Φ ....DAVET.... Gönderi tarihi: 2 Mart , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 2 Mart , 2006 Sayın DAVET; cevabımı yeteri kadar açık yazdım. Anlamamış olmanıza ihtimal vermiyorum. Bu ayette açık ve net olarak, Tanrının insanı tepeden tırnağa yeniden yaratabileceğini anlatıyor. Başka izahı yoktur... sevgili yam yam ben sizin anlatmak istediğinizi gayet iyi anladım.dediğiniz gibi tabiki Allah'ın kudreti anlatılıyor ve bakın parmak uçlarına dikkat çekiliyor. Evet bizim, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter.(Kıyamet 4) dipnot:diğer canlılara göre insanın el ve parmakları daha mükemmel yapıdadır.hele parmak ucu izlerinin tüm insanlarda birbirinden farklı oluşu gözönüne alınacak olursa,ayetin üzerinde durduğu noktanın önemi anlaşılır. sevgiler Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 2 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 2 Mart , 2006 sevgili yam yam ben sizin anlatmak istediğinizi gayet iyi anladım.dediğiniz gibi tabiki Allah'ın kudreti anlatılıyor ve bakın parmak uçlarına dikkat çekiliyor. Evet bizim, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter.(Kıyamet 4) dipnot:diğer canlılara göre insanın el ve parmakları daha mükemmel yapıdadır.hele parmak ucu izlerinin tüm insanlarda birbirinden farklı oluşu gözönüne alınacak olursa,ayetin üzerinde durduğu noktanın önemi anlaşılır. sevgiler Sanırım siz beni gerçekten anlamıyorsunuz... Zihinsel esaretin bu noktaya kadar gelmiş olması beni dehşete düşürdü. Son mesajınızı okurken, delinin attığı taşı çıkarmaya çalışan kırk akıllının yerinde hissettim kendimi.. Ama ben, o taşı çıkarmak için uğraşmaya devam edeceğim... Alıntı
Φ ....DAVET.... Gönderi tarihi: 2 Mart , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 2 Mart , 2006 Sanırım siz beni gerçekten anlamıyorsunuz... Zihinsel esaretin bu noktaya kadar gelmiş olması beni dehşete düşürdü. Son mesajınızı okurken, delinin attığı taşı çıkarmaya çalışan kırk akıllının yerinde hissettim kendimi.. Ama ben, o taşı çıkarmak için uğraşmaya devam edeceğim... sizi anlıyorum ama saygısızlığınızı anlamıyorum.hangi hakla hakaret ediyorsunuz???? son mesajımda zorunuza giden nedir??? hakaretlerinizi aynen iade ediyorum.dilediğiniz kadar baltalamaya çalışın yapamayacaksınız. Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Taşı çıkarmak için uğraşana bak.. Neyse yaa kaldığımız yerden devam.. Evrenin yaratılışı, önceki konuda da belirttiğimiz gibi Big Bang denilen büyük bir patlama ile başlamıştır ve o zamandan beri evren genişlemektedir. Bilim adamları evrenin kütlesi yeterli miktara ulaştığında, çekim kuvvetleri nedeni ile bu genişlemenin duracağını ve bunun evrenin kendi içine çökmeye, büzülmeye başlamasına sebep olacağını bildirmektedirler.3 Büzülen evrenin de, sonunda "Big Crunch" (Büyük Çöküş) denilen çok yüksek bir ısı ve sıkışma ile sonuçlanacağını ifade etmektedirler. Bu ise, bildiğimiz tüm yaşam şekillerinin yok olması anlamına gelmektedir. Stanford Üniversitesi'nde fizik profesörü olan Renata Kallosh ve Andrei Linde'nin bu konu ile ilgili yaptığı açıklamalar ise şöyledir: Evrenin akıbeti küçülmeye ve yok olmaya doğru gidiyor. Gördüğümüz ve daha uzaklardaki göremediğimiz herşey bir protondan bile küçük bir nokta şeklinde küçülecek. Sanki kara delik içindeymişsiniz gibi.... Kara enerjinin en iyi tarifinin şu açıklama olduğunu bulduk: Aşama aşama negatif hale gelen bu kara enerji, evrenin dengesinin değişmesine sebep olacak ve büzülüp çökecek... Fizikçiler kara enerjinin, negatif enerjiye dönüşeceğini ve evrenin yakın bir gelecekte büzüleceğini biliyorlar... Fakat bugün görüyoruz ki, biz bu olayın başlangıcında değiliz, ama evrenimizin hayat sirkülasyonunun ortasında olabiliriz.4 Big Crunch olarak ifade edilen bu bilimsel varsayıma, Kuran'da şöyle işaret edilmektedir: Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız. (Enbiya Suresi, 104) Bir başka ayette ise göklerin bu durumu şöyle tarif edilmektedir: Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O'nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir. (Zümer Suresi, 67) Big Crunch teorisine göre başlangıçta olduğu gibi önce yavaşça, fakat gittikçe hız kazanarak evren çökmeye başlayacaktır. Tüm bunların devamında ise, evren sonsuz yoğunluk ve sonsuz ısıda, sonsuz küçüklükte bir nokta haline gelecektir. Tarif edilen bu bilimsel teori, Kuran ayetleri ile paralellik içindedir. (En doğrusunu Allah bilir.) Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Siz önce dünyanın 6 günde, ve göklerin (!) de dünyadan sonra yaratılmasını Big Bang teorisi ile destekleyin, ondan sonra Big Bang'i ağzınıza alın... Arman efendi; bu söylediklerimi daha ne kadar görmezden geleceksin? Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Sen koca kainatın kendiliğinden oluştuğuna inanıyorsun ya.. Bir yaratıcı gücü görmezden geliyorsun ya .. Ben senin iki satırını görmezden gelsem ne olur.. Sen ciddiye alınacak biri değilsin.. Ne kadar yırtınsanda kimsenin inancını değiştiremezsin.. Aksine sayende daha da bir sıkı sarılıyoruz.. Farkında olmadan iyilik yapıyorsun. Senin gibilerini görünce '' çok şükür'' diyoruz.. Ayrıca Big Bang hakkında ne bilgin var ki bişi bildiğini sanıpda soruyorsun.. Madem kendini çok mantıklı sanıyorsun al sana mantık sorusu.. Hangi patlama Düzen oluşturur ? SICAK DUMANDAN YARATILIŞ Bugün bilim adamları yıldızların dumandan -sıcak bir gaz bulutundan- oluşumunu gözlemleyebilmektedirler. Sıcak gaz kütlesinden oluşum, aynı zamanda evrenin yaratılışı için de geçerlidir. Kuran'da da evrenin yaratılışı, bu bilimsel bulguları tasdik edecek şekilde tarif edilmiştir: Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti. Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de: "İsteyerek (İtaat ederek) geldik" dediler. (Fussilet Suresi, 10-11) Temsili Big Bang resmi. Allah'ın evreni yoktan var ettiğini bir kez daha ortaya koyan Big Bang, bilimsel delillerle ispatlanan bir teoridir. Bazı bilim adamları Big Bang'e alternatifler üretmeye çalışmışlarsa da, elde edilen deliller Big Bang'in bilim dünyasında kesin bir kabul görmesiyle sonuçlanmıştır. Yukarıdaki ayette "gök" olarak çevrilen "sema" kelimesi ile tüm evren kastedilmektedir. Ayette "duman" olarak çevrilen "duhanun" kelimesi de, bugün bilim adamlarının kabul ettiği, evrenin şekillenmesinden önceki maddeyi -evrenin yaratılışındaki söz konusu kozmik ve sıcak bir dumanı- tarif etmektedir. (Mahdi La'li, A Comprehensive Exploration of the Scientific Mireacles in Holy Qur'an, Trafford, Kanada, 2003, ss. 35-38.) Katı maddelere bağlı uçan parçacıklar içeren, sıcak gaz halinde bir kütle olan bu duman şekli, ayette geçen kelimeyle tam olarak tarif edilmektedir. Görüldüğü gibi Kuran'da evrenin bu aşamadaki görünümünü tarif eden en uygun kelime kullanılmıştır. Bilim adamları ise evrenin, duman halindeki sıcak bir gaz kütlesinden oluştuğunu 20. yüzyılda keşfetmişlerdir.5 Ayrıca "Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi." ifadesindeki "sonra" olarak çevrilen "sümme" kelimesinin "bunun üzerine, bundan başka, ayrıca, üstelik, yine, bir daha" gibi diğer anlamları bulunmaktadır. Burada da "sümme" kelimesi" bir zaman ifadesi olarak değil, ek açıklama olarak kullanılmaktadır. (Ebu'l-A'lâ Mevdûdî, Tefhimu'l Kur'an; http://www.enfal.de/tefhim/) Evrenin yaratılışı ile ilgili böyle bir bilginin Kuran'da bildirilmiş olması, kuşkusuz Kuran"ın bilimsel alandaki bir mucizesidir. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Arman, bu kadar saçmaladığın yeter... Sana iki ayet yazacağım ve bu saçmalıklara bir son vereceğim. Oku da, dinini öğren biraz... Onun bunun saçmalıklarıyla ortalarda dolaşma.. 41/10- O, dört gün içinde, yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti. 41/11- Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dedi. İkisi de, "İsteyerek geldik" dediler. Demek Big Bang teorisi sizi destekliyor ha.. İnsanda biraz utanma, arlanma olur yahu... "Yalan söylemek günah" deyip, inancını sözde haklı çıkarmak uğruna hiç sıkılmadan yalanları sıralamaktan geri kalmıyorsun. Hadi şimdi bunlara bir cevap ver de, görelim Kur'an'daki mucizeyi... Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Bana dinimi senin gibi bir ateist mi öğretecek..! Bir inaçsız mı yalan kavramını sorgulamakta.. "GÖKLERLE YER"İN BİRBİRİNDEN AYRILMASI Kuran'da göklerin yaratılışı hakkında bilgi verilen bir başka ayet ise şöyledir: O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30) Ayetin "birbiriyle bitişik" olarak tercüme edilen "ratk" kelimesi, Arapça sözlüklerde "birbiriyle iç içe, ayrılmaz durumda, kaynaşmış" anlamlarına gelir. Yani tam bir bütün oluşturan iki maddeyi tanımlamak için bu kelime kullanılır. Ayette geçen "ayırdık" ifadesi ise Arapça "fatk" fiilidir ki, bu fiil bitişik durumdaki bir nesneyi yarıp, parçalayıp dışarı çıkması anlamına gelir. Örneğin tohumun filizlenerek topraktan dışarı çıkması Arapçada bu fiille ifade edilir. Şimdi ayete tekrar bakalım. Ayette göklerle yerin birbiriyle bitişik, yani "ratk" durumunda olduğu bir durumdan bahsediliyor. Ardından bu ikisi "fatk" fiili ile ayrılıyorlar. Yani biri diğerini yararak dışarı çıkıyor. Gerçekten de Big Bang'in ilk anını düşündüğümüzde, evrenin tüm maddesinin tek bir noktada toplandığını görürüz. Diğer bir deyişle herşey, hatta henüz yaratılmamış olan "gökler ve yer" bile bu noktanın içinde, birbiriyle iç içe, ayrılmaz durumdadırlar. Ardından bu nokta şiddetli bir patlamayla yarılıp ayrılmaktadır. Alıntı
Φ ....DAVET.... Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Kur'an'da Allah, gökyüzünün son derece önemli bir özelliğine şöyle dikkat çeker: Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.(Enbiya 32) ayette belirtilen gökyüzünün bu özelliği, 20. yüzyıldaki bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.dünya yı çepeçevre kuşatan atmosfer, canlılığın devamı için son derece hayati işlevleri yerine getirir. dünya ya doğru yaklaşan irili ufaklı pek çok gök taşını eriterek yok eder ve bunların yeryüzüne düşerek canlılara büyük zaralar vermesini engeller. atmosfer, bunun yanı sıra, uzaydan gelen ve canlılar için zararlı olan ışınları da filtre eder.atmosferin bu özelliğinin en çarpıcı yönü, atmosferin sadece zararsız orandakiışınları, yani görünür ışık, kızıl ötesi ışınlar ve radyo dalgalarını geçirmesidir. bunlarınbunların tümü yaşam için gerekli ışınlardır. örneğin atmosfer tarafından belirli oranda geçmesine izin verilen ultraviyole ışınları, bitkilerin fotosentez yapmaları ve dolayısıyla tüm canlıların hayatta kalmaları açısından büyük önem taşır. güneş tarafından yayılan şiddetli ultraviyole ışınlarının büyük bölümü atmosferin ozon tabakasında süzülür ve dünya yüzeyine yaşam için gerekli olan az bir kısmı ulaşır. atmosferin koruyucu özelliği bunlarla da kalmaz. dünya, uzayın ortalama eksi 270 derecelik dondurucu soğuğundan yine atmosfer sayesinde korunur. dünya yı zararlı etkilerden koruyan, yalnızca atmosfer değildir. atmosferin yanı sıra "Van Allen Kuşakları" denilen ve dünyanın manyetik alanından kaynaklanan bir tabaka da, gezegenimize gelen zararlı ışınlarıa karşı bir kalkan görevi görür. güneş ten ve diğer yıldızlardan sürekli olarak yayılan bu ışınlar, insanlar için öldürücü etkiye sahiptir. özellikle güneş te sık sık meydana gelen ve parlama adı verilen enerji patlamaları, van allen kuşakları olmasa, dünya daki tüm yaşamı yok edebilecek güçtedir. kısacası, dünya üzerinde, kendisini sarıp kıuşatan ve dış tehlikelere karşı koruyan mükemmel bir sistem işler. işte dünya yı çevreleyen gökyüzünün bu kalkan özelliğini, ALLAH bizlere yüzyıllar öncesinden Kur'an'da bildirmiştir. arman arkadaşım katkılarından dolayı teşekkür ederim ve bütün arkadaşlardan katkıda bulunmalarını rica ediyorum sevgiler Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Bana dinimi senin gibi bir ateist mi öğretecek..! Bir inaçsız mı yalan kavramını sorgulamakta.. "GÖKLERLE YER"İN BİRBİRİNDEN AYRILMASI Kuran'da göklerin yaratılışı hakkında bilgi verilen bir başka ayet ise şöyledir: O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30) Ayetin "birbiriyle bitişik" olarak tercüme edilen "ratk" kelimesi, Arapça sözlüklerde "birbiriyle iç içe, ayrılmaz durumda, kaynaşmış" anlamlarına gelir. Yani tam bir bütün oluşturan iki maddeyi tanımlamak için bu kelime kullanılır. Ayette geçen "ayırdık" ifadesi ise Arapça "fatk" fiilidir ki, bu fiil bitişik durumdaki bir nesneyi yarıp, parçalayıp dışarı çıkması anlamına gelir. Örneğin tohumun filizlenerek topraktan dışarı çıkması Arapçada bu fiille ifade edilir. Şimdi ayete tekrar bakalım. Ayette göklerle yerin birbiriyle bitişik, yani "ratk" durumunda olduğu bir durumdan bahsediliyor. Ardından bu ikisi "fatk" fiili ile ayrılıyorlar. Yani biri diğerini yararak dışarı çıkıyor. Gerçekten de Big Bang'in ilk anını düşündüğümüzde, evrenin tüm maddesinin tek bir noktada toplandığını görürüz. Diğer bir deyişle herşey, hatta henüz yaratılmamış olan "gökler ve yer" bile bu noktanın içinde, birbiriyle iç içe, ayrılmaz durumdadırlar. Ardından bu nokta şiddetli bir patlamayla yarılıp ayrılmaktadır. Evet arman dinini bir ateistten öğreneceksin. Dur bak ben sana daha neler öğreteceğim. Mesela, duyduğu her H.Y saçmalığına balıklama dalan, hedef kitlenin en önündeki sana, "Mucize" diye gösterdiğin göklerle yerin ayrılması olayını Kur'an'ın Tevrat'tan aldığını göstereceğim. Ben sana gösterdikçe sen daha da bir hırslanacak, nerede ne kadar saçmalık varsa buraya taşıyacaksın. Ben de o saçmalıklarını sana teker teker yutturacağım.. Ama bu arada sana dinini de öğretmiş olacağım... Tevrat'a bir göz atalım.. "Suların yüzü üzerinde Allahın ruhu hareket ediyordu: Allah 'suların ortasında kubbe olsun, suları ayırsın' dedi ve Allah kubbeyi yaptı. Altta olan suyu üstte olan sudan ayırdı ve Allah kubbeye 'gök' ve alttaki kuru toprağa 'yer' dedi." (Tekvin Bap 1/ 2-9) Sonra da Kur'an'a... O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30) Gördünüz mü beyefendi? "Mucize" dediğiniz şeyin aslında ne olduğunu anlayabildiniz mi? Hala utanmadan bu yalanlara devam edecek misin? Hala utanmadan bir taraftan "Gökler (!) dünyadan sonra (hem de 4 gün)yaratılmıştır" deyip diğer taraftan "Bir patlamayla yaratılmıştır" diyebilecek misin? Öyleyse unutma... Karşında sadece her duyduğuna inanacak saf müslümanlar yok... Alıntı
Φ adba Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 tevrat da allahın kitabıdır zeburda allahın kitabıdır incilde allahın kitabıdır kur'an da allahın kitabıdır hepside dört ana unsur üzere yani allahın varlığı ve birliği, nübüvvet,adalet,haşr hepside aynı şeyleri söyler biz hepsinede inanıyoruz lakin tevrat zebur incilin bozulmadık haline şimdiki haline değil. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Kur'an'da Allah, gökyüzünün son derece önemli bir özelliğine şöyle dikkat çeker: Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.(Enbiya 32) ayette belirtilen gökyüzünün bu özelliği, 20. yüzyıldaki bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.dünya yı çepeçevre kuşatan atmosfer, canlılığın devamı için son derece hayati işlevleri yerine getirir. dünya ya doğru yaklaşan irili ufaklı pek çok gök taşını eriterek yok eder ve bunların yeryüzüne düşerek canlılara büyük zaralar vermesini engeller. ................................... arman arkadaşım katkılarından dolayı teşekkür ederim ve bütün arkadaşlardan katkıda bulunmalarını rica ediyorum sevgiler Orada anlatılanın atmosfer olduğunu mu zannediyorsunuz? Ama evet evet hatırladım. Siz 7 kat gök için de "atmosfer tabakaları" demiştiniz. Ben de "yıldızlar atmosfer tabakalarının arasında mıdır?" diye sorup ayet gösterince bu iddiadan vazgeçmiştiniz... 52/1,2,3,4,5,6,7- Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a1, yükseltilmiş tavana (göge), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabi mutlaka gerçekleşecektir. 55/7- Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. 67/3- O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân'ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak görüyor musun? 78/12- Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik. 79/28- Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir. 82/1- Gök yarıldığı zaman, 88/18- Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir! Kur'an'daki bu kadar ayetten sonra sen kalk, tavan için "atmosfer" de... Hem de "korunmuş tavan" ifadesini al, evir çevir "koruyan tavan" şekline sok... Türkçe de mi bilmiyorsunuz? "Korunmuş tavan" ile "koruyan tavan" aynı anlama mı geliyor? Ben doğrusunu söyliyeyim de "hedef kitle" bu yalanlara aldanmasın... Kur'an'da ne diyor; "Onda hiç bir çatlak da göremezsiniz." Yani biz onu koruyoruz anlamında "korunmuş tavan kıldık" demiş. Mucizeciler de almışlar bu ayeti "yok efendim atmofer, matfosfer hınk,mınk" demişler, siz de hemen inanmışsınız. Yahu kusura bakmayın ama çok safsınız... "Korunmuş tavan" demek, tavanın koruduğunu mu, korunduğunu mu anlatır? Merak etmeyin... Tek tek öğreneceksiniz... Alıntı
Φ ....DAVET.... Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Mart , 2006 Orada anlatılanın atmosfer olduğunu mu zannediyorsunuz? Ama evet evet hatırladım. Siz 7 kat gök için de "atmosfer tabakaları" demiştiniz. Ben de "yıldızlar atmosfer tabakalarının arasında mıdır?" diye sorup ayet gösterince bu iddiadan vazgeçmiştiniz... 52/1,2,3,4,5,6,7- Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a1, yükseltilmiş tavana (göge), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabi mutlaka gerçekleşecektir. 55/7- Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. 67/3- O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân'ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak görüyor musun? 78/12- Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik. 79/28- Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir. 82/1- Gök yarıldığı zaman, 88/18- Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir! Kur'an'daki bu kadar ayetten sonra sen kalk, tavan için "atmosfer" de... Hem de "korunmuş tavan" ifadesini al, evir çevir "koruyan tavan" şekline sok... Türkçe de mi bilmiyorsunuz? "Korunmuş tavan" ile "koruyan tavan" aynı anlama mı geliyor? Ben doğrusunu söyliyeyim de "hedef kitle" bu yalanlara aldanmasın... Kur'an'da ne diyor; "Onda hiç bir çatlak da göremezsiniz." Yani biz onu koruyoruz anlamında "korunmuş tavan kıldık" demiş. Mucizeciler de almışlar bu ayeti "yok efendim atmofer, matfosfer hınk,mınk" demişler, siz de hemen inanmışsınız. Yahu kusura bakmayın ama çok safsınız... "Korunmuş tavan" demek, tavanın koruduğunu mu, korunduğunu mu anlatır? Merak etmeyin... Tek tek öğreneceksiniz... Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.(Enbiya 32) gökyüzü korunmuş bir tavan kılınmıştır ve korunduğu için ona gelenler bize yaklaşamaz.ayrıca bundan korunduğu için bizi koruduğu anlamını çıkartırsınız. sizde 40 adamın zekası var bu kadar açık bir ayeti neden anlamadınız??? ben cevap vereyim "onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar" açıklamaya gerek yok sanırım. Alıntı
Φ doğrucu davut Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Buraya kadar Kurandaki mucize diye bahsedilen konular ele alınmış. kuranda Musaya ait mucize anlatımları varda. Hz. muhammed'e ait ( Mucize ) olan varmı ?. Alıntı
Φ adba Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 musa (a.s)mucizeleride tevratta yazılı değildir onun mucizesi kendisinden sonra gelen peygamberlerin kitabında yani incil ve kur'anda yazılıdır kur'andan sonra bir kitap gelmediki peygamberimizin mucizelerini yazsın. Alıntı
Φ doğrucu davut Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 musa (a.s)mucizeleride tevratta yazılı değildir onun mucizesi kendisinden sonra gelen peygamberlerin kitabında yani incil ve kur'anda yazılıdır kur'andan sonra bir kitap gelmediki peygamberimizin mucizelerini yazsın. Olmamış sayın adba Kuran bir çırpıda yazılmadıki. Yıllar aldı. Duruma göre cevap veren ayetler var. eğer Muhammedin bir mucizesi olsa bu arada onuda pek ala yazabilridi. Hanımları ile yatma sırasını yazıyorda mucizeye gelincemi olmuyor. Mucizesi varmı yokmu ? konu bu. İster kuranda anlatsın isret başka ortamda. Benim sorum bu idi. saygılar sunarım. Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Sevgili Yam yum biz yazdıkça çıldırmakta köpürmekte hırsından neredeyse kendinden geçmekte... Hiç bir mantıklı cevap veremediği gibi ayetlerin anlamlarını kendince yorumlamakta.. Ve çok yanlız kalmakta.. Biz bu ********* kaale almayaraktan yazılarımıza devam edelim.. GÖKLERLE YER ARASINDAKİLERİN YARATILIŞI Kuran'da, göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların yaratılışı ile ilgili pek çok ayet bulunmaktadır: Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakilerini hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o saat de yaklaşarak-gelmektedir; öyleyse (onlara karşı) güzel davranışlarla davran. (Hicr Suresi, 85) Göklerde, yerde, bu ikisinin arasında ve nemli toprağın altında olanların tümü O'nundur. (Taha Suresi, 6) Biz, bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık. (Enbiya Suresi, 16) Bilim adamları başlangıçta sıcak bir gaz kütlesinin yoğunlaştığını, daha sonra bu kütlenin parçalara ayrılarak galaktik maddeleri, daha sonra yıldızları ve gezegenleri oluşturduklarını ifade etmektedirler. Diğer bir deyişle Dünya ve aynı zamanda bütün yıldızlar, birleşik bir gaz kütlesinden ayrılan parçalardır. Bu parçalardan bir kısmı güneşleri, gezegenleri meydana getirmiş, böylece pek çok Güneş Sistemleri ve galaksiler ortaya çıkmıştır. Daha önceki bölümlerde de açıkladığımız gibi evren "ratk" (Füzyon: Birbirine yapışık, birleşik) halindeyken, "fatk" (parçalara ayrılmıştır) olmuştur. Kuran'da evrenin oluşumu, bilimsel açıklamaları tasdikleyen, en uygun kelimelerle anlatılmaktadır.6 Her bölünme, ayrılma olduğunda ise, uzayda yeni oluşan temel cisimlerin dışında birkaç parça dışarıda kalmıştır. Bu fazla parçaların bilimsel adı, "yıldızlar arası galaktik madde"dir. Yıldızlararası madde %60 Hidrojen, %38 Helyum ve %2 de diğer elementlerden oluşmaktadır. Yıldızlararası maddenin %99'u gaz, %1'i de ağır elementlerin 0,0001-0,001 çaplı toz zerrelerinden oluşmaktadır.7 Bilim adamları bu maddeleri, astrofizikteki ölçümler açısından çok önemli görmektedirler. Bu maddeler toz, duman ya da gaz olarak değerlendirilebilecek kadar incedirler. Ancak bu maddelerin tamamı düşünüldüğünde, uzaydaki galaksilerin toplamından daha fazla bir kütle söz konusu olmaktadır. Yıldızlar arası bu galaktik maddelerin varlığı ilk kez 1920'de keşfedilmesine rağmen, yukarıdaki ayetlerde "ikisinin arasındakiler, ikisinin arasındaki şeyler" olarak çevrilen "ma beynehuma" ifadesi ile, Kuran'da bu parçaların varlığına yüzyıllar öncesinden dikkat çekilmiştir. Alıntı
Φ ....DAVET.... Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Buraya kadar Kurandaki mucize diye bahsedilen konular ele alınmış. kuranda Musaya ait mucize anlatımları varda. Hz. muhammed'e ait ( Mucize ) olan varmı ?. Ra’d Sûresinin 27 . Ayetinde İnkar edenler diyorlar ki: “Ona (Muhammed’e) Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!” De ki: “Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, kendisine yöneleni de doğru yola eriştirir.” YÜCE RABBİMİZ KENDİ KELAMI KUR'AN'I BİZE TEBLİĞ EDEBİLMESİ İÇİN PEYGAMBER EFENDİMİZE VERMİŞ SİZCE BU MUCİZE DEĞİL MİDİR???? En’âm Sûresinin 25 . Ayetinde İçlerinden, (Kur’an okurken) seni dinleyenler de var. Onu anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler (gereriz), kulaklarına ağırlık koyarız.6 Her türlü mucizeyi görseler de onlara inanmazlar. Hatta tartışmak üzere sana geldiklerinde inkâr edenler, “Bu (Kur’an) evvelkilerin masallarından başka bir şey değil” derler. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Sevgili Yam yum biz yazdıkça çıldırmakta köpürmekte hırsından neredeyse kendinden geçmekte... Hiç bir mantıklı cevap veremediği gibi ayetlerin anlamlarını kendince yorumlamakta.. Ve çok yanlız kalmakta.. Biz bu ******* kaale almayaraktan yazılarımıza devam edelim.. Armun bilmem farkında mısın ama karşımda ezildikçe eziliyorsun... Sen yazdıkça ben seni ezmeye devam edeceğim... Alıntı
Φ s__ozhan Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Kur'an bizzet peygamber efendimiz asm mucizelerinden bahseder.Şuan aklıma gelen ayın yarılmasıdır.Bunu kur'an zikreder.Ve bu ayete karşı hiçbir müşrik itiraz etmemiştir.İtiraz edemediği gibi sadece sihir demekle yetinmişler.Demek onlar bu olayı yalanlamamış sadece peygamber efendimi asm sihirbaz demekle olayı kabullenmek istemediklerini belirtmişlerdir.Daha sonra başkalarına soralım onlar da görmüşse doğrudur diyerek ertesi gün mekke ye varan bir topluluğa olayı görüp görmediklerini sormuşlar onlar da gördük deyince ebu talip yetiminin sihri göğe de tesir etti diyerek olayı ört pas etmeye çalışmışlardır.Y ani bu olayı onlar da kabul etmişlerdir.İşte inanmak istemeyen inanmaz.Causus iyi özetlemiş. "Benim dinim bana sizin dininiz sizedir..." Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Kur'an bizzet peygamber efendimiz asm mucizelerinden bahseder.Şuan aklıma gelen ayın yarılmasıdır.Bunu kur'an zikreder.Ve bu ayete karşı hiçbir müşrik itiraz etmemiştir.İtiraz edemediği gibi sadece sihir demekle yetinmişler.Demek onlar bu olayı yalanlamamış sadece peygamber efendimi asm sihirbaz demekle olayı kabullenmek istemediklerini belirtmişlerdir.Daha sonra başkalarına soralım onlar da görmüşse doğrudur diyerek ertesi gün mekke ye varan bir topluluğa olayı görüp görmediklerini sormuşlar onlar da gördük deyince ebu talip yetiminin sihri göğe de tesir etti diyerek olayı ört pas etmeye çalışmışlardır.Y ani bu olayı onlar da kabul etmişlerdir.İşte inanmak istemeyen inanmaz.Causus iyi özetlemiş. "Benim dinim bana sizin dininiz sizedir..." Bu olay Kur'an'da değil, hadislerde yer alır. Hadiste ayın yarıldığından, ve bir parçasının dağın (Hadislerde adı geçen dağ Hira dağıdır) bir yanında, bir parçasının da diğer yanında kaldığından bahsedilir. Siz ayı tabak kadar zannettiğinizden buna inanabilirsiniz.. "Hiç bir müşrik itiraz etmemiştir" gibi ifadeler safsatadan öte bir şey değildir. Neyse... Kur'an'da geçen ay yarılması olayı Kamer suresindedir ve şöyledir : "Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı." (1) "Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Süregelen bir sihirdir” derler." (2) Hepsi bu kadardır... Bu ayette Muhammed'in "ay"ı ikiye yardığından bahsedilmez. Bazıları bu ayeti yukarıdaki hadiste anlatılan olaya atfederler ama, ayetin başındaki "Kıyamet yaklaştı" ve ikinci ayetteki gelecek zaman ifadelerine açıklık getiremezler. Büyük ihtimalle bahsi geçen hadis, ilgili ayetten sonra ve ona atfen uydurulmuştur.. Ama siz ayın iğne deliğinden bile geçeceğine inanmaya hazırsınız.. Ay yarılmış da, birer parçası dağın birer yanında kalmış... Peah.. Seni de leylekler getirdi zaten... (Bu arada iyiki Muhammed Kur'an'a böyle bir ayet koymamış. Sonra biz sizi öyle olmadığına nasıl inandıracaktık bilemiyorum...) Alıntı
Φ ....DAVET.... Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Mart , 2006 Bu olay Kur'an'da değil, hadislerde yer alır. Hadiste ayın yarıldığından, ve bir parçasının dağın (Hadislerde adı geçen dağ Hira dağıdır) bir yanında, bir parçasının da diğer yanında kaldığından bahsedilir. Siz ayı tabak kadar zannettiğinizden buna inanabilirsiniz.. "Hiç bir müşrik itiraz etmemiştir" gibi ifadeler safsatadan öte bir şey değildir. Neyse... Kur'an'da geçen ay yarılması olayı Kamer suresindedir ve şöyledir : "Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı." (1) "Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Süregelen bir sihirdir” derler." (2) Hepsi bu kadardır... Bu ayette Muhammed'in "ay"ı ikiye yardığından bahsedilmez. Bazıları bu ayeti yukarıdaki hadiste anlatılan olaya atfederler ama, ayetin başındaki "Kıyamet yaklaştı" ve ikinci ayetteki gelecek zaman ifadelerine açıklık getiremezler. Büyük ihtimalle bahsi geçen hadis, ilgili ayetten sonra ve ona atfen uydurulmuştur.. Ama siz ayın iğne deliğinden bile geçeceğine inanmaya hazırsınız.. Ay yarılmış da, birer parçası dağın birer yanında kalmış... Peah.. Seni de leylekler getirdi zaten... (Bu arada iyiki Muhammed Kur'an'a böyle bir ayet koymamış. Sonra biz sizi öyle olmadığına nasıl inandıracaktık bilemiyorum...) Kamer Sûresinin 45 . Ayetinde O topluluk yakında (Bedir’de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır. BEDIR SAVASI Bedir Savaşı, İslâm'ın gelişinin 15'inci, hicretin ikinci, miladın 624'üncü yılında Medine'ye 80 millik mesafedeki Bedir köyünde meydana geldi. Kâfirlere karşı korunmak ve Allahü Teâlâ'nın dinini yaymak için verilen savaş izninden sonra yapılan ilk gazâ olan Bedir'in; tarihteki yeri çok büyük ve mühimdir. Müslümanları Medine'de de rahat bırakmayan, tehdit mektublarıyla şehirde huzuru bozan, yakın yerlere kadar gelerek yağmacılıkla mal emniyetini sarsan Kureyş müşrikleri harbe hazırlanıyorlardı. Bunun için Ebû Süfyan idaresinde büyük bir ticaret kervanını Şam'a göndermişlerdi. Elde edilecek gelir ile silahlarını ve kuvvetlerini iyice arttırmak istiyorlardı. Peygamberimiz Aleyhisselâm Ramazan ayı içerisinde, Kureyş kervanının halini anlamak ve hazırlık olmak için sahabileriyle beraber Medineden çıktı. İslâm Ordusunda ilk defa Medine'li ensâr da yer almıştı. Müslümanların bu hareketini haber alan Ebû Süfyan, kervanının korunması için Mekke'ye haber saldı. Mekke'de koparılan yaygara üzerine büyük bir kâfir ordusu yola çıkarıldı. Müminlerden önce gelerek Bedir'de su başını tuttular. Peygamberimiz Aleyhisselâm bir savaş maksadıyla çıkmamıştı. Ancak Kureyşlilerin bu kötü niyetleri karşısında sahabileriyle görüştü. Onların fikirlerini, düşüncelerini öğrendi. Buraya kadar sokulmuş bulunan düşmana karşı konulmasında birleşildi. Sahabiler Fahri Kâinat Efendimize sonuna kadar bağlılıklarını bildirdiler. Ebû Süfyan ticaret Kaafilesini sahilin kestirme yollarından geçirerek tehlikeli bölgeden uzaklaştırmıştı. Kervanı kurtardığını Kureyşlilere de bildirmişti. Ancak müslümanlarla savaşmak, onların birliğini dağıtmak için çoktan beri fırsat arayan müşrikler geri dönmediler. Sayı ve silah üstünlüklerine güvenerek müslümanları ortadan kaldırabileceklerini sandılar. Tarafların Kuvvetleri Kureyşliler saldırarak, müminler ise kendilerini koruyarak savaşa başlayacakları sırada kuvvet dengesi birbirinden hayli farklıydı. Ebû Cehil'in kumandası altındaki kâfirler, 100 atlı, 700 develi, geri kalanı yaya olmak üzere 950 kişiydi. Çoğu zırhlı ve ağır silahlarla donatılmıştı. Müminler ise 3 atlı, 70 develi 313 yiğitti. Hayvanlara nöbetleşe biniyorlardı. Ancak Peygamberimiz Aleyhisselâmın kızı olan, zevcesi Hazreti Rukayye'nin ağır hastalığı sebebiyle Hazreti Osman gibi bir kaç sahabîye izin verilmişti. Bedir'de, şimdiye kadar kan ve başka anlaşmazlıklar için çarpışan Arap kavmi, ilk defa din uğruna savaşıyordu. Bunun içindir ki, iki tarafın askerlerinden çoğu birbirlerinin en yakınıydı. Müslümanların sancağını Hazreti Mus'ab, kâfirlerin bayrağını kardeşi Ebû Aziz taşıyordu. Peygamberimiz Aleyhisselâmın amcalarından Hazreti Hamza kendi yanında, diğer amcası Abbas düşman safındaydı. Yine damadlarından Hazreti Ali yanında iken; diğeri, Hazreti Zeyneb'in kocası Ebû Âs kâfirler arasındaydı. Hazreti Ebû Bekir'in oğullarından Hazreti Abdullah yanında, Abdurrahman ise karşısında bulunuyordu. Diğerlerinin yakınları da bunlar gibiydi. Savaş Başlıyor (M. 13 Mart 623 - H. 17 Ramazan 2) Hazırlıklardan sonra, iki ordu 17 Ramazan'a rastlayan Mîlâdî 13 Mart 624 Cuma günü sabahı karşı karşıya geldi. Peygamberimiz Aleyhisselâm müminlerin orucunu bozdurdu. Gece yağan yağmurla su ihtiyaçlarını da karşılamışlardı. Çünkü su kuyusu kâfirlerin elinde bulunuyordu. Peygamberimiz Aleyhisselâm Allahü Teâlâ'ya dualarda bulunuyor, yalvarıyor, müminlere müjdeler veriyordu. Müslümanların da kendilerinden üç misli fazla düşman karşısında, maneviyatı artıyor, gayretleri çoğalıyordu. Hazreti Abdullah b. Cahş seriyyesinde öldürülen Amr'ın kardeşi Âmir, bir ok atarak Hazreti Ömer'in âzadlı kölesi Hazreti Mihca'yı şehîd etti. İslâm yolunda savaşta, ilk düşen şehîd o oldu ve çarpışma da böylece başladı. İlk hücumu ve öldürmeyi kâfirler yapmış, müminler de karşılık vermek zorunda kalmış oluyorlardı. O zamanın âdetine göre, Kureyşliler ortaya üç kişi çıkardı. Müminlerden de Hazreti Hamza, Hazreti Ali ve Hazreti Ubeyde karşılık verdiler ve düşman kâfirleri yere serdiler. Artık savaş, iyice kızışmış, Kureyşliler korkunç bir saldırıya geçmişti. Müminler iman kuvvetiyle karşı koydular ve büyük bir azimle dayandılar. Sonunda Allahü Teâlâ'nın yardımına kavuştular. Zafer Müslümanların Savaşın sonunda kâfirler bozguna uğramış, galib gelenler Allah ve Rasûlüne inananların olmuştu. Aralarında Ebû Cehil gibi büyük kâfirlerin de olduğu 70 Kureyşli öldü, 70 kişi de esir düştü. Canını kurtArapilenler de ölülerine, mallarına bakmadan kaçtı. Müminler jse 14 şehîd verdi, bol ganimet aldı. Peygamberimiz Aleyhisselâm esirlere hoş davranılmasını emretti. Kâfirlerin ölüsünü ise bir çukura doldurttu. Haber Mekke'ye ulaşınca kimse inanamadı. Şehir halkı mateme büründü. Savaşa gelmeyen ve yerine paralı asker gönderen Ebû Leheb, bir hafta sonra kahrından öldü. Müslümanlar büyük ve mühim bir zafere kavuştu. Ancak Peygamberimiz Aleyhisselâmın kızı Hazreti Rukayye'nin ölüm haberi gelmekle, sevinmeleri uzun sürmedi. Savaşta alınan ganimetler eşit şekilde sahabîlere dağıtıldı. İzinli olanların hakkı da verildi. Esirler ise kurtulup paraları ödettirilerek serbest bırakıldı. Kurtulma parasını bulamayan kâfirlere ise mühim bir hak tanındı. Ensâr çocuklarından onar kişiye okuma-yazma öğreterek kurtuldular. Bazıları ise hallerine göre karşılıksız salıverildi. Esirler hakkındaki bu güzel davranış, çoklarının îman etmesine yol açtı. Zekât Ve Oruç Farz Kılınıyor (M. 623- H.2) Hicretin ikinci senesinde mühim dinî hükümlerden bir kısmı daha emrolundu. Bunlar, oruç, fıtır sadakası, zekât, kurban, Ramazan ve Kurban bayramları namazlarıdır. Ramazan orucu, Bedir gazasından önce Şaban ayında farz kılındı. Ayrıca fıtır sadakası da emrolundu. Ramazan ve Kurban bayramları namazları ve bu bayram günlerindeki beş vakit namazdan sonra tekbir getirmek vâcib oldu. Zilhicce ayında kurban kesmek vacip zekât da, farz kılındı. Kaynuka Yahudileriyle Savaş (M. 623- H.2) Müslümanların Bedir zaferini kazanarak kuvvetlenmesi, yahudilerin hoşuna gitmedi. Kıskançlıkları iyice artarak huzursuzluk çıkardılar. Daha önce müminlerle yaptıkları andlaşmayı da bozdular. Kendilerine güvendikleri ve Kureyşlilerden üstün gördükleri için savaşa hazırlandılar. Bir yahudi kuyumcunun dükkanına gelen bir mümine kadının hakarete uğraması ile iş alevlendi. Hakaret eden yahudi ile mümine kadını korumaya gelen müslümanın öldürül mesiyle savaşa girilmiş oldu. Hemen Kalelerine çekilen ve savaşa başlayan yahudiler, Peygamberimiz Aleyhisselâmın sulh tekliflerini reddettiler. Bunun üzerine kale kuşatıldı. 15 gün kuşatma altında kalan yahudilere, umdukları yardım gelmedi. Sonunda teslim olduklarını açıkladılar. O zamanın savaş kanunlarına göre, teslim olanlar öldürülebilirdi. Ancak münafıklardan araya girenler oldu. Peygamberimiz Aleyhisselâm fitnenin büyümemesi için ricaları kabul etti. 700 kişilik Kaynuka Oğulları yahudileri canlarını kurtarıp Suriye'ye sürgüne gittiler. Ele geçen ganimet askerlere dağıtıldı. Topraklar da ihtiyaç sahibi müminlere verildi. Alıntı
Φ ....DAVET.... Gönderi tarihi: 5 Mart , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 5 Mart , 2006 eeeee? ne demek bu?????? Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 5 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2006 Allah razı olsun senden yam yum şöle kulunçlarıma doğru ezersen çok makbule geçicek .. Oralarım biraz ağrıyorda..( Hey güzel Allahım ne harikalar yaratıyorsun ) Kaldığımız yerden devam.. EVRENDEKİ MÜKEMMEL DENGE O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman'ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4) Evrendeki milyarlarca yıldız ve galaksi mükemmel bir uyum içinde kendileri için tespit edilmiş yörüngelerinde hareket ederler. Yıldızlar, gezegenler ve uydular hem kendi etraflarında, hem de bağlı oldukları sistemlerle birlikte dönerler. Hatta bazen içinde 200-300 milyar yıldız bulunan galaksiler birbirlerinin içinden geçip giderler. Bu geçişte, evrendeki büyük düzeni bozacak herhangi bir çarpışma olmaz. Evrende hız kavramı, Dünya ölçüleriyle karşılaştırıldığında kavranması güç boyutlardadır. Milyarlarca, trilyonlarca ton ağırlığındaki yıldızlar, gezegenler ve sayısal değerleri ancak matematikçilerin anlayabileceği büyüklükteki galaksiler ve galaksi kümeleri uzay içinde olağanüstü bir süratle hareket ederler. Örneğin, Dünya saatte 1.670 km hızla kendi ekseni çevresinde döner. Bugün en hızlı merminin saatte ortalama 1.800 km'lik bir sürate sahip olduğu düşünülürse, Dünya'nın dev boyutlarına rağmen süratinin ne denli büyük olduğu anlaşılır. Dünya'nın Güneş etrafındaki hızı ise merminin yaklaşık 60 katıdır: Saatte 108.000 km. (Böylesine büyük bir süratle yol alabilen bir araç yapılabilseydi, Dünya'nın çevresini 22 dakikada dolaşacaktı.) Verdiğimiz bu sayılar sadece Dünya içindir. Güneş Sistemi ise daha da ilginçtir. Bu sistemin sürati mantık sınırlarını zorlayacak derecede yüksektir. Evrende sistemler büyüdükçe sürat artar. Güneş Sistemi'nin galaksi merkezi etrafındaki dönüş sürati, saatte tam 720.000 km'dir. Yaklaşık 200 milyar yıldızı bünyesinde bulunduran "Samanyolu Galaksisi"nin uzay içindeki hızı ise saatte 950.000 km'dir. Kuşkusuz ki böylesine karmaşık ve hızlı bir sistem içinde dev kazaların oluşma ihtimali son derece yüksektir. Ancak böyle bir durum olmaz ve biz yaşamımızı güven içinde sürdürürüz. Çünkü evrendeki herşey Allah'ın koyduğu kusursuz dengeye göre işlemektedir. İşte bu sebeple ayette bildirildiği gibi tüm bu sistem içinde hiçbir "çelişki ve uygunsuzluk" yoktur Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.