Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Sevgili Doğrucudavut ve Politika,

 

Saidi Nursi,Kürt devleti değil İslami bir devleti istiyordu.Kurtuluş savaşı sürecinde aktif mücadale içinde yer alan Saidi Nursi ilk zamanlarda siyaset ile uğraşmmış,daha sonra siyaseti hayatından çıkarmıştır.Eski Said-Yeni Said şeklinde kendini ifade etmiştir.

 

Bugün kendilerini Nur talebesi olarak görenler,siyasete karşı oldukça uzaklar.İçlerinde olmasam da dışardan görünen bunu net şekilde ifade ediyor.

 

Sn. Mavi Olmayan Gökyüzü,

 

 

Nakşibendi Derviş Vahdeti’nin çıkardığı 31 Mart Vakası'na da katılmış olan bu Said-i Nursi denen şahıs, Osmanlı imparatorluğunun toprak kaybettiği en zor yıllarda Abdülhamit’e Kürdistanın geleceği için Kürdistan olarak adlandırdığı bölgede 3 tane medrese açılmasını ve buralarda Kürt gençlerinin eğitim görmesini istediği bir dilekçe vermeye kalkmış ve bunun altındaki sinsi planı hemen fark eden Abdülhamit tarafından tımarhaneye kapatılmıştır.

 

Daha sonra gönderildiği Isparta’daki sürgünden memleketi Bitlis’in Nurs köyüne dönen Said-i Kürdi , İngilizlerin işgal planına uygun olarak Doğu’da ve Güneydoğuda İngiliz hükümeti destekli bir Kürdistan kurulması amacıyla "Kürt Teali Cemiyeti" kurucuları arasında yerini almıştır.

 

Cumhuriyetten sonra, İngiliz desteği olduğu resmi belgelerle kanıtlanmış olan Şeyh Sait isyanına katıldığı için İstiklal Mahkemesince yargılanmış ve birçok ilde sürgün yaşamıştır. İngiliz destekli bağımsız Kürdistan isteyen bu ayaklanma birçok şehrin yıkımına, ordunun büyük ölçüde kayıp vermesine ve Misak-ı Milli sınırlarımız içinde olan Musul ve Kerkük’ün İngilizlere kalması ile sonuçlanmıştır. Bu olayda, Nakşiler, doğuda birçok Türkmen-Alevi köyüne baskın yapmış, yakıp yıkmıştır. (1930'da Menemen'de ayaklanan yobazlar da öğretmen-yedek subay Kubilay'ı şehit ederek başını kesip sokaklarda dolaştırdılar. Bu isyanın başındaki Derviş Mehmet de Nakşibendi tarikatındandı.) Said-i Kürdi, 1925'te Şeyh Sait isyanıyla bir çok ilde mecburi iskana mahkum olduktan sonra, Nakşiliğe dayanan Nurculuğu yaymaya çalışan bir laiklik ve cumhuriyet düşmanıydı. Nur cemaati’nde Atatürk’ün "beton mustafa, "deccal" gibi isimlerle anılmasınınn arkasında bu şeriatçı ayaklanmaların uğradığı hezimetler yatmaktadır.

 

İşte Saidi Kürdi’nin takipçisi Fethullah Gülen de bu ekolün devamcısıdır. Derviş Vahdeti ve Saidi Nursi(Kürdi)’nin üstlendiği misyonu(!), günümüzde AKP ve Nur cemaati üstlenmiştir. Emperyalist Batı(başta ABD,AB,İsrail)’nın amacı, F.Gülen'in vasıtası ve AKEPE'nin kanalı ile dincileri ve Kürtçüleri kullanarak, Ortadoğu, Kafkasya, Orta Asya ve Kuzey Afrika'da hegamonya kurma projesi olan BOP’u hayata geçirmek, "eksen ülke" yapacakları Türkiye’yi de bir Ilımlı İslamcı Federasyonlar Topluluğu haline getirerek sömürmektir.

 

1923'de Cumhuriyet ve Atatürk devrimleriyle başlatılan, uluslaşma ve çağdaşlaşma süreci, özellikle, 1950'den itibaren kesintiye uğramıştır. O günden beri "karşı devrim" devam etmektedir. İslam coğrafyasında, ABD birinci dönem yayılmacılığını 1950’de DP iktidarı ile yapmıştır. İkinci dönem yayılmacılığını da Özal ve onun devamında da Fethullah cemaati ve AKEPE iktidarı ile yapmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında bölgede etkin rol alan ABD, daha sonra ise "Yeni Dünya Düzeni" ile hakimiyetini kurmuştur. 2002 yılında AKEPE iktidarının işbaşına gelmesiyle, karşı devrim süreci hızlandırılmıştır. Bugün Türkiye, "Türk kimliği"nden ve "Cumhuriyet kimliği"nden "İslami cemaat kimliği"ne çevrilmek istenmektedir!.. AKEPE Hükümeti, “Yeni Osmanlıcılık” ile Cumhuriyet sistemini karşı karşıya getirerek, İslam rejiminin rövanşını bu çatışmada almak istemektedir!

 

Türkiye’nin iç sorunlarını, bu gerçeklerden bağımsız ele alıp değerlendirme yapmak yanlıştır.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Sayin Mavi... sizde tarihi belgelere karsi bir direnis var;Said-i Nursinin din egitimi neydiki Islami birlik istesin.Said-i Nursi kendini peygamber ilan etmis bircok ayetin kendisinden bahsettigini iddia edecek kadar bilimden yoksun birisiydi.Onun Kürtcü oldugunu birakin baskalarinin yazmasini söylemesini bunu bizzat kendisi söylemistir.Yani gercekler bu kadar carpitilmaz ki.

 

Kürdistan Teali Cemiyetinin kurucularindan biriside Said-i Nursidir.Kürt Teali cemiyetinin tüzügünün amac maddesinde acik ve yalnizca *BAGIMSIZ KÜRDISTAN*hedefinden söz edilmistir.Cemiyetin mühründe Türkce olarak (Kürt Teali Cemiyeti)Fransizca olarak ( Autonomie du Kurdistan)yaziliydi.Cemal Dursunoglu,Milli Mücadelede Erzurum,Ankara,1946 s 18

Kurtulus mücadelesi döneminde, Ankara'daki meclisin etkisini yok etmek icin;Marmara,Ege Konya ve Yozgat'ta örgütlenen kalkismalar,Karadeniz'de Rum Pontus saldirilari,Sivas'in dogusundada Kürt Teali Cemiyetinin destegiyle Alevi Kürt Kockiri ayaklanmasi baslatilir.Meczup yaratmak,Mustafa Yildirim,s 86

 

Sayin Mavi..bugünlerde DTP nin organize ettigi ayaklanma ve baskaldirilar tarihteki Kürt ayaklanmalarina esittir.Ve amac federasyondur,bunun amac oldugu mecliste dagittiklari kitapciklada zaten resmilestirdiler,dolayisiyla bu durum Türk devletine kendini koruma hakkini vermektedir.Ilerde olabileceklerden Türk devleti degil DTP sorumludur.Eminim ki 80 yil sonra torunlariniz DTP icin bugün Saidi Nursi icin dediklerinizin aynisini diyeceklerdir.Yani gercekleri carpitarak.

 

saygilarla

 

Saidi Nursi'nin aldığı din eğitimi medrese eğitimidir;medreselerde ki eğitimi yanlış ve doğrularıyla tartışabiliriz;ama o dönemin en önemli eğitim merkezidir bu medreseler!

 

Saidi'yi tartışmak değil burada amacım,çünkü tartışmak için bilmek,anlamak ,bir kez olsun açıp okumak gerek.Siyasi olan herhangi bir kitabını okumadım;piyasada pek de olmayan bu kitaplarla bir defa karşılaştım;onu da değerlendiremedim.Osmanlı,İttihat vs başlıkları olan bu kitabı okusaydım belki daha net olabilirdi düşüncelerim kendisi hakkında.

 

Kürt sorunu ile ilgili analizlerde ortak olan nokta şuydu;ne zaman ki Osmanlı Devleti milliyetçilik dalgasına tutuldu o zaman imparatorluk sınırlarında yaşayan etnik kimlikler de ulusal bağımsızlık demeye başladılar.Kürtler bu dalgaya tam olarak tutulmasa da özellikle Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte bu dalga Kürtler'de de kendini göstermeye başladı.Ki Kürtler tarafında kurulan cemiyetler de bunu doğrular.

 

O dönemde özellikle İsmet İnönü'n etkisi vardı.Tabi bu arada çok partili demokrasi çabalarından tek partiliye dönüşün sancılarını da unutmamak lazım.Peki neden bu noktaya gelindi;buna o kadar çok gerekçe üretebiliriz ki;ürettiğimiz gerekçelerden yine Saidiye dönelim.

 

Saidi,milli mücadale döneminde o mücadale de yer almıştır.Yalnız şu alanen ortadaydı;ülke sınırları az çok belirlenmeye başlandığı andan itibaran,parlemantoda olan farklılıklar ayrılığa dönüştü

 

Daha sonra siyaset içinde aktif olarak rol oynayan,Saidi hükümeti her zaman eleştirmiş,Cumhuriyet'i kabul etmemiş....bunlara hayır demiyorum.Bunların ben de farkındayım.Yalnız daha sonra ki dönemlerde sürgünlerde geçen bir Saidinin yaşamında siyaset yoktu;en azında alanlarda değildi.

 

Şeyh Sait isyanı,çıkış noktasında Kürt milliyetçiliği ve dini buluştursa da ağır basan milliyetçilikti;Saidi bu isyana destek vermemişti;ona göre bu isyan başarısız olacaktı;çıkış noktası Saidiye göre doğru olan bu isyan yöntemiyle onun için yanlıştı.

 

Onun için din öncelikliydi;millet değil.Millet önemsiz değildi;sadece öncelikli değildi!

 

DTP'ye gelince,DTP benim için diğer siyasi partilerden farkı olmayan.Bu kadar basit benim için tanımlama.

 

Benim basit tanımımla basitleşmeyecek kadar büyük rolü olan bu parti ne yapmak istiyor?

 

Yarın Diyarbakır'da oturma eylemi yapacaklarmış,az önce haberlerden öğrendim.

 

Van ve Ş Urfa'da ki DTP'liler de başbakana gelme çağrısı yapmışlar.

 

İnanın ne yazacağımı artık bende bilmiyorum;DTP lütfen samimi olsun.

 

Sadece o değil,AKP,CHP,MHP...

 

Ateşle oynuyorlar,

 

hedefleri oy ise bıraksınlar insan kanı üzerinde siyaseti,verelim o oyları!

 

yazık,gerçekten çok yazık.

 

bağırıp çağırmayın sayın temsilcilerim;bırakın biz de kendimizi duyalım...savaş çığırtkanlığınız artık yeter dedirtti...

 

saygılar!

Gönderi tarihi:
Sn. Mavi Olmayan Gökyüzü,

 

.

.

.

Saygılar.

 

Hep söylerim;

 

benim ülkem yanık bir coğrafyadır.

 

savaş ve isyanlar görmüştür.

 

göçler ve ölümlere tanık olmuştur.

 

tarihi kan damlaları ile bezenmiştir;

 

bunun için ,

 

bugünü anlamak için dünü anlamalıyız.

 

sorunlarımızı geçmişle yüzleştikçe sorun olmaktan çıkaracağız...

 

yazdıklarınızı okudum;

 

yalnız oldukça yorgun olduğumdan bunları yazmakla yetineceğim.

 

devamı mutlaka olacaktır.

 

saygılar!

Gönderi tarihi:
Sayın Mavi Olmayan Gökyüzü

 

Kürt sorunu, Kürt aydınlarının aracılığıyla aydınlığa giderken, Türkiye Türk karanlarının aracılığıyla karanlığa gidiyor.

 

Saygılar, sevgiler.

 

Bu ülke de kaç aydın var;Kürt ya da Türk...?

 

iletinizi tam olarak anlamadım;biraz açarsanız sevinirim!

Gönderi tarihi:
Bu ülke de kaç aydın var;Kürt ya da Türk...?

 

iletinizi tam olarak anlamadım;biraz açarsanız sevinirim!

Sayın Mavi Olmayan Gökyüzü

 

Demek istediğim şu;

 

Kürtler uzun süre sıkıntılarını anlatmakta yetersiz kaldılar. Kürt aydınlarının ortaya çıkmasıyla artık haklarını daha iyi savunur hale geldiler. Eskiden Kürtlere gelen eleştriler doğru düzgün cevaplanamıyor, Kürtlerin ne istediği tam anlaşılamıyordu. Artık Kürtler aydınlarının çoğalması ve kendilerini geliştirmesiyle, kendilerini daha iyi ifade etmeye başladılar. Artık her denilene cevap veremeyip susmak zorunda kalmıyorlar. Çözümün şiddet dışında, konuşarak hallolması gerektiğini anladılar. Şiddetten uzaklaşıp, diyoloğa yöneldikçe elleri daha güçleniyor ve sonuca yaklaşıyorlar.

Türk aydınlar ise baştan şiddeti kınıyor ve Kürtlerin konuşmaktan kaçtığını söylüyordu. Fakat Kürtlerin kendi savlarını daha güçlü savunması, derdini daha iyi anlatması karşısında diyaloğa karşı çıkmaya, bunu bir tehlike olarak görmeye başladılar. Şimdilerde çözümün operasyonlarla daha doğru olacağını savunmaya başladılar. Bu ise dış politikada Türk'leri yalnızlığa iterek, haksız gösterecek ve bu tavır Türkiye'yi karanlığa götürecek diyorum.

 

Saygılar, sevgiler.

Gönderi tarihi:
Sayın Mavi Olmayan Gökyüzü

 

Demek istediğim şu;

 

Kürtler uzun süre sıkıntılarını anlatmakta yetersiz kaldılar. Kürt aydınlarının ortaya çıkmasıyla artık haklarını daha iyi savunur hale geldiler. Eskiden Kürtlere gelen eleştriler doğru düzgün cevaplanamıyor, Kürtlerin ne istediği tam anlaşılamıyordu. Artık Kürtler aydınlarının çoğalması ve kendilerini geliştirmesiyle, kendilerini daha iyi ifade etmeye başladılar. Artık her denilene cevap veremeyip susmak zorunda kalmıyorlar. Çözümün şiddet dışında, konuşarak hallolması gerektiğini anladılar. Şiddetten uzaklaşıp, diyoloğa yöneldikçe elleri daha güçleniyor ve sonuca yaklaşıyorlar.

Türk aydınlar ise baştan şiddeti kınıyor ve Kürtlerin konuşmaktan kaçtığını söylüyordu. Fakat Kürtlerin kendi savlarını daha güçlü savunması, derdini daha iyi anlatması karşısında diyaloğa karşı çıkmaya, bunu bir tehlike olarak görmeye başladılar. Şimdilerde çözümün operasyonlarla daha doğru olacağını savunmaya başladılar. Bu ise dış politikada Türk'leri yalnızlığa iterek, haksız gösterecek ve bu tavır Türkiye'yi karanlığa götürecek diyorum.

 

Saygılar, sevgiler.

 

Değerli arkadaşım,

 

ben bu ülkede en büyük eksiği aydınlarda olduğunu düşünüyorum.Türk yada Kürt aydını dediklerimiz;aydın değildi.Olamadılar.Onun içindir ki;bizler sorunları kendi penceremizde görmeye devam ettik.

 

Bu ülke de aydın var mı?Düşünün son günlerde yaşanan olayları;kaç aydın taş atanlara,taşa maruz kalanlara siper oldu!

 

Bizim aydınlarımız magazinleşme arenasında çok daha iyiler :excl:

 

KEŞKE BİZİ ANLAYACAK,ANLATACAK...AYDINLIK İÇİN SAVAŞACAK AYDINLARIMIZ OLSAYDI...KEŞKE!

Gönderi tarihi:

Değerli Doğrucudavut,

 

Siz ve Sayın Politika ile Saidi ve daha öncesine dayanan Kürt Sorunu analizlerimize ekleyeceklerimi hesap ederken,dün akşama ekranlarda yaşananlar beni oldukça korkuttu.

 

Diyarbakır'da başlayan oturma eyleminden,Van'da yaşananlardan ve karşı karşıya getirilmeye çalışan halklardan!

 

Kürt sorunu benim için bir sorun;başka arkadaşlarımız içib başka bir tanımı olabilir.

 

Her neyse ve ne isim verilecekse verilsin;bedel ödemeye devam ediyoruz.

 

DTP oturma eyleminde yalnız Öcalan için varsa;onlara bu halk için olsanız daha iyi olur derim.

 

AKP bu bölgeye oylar için sahip çıkıyorsa;insanlarınız için burada olun derim.

 

CHP,ana muhalefetliğini lütfen artık samimi olarak sahiplensin;eleştiri değil çözüm sunusun.

 

MHP bu ülkeyi seviyorsa;bu atşe odun atmayı bıraksın;küllerine su taşısın!

 

Dün neler yaşandı;tarih olmadık yanlış ve haksızlıklarla örülü...

 

isyanlar,yasaklar,yanlış politikalar...

 

sürekli yazdık,yazmaya devam edeceğiz...

 

ama tüm bunları yazan bizler,etrafımızdan başlayarak bu ülke diyelim;

 

yasalar ve huku diyelim....

 

insan diyelim...

 

tarihimizle yüzleşirken,tek suçlu olmayanları görelim;neden suç diye sorabilelim...

 

lütfen herkes sağduyulu olsun!

 

başka şeyler yazmayı düşünürken,bugün yazılacaklar bunlar oluverdi...

Gönderi tarihi:

DTP oturma eyleminde yalnız Öcalan için varsa;onlara bu halk için olsanız daha iyi olur derim.

 

AKP bu bölgeye oylar için sahip çıkıyorsa;insanlarınız için burada olun derim.

 

CHP,ana muhalefetliğini lütfen artık samimi olarak sahiplensin;eleştiri değil çözüm sunusun.

 

MHP bu ülkeyi seviyorsa;bu atşe odun atmayı bıraksın;küllerine su taşısın!

 

Dün neler yaşandı;tarih olmadık yanlış ve haksızlıklarla örülü...

 

isyanlar,yasaklar,yanlış politikalar...

 

sürekli yazdık,yazmaya devam edeceğiz...

 

ama tüm bunları yazan bizler,etrafımızdan başlayarak bu ülke diyelim;

 

yasalar ve hukuk diyelim....

 

insan diyelim...

 

tarihimizle yüzleşirken,tek suçlu olmayanları görelim;neden suç diye sorabilelim...

 

lütfen herkes sağduyulu olsun!

 

başka şeyler yazmayı düşünürken,bugün yazılacaklar bunlar oluverdi...

Sayın Mavi Olmayan Gökyüzü

 

Kürt aydını yok demiştiniz ama siz kendinizin farkında değilsiniz. Siz tam bir Kürt aydınısınız.

 

Saygılar, sevgiler.

Gönderi tarihi:

Yargının Kürt sorunu çözümü

 

Yeni TCK’ya göre, son Diyarbakır olaylarına katılanlar üç ayrı suçtan, 20 yılla yargılanabilecek.

 

Karakol baskınları ve artan silahlı eylemler tartışılan konuların başında gelse de, Kürt sorunuyla bağlantılı birçok alanda önemli sorunlar yaşanıyor. Öteden beri sorun hep güvenlik önlemleri ekseninde ele alınıyor, sorunun diğer boyutları gözardı ediliyor. Bir süredir ceza hukuku bağlamında, ileride ciddi sosyal-hukuki sorunlara yol açacak gelişmeler yaşanıyor. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in “... sadece ceza hukuku ile sorunları çözmek mümkün değil” açıklaması medyaya yansıyınca, nihayet yetkililerin yeni Ceza Kanunu hükümlerinin yargı tarafından yorumunun yol açtığı adaletsizliği de gördüğünü düşünerek sevinmeye başladık. Bilindiği gibi bir süredir Güneydoğu’da artan kitlesel gösteriler nedeniyle yoğun tutuklamalar yaşanıyor. Göstericilerin çoğunun genç ve çocuklardan oluşması nedeniyle de özellikle son bir yıl içinde yüzlerce genç ve çocuk tutuklu olarak yargılanıyor, ağır ve adaletsiz cezalarla karşı karşıya geliyor. Şüphesiz suç teşkil eden eylemler nedeniyle soruşturma makamları gerekli işlemleri yapmak, suçun faillerini saptayıp delilleriyle birlikte yargı önüne çıkarmak durumundadır. Buna kimsenin bir diyeceği yok. Ancak burada tartışmak istediğimiz asıl konu, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) bazı hükümlerinin yargı tarafından yorumunun neden olduğu adaletsizlikler ve ileride yol açacak sosyal-hukuki sorunlara dikkat çekmektir.

 

Farklı mahkemeler

Yeni TCK’nın 314 ve 220. maddeleri örgüt kurma suçlarını düzenliyor; yasadışı örgüt kurma, kurulan örgütlere üye olma, bu örgütlere yardım etme, örgütlerin propagandasını yapma vb. suçları cezai yaptırıma bağlıyor. Ancak aynı hükümler arasında “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenlerin de örgüt üyesi gibi cezalandırılacağına” dair bir düzenleme de yer alıyor (TCK: 220/6). Öte yandan yeni TCK sistemi, ceza hukukunun bir kavramı olan “gerçek içtima” esaslarını benimsiyor ve failin tek bir eylemi ile ceza kanunun farklı hükümlerinin ihlal edilmesi durumunda, sanığın her bir suçtan ayrı ayrı cezalandırılacağını öngörüyor.

İşte 28 Mart 2006 tarihinde bir çatışmada yaşamını yitirmiş 11 PKK üyesinin Diyarbakır’da yapılan cenaze törenlerinde meydana gelen ve ardından çevre illere de sirayet ederek birkaç gün süren gösterilerle ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurulu (CGK), TCK’nın yukarıda anılan hükmüyle ilgili ceza hukukunun yorum ilkelerini hayli zorlayan bir karara imza attı. CGK’nın 2007/9-282 Esas ve 2008/44 karar sayılı kararında sonuç olarak şu görüşe yer verildi: ‘... Örgütün genel çağrısı, örgüte ait yayın organlarının yayınları ve çağrıları ile somutlaşmış olup bu çağrıların belirli bir kişiye yapılmış olmasına gerek bulunmuyor. Örgütün bilgisi ve istemi doğrultusunda gerçekleştirilen bu eylemlerin örgüt adına gerçekleştirildiği sabittir. Örgüt adına gerçekleştirilen bu eylemlere katılan sanığın eylemi, diğer suçların yanında 5237 sayılı TCK’nın 314/3 ve 220/6 maddeleri yollamasıyla 314/2 maddesine de aykırılık oluşturur...’ Buna göre bir gösteri yürüyüşüne katılarak örgüt lehine slogan atan biri, üç suçtan ayrı ayrı yargılanacak ve cezalandırılacaktır. Önce yasadışı toplantı ve gösteriye katıldığı için Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Yasası hükümlerini ihlal etmekten, ardından örgüt lehine slogan attığından Terörle Mücadele Yasası’nın örgüt propagandasını düzenleyen 7. maddesinden cezalandırılacaktır. Ve en sonunda aynı kişi örgüte üye olmamakla birlikte, örgütün istediği ve yapılması çağrısında bulunduğu iddia edilen gösteri eylemine katıldığı için ayrıca örgüt üyesi gibi en az 7,5 yıl hapis cezası ile de cezalandırılacaktır. Böylece sadece bir cenaze töreni veya herhangi bir etkinliğe katılan biri 20 yıla varan hapis cezasıyla yargılanabilecek. Tabii duruma göre her bir suç farklı bir mahkemenin görev alanına girebileceğinden, bu kişi aynı anda farklı yerlerde bulunan mahkemelerde yargılanacaktır. Örneğin Kürt toplumunun da öteden beri geleneksel olarak kutladığı Newroz bayramı akşamı ateşlerin yakılması ve daha çok gençlerin ateş etrafında oynayarak halay çekmesi yıllardır yapılagelen adetlerdendir. Hele bir de ateşin etrafında oynayanın ellerinde bilinen renklerden (sarı-kırmızı-yeşil) oluşan bir şey varsa, işte bu kişi de hem yasadışı gösteri yapmaktan, hem örgüt de aynı renkleri kullandığından dolayı örgütün propagandasını yapmaktan ve aynı zamanda örgüt yayınlarında Newroz kutlamalarına katılım çağrısı yapıldığından örgüt üyesi de kabul edilerek her üç suçtan ayrı ayrı cezalandırılacaktır. Halen, neredeyse tıpatıp buna benzer davranışlardan yüzlerce küçük çocuk ve gencin, bir yıla yakın bir süredir anılan içtihat nedeniyle tutuklu olarak yargılanmaları sürdürülüyor. Veya örgüt Kürt dilinin eğitimi için birtakım kararlar alıyor, yayınlar yaparak anadilde eğitim hakkının talep edilmesi çağrısında bulunabiliyor. Bu arada örgütün ideolojisi, siyaseti ve stratejisinden pek de haberdar olmayan bir Kürt yurttaş da gerçekte aynı konuda ihtiyaç duyarak kimi etkinliklere katılması durumunda, örgütün istediği bir konuda ve onun çağrısına uyarak bir davranışta bulunduğu ileri sürülerek örgüt üyesi gibi cezalandırılabilecektir.

Öte yandan TCK’nın 220/6 düzenlemesi ve CGK’nın bu içtihadıyla ceza hukukunun bilinen yasadışı örgüt üyesi olma kıstasları tümüyle gözardı edilmiş, askeri darbe döneminin Sıkıyönetim Askeri Mahkemelerinin dahi örgüt üyeliği için öngördüğü; önce örgüte sempati duymaktan başlayarak, siyasi eğitim alma veya örgütün ideoloji ve politikasını benimseyerek faaliyetlerine katılma ve kod adı alma gibi bilinen standartları tümüyle bir yana bırakıldı. Ceza Kanunu sözü edilen normunun Yargıtay CGK’nın içtihadı doğrultusunda bu şekilde uygulamasının sürdürülmesi durumunda, kısa bir süre sonra binlerce kişi örgüt üyesi gibi ağır cezalarla cezalandırılacak, giderek Kürt toplumunun bir kesimi örgüt üyesi yapılarak, belki de cezaevlerinde yer kalmayacak.

Bu arada suç ve ceza arasında makul ve adil bir dengenin olması gerektiği ceza hukukunun bilinen ilkelerinin başında geliyor. Bu dengenin bozulmasına yol açacak düzenlemeler adil yargılama hakkını ihlal edeceği gibi, toplumun yargıya ve devlete olan güvenini de ortadan kaldıracaktır. Uygulamanın aynı zamanda Anayasa’nın ve taraf olduğumuz AİHS’in adil yargılama hakkını koruma altına alan hükümlerine aykırı olduğundan da kuşku bulunmuyor. Yıllarca Adalet Bakanlığı yapmış ve halen hükümetin iki numaralı ismi olan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek “sadece ceza hukuku ile olmaz” derken, bu adaletsiz uygulamanın yol açacağı sorunları da görüp düzeltmek için hükümetin harekete geçmesini sağlayacak mı acaba? Dünyanın hiçbir yerinde toplumsal niteliği olan, özellikle de etnik sorunlardan kaynaklanan sorunların sadece ceza hukukunun enstrümanlarıyla çözüldüğü görülmedi.

 

TAHİR ELÇİ: Avukat, Diyarbakır Barosu üyesi

Gönderi tarihi:
Yargının Kürt sorunu çözümü

 

Yeni TCK’ya göre, son Diyarbakır olaylarına katılanlar üç ayrı suçtan, 20 yılla yargılanabilecek.

.

.

 

 

Ne kadar yazmak istemesemde mecbur kalıyorum.....Avukat bey güzel hikaye yazıyor ve Göstericilerin çoğunun genç ve çocuklardan oluşması nedeniyle de özellikle son bir yıl içinde yüzlerce genç ve çocuk tutuklu olarak yargılanıyor, ağır ve adaletsiz cezalarla karşı karşıya geliyor diyor...

Be avukat bey Bu göstericiler ortalığı yağmalıyor önüne geleni yakıp yıkıyor Polise molotof kokteyl atıp polisi yaralıyor ne yapsın bu devlet tutukalyıp yargılamasınmı?

Ağır ve adaletsiz cezalarla karşı karşıya kalıyormuş...

 

Birazda bu hikayelerinden, çocuk ve genç dediğin terörist yandşlarına sakin olmaları için ve dostluk,kardeşlik tohumları serpiştirecek hikayeler yazsaydı daha inandırıcı olurdu..

 

Yukarıda söz konusu ettiği cezaları uygulayan kim?

 

Eğer o cezalar uygulanmış olsadı inanın bu olaylar buraya kadar gelmezdi....Evet daha öncede söylediğm gibi taviz tavizi doğuruyor.

Avukat beyin de dediği gibi ,eğer sen bu ceza sistemini çıkardıysan uygulayacaksın uygulamasan eğer olacağı budur. Ağır ve haksız ceza veriliyor diye iddalarda bulunacaktır.

 

Eğer bu cezayı uygulayamıyorsan çıkarmayın böyle bir uygulama. yada değiştirin.

 

Sn mavi Daha önce sizin bu konularda objektif olmadığınızı söylediğimde bu konular için söylediğimi hatırlatmak isterim.

 

Bu tür konuları burya taşıyorsunuz, fakat onca şehit olmasına rağmen ve onlarca teröristlerin yaptıkları yanlışları,yağmaları bir defa olsun başlık olarak yazmadınız.

 

oysa her zaman her fırsatta devlet suçlu ,asker suçlu, yada polis suçlu......

 

terörist yandaşları ve ortalığı yağmalayanlara gelince ses yok....

Gönderi tarihi:
Ne kadar yazmak istemesemde mecbur kalıyorum.....Avukat bey güzel hikaye yazıyor ve Göstericilerin çoğunun genç ve çocuklardan oluşması nedeniyle de özellikle son bir yıl içinde yüzlerce genç ve çocuk tutuklu olarak yargılanıyor, ağır ve adaletsiz cezalarla karşı karşıya geliyor diyor...

Be avukat bey Bu göstericiler ortalığı yağmalıyor önüne geleni yakıp yıkıyor Polise molotof kokteyl atıp polisi yaralıyor ne yapsın bu devlet tutukalyıp yargılamasınmı?

Ağır ve adaletsiz cezalarla karşı karşıya kalıyormuş...

 

Birazda bu hikayelerinden, çocuk ve genç dediğin terörist yandşlarına sakin olmaları için ve dostluk,kardeşlik tohumları serpiştirecek hikayeler yazsaydı daha inandırıcı olurdu..

 

Yukarıda söz konusu ettiği cezaları uygulayan kim?

 

Eğer o cezalar uygulanmış olsadı inanın bu olaylar buraya kadar gelmezdi....Evet daha öncede söylediğm gibi taviz tavizi doğuruyor.

Avukat beyin de dediği gibi ,eğer sen bu ceza sistemini çıkardıysan uygulayacaksın uygulamasan eğer olacağı budur. Ağır ve haksız ceza veriliyor diye iddalarda bulunacaktır.

 

Eğer bu cezayı uygulayamıyorsan çıkarmayın böyle bir uygulama. yada değiştirin.

 

Sn mavi Daha önce sizin bu konularda objektif olmadığınızı söylediğimde bu konular için söylediğimi hatırlatmak isterim.

 

Bu tür konuları burya taşıyorsunuz, fakat onca şehit olmasına rağmen ve onlarca teröristlerin yaptıkları yanlışları,yağmaları bir defa olsun başlık olarak yazmadınız.

 

oysa her zaman her fırsatta devlet suçlu ,asker suçlu, yada polis suçlu......

 

terörist yandaşları ve ortalığı yağmalayanlara gelince ses yok....

 

Değerli arkadaşım,

 

ben hiçbirzaman yakanlar,yıkanlar olması gerekeni yapıyor demedim.Demem de!Hiçbir insan yaşadığı evi yakmaz,yıkmaz.Bunu onaylamıyorum;yalnız sorunu sadece atılan taşlarda arayayanlara da biraz objektif olun diyorum.

 

ve herkesedir bu çağrım;

 

Nasıl başlamalıyım,nasıl devam etmeliyim,nasıl son vermeliyim...''nasıl'' ile başlayan ince sitemime;seni ''nasıl'' yazmalıyım...

 

Konar göçer bir sevdadır bizden arda kalan,yalın ve çıplak!Yarım kalmış bir isyandır bizden arda kalan;çığlığa rağmen suskun olan!

 

Az önce ''sesimize ses verin'' diyen duygu kalabalığını seyre dalmışken aklımdan neler geçmedi ki...

 

Çocuklar diyordu;çocuklar Filistinde ellerinde saban.Çocuklar diyordu Irak'ta intihar...ve çocuklar;bizim olan çocuklar ellerinde taş!

 

Önce haykırmam gerekti,sonra susmam!Haykırmam neyi değiştirecekti ki.Ya susmam...?

 

Diyarbakır'da,Şırnak'ta,Bingöl'de...ellerinde ki taşlarla alanlarda olan bu çocuklar bizim,açlığa,sefalete,göçe tabi tuttuğumuz bu çocuklar bizim!

 

Lütfen çocuklarımıza sahip çıkalım...ve kulak verelim ''çocuklarımız'' diyenlere...

 

Polis taş atanlara silah ile yanıt vermek zorunda değil;hele ki birileri olanlarda nemalanıyorsa...

Gönderi tarihi:
Değerli arkadaşım,

 

ben hiçbirzaman yakanlar,yıkanlar olması gerekeni yapıyor demedim.Demem de!Hiçbir insan yaşadığı evi yakmaz,yıkmaz.Bunu onaylamıyorum;yalnız sorunu sadece atılan taşlarda arayayanlara da biraz objektif olun diyorum.

 

ve herkesedir bu çağrım;

 

Nasıl başlamalıyım,nasıl devam etmeliyim,nasıl son vermeliyim...''nasıl'' ile başlayan ince sitemime;seni ''nasıl'' yazmalıyım...

 

Konar göçer bir sevdadır bizden arda kalan,yalın ve çıplak!Yarım kalmış bir isyandır bizden arda kalan;çığlığa rağmen suskun olan!

 

Az önce ''sesimize ses verin'' diyen duygu kalabalığını seyre dalmışken aklımdan neler geçmedi ki...

 

Çocuklar diyordu;çocuklar Filistinde ellerinde saban.Çocuklar diyordu Irak'ta intihar...ve çocuklar;bizim olan çocuklar ellerinde taş!

 

Önce haykırmam gerekti,sonra susmam!Haykırmam neyi değiştirecekti ki.Ya susmam...?

 

Diyarbakır'da,Şırnak'ta,Bingöl'de...ellerinde ki taşlarla alanlarda olan bu çocuklar bizim,açlığa,sefalete,göçe tabi tuttuğumuz bu çocuklar bizim!

 

Lütfen çocuklarımıza sahip çıkalım...ve kulak verelim ''çocuklarımız'' diyenlere...

 

Polis taş atanlara silah ile yanıt vermek zorunda değil;hele ki birileri olanlarda nemalanıyorsa...

 

Ya lütfen bırakalım bu edebiyatları....... gerçeği görün lütfen...

 

Hadi onlar çocuk kınamıyorsun Bari onlara izin veren ailelerini kına..Askere bolise moltof kokteyl atan cocuklarla beraber koca ,koca kadınları kına-onlar bu işi yaptıran terörü kına.

 

ne alaka şimdi diyarbakır-bingöl-şırnaktaki çocukları açlığa sefalete göçe tabi tutuyormuşuz....

 

Bir edirnenin,bir yozgatın,bir ardahanın ne fazlalığı var bunlardan yada ne eksiği?

 

Bu devlet edirneye,yozgata ,ardahana vermediğini bu insanlara veriyor bunların fazlalığı varki eksiği yok hala görmüyorsunuz.

 

Bu insanların suçu ne? teröre destek vermemelerimi?Askeri polisi taşlamlamalarımı?Annele ve babaları çocukları doğduktan itibaren vatan ,millet sevmesini öğretmelerimi!

 

Çocuğa önce ailesi sahip çıkacakki , sonra devletten sahip çıkmasını beklesin.

Gönderi tarihi:
Ya lütfen bırakalım bu edebiyatları....... gerçeği görün lütfen...

 

Hadi onlar çocuk kınamıyorsun Bari onlara izin veren ailelerini kına..Askere bolise moltof kokteyl atan cocuklarla beraber koca ,koca kadınları kına-onlar bu işi yaptıran terörü kına.

 

ne alaka şimdi diyarbakır-bingöl-şırnaktaki çocukları açlığa sefalete göçe tabi tutuyormuşuz....

 

Bir edirnenin,bir yozgatın,bir ardahanın ne fazlalığı var bunlardan yada ne eksiği?

 

Bu devlet edirneye,yozgata ,ardahana vermediğini bu insanlara veriyor bunların fazlalığı varki eksiği yok hala görmüyorsunuz.

 

Bu insanların suçu ne? teröre destek vermemelerimi?Askeri polisi taşlamlamalarımı?Annele ve babaları çocukları doğduktan itibaren vatan ,millet sevmesini öğretmelerimi!

 

Çocuğa önce ailesi sahip çıkacakki , sonra devletten sahip çıkmasını beklesin.

 

"çekin bunları iyi çekin bakın bunlar insan değil"kaskının altından bir polis bağırarak kameraya söylüyor kendilerine kaldırım taşlarını söküp atanları ve ortalığı yagın yerine çevirenleri işaret ederek..

sonrada birileri çıkıyor "onlar çocuk" yapma yahu diyesim geliyor resmen ve kasten adam öldürmeye çalışmanın affı çocuk olmak öylemi?

Filistinde sapan taşı ile kendini savunmaya çalışan ama sokak ortasında acımasızca katledilen çocuklarla mukayese ediliyorlar bakarmısın suçu meşru gösterme çabalarına verilen örneklere :)

onlar çocukmuş peki kimden alıyorlar bu talimatları,onlardamı çocuk?

Bayrağı ateşe vereceksin kılıf hazır,çocuk..

Göndere tırmanıp bayrağı indireceksin kılıf gene hazır,çocuk..

Polise molotof kokteyl atacaksın koca taşları söküp kafaya nişan alacaksın sonrada çıkıp bunlar çocuk diye aklanacaksın..

Peki dağda ki teröristlerde bir zamanlar çocuk değilmiydi? şu an hapishanelerde tutuklu olan tüm suçlularda bir zamanlar çocuktu..

İmralı'dakide çocuktu..

 

********

Gönderi tarihi:
Ya lütfen bırakalım bu edebiyatları....... gerçeği görün lütfen...

 

Hadi onlar çocuk kınamıyorsun Bari onlara izin veren ailelerini kına..Askere bolise moltof kokteyl atan cocuklarla beraber koca ,koca kadınları kına-onlar bu işi yaptıran terörü kına.

 

ne alaka şimdi diyarbakır-bingöl-şırnaktaki çocukları açlığa sefalete göçe tabi tutuyormuşuz....

 

Bir edirnenin,bir yozgatın,bir ardahanın ne fazlalığı var bunlardan yada ne eksiği?

 

Bu devlet edirneye,yozgata ,ardahana vermediğini bu insanlara veriyor bunların fazlalığı varki eksiği yok hala görmüyorsunuz.

 

Bu insanların suçu ne? teröre destek vermemelerimi?Askeri polisi taşlamlamalarımı?Annele ve babaları çocukları doğduktan itibaren vatan ,millet sevmesini öğretmelerimi!

 

Çocuğa önce ailesi sahip çıkacakki , sonra devletten sahip çıkmasını beklesin.

 

Ben çocuğunu sokağa salıpta,onu ve yaptıklarını sadece izleyen veya bunu yapmasını isteyen aileleri,efendim işte haklılar diyerek de mazur görmedim.Şunu belirtmiştim;yakıp,yıkmak ve çözümü burada aramak doğru değil,bir daha belirttim,gerekirse yine belirtirim.

 

Edirne,Kayseri....ile kıyaslmak ne derece doğru,patlayan bombaların olduğu bir bölgeyi,orada ki insanları.

 

Bu çocuklar ne için taş attıklarını bilmiyorlar,bu aileler neye hizmet ettiklerini bilmiyorlar.

 

Ya şimdi bırakalım,terör vs...eğitimin olmadığı yerde bilinci,sorumluluğu ve duyarlılığı nasıl beklersiniz?

 

Göçe va açlığa mecbur bırakılan insanları,kendimize dönmeden nasıl eleştirebiliriz.

 

Ben bıraktım edebiyat yapmayı,gerçekleri konuşalım...ateşten bir coğrafya...neden taş atar çocuklar...tek taraflı değildir;siyasi hesapları,eğitim ve öğretimin eksik olduğu beyinleri,ekonomiyi...tüm bunları düşünelim.

 

Neden devlet çocuklarına sahip çıkmıyor,aile eğer yanlış ise devlet niye doğruyu aşılamıyor...

 

...açlık ile terbiye edilecek değildir insan;ne kömür dağıtarak ne de yeşil kart ile kandıramazsınız,asorunları çözemezsiniz.

 

insanları buna mecbur bıraktıktan sonra,Sayın Adana valisi igibi yeşil kartlarla gözdağı vererek de o çocukların ellerinde ki taşları alamayız.

 

biz kendi doğrumuzla,etrafımız da ki insanlara taş atmak çözüm değil diyoruz,burada ki öğretmenlerimize o çocuğa sadece temel kavramları değil aynı zamanda insan olmayı öğretin diyoruz.

 

aileler,bilinçli ya da bilinçsiz,çocuklarına sahip çıkamamak ile suçlu;ama devlet...insanına sahip çıkamamakla suçluları her geçen gün çoğalttı,insanına sahip çıkamadı...saygılar!

Gönderi tarihi:
Ben çocuğunu sokağa salıpta,onu ve yaptıklarını sadece izleyen veya bunu yapmasını isteyen aileleri,efendim işte haklılar diyerek de mazur görmedim.Şunu belirtmiştim;yakıp,yıkmak ve çözümü burada aramak doğru değil,bir daha belirttim,gerekirse yine belirtirim.

 

Edirne,Kayseri....ile kıyaslmak ne derece doğru,patlayan bombaların olduğu bir bölgeyi,orada ki insanları.

 

Bu çocuklar ne için taş attıklarını bilmiyorlar,bu aileler neye hizmet ettiklerini bilmiyorlar.

 

Ya şimdi bırakalım,terör vs...eğitimin olmadığı yerde bilinci,sorumluluğu ve duyarlılığı nasıl beklersiniz?

 

Göçe va açlığa mecbur bırakılan insanları,kendimize dönmeden nasıl eleştirebiliriz.

 

Ben bıraktım edebiyat yapmayı,gerçekleri konuşalım...ateşten bir coğrafya...neden taş atar çocuklar...tek taraflı değildir;siyasi hesapları,eğitim ve öğretimin eksik olduğu beyinleri,ekonomiyi...tüm bunları düşünelim.

 

Neden devlet çocuklarına sahip çıkmıyor,aile eğer yanlış ise devlet niye doğruyu aşılamıyor...

 

...açlık ile terbiye edilecek değildir insan;ne kömür dağıtarak ne de yeşil kart ile kandıramazsınız,asorunları çözemezsiniz.

 

insanları buna mecbur bıraktıktan sonra,Sayın Adana valisi igibi yeşil kartlarla gözdağı vererek de o çocukların ellerinde ki taşları alamayız.

 

biz kendi doğrumuzla,etrafımız da ki insanlara taş atmak çözüm değil diyoruz,burada ki öğretmenlerimize o çocuğa sadece temel kavramları değil aynı zamanda insan olmayı öğretin diyoruz.

 

aileler,bilinçli ya da bilinçsiz,çocuklarına sahip çıkamamak ile suçlu;ama devlet...insanına sahip çıkamamakla suçluları her geçen gün çoğalttı,insanına sahip çıkamadı...saygılar!

Sevgili mavi dönüp dolaşıp hep aynı yere geliyoruz.Siz bu olayları haklı yada mazur görmeyebilirsiniz fakat bu haklı görmediklerinizi hiç bir zaman diğer başlıklarda olduğu gibi başlık altına alıpta kınamadınız.

 

Her zaman askeri-polisi-devleti suçlu çıkardınız .

 

Oysa onlarca terör eylemleri,yağmalamalar oldu bir defa olsun başlık altında bu olayları kınayan yazı yazmadınız...Her zaman bunlara bir sebep bulup bunların sebebini sorguladınız(diyarbakırdaki patlama olduğu gibi) ki buda sizin konulara tarafsız olmadığını gösterir.Önce sebebini sorguladığınız gibi aynı samimiyetle bu tür olayları kınayarak sebebini sorgulamadınız.

 

Edirne ve kayseri gibi illerimizin çocuklarıyla kıyaslamak değil, devletin her iki tarafada aynı olduğunu hatta bingöl ve şırnak gibi yerlere daha çok önem gösteArdiğini söylüyorum .olayı çarpıtmayın lütfen.

 

Bu çocuklar ne için taş attıklarını bilmiyor ! birde bu aileler neye hizmet ettiklerini bilmiyor öylemi !

 

Ama devletten çocuk parası almasını almasını biliyor,Devletin bütün imkanlarından yararlanmasını biliyor!

 

k.ırakta teröristlere canlı kalkan olmasını biliyor...

 

İşlerine geldiği zaman İnsan haklarının ne olduğunu biliyor.

 

Taş atmaya,molotof koktey atmaya ve yağmalamaya gelince ne yaptığını bilmiyor!

 

Ne Garip.

 

Sevgili hemşom Bu eğitimsizlik yanlız diyarbakırdamı var? bakın diğer terör olmayan doğu illerine onların durumu çokmu iyi....Arık şunu anlamalıyız ZİHNİYET...!

 

Bizlerde o bölgenin çocuğuyuz,bizlerde çok çileler çektik ,okulda doğru dürüst öğretmenimiz olmadı,okula gitmek için doğunu en soğuk olduğu bölgede defalarca donma tehlikesi geçirerek kilo metrelerce yol gittik.

 

Yinede bizim Büyüklerimiz bize ,vatanı milleti sevmeyi ve şükür etmeyi öğretti . Dedimya ZİHNİYET.!

 

Devlet ne yapsa suçludur bu zihniyetlere karşı.Ne yeşil kart vermeli ,ne kömür, ne çocuk parası, nede tarla parsı.(terör yanadşlarına sözümüz yanlış anlaşılmasın örn.gösteri yapan çocukların aileleri)

 

Bu zihniyetler bunlardan anlamaz ve nankörlük ederler.

 

hala açlığa ve göçe zorlanan diyorsunuz!sevgil mavi çalışmayana kim ne verebilir....Yani bu devlet 4 çocuğa kadar para yardımı yapıyor,Doğum parası veriyor tarla parası veriyor ,hayvan parası veriyor hemde hiç bir karşılık almadan.

 

En uygun 5 yıl ödemesiz kalkınmada öncelik adına en uygun kerdileri bu bölgelere veriyor...insaf daha ne yapsın bu devlet,bu kadar öncelik tanıyor bunda yalakalık denir o ayrı bir mevzu!

 

Bir önceki yazımda Adana valisini yazacaktım gerek duymamıştım.Sn valime teşekkür ederim isterdimki bütün valilerimiz aynı duyarlılığı göstersin.

 

Bu tür olaylar bir yaptırımdır,bir önlemdir . ailelerin çocuklarına sahip çıkmasını sağlayacak yöntemlerdir.. belki o aile bir şeylerin farkına varır ve kayıp edeceği birşeylerin olduğunu düşünerek çocuğuna sahip çıkar.

 

Devlet insanına sahip çıkamıyor diyorsunuz ne yapsın?Karşılıksız çocuk parası veriyor-doğum parası veriyor-tarla parası veriyor-En ugun kredileri veriyor... vs

 

Önce insanlar kendine sahip çıksın, sonra devlete sahip çıksın.

 

Devlet değin kim? bizden başka!

Gönderi tarihi:
Sevgili mavi dönüp dolaşıp hep aynı yere geliyoruz.Siz bu olayları haklı yada mazur görmeyebilirsiniz fakat bu haklı görmediklerinizi hiç bir zaman diğer başlıklarda olduğu gibi başlık altına alıpta kınamadınız.

 

Her zaman askeri-polisi-devleti suçlu çıkardınız .

 

Oysa onlarca terör eylemleri,yağmalamalar oldu bir defa olsun başlık altında bu olayları kınayan yazı yazmadınız...Her zaman bunlara bir sebep bulup bunların sebebini sorguladınız(diyarbakırdaki patlama olduğu gibi) ki buda sizin konulara tarafsız olmadığını gösterir.Önce sebebini sorguladığınız gibi aynı samimiyetle bu tür olayları kınayarak sebebini sorgulamadınız.

 

Edirne ve kayseri gibi illerimizin çocuklarıyla kıyaslamak değil, devletin her iki tarafada aynı olduğunu hatta bingöl ve şırnak gibi yerlere daha çok önem gösteArdiğini söylüyorum .olayı çarpıtmayın lütfen.

 

Bu çocuklar ne için taş attıklarını bilmiyor ! birde bu aileler neye hizmet ettiklerini bilmiyor öylemi !

 

Ama devletten çocuk parası almasını almasını biliyor,Devletin bütün imkanlarından yararlanmasını biliyor!

 

k.ırakta teröristlere canlı kalkan olmasını biliyor...

 

İşlerine geldiği zaman İnsan haklarının ne olduğunu biliyor.

 

Taş atmaya,molotof koktey atmaya ve yağmalamaya gelince ne yaptığını bilmiyor!

 

Ne Garip.

 

Sevgili hemşom Bu eğitimsizlik yalnız diyarbakırdamı var? bakın diğer terör olmayan doğu illerine onların durumu çokmu iyi....Arık şunu anlamalıyız ZİHNİYET...!

 

Bizlerde o bölgenin çocuğuyuz,bizlerde çok çileler çektik ,okulda doğru dürüst öğretmenimiz olmadı,okula gitmek için doğunu en soğuk olduğu bölgede defalarca donma tehlikesi geçirerek kilo metrelerce yol gittik.

 

Yinede bizim Büyüklerimiz bize ,vatanı milleti sevmeyi ve şükür etmeyi öğretti . Dedimya ZİHNİYET.!

 

Devlet ne yapsa suçludur bu zihniyetlere karşı.Ne yeşil kart vermeli ,ne kömür, ne çocuk parası, nede tarla parsı.(terör yanadşlarına sözümüz yanlış anlaşılmasın örn.gösteri yapan çocukların aileleri)

 

Bu zihniyetler bunlardan anlamaz ve nankörlük ederler.

 

hala açlığa ve göçe zorlanan diyorsunuz!sevgil mavi çalışmayana kim ne verebilir....Yani bu devlet 4 çocuğa kadar para yardımı yapıyor,Doğum parası veriyor tarla parası veriyor ,hayvan parası veriyor hemde hiç bir karşılık almadan.

 

En uygun 5 yıl ödemesiz kalkınmada öncelik adına en uygun kerdileri bu bölgelere veriyor...insaf daha ne yapsın bu devlet,bu kadar öncelik tanıyor bunda yalakalık denir o ayrı bir mevzu!

 

Bir önceki yazımda Adana valisini yazacaktım gerek duymamıştım.Sn valime teşekkür ederim isterdimki bütün valilerimiz aynı duyarlılığı göstersin.

 

Bu tür olaylar bir yaptırımdır,bir önlemdir . ailelerin çocuklarına sahip çıkmasını sağlayacak yöntemlerdir.. belki o aile bir şeylerin farkına varır ve kayıp edeceği birşeylerin olduğunu düşünerek çocuğuna sahip çıkar.

 

Devlet insanına sahip çıkamıyor diyorsunuz ne yapsın?Karşılıksız çocuk parası veriyor-doğum parası veriyor-tarla parası veriyor-En ugun kredileri veriyor... vs

 

Önce insanlar kendine sahip çıksın, sonra devlete sahip çıksın.

 

Devlet değin kim? bizden başka!

 

Aile çocuğuna bu yaptırımlarla mı sahip çıkacak,aile böyle mi çocuğunun sokakta piyon olarak kullanıldığını görecek?Hayır,Kaplan,hayır.

 

Bakın çok güzel vurguladınız;eksik olan zihniyet,yanlış olan zihniyet,taraflı olan zihniyet!Ne başımıza geldiyse bu zihniyetten gelmedi mi?Bakın DTP,Diyarbakır'da oturma eylemi yaptı,gerekçesi ne?Gerekçesi Kürt halkı değil,gerekçesi demokrasi değil,gerekçesi sadece Öcalan!

 

Bu da bir zihniyet sorunudur.

 

MHP,vatan,millet derken;benim devletim derken,devleti,devletin hukuk ve yargısını yok sayarak çetelerin yanında yer aldı;halbuki vatanı sevmek insanını sevmekti.

 

Bu da bir zihniyet sorunudur.

 

AKP,Başbakanımız oy telaşında,kafa karışıklığında...CHP,tamamen kendinden kopmuş...diğerleri...işte bunlar da bir zihniyet sorunudur.

 

Bizler darbe dedik,asker dedik...dedik de dedik;eleştirdik...olmaz ,demokrasi diyen bir ülke de darbe olmaz ,asker suçludur diye ekledik...ama yine o zihniyet sorunundan mı nedendir bilinmez ama...tek suçlu asker değil diyemedik.

 

Zihniyet sorunu...zihniyet...zihniyet...

 

Çok dürüst cümlelerdi değerli arkadaşım,

 

madalyonun diğer yüzüydü...

 

ben de doğuda büyüdüm;aynı memleketin çocuklarıyız.Çok şahalı okullarda okumadım,o zor şartlarda öğretmensizliği ben de yaşadım.

 

ve ne ben ne kardeşlerim;yıkarak,yakarak alanlarda çözüm istemedik.

 

ne ben ne kardeşlerim ailemizin bilgisi olmadan sokaklarda yürümedik.

 

ama değerli arkadaşım,

 

bu sizsiniz,sizin aileniz,bu benim,benim ailem...

 

herkes bu mu?

 

açlık ve yoksulluk sadece Diyarbakır'da yok tabi.Konumuz bağlamında verilecek Diyarbakır örneğiydi yazdıklarım.Peki neydi onları sorunlu kılan.

 

arkadaşım,farkında olalım;düşünün ki nezlesiniz.Bu başınızı ağırtır,peki buna bir de diş ağrısı eklerseniz ne olacak?

 

başınız ağırmakla kalmayacak.

 

kimbilir belki de isyan edeceksiniz.

 

Burada açlık var,cehalet var...bunun yanında halledilmeyen sorunlar var,canı yananlar var.

 

benim canım yanmadı,ailemi veya sevdiklerimi kaybetmedim...kaybetseydim ne olurdu;işte bunu düşünmek lazım.

 

çocuğuna sahip çıkamayan aileler,onlar değil tek suçlu...olamaz da!

 

ince hesaplar var,siyasi çıkarımlar var....

 

değerli arkadaşım,bu cehaleti,bu öfkeyi,bu açlığı kullananlar var.

 

bir de bunu insanına sahip çıkamayan devleti ekleyin,

 

yasak edilen bir dili ekleyin,

 

yakılan köyleri,zulmü ekleyin(Zulüm de ki kastım kişi veya kişiler değil,herkestir)

 

ne çıkar ortaya...?

 

Açlıkla terbiye edecekse,sayın valimiz buyrun etsin.İktidarlar bununla ceplerini dolduruyor nasıl olsa...

 

bu eğer çözüm olacaksa,ben de yanındayım...

 

ama değil,çözüm bu değil.

 

devlet kim mi?

 

ben eskiden devlet bizim derdim,

 

Öğretmenlerimiz,polislerimiz....atanmışlarımız,seçilmişlerimiz....

 

ama yaşananlar devletin biz olmadığını göstermeye yetti.

 

hukusuzluklara rağmen açıklanmayanlar....bu bana devletin ben olmadığını gösterdi.

 

çocuklarımıza sahip çıkalım arkadaşım,

 

onlar bizim çocuklarımız,taş değil kalem tuttuğu gün aydınlanacak bir gelecektir bu ülkenin yarını.

 

onları tek suçlu yapmayalım;bir çocuk neden taş atar...neden diye soralım...

 

dediğim gibi dürüst cümlelerdi,Türk veya Kürt,belki de aklımızda geçenlerdi.

 

ben meramımı anlatttım,iş de olmam dolayısıyla eksik yada yanlış ise affola...

 

bu arada kınamam eğer bir başlık ile anlaşılacaksa,atarım o başlığı.

 

inanın ki Kürt milliyetçiliğin açık açık yapııldığı sitelerde,PKK diyene direk muhattabım terör değil demesini de biliyorum;

 

ama çözüm sunulmadı diyene;çözüm için ne yaptın demesini de...

 

ve orada da ekledim...yakmak,yıkmak çözüm değil;barışa sahip çıkalım,çocuklarımıza sahip çıkalım,yarınımıza sahip çıkalım :)

 

devletin yapması gerekenleri de bir lütuf olarak görmeyelim.

Gönderi tarihi:
Ya şimdi bırakalım,terör vs...eğitimin olmadığı yerde bilinci,sorumluluğu ve duyarlılığı nasıl beklersiniz?

yeterli duyarlılığı gösteriyorlar. silah egitimine kadar.. beline silah takip ülkemizin ulusal güvenligini saglayan güclere ates acanindan tut acanlari evlerinde saklayip barindiranlarina kadar.. yani senin deyiminle egitimin olmadigi yerde ihanet olabilir diyorsun?

Gönderi tarihi:

Arkadaslar konu basligi Kürt sorunu ve Türkiye'nin gelecegi, bizim burada tartisdigimiz ise bu sorunlarin cözülmemsinden dolayi salgin hastalik gibi sagi solu saran bir virusun etkileri. Burada kimse cocuklarin öne sürülmesini kabul de edemez haklida göremez. Lütfen bizler durumun neden artik cocuklarin bile alet olduguna bakalim, nedir bunlarin sebebleri? Herkes sadece ben hakliyoim derse, bugüne kadar yapilan malesf öyle, yillardan beri uzayip giden bu sorun tabiiki her iki taraf iicnde artik cigrindan cikmisa benziyor ve her iki tarafta akla nizama gelmeyen eylemlerde bulunuyorlar. Nasilki PKK cocuklari kullaniyorse, devlette antidemokratik ve yasadisi uygulamalarla olaya hakim olmak istiyor. Buradan kastettigim devletin cetelere PKK li ve onlarin destekcileri diye niteledikleri insanlarin linc edilmeleri icin yetki vermesi. Yani kirli savasa karsi kirli karsilik. Her ikiside kabul edilecek bir durum degil. Lütfen baslikta yazildigi gibi, Kürt sorunu ve Türkiye'nin gelecegine nasil nasil bakiyoruz ve cözüm umudumuz varmi üzerine görüslerimizi bildirirsek daha saglikli olur. Yoksa sen sunu yaptin bende ona karsi bunu yapmak zorunda kaldim gibi kisir bir cekismeye dönüsür tartismamiz.

Ben sahsen er veya gec Türk ve kürt halklarinin bir bütünlük icerisinde kardesce yasamanin yollarini ögreneceklerine inaniyorum, yeterki Kürt ve Türk irkci milliyetcileri ellrini ceksinler bu meseleden.

Saygilar

Gönderi tarihi:
Arkadaslar konu basligi Kürt sorunu ve Türkiye'nin gelecegi, bizim burada tartisdigimiz ise bu sorunlarin cözülmemsinden dolayi salgin hastalik gibi sagi solu saran bir virusun etkileri. Burada kimse cocuklarin öne sürülmesini kabul de edemez haklida göremez. Lütfen bizler durumun neden artik cocuklarin bile alet olduguna bakalim, nedir bunlarin sebebleri? Herkes sadece ben hakliyoim derse, bugüne kadar yapilan malesf öyle, yillardan beri uzayip giden bu sorun tabiiki her iki taraf iicnde artik cigrindan cikmisa benziyor ve her iki tarafta akla nizama gelmeyen eylemlerde bulunuyorlar. Nasilki PKK cocuklari kullaniyorse, devlette antidemokratik ve yasadisi uygulamalarla olaya hakim olmak istiyor. Buradan kastettigim devletin cetelere PKK li ve onlarin destekcileri diye niteledikleri insanlarin linc edilmeleri icin yetki vermesi. Yani kirli savasa karsi kirli karsilik. Her ikiside kabul edilecek bir durum degil. Lütfen baslikta yazildigi gibi, Kürt sorunu ve Türkiye'nin gelecegine nasil nasil bakiyoruz ve cözüm umudumuz varmi üzerine görüslerimizi bildirirsek daha saglikli olur. Yoksa sen sunu yaptin bende ona karsi bunu yapmak zorunda kaldim gibi kisir bir cekismeye dönüsür tartismamiz.

Ben sahsen er veya gec Türk ve kürt halklarinin bir bütünlük icerisinde kardesce yasamanin yollarini ögreneceklerine inaniyorum, yeterki Kürt ve Türk irkci milliyetcileri ellrini ceksinler bu meseleden.

Saygilar

Sayin dünyahepimizin' Ermeni Diasporası da ceksinmi ellerini?

bildigin gibi Ermeni Diasporasının topraklarimizin üzerinde emelleri vardir. Ermeni Diasporası' pkk nin göz diktigi topraklarida sahip cikiyor vede ayni zamanda tuhaf olan Bagımsız Kürt devleti oluşumuna destek veren Ermeni Diasporası, pkk ile...terörist örgütle iliskileri neye göre belirleniyor acaba diyorum bunun bir aciklamasi varmi? bunlar neyin pesinde.

Gönderi tarihi:
Neden devlet çocuklarına sahip çıkmıyor,aile eğer yanlış ise devlet niye doğruyu aşılamıyor...

 

...açlık ile terbiye edilecek değildir insan;ne kömür dağıtarak ne de yeşil kart ile kandıramazsınız,asorunları çözemezsiniz.

 

insanları buna mecbur bıraktıktan sonra,Sayın Adana valisi igibi yeşil kartlarla gözdağı vererek de o çocukların ellerinde ki taşları alamayız.

 

biz kendi doğrumuzla,etrafımız da ki insanlara taş atmak çözüm değil diyoruz,burada ki öğretmenlerimize o çocuğa sadece temel kavramları değil aynı zamanda insan olmayı öğretin diyoruz.

 

aileler,bilinçli ya da bilinçsiz,çocuklarına sahip çıkamamak ile suçlu;ama devlet...insanına sahip çıkamamakla suçluları her geçen gün çoğalttı,insanına sahip çıkamadı...saygılar![/size]

 

Sn.Mavi,

 

Bu konuda atlanan bir şey var, o da PKK'nın o çocukların aileleri üzerindeki etkili propogandası belki de baskısı. Araya dil yasağını serpiştirmeniz ise yersiz. Çünkü şu anda dil yasağı diye bir şey yok. Ha derseniz ki bazı Kürtçe yayınlar, kitaplar yasaklanıyor, o zaman o kitaplarda, yayınlarda ne derece bölücülük var, kanunlara aykırı yaklaşımlar var ona da bakmak lazım. Yani, eğer varsa bir yayın yasağı Kürtçe olmasından değil, o yayında belki PKK'ya övgü yapılmasından belki çarpıtılmış bölücü tarih anlayışından vs.

 

Öte yandan, eğitimsiz olduğunu vurguladığınız bu insanların PKK'nın bu anlamda Kürtçe yasağı diye niteledikleri şeyi içselleştirebileceklerini hiç sanmıyorum, çünkü kendi hayatlarında Kürtçe zaten doğal olarak var ve bu konuda hiç bir engel yok. Bu yüzden bu olaylarda PKK'nın Kürt vatandaşlarımız üzerinde psikolojik ve doğrudan baskısı olduğunu düşünüyorum.

 

Sizin söylemek istediğiniz sanırım devletin öğretmenler vasıtası ile diyaloğu kurması, karşı propogandayı etkin hale getirmesi, insanımıza gerçekleri göstermesi. Bu konuda hem fikiriz. Ancak, devletin yaptığı yardımları ( çocuk parası, kömür parası, ücretsiz sğlık hizmeti ) küçümsemek de doğru değildir. İnsanların göç etmesinde de sadece devletin sorumlu olduğunu düşünmeniz de yanlıştır. Bunu söylemek, asıl sorumluyu, sebebi ( PKK terörü ) atlamaktır ki büyük bir hatadır.

 

Adana valisinin yeşil kartları inceleteceğini söylemesi üzerine o insanların ayaklanması, bu ayaklanmaların arkasında PKK teorisyenlerinin olduğu düşüncesini güçlendiriyor ve valiyi haklı çıkarıyor. Bu insanlar aç oldukları yada muhtaç oldukları için, sömürüldükleri için falan marksist bir isyan içinde değiller. Böyle olduğunu düşünürseniz otomatikman Türkiyenin diğer çok daha yoksul bölgelerinde neden ayaklanma olmuyor sorusu haklı olarak gündeme getirilir.

 

Bu insanların üzerinde PKK'nın çok etkili propagandası söz konusu ve devletin acilen sizin dediğiniz gibi önlemler alması, öğretmenler vasıtası ile birebir karşı propaganda yapması gerekli.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Sayin dünyahepimizin' Ermeni Diasporası da ceksinmi ellerini?

bildigin gibi Ermeni Diasporasının topraklarimizin üzerinde emelleri vardir. Ermeni Diasporası' pkk nin göz diktigi topraklarida sahip cikiyor vede ayni zamanda tuhaf olan Bagımsız Kürt devleti oluşumuna destek veren Ermeni Diasporası, pkk ile...terörist örgütle iliskileri neye göre belirleniyor acaba diyorum bunun bir aciklamasi varmi? bunlar neyin pesinde.

Arkadasim bizim devlet gibi iyi bir istihbaratimiz yok, diger taraftan ben ne PKK'nin nede Ermeni Diasparosunun icinde calistim veya iliskim var. O yüzden nasil ve ne amacla bir iliskileri var veya yok bilgi sahibi degilim, sadece fikir yürütebiliriz. Bu tür sorularla neyi amacliyorsunuz anlamis degilim. Ben iyi niyetle Kürt sorunu üzerine düsüncelerimi yazmaya calisiyorum. Konu Ermeni sorunu falan degil. Diger taraftan bana sunun veya bunu savunucusuymus gibi davranipta beklemis oldugunuz bir cevabi benden istemeyiniz. Benim derdim Türkiye sinirlari icerisinde yasayan herkesin ayni derecede hak sahibi olarak kardesce ve kimsenin digerinden üstünlügü oladan yasamalari. Benim icin birinin Türk, Kürt, Ermeni veya baska bir ulustan olmasi o kadar önemli degil. Önemli olan insanlik ve kardeslik. Türk olupta insan olamayan oldugu gibi Ermeni veya baska ulustan olupta herkesele kardes gibi yasamak isteyenler var. Ben bu tür unsurlara bakarim ve kimseyi diline, irkine ve rengine göre yargilamam.

Gönderi tarihi:
yeterli duyarlılığı gösteriyorlar. silah egitimine kadar.. beline silah takip ülkemizin ulusal güvenligini saglayan güclere ates acanindan tut acanlari evlerinde saklayip barindiranlarina kadar.. yani senin deyiminle egitimin olmadigi yerde ihanet olabilir diyorsun?

 

İhaneti nasıl algıladığınıza bağlı?Ben 12-13 yaşında ki bir çocukta ihaneti aramam.Duyarlılık eğitim sürecinin bir sonucudur;bu sürecin işlerliği de sadece aile ile değil,tüm etkenleri ile açıklanır.Duyarlılıl silahı sıkmayı değil,silaha karşı durmayı gerektirir.Ayrıca şiddetti taraflı değil tüm yönleriyle sorgulamayı gerektirir.Yani tamamen insanın kendini gerçekleştirmesinin küçük bir parçası...

Gönderi tarihi:
İhaneti nasıl algıladığınıza bağlı?Ben 12-13 yaşında ki bir çocukta ihaneti aramam.Duyarlılık eğitim sürecinin bir sonucudur;bu sürecin işlerliği de sadece aile ile değil,tüm etkenleri ile açıklanır.Duyarlılıl silahı sıkmayı değil,silaha karşı durmayı gerektirir.Ayrıca şiddetti taraflı değil tüm yönleriyle sorgulamayı gerektirir.Yani tamamen insanın kendini gerçekleştirmesinin küçük bir parçası...

 

O ihaneti 12 -13 yaşındaki çocuktan değil o çocuğu yetiştiren zihniyette aramak lazım...

 

o çocuğun günahına giren , çocuğu ihanet içinde yeştirip kendine kalkan olarak kullanan zihniyette aramak lazım.

 

Ne dün sondu, nede bugün. yarınında son alacağını sanmıyorum bu zihniyetler ve çanakçıları olduktan sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.