok edecek ve yeni bir açık yıldız kümesi ile son bulacaktır. Resimdeki pembe noktalar, kendi doğum canavarlarının henüz serbest bıraktığı yeni oluşmuş yıldızlardır. Yukarıdaki görüntü, Karina Bulutsusu'nun Hubble Uzay Teleskobu tarafından çekilen ve geçtiğimiz hafta içerisinde yayımlanan yüksek detaya sahip mozaik görüntüsünün yalnızca küçük bir parçasıdır. Yıldız fıskiyelerinin teknik adı, Herbig-Haro nesneleridir. Bir yıldızın nasıl olup da bir Herbig-Haro fıskiyesi yarattığı, halen devam etmekte olan bir araştırma konusudur; ancak bu konu büyük bir ihtimalle merkezi bir yıldızın etrafında dönen bir yığılma diski ile ilişkilidir. İkinci bir etkileyici Herbig-Haro fıskiyesi görüntünün alt kısmında görülebilmektedir.

Gönderi tarihi:

sombrero_composite.jpg

 

Tayfın Bir Ucundan Diğer Ucuna Meksikalı Şapkası Gökadası

Katkı Sağlayanlar : X-Işını : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) / Massachusetts Üniversitesi (UMass) / Q.D.Wang ve diğerleri; Optik : NASA / Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü (STScI) / Gökbilim Araştırması İçin Üniversiteler Birliği (AURA) / Hubble Miras Takımı;

Kırmızı Ötesi : NASA / Jet İtiş Gücü Laboratuvarı - Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (JPL-Caltech) / Arizona Üniversitesi / R. Kennicutt / Spitzer Kırmızı Ötesi Yakın Gökadalar Araştırması (SINGS)

Açıklama : Örtücü tozlardan meydana gelen geniş halkası ve şapkaya benzer görüntüsüyle, adına uygun bir şöhrete sahip olan Meksikalı Şapkası Gökadası (diğer adıyla sarmal gökada M104); uzayda yer alan üç büyük gözlemevinden gelen ve elektromanyetik tayfın büyük bir kısmını kapsayan bu eşsiz birleşik görüntünün konusunu oluşturuyor. Meksikalı Şapkası'nın yüksek enerjili x-ışını salımını (mavi) inceleyen Chandra'nın katkısı, gökadanın merkezinden 60.000 ışıkyılı uzaklığa kadar uzanan yaygın, seyrek ve sıcak gazın varlığını ortaya koyuyor. Hubble'ın optik görüntüsü (yeşil), Meksikalı Şapkası'nın neredeyse yandan görülen ve gökadanın parlak çekirdeğinde belirgin bir şişkinlik yaratan yıldız topluluğundan gelen daha tanıdık salımı gösteriyor. Diğer dalga boylarındaki ışığı engelleyen geniş toz halkaları, Spitzer Uzay Teleskobu'ndan gelen bu kırmızı ötesi katkıda (kırmızı) parıldıyor. Meksikalı Şapkası Gökadası, geniş Başak Gökada Kümesi'nin güney kenarına yakın bir yerde, yaklaşık 28 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır.

Gönderi tarihi:

r136_hst.jpg

 

Yıldız Kümesi R136 Dolup Taşıyor

Katkı Sağlayanlar : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), J. Trauger (Jet İtiş Gücü Laboratuvarı [JPL]), J. Westphal (Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü)

Açıklama : Yıldız oluşum bölgesi 30 Kılıçbalığı'nın merkezinde, bilinen en büyük, en sıcak, en büyük kütleli yıldızlardan meydana gelmiş olan çok büyük bir küme yer almaktadır. R136 yıldız kümesi olarak bilinen bu yıldızlar ile kümenin etrafını saran bulutsunun bir bölümü, Hubble Uzay Teleskobu'ndan alınan bu muhteşem görünür ışık görüntüsünde resmedilmiştir. 30 Kılıçbalığı'nda yer alan ve Tarantula Bulutsusu olarak da bilinen gaz ve toz bulutları, bu sıcak küme yıldızlarından esen güçlü rüzgârlar ve mor ötesi ışıma ile uzatılmış biçimler halinde şekillendirilmiştir. 30 Kılıçbalığı (Doradus) Bulutsusu, yalnızca 170.000 ışıkyılı uzaklıkta bulunan komşu gökada Büyük Macellan Bulutu içerisinde yer almaktadır.

Gönderi tarihi:

catseye2_hst.jpg

 

Hubble'dan Kedi Gözü Bulutsusu

Katkı Sağlayanlar : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Hubble Avrupa Uzay Dairesi Bilgi Merkezi (HEIC) ve Hubble Miras Ekibi (Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü [sTScI] / Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği [AURA])

Açıklama : Yıldızlararası uzaya dik dik bakmakta olan albenili Kedi Gözü Bulutsusu, Dünya'dan üç bin ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Klasik bir gezegenimsi bulutsu olan Kedi Gözü (NGC 6543), güneş benzeri bir yıldızın ömründeki kısa süreli fakat bir o kadar da görkemli, nihai bir aşamayı temsil etmektedir. Bulutsunun ölmekte olan merkezi yıldızı, tozdan meydana gelen ve eş merkezli kabuklardan oluşan dıştaki bu basit deseni, bir dizi düzenli kasılma sonucu dış katmanlarını fırlatarak meydana getirmiş olabilir. Ancak, içerideki daha karmaşık ve güzel yapının oluşumu tam olarak anlaşılamamıştır. Hubble Uzay Teleskobu'ndan alınan yukarıdaki net görüntüde son derece açık bir şekilde görülen bu gerçek uzay gözü, yarım ışıkyılından biraz daha geniştir. Kedi Gözü'nün içine gözlerini dikip bakan gökbilimciler, tabii ki, yaklaşık beş milyar yıl sonra evriminde gezegenimsi bulutsu aşamasına girecek olan Güneşimizin kaderine bakıyor da olabilirler.

Gönderi tarihi:

ngc1333_noao.jpg

 

Yansıma Bulutsusu NGC 1333'ün Merkezinde

Katkı ve Telif Hakkı : T. Rector (Alaska Anchorage Üniversitesi), H. Schweiker, Wisconsin-Indiana-Yale Üniversiteleri ve NOAO Gözlemevi (WIYN), ABD Ulusal Optik Gökbilim Gözlemevi (NOAO), Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği (AURA), ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF)

Açıklama : NGC 1333'ün merkezinde bulunan toz öylesine kalındır ki, oluşmakta olan yıldızları çok zor görebilirsiniz. Diğer taraftan, yıldızları saklayan aynı toz bulutları, bunların optik ışınlarını yansıtarak, NGC 1333'e bir yansıma bulutsusunun genel işareti olan ağırlıklı mavi ışımayı sağlar. Bulutsunun yukarıda görülen yüksek detaylı görüntüsü, kısa zaman önce Arizona / ABD'de yer alan Kitt Peak'teki 4 metrelik Mayall teleskobuyla çekildi ve gökbilimci Stephen Strom'un emekliliği şerefine yayımlandı. Görüntünün tepesinde, ağırlıklı olarak parlak ve büyük kütleli yıldızlardan gelen ışığı yansıtan dev mavi toz bölgeleri görülüyor. Ortadaki kalın tozun arasından görülen ise yalnızca yeni oluşan yıldızlar değil, aynı zamanda kısa bir süre önce oluşan bu genç yıldızlardan gelen ışık ve rüzgârlarla enerji yüklenen kırmızı fıskiyeler ve kırmızı renkte ışıyan gazdır. NGC 1333 bulutsusu, yaşları bir milyon yıldan daha az olan, yeni oluşmuş yüzlerce yıldız içermektedir. NGC 1333 yansıma bulutsusu, Kahraman (Perseus) Takımyıldızı yönünde, yaklaşık 1000 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır.

Gönderi tarihi:

m65_wendel_c720.jpg

 

Messier 65

Katkı ve Telif Hakkı : Volker Wendel

Açıklama : M65, 18 yüzyılda yaşamış olan evrensel turist Charles Messier tarafından derlenmiş meşhur gökbilim kataloğunun 65. sırasında yer alan, büyük ve güzel, sarmal bir gökadadır. Bu gökada, aynı zamanda, yaklaşık 35 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer alan ve Aslan Üçlüsü olarak da bilinen, resmedilmeye değer sarmal gökada üçlüsünün bir üyesidir. M65'in bu net görüntüsü, sıkıca sarılmış sarmal kolları ve yaşlı bir yıldız topluluğundan gelen sarı ışığın hüküm sürdüğü çekirdeğinin içerisine kadar uzanan toz şeritleri ile birlikte, gökadayı olağanüstü detaylı olarak gözler önüne sermektedir. Aslına bakılırsa M65, kütleçekimsel olarak etkileşimde bulunabilmek için (burada görülmeyen) diğer iki gökadaya yeterince yakın olsa da, Aslan Üçlüsü'nün en az etkilenen üyesi gibi görünmektedir. Bizim bakış açımıza göre tam yandan görünüşe çok yakın duran M65, büyüklük olarak Samanyolu Gökadamıza benzer biçimde, yaklaşık olarak 100.000 ışıkyılı genişliğindedir.

Gönderi tarihi:

m81_hst.jpg

 

Hubble'dan Parlak Sarmal Gökada M81

Katkı Sağlayanlar : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA) ve Hubble Miras Ekibi (Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü [sTScI] / Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği [AURA])

Açıklama : Hubble Uzay Teleskobu, yakınlarda yer alan M81 gökadasının görülmeye değer yeni bir görüntüsünde, birbirinden ayrı yıldızlarını gözler önüne serdi. Buradaki beceri, Edwin Hubble'ın 1920'lerde Wilson Dağı'nda yer alan 254 santimetrelik Hooker Teleskobu ile çektiği ve komşu gökada M31'deki yıldızları ayrıştırabildiği tarihi görüntülerle aynıdır. Edwin Hubble, M31'in, yakınlarda dönen girdap biçiminde bir gaz yığınından çok, Samanyolu Gökadamıza benzer tam bir gökada olduğunu ispat edebilmek için, Sefe türü değişen yıldızları kullanabilmişti. Hubble Uzay Teleskobu tarafından görünür ışıkta çekilen yukarıdaki görüntü, Galex'ten alınan mor ötesi, Spitzer'den alınan kırmızı ötesi ve Chandra'dan alınan x-ışını görüntüleri ile birlikte kullanılarak, M81'in tarihi boyunca yıldızların nasıl oluştukları ve yok oldukları incelenmektedir. Işığın M81'den bize ulaşması yaklaşık 12 milyon yıl sürmektedir. M81, bir dürbün kullanılarak, Büyük Ayı (Ursa Major) Takımyıldızı yönünde görülebilir.

Gönderi tarihi:

eclipse99_mir.jpg

 

Tutulan Dünya'ya Dönüp Bakmak

Katkı Sağlayanlar : Mir 27 Tayfası; Telif Hakkı : Fransa Ulusal Uzay Araştırmaları Merkezi (CNES)

Açıklama : Bir güneş tutulması sırasında Dünya işte böyle görünüyor. Ay'ın gölgesi, Dünya'nın bir kısmını karartırken görülebiliyor. Bu gölge, Dünya üzerinde yaklaşık olarak saatte 2000 kilometre hızla ilerliyor. Tam güneş tutulmasını yalnızca bu koyu renkli gölgenin merkezine yakın olan gözlemciler görebilir; diğerleri ise Güneş'in yalnızca bir parçasının Ay tarafından kapanmış olduğu bir parçalı tutulma görür. 11 Ağustos 1999 tarihindeki güneş tutulmasının bu muhteşem görüntüsü, Mir uzay istasyonundan çekilen son görüntülerden biriydi. Henüz kanıtlanmış olmasa da, sol üst tarafta görülen iki parlak nokta muhtemelen Jüpiter ve Satürn. Mir uzay istasyonu 2001 yılında kontrollü bir şekilde yeniden havayuvara sokularak yörüngesinden çıkarıldı.

Gönderi tarihi:

eris_lombry.jpg

 

Eris : Plüton'dan Çok Daha Büyük Kütleli

Katkı ve Telif Hakkı : Thierry Lombry

Açıklama : Şu anda Güneş'in çevresinde Plüton'un iki katı uzaklığında bir yörüngede dolanan cüce gezegen Eris'in, Plüton'dan %27 daha büyük bir kütleye sahip olduğu belirlendi. Bu kütle, Eris'in uydusu Dysnomia'nın yörünge süresi ölçülerek hesaplandı. Dünya üzerinde yer alan Keck Teleskoplarından alınan görüntüler, Hubble Uzay Teleskobu'ndan alınan mevcut görüntülerle birleştirildiğinde, Dysnomia'nın yaklaşık 16 gün süren, neredeyse dairesel bir yörüngeye sahip olduğu görülüyor. Kırmızı ötesi görüntüler, yalnızca bir yıl önce kataloglara 2003 UB313 olarak giren Eris'in, gerçekte Plüton'dan daha büyük bir çapa sahip olduğunu da daha önceden göstermişti. Eris'in yörünge düzlemi, güneş sistemi gezegenlerinin yörünge düzleminin epey dışında. Bilimsel yönü kuvvetli bir sanatçı, yukarıdaki çizimde, Güneş'in etrafındaki yörüngelerinde dolanan Eris ve Dysnomia'yı hayal edip, resmetmiş. Plüton'a doğru yoluna devam eden robot uzay aracı New Horizons (Yeni Ufuklar) kısa bir zaman önce Jüpiter'in yanından geçmiş olsa da, şu anda Eris'e yönelik olarak planlanmış bir uzay seferi mevcut değil.

Gönderi tarihi:

lagoon_fernandez.jpg

Gaz, Toz ve Yıldızlar İçerisindeki Deniz Kulağı Bulutsusu

Katkı ve Telif Hakkı : Antonio Fernandez

Açıklama : Deniz Kulağı Bulutsusu'ndaki yıldızlar gaz ve toz savaşı veriyor ama kazanan fotoğrafçılar oluyor. M8 olarak da bilinen bu fotojenik bulutsu, Yay Takımyıldızı yönünde, dürbünsüz bile görülebilmektedir. Enerji dolu yıldız oluşum süreçleri yalnızca renkleri değil, karmaşa da yaratmaktadır. Kırmızı renkte ışıldayan gaz, yüksek enerjili yıldız ışıklarının yıldızlararası hidrojen gazına çarpması sonucu ortaya çıkmaktadır. M8'i dantel gibi kaplayan koyu renkli toz şeritleri, soğuk dev yıldızların havakürelerinde ve üstnova patlamalarının kalıntılarında oluşmuştur. Bugün M8'den bize gelen ışık, yaklaşık olarak 5000 yıl önce yola çıkmıştır. Işığın M8'in bu bölgesini boydan boya geçmesi, yaklaşık olarak 50 yıl sürmektedir.

Gönderi tarihi:

m31-irac_cx38.jpg

 

Kırmızı Ötesi Dalga Boyunda Zincirli Prenses (Andromeda)

Katkı Sağlayanlar : Pauline Barmby (Harvard-Smithsonian Gök Fiziği Gözlemevi) ve diğerleri, Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech), ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Spitzer Uzay Teleskobu'ndan alınan bu detaylı ve geniş açılı görüntü, yalnızca 2,5 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer alan büyük sarmal gökada Zincirli Prenses'teki tozlardan (kırmızı) ve yaşlı yıldızlardan (mavi) gelen kırmızı ötesi ışığı göstermektedir. Aslına bakarsanız, Samanyolumuzun iki katından büyük çapı ile Zincirli Prenses, yakınlarımızda yer alan gökadaların en büyüğüdür. Zincirli Prenses'in genç ve parlak yıldız nüfusu, onun görünür ışık görüntülerindeki geniş kapsamlı sarmal kollarını belirler. Fakat buradaki kırmızı ötesi görüntü, genç yıldızlar tarafından ısıtılan topak topak toz şeritlerini gökada merkezinin daha da yakınına doğru eserken, açık seçik gözler önüne seriyor. Zincirli Prenses'in kırmızı ötesi parlaklığını ve yıldız sayısını keşfetmek için hazırlanan bu mozaik görüntünün tamamı, yaklaşık 3000 ayrı kareden oluşturulmuştur. İki küçük uydu gökada, NGC 205 (altta) ve M32 (üstte) de birleştirilmiş görüntüye dahil edilmiştir. Elde edilen veriler, Zincirli Prenses'in (M31 olarak da bilinir), Samanyolu'nun 400 milyarlık yıldız sayısıyla karşılaştırıldığında, 1 trilyon civarında yıldıza ev sahipliği yaptığını göstermektedir.

Gönderi tarihi:

m83_gendler.jpg

 

Sarmal Gökada M83 : Güney Fırıldağı

Katkı ve Telif Hakkı : Robert Gendler ve Stephane Guisard

Açıklama : M83, gökyüzünde bize en yakın ve en parlak sarmal gökadalardan biridir. Suyılanı Takımyıldızı içerisinde dürbünle görülebilen gökadanın görkemli sarmal kolları, adının Güney Fırıldağı olmasına neden olmuştur. 250 yıl önce keşfedilmesine rağmen, M83'ün yakınlarda yer alan bir gaz bulutu olmayıp, kendi gökadamız Samanyolu'na çok benzeyen bir çubuklu sarmal gökada olduğu çok daha sonraları anlaşılabilmiştir. Resmi yukarıda görülen M83, hepsi bizden yaklaşık 15 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer alan ve aralarında Erboğa A ve NGC 5253'ün de bulunduğu bir grup gökadanın önde gelen bir üyesidir. M83'ün içerisinde şimdiye kadar birkaç parlak üstnova patlaması kaydedilmiş; merkezinde ise çekirdeği çevreleyen ilgi çekici bir çift halka keşfedilmiştir.

Gönderi tarihi:

foursuns_spitzer.jpg

 

HD 98800'ün Dört Güneş'i

Canlandırma Katkısı : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) / Jet İtiş Gücü Laboratuvarı-Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (JPL-Caltech) / T. Pyle (Spitzer Bilim Merkezi [sSC])

Açıklama : Gökyüzünde dört Güneş'e birden sahip olmak nasıl bir şey olurdu? HD 98800 sistemindeki gezegenler, eğer mevcut iseler, böyle bir manzaraya sahip olacaklardır. HD 98800, Samanyolu Gökadası'nın bizimle aynı bölgesinde ve bizden yalnızca 150 ışıkyılı ötede yer alan, çoklu bir yıldız sistemidir. Yıllardır HD 98800 sisteminin bir çifti toz diski ile çevrelenmiş olmak üzere, iki tane çift yıldıza sahip olduğu biliniyordu. Yıldız çiftleri birbirlerinden yaklaşık 50 GB (gök birimi) uzaklıkta yer alıyorlar ki; mukayese edebilmek için Plüton'un yörüngesinin hemen dışında denilebilir. Bununla birlikte, Dünya'nın çevresinde yörüngede olan Spitzer Uzay Teleskobu'ndan alınan kırmızı ötesi ışıkta kaydedilmiş yakın tarihli veriler, bahse konu toz diskinin, disk içerisinde yer alan gezegenler tarafından temizleniyor olması muhtemel görünen boşluklara sahip olduğunu gösteriyor. Eğer öyleyse, gezegenlerden birinin yörüngesi, Mars'ın bizim güneş sistemimizdeki uzaklığına benzer bir uzaklıkta gibi görünüyor. Yukarıdaki resim, bir sanatçının, yakınlardaki bir gözlemci için HD 98800'ün nasıl görünüyor olabileceğini betimleyen çizimi görülüyor.

Gönderi tarihi:

M64_RC_tamanti_c800.jpg

 

M64 : Siyah Göz Gökadası

Katkı ve Telif Hakkı : Andrea Tamanti

Açıklama : Yukarıdaki parlak, güzel sarmal gökada, bazen Siyah Göz Gökadası olarak da bilinen Messier 64'tür. M64, 17 milyon ışıkyılı ötede, kuzeyin bakımlı takımyıldızı Berenis'in Saçı'nda yer alır. M64'ün merkez bölgesinin kenarı boyunca uzanan ve gökadaya siyah göz görüntüsünü veren koyu renkli bulutlar, yıldız oluşumu ile ilişkilendirilen devasa boyutlarda örtücü toz bulutlarıdır. Ancak bunlar gökadanın tek olağan dışı özelliği değildir. Yapılan gözlemler, M64'ün aslında, biri içteki 3000 ışıkyıllık, diğeri ise dıştaki 40.000 ışıkyıllık alana yayılıp, eş merkezli ve birbirinin tersi yönde dönen iki yıldız sisteminden meydana geldiğini göstermektedir. Bu tozlu siyah göz ve tuhaf dönüş, büyük bir ihtimalle iki farklı gökadanın bir araya gelmesinin bir sonucudur.

Gönderi tarihi:

helixdeep_hambsch720.jpg

 

NGC 7293 : Helis Bulutsusu

Katkı ve Telif Hakkı : Görüntüleme - Josch Hambsch, Görüntü İşleme - Karel Teuwen

Açıklama : Dünya'dan yalnızca yedi yüz ışıkyılı uzaklıkta, Kova Takımyıldızı içerisinde yer alan güneş benzeri bir yıldız ölüyor. Bu yıldızın son birkaç bin yılı, yıldız evriminin bu son evresinin tipik bir örneği olan, yakınımızda yer alan ve iyice incelenmiş bulunan gezegenimsi bulutsu Helis'i (NGC 7293) meydana getirmekle geçmiştir. Bulutsunun bu dikkate değer ölçüde derinlikli görüntüsünü ortaya çıkarmak için neredeyse 11 saatlik poz süresi harcanmıştır. Görüntü, Helis'in yaklaşık 3 ışıkyılı genişliğindeki parlak iç kısımlarının detaylarını olduğu kadar, ona yaklaşık 6 ışıkyıllık bir genişlik sağlayan dış halesinin soluk detaylarını da göstermektedir. Helis'in merkezindeki beyaz nokta, bu gezegenimsi bulutsunun sıcak, merkezi yıldızıdır. İlk bakışta basit görünümlü bir bulutsu olan Helis'in, şaşırtıcı derecede karmaşık bir geometriye sahip olduğu daha yeni anlaşılmaktadır.

Gönderi tarihi:

m17x800ignacio.jpg

 

Yıldız Fabrikası Messier 17

Katkı ve Telif Hakkı : Ignacio de la Cueva Torregrosa

Açıklama : Yıldız rüzgârları ve ışıma ile biçimlendirilen ve Messier 17 olarak bilinen bu yıldız fabrikası, bulutsu bakımından zengin Yay Takımyıldızı içerisinde, yaklaşık 5500 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Yukarıdaki görüntünün 30 yay dakikalık görüş alanı, bu uzaklıkta, neredeyse 50 ışıkyıllık bir alanı kapsamaktadır. M17'nin kendi gaz ve toz birikiminden ortaya çıkan sıcak, büyük kütleli yıldızlardan gelen rüzgâr ve enerji yüklü ışık, geriye kalan yıldızlararası malzemeyi yavaşça parçalayarak, bu mağaramsı görünümü ve dalgalı biçimleri yaratmıştır. Bu muhteşem resimde görülen renkler, bulutsu içerisinde yer alan ve enerji yüklü yıldız ışıklarıyla harekete geçen belli başlı elementlerden salınan ışığı vurgulayabilmek için özellikle seçilmiştir. Kırmızı renk kükürtten gelen salımı, yeşil hidrojenden geleni ve mavi de oksijenden geleni göstermektedir. M17 ayrıca Omega Bulutsusu veya Kuğu Bulutsusu olarak da bilinmektedir.

Gönderi tarihi:

perseids_bruenjes.jpg

 

Yağan Kahramanlar

Katkı ve Telif Hakkı : Fred Bruenjes

Açıklama : Bu gece, akan yıldız yağmuru görmek için uygun bir gece. Kuyrukluyıldız tozu Dünya gezegeninin üzerine yağacak ve her yıl tekrarlanan Kahraman akan yıldız yağmuru sırasında karanlık gökyüzünde iz bırakacaklar. Gökbilimci Fred Bruenjes 11/12 Ağustos 2004 gecesi, bir taraftan beklenmekte olan bu uzay olayının tadını çıkarırken, bir taraftan da geniş açılı bir mercek kullanarak yaklaşık 6 saati kapsayan, 30'ar saniyelik birçok resim çekti. Akan yıldız parlamalarını yakalamış olan bu kareleri birleştirildiğinde, Fred yaz Kahramanlarına ait bu etkileyici görüntüyü elde etti. Kuyrukluyıldız tozunun parçacıkları aslında birbirlerine paralel hareket ediyor olsa da, sonuçta meydana gelen akan yıldız yağmuru, Kahraman Takımyıldızı içerisinde tek bir noktadan saçılıyormuş gibi görünmektedir. Bu saçılma etkisi, paralel çizgilerin belirli bir yerde birleşiyor gibi görünmesinde olduğu gibi, perspektif ile ilgili bir olgudur. Bruenjes, bu birleşik resim içerisinde, tam tepeye yakın görünen de dahil olmak üzere, tam 51 akan yıldız olduğunu bildirmiş. Bu yıl, Kahraman akan yıldız yağmurunun bu gece yarısından sonra, yani 12 Ağustos'un aysız sabahının ilk saatlerinde tepe noktasına ulaşması bekleniyor.

Gönderi tarihi:

trifid_gabany.jpg

 

Yıldızlar ve Toz İçindeki Üç Boğumlu Bulutsu

Katkı ve Telif Hakkı : R. Jay GaBany (Cosmotography.com)

Açıklama : Sözle ifade edilemeyecek bir güzellik ile hayal bile edilemeyecek bir karmaşa Üç Boğumlu Bulutsu içerisinde aynı anda bir arada bulunabilir. M20 olarak da bilinen bu fotojenik bulutsu, iyi bir dürbün ile Yay Takımyıldızı yönünde görülebilmektedir. Yıldız oluşumunun enerji dolu süreci, yalnız renkleri değil, karmaşayı da beraberinde getirmektedir. Kırmızı renkte ışıldayan gaz, yüksek enerji ile yüklü yıldız ışığının yıldızlararası hidrojen gazına çarpması sonucu ortaya çıkmaktadır. M20'yi dantel gibi saran koyu renkli toz lifleri ise soğuk dev yıldızların havakürelerinde ve üstnova patlamalarından arta kalan enkaz yığınlarında ortaya çıkmaktadır. Parlak ve genç yıldızlardan hangilerinin mavi renkteki yansıma bulutsusunu aydınlattığı halen araştırılmakta olan bir konudur. Her ne kadar tam uzaklığı hâlâ bilinmese de, M20'den gelen bugün gördüğümüz ışık belki de 3000 yıl önce yola çıkmıştır. Işığın M20'yi bir uçtan diğer uca aşması ise yaklaşık 50 yıl sürmektedir.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.