Φ instantkarma Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2008 Kuran'a göre doğru hesap yapılırsa miras dağıtımı şöyledir:3 kız çocuğa toplam 2/3 Anneye 1/6 Babaya 1/6 Eşe ve toplam paylar da 2/3+1/6+1/6=1 dir. Çünkü ilgili ayet der ki: Nisa / 11-12 (Y. Nuri Öztürk) Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan gelen bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa. Eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri zevcelerinizindir. Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve çocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine altıda bir düşer. Kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte bire ortaktırlar. Kimseye zarar verilmemelidir. Allah'tan bir öneridir bu. Allah Alîm'dir, Halîm'dir. Kırmızılı alanlar dağıtımı gösteren kısımlardır. ...Alıntıdaki birinci kısıma göre; 3 kız çocuğa ölenin bıraktığının 2/3'ü verilir. ...Alıntıdaki ikinci kısıma göre; anne ve babanın her biri ölenin geride bıraktığının 1/6'sını alır. ...Alıntıdaki üçüncü ve yanlış anlamaya yol açan kısıma göre; ölenin bıraktığının demez ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın 1/8'ini eş alır der (çocuklar, anne ve babanın payı verildikten sonra geriye kalanın). 3 çocuk, anne ve babanın sağ olduğu durumda, tüm miras dağıtılır ve geriye kalan olmadığından, eş de pay alamaz. Çünkü 0'ın 1/8'i sıfırdır. Anlaşılan konuyu açan arkadaş, kuranda yazılanı tam anlayamamış ve eşin doğrudan diğerlerinden bağımsız olarak, 1/8 pay alacağını zannetmiş. Bütün sıkıntı budur. Kuran'da da hiçbir matematik hata yoktur, sadece Kuran'da ne yazdığını anlayamayan arkadaş matematik hata yapmıştır. Bu arada avliye de uygulanmaz, çünkü avliyeye gerek yoktur. Zaten avliye oranları değiştirdiğinden Kuran'a müdahele eder, bu yüzden yanlıştır.Sevgiler... MR: MİRAS : ( Ölen kisiye ait mal varligidir. muris, olmeden once vasiyetname veya miras sozlesmesi duzenleyerek kimlere hangi oranda miras birakacagina karar verebilir. bu durumda kanunda sayilan kisilerin mahfuz hissesi korunur, kalan miktar vasiyetname geregi paylastirilir, kanuni mirascilar kendilerine dusen orandaki mahfuz hisse kadar mirastan pay alir. murisin, kendi iradesiyle mirasci tayin etmemesi durumunda kanuni mirascilar, mirasi kanunda gosterilen oranlarda paylasir. ) V: VASİYET( Emretmek, bir işi birisine ısmarlamak, bir malı ölümden sonra bağışlama anlamında bir fıkıh terimi ) Br:BORÇ M: MAL P:PARA GERİYE BIRAKTIĞI : Borçtan ve vasiyetten sonraki Mal-Mülkün parasal değeri ve kalan Para toplamı, yani; GB= M+P…………….......................................……………………………….…........……..(1) MR=V+Br+M+P= V+GB………………………………………………………………………..........…..(2) EÇ: Ölen erkeğin erkek çocuğunun alacağı pay KÇ: Ölen erkeğin kız( kadın ) çocuğunun alacağı pay KÇS: Ölen erkeğin kız çocuk sayısı EÇS: Ölen erkeğin erkek çocuğunun sayısı ZEÇS: Ölen kadının erkek çocuk sayısı ZKÇS: Ölen kadının kız çocuk sayısı A: Ölen Erkeğin annesinin alacağı pay B: Ölen Erkeğin babasının alacağı pay EKRS: Ölen erkeğin erkek kardeş sayısı KKRS: Ölen erkeğin kadın kardeş sayısı EES: Erkek eş sayısı ( aslında 1 ama kuracağımız denklemler gereği böyle ) KES: Kadın eş sayısı EE: Erkek eşin alacağı pay KE: Kadın eşin alacağı pay AS: Ölen Erkeğin anne sayısı ( aslında 1 ama kuracağımız denklemler gereği böyle ) BS: Ölen Erkeğin baba sayısı ( aslında 1 ama kuracağımız denklemler gereği böyle ) ZAS: Zevcenin anne sayısı ( aslında 1 ama kuracağımız denklemler gereği böyle ) ZBS: Zevcenin baba sayısı ( aslında 1 ama kuracağımız denklemler gereği böyle ) EKR: Ölen erkeğin erkek kardeş sayısı KKR: Ölen erkeğin kadın kardeş sayısı Şimdi, ayetlerde geçen cümleleri sırayla inceleyelim, “Erkek için, iki dişinin payı kadar.” Yani; EÇ=2KÇ…………………………………………………………………………………………………………………….…………(3) “İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır.” Yani; KÇS > 2 => KÇ=(MR*2/3)/KÇS.……………………………………………………..……………………………….(4) KÇS = 2 => KÇ=EÇ/2…………………………………………………………………………………………….………….(5) “Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur.” Yani; KÇS = 1 ve EÇ=0=> KÇS=MR/2…………………….……………………………………….……...………………(6) “Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır.” Yani; EÇS+KÇS >0 => A=MR/6, B=MR /6.......................................................................(7) “Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer.” Yani; EÇS+KÇS = 0 => A=MR/3, B=MR/3.…………………………………………………..…….…..………………..(8) “Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir.” Yani; EKRS+KKRS >0 => A=(GB)/6=(M+P)/6, B=(GB)/6=(M+P)/6…….…………………...…………….(9) “Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan gelen bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.” “Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa.” Yani; ZEÇS+ZKÇS =0 => EE=MR/2………………………………………………………………………....…………………(10) “Eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının dörtte biri sizindir.” Yani; ZEÇS+ZKÇS >0 => EE=GB/4…………………………………………………………………………...……………...(11) “Eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri zevcelerinizindir.” Yani; EÇS+KÇS =0 => KE=MR/4……………………………………………………………………………....……..…….….(12) “Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir.” Yani; EÇS+KÇS >0 => KE=GB/8=(M+P)/8……..……………………………………………………….................(13) “Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve çocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine altıda bir düşer.” Yani; AS+BS+EÇS+KÇS=0 ve EKRS+KKRS =1 => EKR=GB/6=(M+P)/6, KKR=GB/6=(M+P)/6………………......……………….(14) Veya ZAS+ZBS+ZEÇS+ZKÇS=0 ve ZEKRS+ZKKRS =1 => ZEKR=GB/6=(M+P)/6, ZKKR= GB/6=(M+P)/6……....………………….(15) “Kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte bire ortaktırlar.” Yani; EKRS+KKRS >1 => EKR=GB/3=(M+P)/3, KKR=GB/3 (M+P)/3……….……………….....………….(16) ZEKRS+ZKKRS >1 => ZEKR=GB/3=(M+P)/3, ZKKR=GB/3= (M+P)/3……..….....…………….(17) ÖRNEK SORU: Adam ölmüş,.ana ve babası, 3 kız çocuğu ve bir de karısı var. Ölen erkek için, 17000 YTL para ve bir otomobil var ortada, otomobil 3000 YTL değerinde, yani toplam 20000 YTL’lik bir miras. Vasiyete bakılıyor, V=2000 YTL ile köyüne çeşme yapılmasını istiyor. Br=8000 YTL sağa sola borcu kalmış. M=3000 YTLlik araba var. P=7000 YTL para var. (2)=>MR=V+Br+M+P=20000 YTL (1)=>GB=M+P=3000+7000=10000 YTL AS=1, BS=1 KKRS=0, EKRS=0 EÇS=0, KÇS=3, EES=0, KES=1 Bu durumda, A=?, B=?, KÇ=?, KE=? ÇÖZÜM: (7) nolu denklemden, A=MR/6= 20000/6=3333,34 YTL B= MR/6= 20000/6=3333,34 YTL (4) nolu denklemden; KÇ=(MR*2/3)/KÇS=((20000)*2/3)/3=(20000*2/3)*3=4000/9=4444,4…YTL (4devirli)= 4444,45 YTL(yaklaşık) (13) nolu denklemden; KE=(M+P)/8=(3000+7000)/8=10000/8=1250 YTL Şimdi hepsini toplayalım:(2) nolu denklemden; MR=V+Br+A+B+3*KÇ+KE =2000+8000+2*3333,34 +3*4444,45+1250 =30000 YTL olmalı, Oysa, Miras (2) nolu denklemden: MR=V+Br+M+P=20000 YTL idi. Şimdi, 30000=20000 doğru mu? Elbette yanlış! Oysa, Geriye Bıraktığı: (1) nolu denklemden; GB=M+P=10000 YTL idi, burada geriye bırakılan; GB=MR-V-Br=30000–(2000+8000)= 20000 20000=10000 doğru mu? Elbette yanlış! Olmadı, Sayın Patates Soğancı, Yaşar Nuri de sizi kurtaramadı, yani öyle değil. Başka bir açıdan incelersek, eğer kızlar, mirasın 2/3’ünü alıyorlarsa, geri kalan 1/3 ise hem ana-babaya, hem de eşe verilecek hem devasiyet ve borcu karşılayacak. Yani, KÇ=(MR*2/3)/KÇS 3*KÇ=3*(MR*2/3)/3=MR*2/3 olduğuna göre, (1/3)*MR=2*GB/6+GB/8+V+B yazılabilir. (1/3)*MR=(11/24)*GB+(MR-GB) (1/3)*MR-MR=(11/24)*GB-GB KO=MR/GB=(13/24)/(2/3)=0,81 KO: Kuran Oranı-Altın Oran(!) Yani, eğer ölen adamın mirasının, vasiyeti ve borcu hariç mal ve para toplam değerine oranı 0,81 olmalıdır ki herkes Kur’andaki oranlara göre pay alabilsin, kimse açıkta kalmasın. Bu durumda garip bir şey oluyor yani vasiyeti ve borcu hariç mal ve para toplam değeri, mirastan fazla olması lazım. Bu da mantık dışı bir durum. Buradan anlaşılıyor ki, demek ki, GB dediğimiz geride bıraktıkları, MR dediğimiz mirasla aynı. Dolayısıyla, vasiyet ve borç dışında geriye bıraktıklarının mirasa eşit olduğu yorumu doğrudur ve Kur’anda verilen oranlar özel bir durum dışında hep yanlış olur. Peki ne zaman doğru olur ? O özel durum nedir ? MR=GB ve MR=y=(8/9)x dersek 2*(8/9)x /6+ (8/9) x /8+(8/9)x *(2/3)=y 9/8*((8/9)x)=y x=y olur. Bu da şu anlama gelir: Bırakılan miras değeri, 8/9 ( yaklaşık 0,89 )’un katları ( yani, 1,7, 2,4, 3,2,….n*(0,89) ) olmak zorunda. Ancak ve ancak, eğer 8/9’un katı bir sayı ise Kuran oranlarına göre miras paylaşımında sorun çıkmaz. İşte bu durumlara da zaten adil paylaşım deniyor. Belki Sayın Şanslı Kurabiyenin dedikleri olayı kurtarabilir. Nisa / 13-14 İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve onun resulüne itaat ederse Allah onu, altından nehirler akan cennetlere, orada sürekli kalıcılar halinde, sokar. İşte bu, en büyük başarıdır. Kim de Allah'a ve onun resulüne isyan eder, Allah'ın sınırlarını da aşarsa, Allah onu, içinde sürekli kalıcı olarak ateşe sokar. Artık onun için yere batırıcı bir azap vardır. Bir başka ilginç nokta da Nisa suresi ayet 14 ile yukarıdaki Bakara/187’yi karşılaştırınca ortaya çıkıyor. Bakara187’de Allah’ın sınırlarına “yaklaşılmaması” emrediliyor. Oysa Nisa/14’te “aşılmaması”. Eğer Nisa/14’te de “yaklaşmayın” denseydi benim yaptığım tüm bu yorumlar geçersiz olurdu! Hele hele matematikteki limit kavramı ile kurduğumuz benzerlik tamamen geçersiz hale gelirdi. Ne dersiniz? Neden burada “yaklaşmayın” denmiyor da “aşmayın” deniyor? Şans mı? Hiç sanmam! Ne ilginçtir ki mirasla ilgili ayetler bize bu oranların “mutlak” olmadığı çıkarımını yaptırabilecek şekilde devam ediyor. Tabii bir inkârcıyı bu bile ikna etmeye yetmez. O bunu kelime oyunu olarak görecektir. Kuran’ın bu çıkarımı yapabilmemize imkân vermesini ise ya hiç değerlendirmeyecek ya da sadece “şans” olarak değerlendirecektir. Bunun farkındayız. Ama önemli olan bizim huzur bulmamız… Bu “sınır” çıkarımı aynı zamanda Hz. Ömer zamanında yapılan “avliyye” uygulamasının da son derece yerinde ve makul bir yöntem olduğunu göstermektedir. Çünkü her ne kadar Kuran’da verilen oranlar bire bir elde edilmese de, konulan “sınır”lar asla aşılmamaktadır. Avliyye uygulamasında mirasçılar Kuran’da verilen oranlardan daha düşük bir pay almakta ve Kuran’ın “sınırları” bir tür “tavan (üst limit)” görevi yapmaktadır ve “sınır” (aşağıdan yukarıya) aşılmamaktadır. 2 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 Bir kere yazdım fakat,bir daha yazmakta fayda görüyorum . Olay; zamanımızda'da kullanılan Bileşik kesir, gibidir. BİLEŞİK KESİR: İşaretine bakılmaksızın payı paydasından küçük olmayan (büyük veya eşit olan) kesirlere bileşik kesir denir. Toplama - Çıkarma Toplama ve çıkarma işleminde payda eşitlenecek biçimde kesirler genişletilir ya da sadeleştirilir. Oluşan kesirlerin payları toplanır (ya da çıkarılır) ortak payda alınır. Fazla uzatmaya gerek yok,isteyen,istediği yere bakabilir veya "KESİR" biliyorsa, zaten bildiğinden uzatmaya gerek yok ve İKİ RASYONEL SAYI ARASINDAKİ SAYILAR:arasında sayılamayacak çoklukta rasyonel sayı vardır. Bunlardan bazılarını bulmak için b ile d nin OKEK i bulunur. Verilen kesirlerin paydaları bulunan OKEK inde eşitlenir. İstenen koşuldaki sayıyı bulmak için kesirler genişletilebilir,anlaşılmıştır umarım. Şimdi: "Payların mirastan fazla geldiği" ileri sürülerek,hata bulduğunu zannedenler,yanılmışlardır, doğrusu ise payların, mirastan değil, hesap gereği olarak paydalar eşitlenince paydadan fazla olabildiğidir. Böyle bir "mirasçılar tablosu" karşımıza çıktığında çözüm, paylar toplamının payda olarak alınmasından ibarettir, çok eski zamanlardan beri bilinen bu hesaplama usûlüne "avl" denmektedir. Olay bitmiştir, ve "KUR'AN" ın bir mucizesi daha belgelenmiştir. 1400 sene evvel "KESİR" mi vardı değilmi forumdaşlar,nedir 1400 sene evvel "AVL" ZAMANIMIZDA BİLEŞİK KESİR VE "OKEK"... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2009 Değerli okur; Hukuk mantığı dedim; matematiksel yaklaşıp çeşitli örneklerle hatanın olmadığını belirttim ve bunlara aynı düzlemde cevap alamadım... Bir kere matematiksel olarak 1'e eşitleme işlemi zaten sorunlu değildi; bunu sitedeki çeşitli üyeler de farketmiş durumdalar... Ama gerek miras hukukunu bilmemem ve gerekse bu tarz oranlı bir düzenlemeden habersiz olmam günümüz pozitif hukukundan örnek verememem sonucunu doğurdu... İşte bugün sizlere bir örnek vermek istiyorum ki bu başlığa artık tam anlamıyla nokta koyabilmemiz açısından önemlidir ve benim hukuk mantığına dair anlattıklarıma herkesi ikna edecek somut bir örnektir... 5510 sayılı kanun Md. 34'e ve özellikle bu maddenin d bendinin son cümlesine dikkat!!! Şimdi yaptığımız onca açıklamadan sonra "bana ne efendim" "ne yazıyorsa o" deyip keyfimize göre "hata"mı ilan edeceğiz yoksa ne anlatılmak istendiğini anlayıp adaletli çözüme mi ulaşacağız... Ben bu konuda hala fazla bilgili değilim; ilgili hükmün alakasız olduğunu ve yanlış anlamış olduğumu açıklayabileceklere şimdiden teşekkürler ama gerçekten bir yanlış anlama söz konusu değilse girişte belirttiğim gibi tam anlamıyla "nokta" koyuluyor... Yanlışlama gelmezse çıkan objektif sonuç şudur ki başlığa konu hüküm ve uygulanması "hata" sözcüğü ile nitelendirilemez ve böylece bazı ortamlarda "her söylediğimiz soyut olduğundan kurtuluyorlar ama bu somut konu onları bitirir" yorumları da çürümeye mahkumdur... Saygılar... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ mafyaloni Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2009 ya abicim yalnış yapıyorsunuz.Bu ayetlerdeki her ifadenin başında eğer var.Yani mirasın tamamını hemen o oranlara bölebilmeniz için sadece o durum olması gerekli. 3 kız ana baba eş olduğu zaman geçiyor diyorsunuz yaa bunun yanına erkek kardeş kız kardeş de eklenir geçer gider. Yöntem sizin dediğiniz gibi değilki. Burada bazı ölçüler verilmiş şu durumda şu , şu durumda şu olacak diye.Durumların hepsi sayılıp dökülemeyeceğine göre hangi durum oluyorsa o duruma göre oranların hepsi yazılır ve birbirlerine göre oran bozulmayacak şekilde hesaplanır. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir Domuzbağı Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2009 Allah hata yapmayacağına göre matematik kuralları hatalı sonucu çıkıyor. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ mafyaloni Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2009 daha açık anlatmak gerekirse sizin yaptığınız hata şu bütün eğerli cümleleri birbirinin içine atıp karıştırıyorsunuz sonrada pay paydayı geçiyor diyorsunuz.Eğerli cümleler sadece kendi içinde değerlendirilir.ne var eğerli cümlelerde 1-)sadece ana-babanın varis olma durumu 2-)hem ana-baba hem çocukların varis olma durumu 3-)hem ana-baba hem kardeşlerin varis olma durumu 4-)sadece çocukların varis olma durumu 5-)eşlerin çocuklarla beraber varis olma durumu 6-)sadece eşlerin olma durumu işte o oranları alıp hemen mirası bölmeniz için bu durumlardan birisi olması lazım sizin idda ettiğiniz 3 kız ana baba ve eş in varis olma durumu ise ayetlerde yok.Peki sizin istediğiniz bu durum gerçekleşti ne yapacaz şimdi? Şimdi yapılması gereken Kuranın bu oranlarından çıkarım yaparak varisler arasındaki oranı bulacağız(avliye-reddiye) ve o bulduğumuz oranı bozmadan mirasları dağıtacaz. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir katibin Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2009 Kabul etmiyorsan islam hukukuna göre miras paylaşımı yapmana gerek yok ama islam hukunu küçümsemek için kullanılan terimlerden yargılanabilirsin. Bunu bu kadar düşünemiyor musun, Allah'a ve Allah'ın elçilerine inanmayabilirsin ve rasülünün Allah'a itaat ederek, ondan sakınarak Yaradınından vahyolunan hükümlere uyan insanları aptallıkla suçlamak nedir. veya inandıklarını bu şekilde söylememesi için sebep nedir? şimdi kelime-i tevhidi sadece vatan, millet ve bayrak gibi kutsallarımız arasında gördüğümdendir Hz Muhammed (sav) ve sübhanAllah'ın isimlerini haykıra haykıra yazamadığıma sebep. yoksa, bayrak nedir; bez parçası. fakat vatanı savunmada sancak düşmana bırakılmaz çünkü bayrağa hakaret edilmemesi için benim canımın bir önemi yoktur. burda her türlü noksanlıktan tenzih ettiğim bu isimleri size nasıl bırakırım. size göre bunlar isim; bana göre mana. iman edenler bu isimlerden iman şerbeti içer inkar edenlerin ise küfrü artar. benim gözümde mecnun dünyanın bütün kuru bilgi sahibi insalarından iyidir. o sureti varlık gören söz sahiplerine göre kara kuru bir kız leylaya aşıktı. oysa o leyla'nın suretini aşalı ve manada anı yaşamaya ulaşmıştı, varsın sizin zihninizde ki islam da kara kuru bir din olsun. ve fuzüli cüretkar davranıp mecnunu bile gerçekten iman edemediğini iddaa etmekte 'bende mecnundan füzun aşıklık istidadı var aşık-ı sadık benem mecnunun ancak adı var' görmeden geçemeyeceğim. mecnunu burda bir isimden ibaret kılmakta. isteyen bu isimle uğraşsın ama ne var ki istidat farklı şey. bu yetenektir, doğuştan gelendir. bu arada masal istenmiyor, bunlar masalsa eğer inkar için söylenenler 1 saniye sonra masal değil midir. son olarak, hukukta inandığınızı tercih hakkınız var. İslam hükmüne göre mahkemeler var da bir anlaşmazlık yüzünde miras paylaşımı yapamıyorlar mı? Birçok farklılıktan oluşan insanların 622 yıl (genellikle) memnuniyet içerisinde yaşamlarını idame ettikleri bir devlet yapısı içeren Osmanlı Devletinde bu çeşitli ırk ve dindeki insanların hoşnutluğunu sağlayabilecek, adaletli bir hukuk sistemi nasıl oluşturulduğu sorusu sürekli sorulmuş ve günümüz modern devletlerince inceleme altına alınmıştır. Öncelikli olarak Osmanlı devletinin vatandaşlık hukuku açısından hitap ettiği insanlar arasında yapmış olduğu kategorilendirmeyi inceleyip, daha sonra hukuk uygulamalarını nasıl gerçekleştirmiş olduğunu anlatmaya çalışacağız. Eski Müslüman Türk Devletlerinde vatandaş demek olan ra?iyye (tebaa), Müslüman ve gayr-i müslim olarak ikiye ayrılır. Osmanlı Devletinde millet tabiri, ümmet manâsında kullanılmış ve millet-i müslime ile millet-i gayr-i müslime mefhumları, fıkıh kitaplarındaki esaslara uygun olarak kullanılmıştır. Osmanlı ülkesinde yaşayan en önemli gayr-i müslim milletler, Hıristiyanlar, Yahudiler ve sabiî (yıldıza tapanlar) lerdir. İslâm ülkesinde yaşayan gayr-i müslimleri, vatandaşlık hukuku açısından ikiye ayırmak mümkündür: Zımmîler ve müste'menler. Zımmîler, İslâm Ülkesinin vatandaşı olan gayr-i müslimlerdir. Müste?menler ise, diğer gayr-i müslim devletlerin himayesinde bulunan yabancılardır. Farklı dinlere ve kültürlere mensup topluluklar için, İslam dininin kabul ettiği din ve vicdan özgürlüğü vardır. Bu hürriyetlerin neticesi olarak şahıs, aile ve miras gibi bazı hukuk dallarında gayr-i müslim sahip olduğu inançlara göre hareket edebilme serbestliğine sahiptir. Ancak Osmanlı Devletinde devlete karşı işlenen suçlarda kim olursa olsun ortak ceza hukuku uygulanmaktadır. Şahıslar arasında işlenen suçlarda ise bir gayr-i müslimle müslüman arasında ortak ceza hukuku, gayri Müslimler (azınlıklar) arasında ise istenildiğinde İslam ceza hukuku veya o gayri Müslimlerin kendi hukuku uygulanmaktadır. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ searcher Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2009 Şu anda Türkiye Cumhuriyetinde kullanılan miras hukuku: A. Kan hısımları I. Altsoy Madde 495.- Mirasbırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyudur. Çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar. Mirasbırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. II. Ana ve baba Madde 496.- Altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, ana ve babasıdır. Bunlar eşit olarak mirasçıdırlar. Mirasbırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır. III. Büyük ana ve büyük baba Madde 497.- Altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Bunlar, eşit olarak mirasçıdırlar. Mirasbırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın mirasbırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı taraftaki mirasçılara kalır. Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babaların ikisi de altsoyları bulunmaksızın mirasbırakandan önce ölmüşlerse, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır. Sağ kalan eş varsa, büyük ana ve büyük babalardan birinin mirasbırakandan önce ölmüş olması hâlinde, payı kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir taraftaki büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları hâlinde onların payları diğer tarafa geçer. IV. Evlilik dışı hısımlar Madde 498.- Evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulmuş olanlar, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olurlar. B. Sağ kalan eş Madde 499.- Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur: 1. Mirasbırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri, 2. Mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı, 3. Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır. C. Evlâtlık Madde 500.- Evlâtlık ve altsoyu, evlât edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar. Evlâtlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Evlât edinen ve hısımları, evlâtlığa mirasçı olmazlar. D. Devlet Madde 501.- Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası Devlete geçer. Bu da Kuran'da ki miras hukuku: Nisa/4:11. Allah size, çocuklariniz hakkinda, erkege, kadinin payinin iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadin iseler, ölünün biraktiginin üçte ikisi onlarindir. Eger yalniz bir kadinsa yarisi onundur. Ölenin çocugu varsa, ana-babasindan her birinin mirastan altida bir hissesi vardir. Eger çocugu yok da ana-babasi ona vâris olmuş ise, anasina üçte bir (düşer). Eger ölenin kardeşleri varsa, anasina altida bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacagi vasiyetten ve borçtan sonradir. Babalariniz ve ogullarinizdan hangisinin size, fayda bakimindan daha yakin oldugunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafindan konmuş farzlardir (paylardir). şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. Nisa/4:12. Yapacaklari vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eger çocuklari yoksa, biraktiklarinin yarisi sizindir. Çocuklari varsa biraktiklarinin dörtte biri sizindir. Çocugunuz yoksa, sizin de, yapacaginiz vasiyetten ve borçtan sonra, biraktiginizin dörtte biri onlarindir (zevcelerinizindir). Çocugunuz varsa, biraktiginizin sekizde biri onlarindir. Eger bir erkek veya kadinin, anababasi ve çocuklari bulunmadigi halde (kelâle şeklinde) mali mirasçilara kalirsa ve bir erkek yahut bir kizkardeşi varsa, her birine altida bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktirlar. (Bu taksim) yapilacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara ugramaksizin (yapilacak)tir. Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkiyle bilendir, halîmdir. Nisa/4:176. Senden fetva isterler. De ki: "Allah, babasi ve çocugu olmayan kimsenin mirasi hakkindaki hükmü şöyle açikliyor: Eger çocugu olmayan bir kimse ölür de onun bir kizkardeşi bulunursa, biraktiginin yarisi bunundur. Kizkardeş ölüp çocugu olmazsa erkek kardeş de ona vâris olur. Kizkardeşler iki tane olursa (erkek kardeşlerinin) biraktiginin üçte ikisi onlarindir. Eger erkekli kadinli daha fazla kardeş mevcut ise erkegin hakki, iki kadin payi kadardir. şaşirmamaniz için Allah size açiklama yapiyor. Allah her şeyi bilmektedir. Karar sizin. Hangisi daha adil, daha anlaşılır, daha sistematik? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ mafyaloni Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2009 daha açık anlatmak gerekirse sizin yaptığınız hata şu bütün eğerli cümleleri birbirinin içine atıp karıştırıyorsunuz sonrada pay paydayı geçiyor diyorsunuz.Eğerli cümleler sadece kendi içinde değerlendirilir.ne var eğerli cümlelerde1-)sadece ana-babanın varis olma durumu 2-)hem ana-baba hem çocukların varis olma durumu 3-)hem ana-baba hem kardeşlerin varis olma durumu 4-)sadece çocukların varis olma durumu 5-)eşlerin çocuklarla beraber varis olma durumu 6-)sadece eşlerin olma durumu işte o oranları alıp hemen mirası bölmeniz için bu durumlardan birisi olması lazım sizin idda ettiğiniz 3 kız ana baba ve eş in varis olma durumu ise ayetlerde yok.Peki sizin istediğiniz bu durum gerçekleşti ne yapacaz şimdi? Şimdi yapılması gereken Kuranın bu oranlarından çıkarım yaparak varisler arasındaki oranı bulacağız(avliye-reddiye) ve o bulduğumuz oranı bozmadan mirasları dağıtacaz. burada yalnışlık yaptım kendi anladığımı kesin bir şeymiş gibi sundum siz bu yazdığımı ciddiye almayın vebal almak istemiyorum açıkçası Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ SorrowOcean Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Elmayla armutu toplayıp araya mantıksal hata zincirini yutturup sonra a bakın temel matematik işlemi bile hatalı diyen zihniyet lütfen okuyunuz: 11.AYET a) Allah size, çocuklarınız (ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Dikkat edelim bu temel kural) (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. (Yeni durum geldi bir önceki ilk oranlar yitirdi) c)Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. (Yeni durum olarak anne baba eklendi oranlar yine değişti) d)Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. (Farklı bir varyasyon ortaya kondu eski oranlar yine geçerliliğini yitirdi) e)Eğer kardeşleri varsa anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 12. Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bunlar) Allah’ın emridir. Allah hakkıyla bilendir, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.) 176 - Senden fetva istiyorlar. De ki: “Allah size “kelâle” (babasız ve çocuksuz kimse)nin mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa bıraktığı malın yarısı onundur. Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur. Eğer kız kardeşler iki iseler, (erkek kardeşin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler o zaman, (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır. Sapmayasınız diye Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Dikkatli irdelersek 11. Ayette 3 durum vardır ve bu dört durumdan şu şekilde bahsedilir: DURUM 1= MİRASÇI OLARAK ANA-BABA YOK , KARDEŞ YOK, EŞ YOK, ÇOCUK VAR 1.1- Kız çocuk sayısı 2 veya daha az 2/3 erkek çocuk(lar) 1/3 kız çocuk(lar) 1.2- Kız çocuk sayısı 3 veya daha fazla 2/3 kız çocuklar (buradan herkes kalan 1/3ün erkek çocuklara kaldığını çıkarım yapabilir bahsedilmemiş olsa da) 1/3 erkek çcouk(lar) 1.3- Kız çocuk sayısı sadece 1 1/2 kız çocuk (kalan 1/2nin erkek çocuklara kalacağını da hemen anlıyoruz bahsedilmemiş olsa da) 1/2 erkek çocuk(lar) 1.4- Tek çocuk Hiç bahsedilmemiş olsa da bu durumda mirasın tamamının tek çocuğa kalacağını çıkarmak için ilim bilmeye gerek yok sanırım. BU NOKTAYA KADAR TEK MİRASÇI ÇOCUKLARDI DİKKATLİ OLALIM BU ORANLAR SADECE ÇOCUKLAR MİRASÇI İKEN GEÇERLİYDİ ŞİMDİDEN İTİBAREN YENİ MİRASÇILAR EKLENECEK VE BURAYA ATIF YAPILAN YERLER DIŞINDA BU ORANLARI KULLANMA ŞANSIMIZ KALMAYACAK YENİ MİRASÇILARLA BİRLİKTE (Bu nokta çok önemli çünkü ateist arkadaşların sorularına yedirdikleri mantık hatası burada başlıyor tuzağa düşüp atlarsanız aynı tavşanın asla kaplumbağayı yakalayamadığı mantık çıkmazının içine düşüverirsiniz) DURUM 2= MİRASÇI OLARAK ANA-BABA VAR , ÇOCUK VAR , KARDEŞ YOK , EŞ YOK 2.1- Mirasçı olarak ana baba ve çocuklar 1/6 anne 1/6 baba (BUNDAN SONRASINA DİKKAT) kalan 4/6 Çocuklar (4/6 çocuklar arasında dağıtılırken "Allah size, çocuklarınız (ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder." ayeti gereğince erkek çocuklara 4/6 .2/3= 4/9 kız çocuklara 4/6.1/3=2/9 kalır. Zaten bu noktada tuzağa düşmediğiniz anda bundan sonrasında verilen örneklerin hepsi hak ile ve matematiksel olarak sorunsuz çözümlüdür) 2.2- Mirasçı olarak sadece anne baba 1/3 anne (2/3 baba olacağı aşikardır zaten burada ilk ayete gönderme vardır. kadına 1 erkeğe 2 pay ilkesini vurgular) BURADAN SONRA 3. MİRASÇI TÜRÜ OLAN KARDEŞLER DAHİL EDİLDİ YİNE DAHA ÖNCEKİ ORANLAR (TEMEL ORAN OLAN KADINA 1 ERKEĞE 2 ORANI DIŞINDA) DEVRE DIŞI KALMIŞTIR. DURUM3= MİRASÇI OLARAK ANA-BABA VAR, KARDEŞLER VAR, ÇOCUK YOK, EŞ YOK 3.1-Mirasçı olarak Anna baba ve kardeşler 1/6 Anne (yukarıdaki iki ayettede işletilen erkeğe kadının 2 katı gereğince babaya 2/6 düşeceği ve kalan 3/6 nın kardeşler arasında yine kadın ve erkek paylarına uygun şekilde dağılacağı açıktır) Buradan itibaren dikkat edelim yeni ayet olan 12. Ayette temel unsur EŞLERDİR. DİĞER ORANLAMA EŞLERİN DURUMUNA GÖRE DAĞILIM GÖSTERMEKTEDİR. DİKKAT EDİLİRSE AYETLER HEP ÖNCE EN AZ MİRASÇI OLAN TEMEL DURUMU AÇIKLAYIP SONRA DAHA ÇOK MİRASÇININ OLDUĞU VARYASYONLARA DOĞRU AÇIMLANMIŞTIR. BURADAKİ VARYASYONLARDA VERİLEN TEMEL BİR ORANLA (EŞLERİN PAYI) DAHA ÖNCEDEN VERİLEN BAŞKA BİR ORANI BİRLEŞTİRMEK ELMAYLA ARMUTU TOPLAMAK FARKLI VARYASYONLAR İÇİN VERİLEN ORANLARI BİRBİRİNE KARIŞTIRARAK MANTIK AÇMAZLARINA SÜRÜKLEMEK ANLAMINA GELEN YA KÖTÜ NİYETLE YADA BİLGİSİZLİKTEN KAYNAKLANAN HATALARDIR. Şunuda belirtmeliyim ki avliye ile yapılan hesaplamaların hak olduğunu düşünmüyorum. Ateist arkadaşlar en azından bu noktada faydalı bir iş yapmışlardır. Senelerdir uygulanan yanlış dağıtımı ortaya çıkarmışlardır. Gerçi bir arkadaşında değindiği gibi Allah bu yapılacak yanlışında bilgisine sahiptir ve bu sınırları aşmayın diyerek bunun dışındaki uygulamalarında (yani avliyeninde) kabul edilebilir olduğunu vurgulamıştır. DURUM1=MİRASÇI OLARAK EŞ VAR 1.1-Ölen Kadın, Eş var, Çocuk Yok, Anne Baba var ½ Erkek eşin (Kalan1/2 için anne baba durumuna göre 11. Ayetteki uygun varyasyon uygulanacaktır. Anna baba yoksa tamamı eşe kalacaktır) 1.2-Ölen kadın, Eş var, Çocuk var, Anne baba var ¼ erkek eşin (Kalan3/4 çocuk anne baba arasında 11. Ayetteki uygun varyasyon uygulanarak dağıtılır.) 1.3-Ölen erkek, Eş var, çocuk yok, anne baba var ¼ kadın eşin (Kalan3/4 anne baba arasında 11. Ayetteki uygun versiyon uygulanarak dağıtılacaktır) 1.4-Ölen erkek, eş var, çocuk var, ana baba var 1/8 eş (kalan 7/8 çocuk ve anne baba arasında 11. Ayetin uygun varyasyonu uygulanarak dağıtılır) 1.5-Ölen erkek eş, çocuk yok, ana baba yok, kardeş var 1/6 tek kardeş (5/6 eş) 1.6-Ölen erkek, çocuk yok, ana baba yok, kardeşler var 1/3 kardeşler (2/3 eş) 176. Ayetde sadece kardeşin bulunduğu durumu net olarak açıklıyor. Burada dikkat edeceğimiz Kuran’da net olarak verilen oranlardır. Yukarıdaki açıklamam dikkatle incelendiğinde tamamen hak olarak belirtilen oranların temel alındığı varyasyonların dikkatle incelendiği görülecektir. Kuran’da matematik hatası yoktur. İnsanlarda anlayış hatası ve mantık hatası vardır. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ SorrowOcean Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 3kız çocuk +ana baba+ eş olan bir tabloda eşin dahil edildiği tek durum 12. ayet olduğuna göre 12 ayetten başlayarak dağılımı yaparız 12.ayet durum 1.4 e göre kadın 1/8 i alır geriye 7/8 kalır eşin hakkını verdiğimize göre geriye ana baba ve çocuklu durum kalır 11.ayetin durum 2.1ine göre kalan 7/8in 1/6sını anne (yani 7/8*1/6=7/48) yine 1/6 sını baba alır (7/48) kalan da çocuklar için yine aynı ayetteki hususla paylaştırılır matematiksel olarak verilen örneğe uygulamak gerekirse: 1000tl lik miras ilk önce varyasyonda eş bulunduğu için 12. ayete göre 1/8 i eşe verilir. Kalan 7/8 in 1/6 sı anneye 1/6 sı babaya verilir. kalan kısımda çocuklara verilir. EŞ=125tl alır (1/8) ANNE=(1000-125)/6=145.8333 BABA=(1000-125)/6=145.8333 KIZ KARDEŞLERİN HERBİRİ=(1000-416.666)/3=194.444666 alacaktır Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ SorrowOcean Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Biraz dikkatli okuyan, ayetlerin açılımındaki tümden gelim yöntemini kavrayan herkes durumu kavrayacaktır. Ateist arkadaşlar EŞ olan bir durumu Eş olmayan bir durumdaki oranlarla karıştırarak mantık hatasına düşürmektedir. Eş olan bir durumda ilk önce eş durumunda bahsedilen karı yada kocanın payını veren ayet uygulanmalıdır. Olay çok açık aslında Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Olayı bu şekilde çözüldü göstermek, tam bir saptırmacadır. Ayet o kadar kesin ki, inancınıza göre ayet hükmünü çiğneyip geçip ayeti açıkça tahrif ediyorsunuz. Ayet kesin ifade ediyor: "ikiden fazla kız iseler, terekenin üçte ikisi onlarındır." Bitti. Bunu hiç bir mugalata ile değiştiremezsiniz. Miras bin lira ise 1000x2/3=666 küsür lirayı üç kız alır. Her kıza da 222 küsür lira düşer. Halbuki siz paylaştırmada her kıza 194 küsür lira vererek kızların haklarını yediniz. 222-194=28 lira hakları geçti. Mahkemeye gitseler kadı da bu işin içinden çıkamaz, çareyi "Höt! Şeriatı oyuncak ettünüz! Savulun uçururum kellenüzü! Alın verdüğüm haklarunuzu, varın gidün!" demekte bulur. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ SorrowOcean Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Mantıksal hataya sürüklemeniz iflas etmiştir. Şimdiye kadar bunca yazan kişinin bunu es geçmesi oldukça kurnaz bir yöntem izlediğinizi göstermektedir. Ayetleri iyi okursanız hiç bir kural çiğnenmemiştir. ancak değişkenlerden biri olan eş değişkenin yer almadığı kuralı eş değişkenin yer aldığı kuralın yarısıyla birleştirip kalan yarısını görmezden gelerek bak hatalı diyorsunuz. Bilerek yada bilmeyerek matematiksel hatayı siz yapıyorsunuz bu durumda. Ayetleri tekrar okuyunuz yukarıdaki açıklamalara göre hiç bir maddedeki hak çiğnenmemiştir. Bana sakın EŞ değişkeninin yer almadığı 11. ayeti göstermeyin çünkü verdiğiniz örnekte mirasçılardan birisi EŞ tir. O zaman EŞ değişkenin yer aldığı maddeyi öncelik almak zorundasınız bu matemaiksel olarak da şarttır. Tavşan ve kapblumbağa paradoksunu ayetlere uygulamaya kalkmışsınız. İlk önermenizi kabul eden herkes tuzağa düşüyor ama ilk önermeniz yanlış. Yukarıdada anlattığım gibi farklı değişkenlerin yer aldığı kuralları kafanıza göre birleştirip bak işte seninde gördüğün gibi hatalı dedirtiyorsunuz (Bilmeyenler için Kaplumbağa ve tavşan paradoksu: Tavşan kapplumbağadan x mesafe kadar geride koşuya başlar ve kaplumbağadan 2 kat daha hızlıdır ama asla kaplumbağayı yakalayamaz. çünkü tavşanın kaplumbağıyı geçmesi için aradaki x mesafeyi kapaması lazımdır değil mi diye sorar. Buna verilecek evet yanıtı çıkmazın içine düşmenizi sağlar. ardından şu gelir çünkü: peki tavşan x mesafeyi alana kadar kaplumbağada onun yarısı kadar mesafe almaz mı? yani x/2 kadar. üste evet cevabını verdiyseniz burada da evet demek zorunda kalırsınız. peki mesafe x/2 ye düştü ama tavşanın hala yakalaması için x/2 mesafeyi alması gerekiyor değil mi denir. ama kaplumbağada bu arada x/4 kadar mesafe alacaktır. x/8 , x/16 .....x/10000000000000000.... devam eder gider. Tavşan asla kaplumbağayı yakalayamaz. Kabul etmek zorunda kalırsınız çünkü ilk tuzağa düşmüşsünüzdür kurtuluşunuz yoktur. Oysa Kaplumbağa tavşan ve hız değişkenleri dışında 4. değişken olan zamanı atlamışsınızdır. Eksik değişkenle mantık tuzağına düşersiniz.) Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ SorrowOcean Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Sizin baştan beri örnekle yaptığınız ayrı değişkenlerin bulunduğu durumları tek bir önermede birleştirmek. Ayetleri tekrar tekrar okuyunuz. EŞ olan durum ayet 11 de yoktur. bu da sizi 12. ayetteki eş değişkenliyle başlamaya mecbur kılar. Matematikten azıcık anlayan bile bunu hemen farkedebilecektir tekrar okursa Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Kendisi hesap oyunu yapıp, karşıdakini matematik oyunu yapmakla suçlamak da çok kurnaz (!) bir yöntem doğrusu. Söylenenin geçerli olması için, iki ayrı durum, (eşin mevcut olduğu ve olmadığı) için farklı oranlar verilmesi gerekirdi. Oranlarda bir değişiklik yapılmaksızın eşe sekizde bir veriliyor. Eğer metni yazanın ifade güçlüğü çekmesi, dile hakim olmaması, meramına dili dönmemesi gibi sorunları yoksa, gayet kolay: Eş varsa şöyle, eş yoksa böyle taksim eder der, hiç sorun olmazdı. Şayet dediğiniz gibi eşin olduğu duruma ayrı, olmadığı duruma ayrı paylaşım oranları öngördüyse... Ayetlerde ise hiç böyle bir ayrım hakkında en küçük belirti yok. Yanlış hesabı savunmak için yapılan mantık oyunu ise şu: Bir şirketin yarı hissesini kendinize ayırıp, üçte birer hissesini ise iki kişiye vadederek ortak etmişsiniz. Gün gelmiş şirket tasfiye edilecek olmuş. Siz yarı hisseyi alıp geri kalanı "alın paylaşın" diyorsunuz. Ortaklarınız ana paraya bakıyor, üçte birini hesaplıyor, hesap tutmuyor. Örneğin şirketin ana parası 1200 lira. Siz 600 liranızı alıp çekildiniz. Öbürleri 1200 liranın üçte biri olan 400 er lirayı alacakları yerde siz onlara kalan 600 liranın üçte birini, yani 200 er lira bırakıyorsunuz. Burada hata ne? Ortaklara fazla vaatte bulunmuşsunuz. Şirkette olmayan kadar bir hisseyi vaat etmişsiniz. Çünkü siz yarı hisseye sahipseniz, iki ortağa ancak dörtte birer hisse vaat edebilirdiniz, ya hesap bilmiyormuşsunuz, ya ortakları aldatmışsınız... Ortaklar ellerindeki üçte bir hisseyi gösteren senetlerle mahkemeye gider ve 400 er liralarını çatır çatır alırlar... İşin özeti şu: Ayetleri yazanlar bir bakmışlar eşe pay vermeyi unuttuklarını farketmişler ve eşi paylaşıma katan bir ayet daha yazmışlar. Bu kez oranlar tutmamış. İş çorbaya dönmüş, işin içinden Ömer avl yaparak çıkmaya çalışmış. Başkaları da başka hesap oyunları ile işi örtbas etmeye çalışmış... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Değerli okur; Hukuk mantığı dedim; matematiksel yaklaşıp çeşitli örneklerle hatanın olmadığını belirttim ve bunlara aynı düzlemde cevap alamadım... Bir kere matematiksel olarak 1'e eşitleme işlemi zaten sorunlu değildi; bunu sitedeki çeşitli üyeler de farketmiş durumdalar... Ama gerek miras hukukunu bilmemem ve gerekse bu tarz oranlı bir düzenlemeden habersiz olmam günümüz pozitif hukukundan örnek verememem sonucunu doğurdu... İşte bugün sizlere bir örnek vermek istiyorum ki bu başlığa artık tam anlamıyla nokta koyabilmemiz açısından önemlidir ve benim hukuk mantığına dair anlattıklarıma herkesi ikna edecek somut bir örnektir... 5510 sayılı kanun Md. 34'e ve özellikle bu maddenin d bendinin son cümlesine dikkat!!! Şimdi yaptığımız onca açıklamadan sonra "bana ne efendim" "ne yazıyorsa o" deyip keyfimize göre "hata"mı ilan edeceğiz yoksa ne anlatılmak istendiğini anlayıp adaletli çözüme mi ulaşacağız... Ben bu konuda hala fazla bilgili değilim; ilgili hükmün alakasız olduğunu ve yanlış anlamış olduğumu açıklayabileceklere şimdiden teşekkürler ama gerçekten bir yanlış anlama söz konusu değilse girişte belirttiğim gibi tam anlamıyla "nokta" koyuluyor... Yanlışlama gelmezse çıkan objektif sonuç şudur ki başlığa konu hüküm ve uygulanması "hata" sözcüğü ile nitelendirilemez ve böylece bazı ortamlarda "her söylediğimiz soyut olduğundan kurtuluyorlar ama bu somut konu onları bitirir" yorumları da çürümeye mahkumdur... Saygılar... Tekrarlamakta fayda olduğunu görüyorum... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Sayın ali, yazdıklarınızı "yanıt vermiş gibi yapmak" olarak nitelendirmek zorundayım, buradaki konu ile bir ilgisini kuramadım. Link vermekle, "nokta koyduk" gibi ifadelerle hiç bir yere varamazsınız. Noktayı biz koyduk, hesap yanlışı apaçık... Şunu da belirtmek isterim, eşin olmadığı ve olduğu durum gibi bir ayrım yapmış bile olsa, ki böyle bir ayrım yapıldığı hakkında en küçük done yok... Böyle bir ayrım yapmış bile olsa anlamsız olurdu, çünkü biri öldüğünde eşinin hayatta olmama olasılığı çok düşüktür. Biri ötekinden önce mutlaka ölecek ve hayatta kalan mirasçı olacak. Karı koca ikisi aynı anda ölmezlerse şayet... Fakat anne babanın hayatta olup olmamasına göre bir ayrım yapması çok mantıklı olurdu, ki bunu da yapmamış. Çünkü bir insanın anne babasının kendisinden önce ölmüş olma olasılığı daha yüksektir. Yapılacaksa bu durumun ayrımı yapılmalıydı. Ne yandan bakarsanız bakın, hesap yanlış, düzeltmenin tek yolu avl yapmak, yani sabitlenmiş oranları bozmak... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Şimdi hatırlayalım bazı şeyleri(sırayla bağlantılar): 1 2 3 Gelen bazı cevaplar: 1 2 3 Ve devam ediyoruz: 1 2 Cevap geliyor: 1 Yine konuşuyoruz: 1 Cevap: 1 2 Sıra bende: 1 2 Gelen cevap: 1 Boş durmuyoruz tabi: 1 Ve daha sonra: 1 Ve 1'e eşitleme olayına dair sunduğumuz birçok ispat çürütülemediği gibi üstüne yukarıdaki iletide hatırlattığım "hukuk mantığına dair somut örnek" de gelince her şey çözülüyor... Çünkü 1'e eşitlemede soruları hep şuraya gelir: "Ama oradaki oran değişti"; anlatırız "kardeşim bak, bu hükmün somut uygulaması söz konusu oldu mu olabilir tabi daha pek çok meselede de bu var; bak sünnet diyoruz pek çok uygulama buna dayanıyor mesela ya da şu an İslam hukuku dediğimiz yapıda çeşitli kaynaklar söz konusu kimisi kıyasa daha ağırlık veriyor vs. usüle dair tartışılacaksa o ayrıdır tabi ama bu "hata" anlamına gelmez"... Böylece sonradan edindiğim bir bilgi üzerine buraya aktardığım somut düzenleme anlattıklarımızı güçlendirmiştir; yine kabul etmeyebilirler ama bu benim eksikliğim olamaz; işte o düzenleme: Hak sahiplerine bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır. Miras hukukunda "eşit"lik olduğu için günümüzde bu tarz düzenleme gerekmeyebilir(yok diye biliyorum ama yanlışımız düzeltilsin); halbuki oranların ve farklı durumların söz konusu olduğu bir diğer konuda bakınız modern hukukun pozitif metni de aynı yöntemi benimsemiştir... Şimdi bazıları Kur'an'da yazsaymış bana ne diyebilir; ama Kur'an belirli bir toplumun miras hukuku kodifikasyonu ürünü falan değildir, adaletli çözüme ulaşacak olanlar da temel "adalet" ilkesine uymasını bilirler zulümden kaçınırlar... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ SorrowOcean Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Hala cevabınızda bile aynı mantık çelişkisi yaratmaya kalmaktan kaçınmamanıza rağmen yanlisiniz çıkmıştır. Ayetlerde mirasın dağıtımına ilgin verilen sıralama tüme varımdır. Önce en basit durumu koyup sonra ayrıntıyı açıklamayı seçmiştir. Sizin sorunuz neden tüme varım kullanılmış tümden gelim kullanılmamış anlamına geliyor. İkisi de geçerli yöntemlerdir. Bu mantıkla tümden gelim uygulansaydı bu kez de neden tüme varım uyghulanmamış diyecektiniz muhtemelen. Dikkat eden herkes ayetteki değişkenlerin değiştikçe eski oranların geçerliliğini yitirdiğini görecektir. Siz x varyasyonundaki oranlarla y varyasyonundaki oranları toplayıp çıkarmaya çalışıyorsunuz. Matematik ve mantık bilen herkes tuzak sorudaki hatayı farketmiştir sanırım artık. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Sayın ali'nin anlatımı hâlen hiç bir şey ifade etmiyor. Sayın SorrowOcean'ın anlatımı daha tutarlı bir mantığa dayanmaya çalışıyor ama x ve y diye iki ayrı varyasyon olduğuna dair hiç bir kanıtı yok. Söylediğim gibi: Normal ifade yeteneği olan herhangi biri, burada eşin olduğu ve olmadığı iki durum için iki ayrı düzenleme getirdiğini çok rahat ifade edebilmesi gerekirdi. Esasen ayetler tam bir ifade bozukluğu örneği sergiliyor. O kadar sistematikten yoksun ki, her şeyi birbirine katıp anlaşılmaz hale sokuyor. İki ayet arasında nasıl bir varyasyon farkı var, tespit edebilmek imkansız. İlk bakışta çocuklar olup olmaması gibi bir izlenim ediniliyor, ama değil. Eş olup olmadığı gibi bir kategorizeyi sezmek bile imkansız. Arka arkaya verdiği bir sürü oran, işi tam bir çıkmaza sokuyor ve oranlar tutmuyor. Bir insan öldüğünde, en önemli hak sahibi eşidir. Bu ilk ayette unutulmuş. Sonra farkına varılıp eklenince de işler arap saçına dönmüş. Olay bu... Diyeceğim, Kurân ayetlerinin uygulanabilirlik düzeyi sıfırdır... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Hatırlattıklarımız ve anlattıklarımız başlığın esas konusuyla ilgilidir ve çok şey ifade etmektedir ciddiyetle okuyanlara ve anlayanlara... O yüzden burada duyuruyorum ki matematik ve hukukla ilgili somut ispatlarımıza aynı düzeyde cevap verilmediği sürece yazılarımızın "ifadesizliği, ilgisizliği vb." sıfatları taşıdığı iddiaları esas bize ve objektif olarak okuyacak her akıl sahibine "herhangi bir şey ifade etmeyecektir"... Sayın SorrowOcean'a; İddianızı Arapça'dan açıklamalarla desteklemeniz gerekmiyor mu sizce de; ya da İslam Miras hukuku açısından nasıl temellendirecekseniz??? Çünkü burada sadece bir örnek değil konuşulan; ilgili uygulamanın somut durumlarda uygulanmasını "hata"dan dolayı olarak göstermek istiyorlar... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ SorrowOcean Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Arapça bilen birisi değilim ama dilbilim ve çeviri teknikleri konusunda bilgi sahibiyim (yabancı dil öğretmeniyim) bu yüzden 8 farklı mealden farklı çevirileri okuyarak hataya düşmemek için birbirinden farklı çevirilmiş küçük kısımları özenle dikkate aldım. Malum sorunun kafa karıştırmasının nedeni yukarıda açıklamaya çalıştığım durumdur. Uygulamaya gelince, olay ilk kez ömer döneminde sorun olarak ortaya çıkmış; eğer peygamber döneminde böyle bir sorun olsaydı zaten şu andaki yanlış uygulama yapılıyor olmayacaktı. Arap uygulamalarının peygamberden sonra git gide bozulduğu ve kimi zaman Kuran'a çelişen uygulamaların süregelir şekilde İslama enjekte edildiğini üzülerek inceledim bunca zamandır. Ömerin ortaya çıkardığı avliye ve reddiye yönteminin uygulanması belki ayette bahsedilen sınırların dışına çıkılmadığı için uygulanabilir olsa da, Kuran'da aslında azıcık düşününce ve tüme varım mantığıyla ayetin biçimlendirdiğini farkedince kolaylıkla anlaşılacak çözümün es geçildiğini görüyor ve üzülüyorum. Ama malesef araplar İslama senelerce en büyük zulümü yapmış bir millet oldukları için çok da garip karşılamıyorum yanlış uygulamayı. Kuran'da herhangi bir çelişki yoktur. Ama İslam'a (bilerek yada bilmeyerek) sokulmuş (malesef) bir çok yanlış vardır. Cahiliye döneminde ki araplar Kuran'ı değiştirmeye cesaret edemeselerde uygulamalarda Kuran'dan uzaklaşan bir çok hataya imza atmıştır. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Bence pek yeterli değil getirdikleriniz... Ama fazla bir şey söylemem çünkü ben genel anlamda buradaki "hata" iddiasının "hatalarını" ortaya koymaya çalıştım ve matematik de hukuk da desteklediler sağolsunlar... Ama size de tavsiyem ayrıntıya girecek böyle bir değerlendirme söz konusu olduğunda daha sağlam temellere bir şeyler oturtmanız... Şahsen fazla bilgili olmadığım için yorumunuzun doğruluğu hakkında konuşamayacağım ama anladığım kadarıyla(ki sizin de belirttiklerinizden) çok da yeterli değil açıklamanız; cevap için teşekkürler... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Matematik bir ispat göremedik de, hukuki ispat nedir? Sigorta aylığından mı bahsediyorsunuz? Bunun konumuzla hiç alakası yok. Sigorta aylığı mevzuatında konu edilen şudur: Bir emekli öldüğünde, kızı evli değil veya oğlu onsekiz yaşından küçükse, emekli aylığı çocuğuna geçer. Aylığın 900 lira olduğunu varsayalım. Çocuk bu 900 lirayı maaş olarak alır. Fakat örneğin üç çocuk varsa ve üçü de babalarının aylığını hak edecek niteliklere sahipse, sigorta bunların hepsine birer 900 lira verecek hali yok. Tabii ki aylığı üçe bölecek yani her biri 300 lira alacak. Aksi halde doğulu onaltı çocuklu bir sigortalı vatandaş bir öldü mü vay sigortanın haline... Söylediğiniz gibi, Kurândaki karmaşa, herkese ayrı bir oran tayin edilmesinden, eşit paylaşım yapılmamasından kaynaklanıyor. Medeni hukukta bunun tek istisnası eşlerden birinin ölümüdür. Bu durumda kalan eş en büyük payı alır ki, mantıklı. Kurân ise sekizde bir veriyor ki haksızlık. Böyle bir şey zaten olamaz. Eşin ölecek, sekizde bir verecekler. Böyle şey olmaz. En birinci ve büyük hak sahibi, eştir. Medeni hukukta üçte birini doğrudan alır. Kalanı çocuklar paylaşır, ki doğru olan da budur. (Standart iki çocuk durumunda hesap tam denk ve eşit geliyor zaten) Çünkü o da büyük olasılıkla bir süre sonra ölecek, yine mirası çocuklara kalacak. Medeni hukukun diğer farkı ana babayı mirasçı yapmamasıdır. Medeni hukukta miras yukarı doğru gitmez. Daima aşağı doğru gider. Mantıklı olan da budur. Yukarı doğru giderse sadece ana baba değil, hala, dayı, teyze, amca, hepsinin daha az da olsa payı olmak gerekir, daha üstelik kardeşlerin payları nerde? Bu işin içinden çıkılmaz. Büyükler tutacağı dünyalığı tutmuş. Miras aşağı doğru dağılmalıdır... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.