Φ _asi_ Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2009 ANTİK KENTLER AKHYRAOUS Akhyraous’un Balıkesir’in 15-20 km. güneyindeki, Hocakalesi denilen yerde olduğu sanılmaktadır. Akhyraous ismi Prof.Dr. Bilge Umar’a göre Hellen dilinin çarpıtılmış bir sözcüğü olup bir anlamı yoktur. Luwi dilinden türetilerek Hellen diline uyarlandığını da düşünebiliriz. Bigadiç ilçesinin doğusunda bulunan tepe üzerinde M.S. XI. yüzyılda Bizanslılar tarafından yapılmış Achyraos Kalesinin kalıntıları bulunmaktadır. Yunan işgali döneminde karargah olarak kullanılan kalenin dış surları çok harap bir şekilde günümüze kadar gelebilmiştir. Haçlı Seferi sırasında Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa 1190’da buradan geçmiştir. DASKYLEİON Antik çağın önemli bir yerleşim merkezi olan Daskyleion en parlak çağını Perslerin satraplık merkezi olduğu dönemde yaşamıştır. Antik tarihlerde ismi geçen bu kentin yeri, Prof.Dr.Ekrem Akurgal’in 1954-1955 yıllarında yaptığı kazılarda kesin olarak belirlemiştir. Daskyleion, Balıkesir’in Bandırma ilçesi, Aksakal beldesi Ergili Köyü sınırları içerisindedir. Aynı zamanda da Kuş Gölü kıyısında yer alır. Pers satrapları burada MÖ.547-333 yılları arasında yaklaşık 200 yıl hüküm sürmüşlerdir. Yörede yapılan araştırmalar kentin Lydia Kralı Daskylos tarafından kurulduğunu ortaya koymuştur. Ancak Recbuck bu kentin Kral Gyges tarafından kurulduğunu iddia etmektedir. İlk kazılar Ekrem Akurgal tarafından 1954 yılında başlatılmıştır. 1960 yılından sonra 1988 yılında Tomris Bakır başkanlığında devam etmiştir. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Tomris Bakır’ın uzun süredir burada yapmış olduğu kazılarda Perslerin yanı sıra Frig, İon ve Bizans dönemine ait mimari parçaları ve küçük buluntuları da ortaya çıkarmıştır. POİMANENON(Eski Manyas) Balıkesir, Manyas Gölü ile Susurluk arasındaki Eski Manyas (yeni adı Soğuksu) köyünün 4 km. ilerisindeki bir tepe üzerindedir. Poimanenon, Hellen dilinde Poimanaların kenti anlamına gelir. Büyük olasılıkla da Luwi dilinden gelme bir sözcüktür. Eski çağda Manyas ve Apolyont (Uluabat) gölünün güneyinde yaşayanlara Poimaneol’ler denilmiştir. Poimaneon'da kazı yapılmadığından, antik kaynaklarda da ismine rastlanmadığından tarihi ile ilgili bilgilerimiz yetersizdir.Bununla beraber M.S.II.yüzyılda kent sikke basmış, Bizans İmparatorluğu'nun Komnenoslar döneminde de güçlü bir kalesi olduğu bilinmektedir. Bugün Soğuksu Köyü’nün içerisinde birkaç önemsiz mimari parça dışında günümüze kentle ilgili kalıntı gelememiştir. Yöre, Roma, Bizans, Selçuklu ve Karasi Beyliği yönetiminde kalmıştır. Haçlılar 1204 yılında bu yöreye gelmişlerdir. Manyas XIV.yüzyılda Osmanlı topraklarına katılmıştır. XIX.yüzyıl sonlarında Hüdavendigâr (Bursa) vilayetinin Karasi (Balıkesir) sancağının Bandırma kazasına bağlı bir nahiye merkezi idi. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlılar tarafından işgal edilmiş 14 Eylül 1922'de Yunan işgalinden kurtulmuştur. Ancak bu işgal sırasında Manyas, tamamen yakılıp yıkılmıştır. ARTEMEA Artemea’nın bugünü Gönen kaplıcalarının bulunduğu yerde olduğu sanılmaktadır. Artemea ismi Hellen dilinde Artemis Yurdu anlamına gelir.Roma döneminde bu isim Latince’ye uyarlanmıştır.O yıllarda var olduğu sanılan Artemis mabedinin yanında kent kurulmuştur. Artemea’nın kurulduğu tarih kesin değildir. Ayrıca Gönen kaplıcalarının bulunduğu yerde de Eski Çağ kalıntılarına rastlanmamakla beraber yörede o yıllara ait mezar stelleri bulunmuştur. M.S.VI.yüzyılın ilk yarısında Doğu Roma İmparatorluğunun kentlerinden söz eden Hıerokles’de ismi geçmektedir. ZELEİA (Sarıköy) Biga-Gönen yolu üzerinde,Gönen’in 12 km. kuzeybatısındaki Sarıköy yanındaki tepenin yamaçlarındadır. Zeleia isminin kökeni anlaşılamamıştır. Homeros, İliada’da Zeleia’nın Troia Savaşına savaşçılar gönderdiğini yazmıştır. Ayrıca tarihçi Arrianos da Büyük İskender’in Granikos Savaşı (M.Ö.334) öncesinde burada konakladığını belirtmiştir. Bunun yanı sıra da Zeleia’lıların savaşta, biraz da korkudan İskender’e yardımcı olduklarını sözlerine eklemiştir. Buna rağmen Zeleia gelişmiş bir kent değildir. Ayrıca eski çağlara ait kalıntıları da günümüze gelememiştir. ARTAKA (Artake) Erdek’in önünde bulunan ve günümüzde Zeytinlik olarak bilinen ada Artake ismi ile tanınıyordu.Ayrıca karşısındaki tepe üzerindeki antik kente de bu isim verilmişti. Artake sözcüğü M.Ö.2000’lerde yaygın bir dil olan Luwi dilinden gelirse de anlamı bilinmiyor. Artake’nin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu hakkında da bilgimiz yok.M.Ö.VIII yüzyılda Miletoslu göçmenler burasını ele geçirerek Hellenleştirmişlerdir. Byzantion’lu Stephanos,Timosthenes isimli bir İlk Çağ tarihi yazarının Artaka’yı Kyzikos’da bir dağ ve önündeki adacığın ismi olduğunu yazdığını ileri sürmüştür. Plinius da bu adanın ismine Artacaeon olarak değinir. Bunların dışında Artake ile ilgili belirgin bir bilgimiz yoktur. Miletos önderliğinde başlatılan Batı Anadolu ayaklanmasına katılan kentleri cezalandırmak için Perslerin gönderdiği donanma diğer kıyı kentleri gibi Artaka’yı da talan etmiş,yakıp yıkmıştır.Buradan kaçan halk da günümüzdeki Erdek’in olduğu yere kaçarak oraya yerleşmişlerdir. Ortaçağ da Artaka bir ara canlı bir kent konumuna geçmeye çalışmışsa da sonuçta her zaman yakınındaki Kyzikos’a bağımlı kalmıştır.Artaka’dan, geçirdiği yangın ve depremlerden dolayı günümüze hiçbir tarihi kalıntı ulaşamamıştır. AURELİANE Aureliane, Balıkesir’in Havran ilçesinin bulunduğu yerde kurulmuş bir İlkçağ kentidir.Thebe kentinin kalıntıları yakınındadır. Aureliane’nin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu konusunda kesin bir bilgimiz yoktur. Arkeolojik kazıların yapılmadığı, yalnızca kısmen yüzey araştırmaları ile yetinilen kentin ismi ilk defa Roma İmparatoru Marcus Aurelius zamanında (M.S.161-180) kullanılmıştır.Bu İmparator ile kentin ismi yakın bir benzerlikten öteye gitmez.Havran, adını buradan geçerek Ege’ye dökülen bir çaydan almıştır. Prof.B.Umar’a göre bu isim “Sal” anlamında “Wana” ile bol su olan “Abra” dan türemiş olabilir. Aureliane, Akhaların komutanı Akhilleus tarafından, Thebe kenti ile birlikte yıkılarak ortadan kaldırılmıştır. ASTYRA Edremit yakınındaki Güre kaplıcalarının bulunduğu yerdeki Astyra’yı Strabon, Mysia’nın Adramyttion kenti yakınındaki bir köy olarak tanımlamıştır. Anadolu kökenli bir isim olan Astyra’nın dışında iki yerleşim alanı daha vardır.Bunlardan biri Troas bölgesindeki Nara burnunun kuzey-doğusunda, diğeri de Dikili yakınında Nebiler köyünün olduğu yerdedir. Astyra antik kenti, günümüzdeki yanlış yapılaşmanın bir sonucu olarak bütünüyle yok olmuştur. Onunla ilgili kalıntılara rastlamak çok zordur.Bununla beraber Artemis Astyrene adında bir kutsal alanı olduğunu kaynaklardan öğreniyoruz. KYTONİON Mysia-Lydia sınırında yer alan Kytonion’un bugün Bergama ile Edremit arasında,Kozak çayının yukarı kesimindeki Asar denilen yerde olduğu sanılmaktadır. Kytonion sözcüğünün Hellen dilinde, Çukur veya Çukur nesne anlamına gelen Kytos ile bağlantılı olduğu sanılmaktadır.Bununla beraber bu ismin Anadolu kökenli olduğu da ileri sürülmüştür. Kytonion kentinin olduğu yerden Adramiton’dan Bergama’ya giden yolun geçtiği sanılmaktadır. Ancak bu kentle ilgili hiçbir bilgi veya veriye rastlanmamaktadır. Bunun yanı sıra yörede yeterli bir araştırma da yapılmadığından bu kentle ilgili bilgiler yetersiz kalmaktadır. ADRAMYTTEİİON-Adramytteion (Edremit) Adramyttion, Balıkesir Burhaniye ilçesinin 2 km. batısındaki Karataş mevkiinde, Öven Tepe’de geniş bir alana yayılmıştır. Adramttion sözcüğünün kökeni bilinmemekle beraber Hellen diline uyarlanmıştır. Doğal geçit olarak düşünülmektedir. M.Ö.1500’lerde Mysia bölgesinin önemli kentlerinden biri olan Adramttion’un Troia savaşından önce kurulduğu sanılmaktadır.Bazı iddialara göre Graikos tarafından kurulmuş, bazılarına göre de Pelasglar burada yaşamıştır.Tarih öncesinde de kent çevresinde bazı yerleşimler olduğu yapılan kazılardan anlaşılmıştır.Örneğin Havran’ın 8 km. güneydoğusundaki İnönü ile Kocaçal tepesinde bulunan mağaralarda yerleşim izlerine rastlanmıştır.Karanlık Mağarada da Yunan ve Roma buluntuları ile karşılaşılmış, pişmiş topraktan figürinler bulunmuştur. Ayrıca mağaralarda siyah perdahlı ve kazıma tekniğinde çizgili keramikler, ok uçları, yonga aletler, çakmak taşları, kemikten yapılmış objeler ortaya çıkarılmıştır. Bu buluntular da yörenin Paleolotik çağlarda yerleşime açık olduğunun en belirgin verileridir. Adramyttion’un kurulduğu alandaki kalıntılar yerleşimin surlarla çevrili olduğunu göstermiştir. Ayrıca Ören Tepe’nin denize bakan yamaçlarında su kemerleri bulunmaktadır.Strabon, “Euenos’a (Havran çayı) gelinir.Bu nehir Adramytteion’luların yapmış olduğu su yoluna ulaşır” diyerek su kemerlerine işaret etmiştir.Gerçekten de Ören Tepe’nin biraz ilerisinde Ayaklı denilen bir su kaynağı bulunmaktadır.Ayaklı su kaynağında bulunan bir mermer kitabede de “bu hayratı yaptıranın vatanı İda’dır. Marko oğlu Pomiyonoz” yazısı okunmaktadır.Strabon, “Astyra’nın hemen yakınında Atinalılar tarafından yapılmış bir limanı ve deniz üssü olan Adramytteio kenti vardır” diyerek konuya biraz daha açıklık getirmiştir. Lydia Kralı Kroisos, kenti imar etmiş, ardından Atina’dan kovularak Delos adasına gidenleri buraya yerleştirmiştir. M.Ö.1200’de Troia savaşına katılan Mysia kentleri arasında Adramytteion ‘da bulunuyordu. Adramyttein’lular bu sefere Khromis ve Bilici Ennomos’un önderliğinde katılmışlardır. Ancak Troia’nın yıkılmasından sonra Lydia’nın eğemenliğini kabul etmek zorunda kalmışlardır. Lydia Kralı Alyattes (M.Ö.609-560) Medlerle yaptığı savaştan sonra Batı Anadolu kentlerinin büyük bir bölümünü hakimiyeti altına almıştır.Adramis kenti yeniden imar etmiştir. Nitekim, Strabon da kentin Lydialılarca yeniden kurulduğunu ve “Lydialı Kapısı” isminde bir de kapı yapıldığını yazmıştır. Kreusos M.Ö.546’da Perslere yenildikten sonra Adramattion’da diğer Mysia kentleriyle birlikte Perslerin yönetimine girmiştir. Ancak Perslerin Yunan şehir devletleriyle yaptığı savaşlarda Adramattion, Atinalılara yakınlık gösterince halkı öldürülmüş,kent yıkılmıştır.Sonraki yıllarda da Sardes ve Betini’den getirilenler buraya yerleştirilmiştir. Büyük İskender’in Granikos zaferinden sonra onun eline geçmişse de ölümünden sonra Lysimachos’un, daha sonra da I.Attalos’un (M.Ö.241-197) egemenliğini kabul etmiştir. Pergamon krallığı ile Seleukoslar arasında M.Ö.216’da yapılan anlaşma ile III.Antiokhos’a bırakılmıştır.Seleukos Kralı III.Antiokhos’un Magnesia savaşında (M.Ö.190) Roma’ya yenilmesi üzerine yapılan Apemia Barışı (M.Ö.188) ile diğer Mysia kentleri gibi Adramytteion da Pergamon krallığına bağlanmıştır.Bu dönemde kent en parlak günlerini yaşamıştır. Pergamon kralı III.Attalos’un ölümünden sonra da yapılan vasiyetname uyarınca Roma’nın topraklarına katılmıştır. M.S.395’de Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Mysia bölgesi de Doğu Roma’nın (Bizans’ın) payına düşmüştür. Bizans döneminde Anadolu toprakları askeri bölgelere “Thema” ayrılmış, Adramytteion da “Neocastron Theması” içerisinde kalmıştır. Bizans’ın tasvir aleyhtarı (İkonoklazm) hareketi, Bulgar kralı Tervel’in saldırıları ve Arap akınlarında çıkan karışıklıklar sırasında Adramatteion‘lu vergi memuru Thedosius zorla İmparator ilân edilir. Ancak III.Thedosius’un imparatorluğu çok kısa sürmüş, çıkan bir isyan sonunda tahttan feragat ederek keşiş olarak yaşamını kurtarmıştır. Adramatteion, Roma dönemindeki siyasi ve bilimsel yönüne bir daha ulaşamamıştır. PASSANDRA Byzantion’lu Stephanos, Edremit körfezi kıyısında, Kisthene (Gömeç) yakınındaki alana Passandra olarak değinmiştir. Orta Çağda Pasada veya Pasanda olarak da tanımlanan Passandara'daki yerleşme tartışmalıdır.Burada antik bir kentin varlığı da bilinmemektedir.Yörede yüzey araştırması da yapılmadığından bu konuda yeterli bilgi bulunmamaktadır. KORYHANTİS (Coryphas, Coryphantis) Koryphantis, Balıkesir ilinin Ayvalık ile Gömeç kazaları arasında İlkçağ’da idari olarak Midilli’ye bağlı küçük bir köydü. Bugün yeri kesin olarak bulunamıyorsa da Ayvalık 7 km. kuzeydoğusu ile Gömeç’in (Armutova) 7 km. güneybatısında olduğu sanılmaktadır. Bilge Umar, bu kentin Korybantos isminin daha doğru olabileceğini ileri sürmüştür.Sözcük anlamında Phrygia bölgesinde Kybele anlamında olacağını da belirtir. Strabon ve Plinius’un da değindiği bu antik kent Peutinger’in tablosunda Coryphas olarak geçmiştir. Strabon Koryphantis’in çevresinde Herakleia, Attea, Atarneu, Perperene, Trarion gibi yerleşim alanları olduğunu belirtmiştir. Yörede yüzey araştırmalarını sürdüren Sakarya Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Doç.Dr.Engin Beksaç; Koryphantis’in yerinin tartışmalı olmakla beraber Pardoselere ile Chistere arasında olabileceğini belirtmiştir. Ayrıca 1950’li yıllarda buradaki yol çalışmalarının da kentin son kalıntılarını ortadan kaldırdığını sözlerine eklemiştir.Buradaki kabartma levhalar, heykeller, yazıt ve mimari parçalar çıkmışsa da ne olduğu bilinmemektedir. Engin Beksaç burasının bir kentten ziyade daha çok bir Roma garnizonu olabileceğini söylemektedir. Strabon da buradan bir köy olarak söz etmektedir. PYRRHA Pyrrha’nın, Edremit körfezinin güneyinde olup Ege denizine uzanan burunun ucunda olduğu tahmin edilir. Burası Antik Çağda burun anlamına gelen Pyrrha ismiyle tanınmıştır. Codex Kültür Atlasına göre, Ayvalık ile Burhaniye arasındaki bugünkü Bozburun’da (Karaburun), İonia’da Eski Latmos körfezi kıyısında ve Miletos yakınlarında da aynı isimli yerleşim alanları vardır. Pyrrha Hellen dilinde ateş kırmızısı, ateş kızılı anlamına gelir. Bu antik kentten günümüze hiçbir kalıntı gelmemiştir. Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Engin Beksaç 1997 yılında burada yaptığı yüzey araştırmasında geç Roma ve erken Bizans dönemine tarihlenen nekropol kalıntısı ve keramik parçalarıyla karşılaşmıştır. PORDESELENE Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde olduğu tahmin edilen bir Aiol kentidir. Strabon, Anadolu ile Lesbos (Midilli) arasında yaklaşık yirmi küçük ada olduğunu ve bunların hepsine Hekatonnesos denildiğini söyler. Hekatos sözcüğü ile Apollon’a değinilmiştir. Antikçağ'da ,Ayvalık'ın önündeki adalara 'Hekatonisa' ismi veriliyordu. Bu isim, bu adaların en büyüğü 'Nesos' (Moshonisi,Cunda,Alibey) aynı isimle söylenen 'Nesos' ya da 'Nasos' antik kentinin baş tanrısı olan Apollon'dan gelmetedir. 'Hekatos' Apollon'un takma adı olup, bu adalara Hekatos ya da Apollon Adaları da deniliyordu. Apollon Adaların'da Nesos'tan başka 'Chalkis','Pordoselene' ,'Kydonia' antik yerleşmeleri vardı. Ancak buradaki küçük adacıklar içerisinde ençok bilinen kent Pordoselene'dir. Strabon bunu açıkça şöyle yazar; “ Asia ile Lesbos arasında boğazda yaklaşık yirmi küçük ada vardır. Timosthenes’e göre bunlar kırk tanedir. Bunlara Hekatonnesos denir.” “Hekatonnessos ,Apollonnesos’a karşılıktır; çünkü Hekatos Apollon’dan başkası değildir ..... Apollon özel olarak,aşırı derecede kutsanan bir tanrıdır. Bu adaların yanında,içinde aynı isimde bir kent bulunan Pordoselene vardır. Bu kentin önünde daha büyük olan,aynı isimde fakat iskân edilmemiş ve içinde Apollon’a ait bir tapınak bulunan bir ada vardır.” Prof.Bilge Umar,Pordoselene sözcüğünün Anadolu kökenli olup, Hellen dilinde çarpıtıldığını söylemektedir. Pordoselene kendi adına sikke bastırmış bir kenttir. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.