Φ zkan Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2007 Bir başka iletimde annemin arkadaşının eşinden alınan yüzüklerden bahsetmiştim, belki siz okumamışsınızdır. Anneme ve ailenin diğer bayanlarına beyaz altın diye gümüş satan bu zat Kuran okumuş, beş vakit namazında, oruç tutan ve hacca gitmiş bir kişiydi. Anlaşılan odur ki, Kuran okumak, namaz kılmak, oruç tutmak ve hacca gitmiş olmak insanı bazı kötülükleri yapmaktan alıkoymuyor.Vardır onun da güvendiği bir ayet, kurtarıcı hesabı... Sayın Suheyla'ya sormak lazım, o bilir. bölye bi ayet bulun eşek gibi anıracam dedim Sayın zkan, böyle bir ayet olduğu zaten söylenmiyor. dediler Yorumsuz.... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ katran Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2007 napacan kardesimin lafı hosuma gitti. msj yazdım altına. zoruna gitti galiba Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2007 napacan kardesimin lafı hosuma gitti. msj yazdım altına. zoruna gitti galiba Altın bulmuş madenci tavırlarını bırakıp... Kendine ve çevrendekilere saygıya davet ediyorum seni... Yazdıklarının okunmasını ve muhatap alınmak istiyorsan üslubuna dikkat etmelisin... Burasının alışageldiğin "insanların meydanı boşbulduğu" forumların formatında olmadığını biraz zaman geçince sende algılayacaksın... Burada yazanlar düşünce ve görüşlerini meydanı boşbuldukları için değil... İnanç ve görüşleri öyle olduğu için yazarlar... Amaçları bir diğerini ötekileştirmek,bir diğerini kardeş ilan etmek değil... Olabildiğince ortak bir noktada buluşmaya çalışmaktır... Uygulamaya çalıştığın tür polemik tartışmalar içinde olmanın kimseye yararı olmadığının farkındadırlar... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ hkndersim Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2007 Altın bulmuş madenci tavırlarını bırakıp... Kendine ve çevrendekilere saygıya davet ediyorum seni... Yazdıklarının okunmasını ve muhatap alınmak istiyorsan üslubuna dikkat etmelisin... Burasının alışageldiğin "insanların meydanı boşbulduğu" forumların formatında olmadığını biraz zaman geçince sende algılayacaksın... Burada yazanlar düşünce ve görüşlerini meydanı boşbuldukları için değil... İnanç ve görüşleri öyle olduğu için yazarlar... Amaçları bir diğerini ötekileştirmek,bir diğerini kardeş ilan etmek değil... Olabildiğince ortak bir noktada buluşmaya çalışmaktır... Uygulamaya çalıştığın tür polemik tartışmalar içinde olmanın kimseye yararı olmadığının farkındadırlar... bende seni mantıklı olmaya davet ediyorum... iyi,güzel de ,hoş yazmış arkadaşını saygıya davet ediyosun ne güzel!! de kardeşim sen başkalarının üslubuna laf ederken,kendi üslübuna hiç dikkat etmiyosun!!! bu nasıl mantıktır ya; dediğimi yapın,yaptığımı yapmayın misali önce sen bir kendine çeki düzen ver sonra başkalarının üslubunu eleşitirirsin!!! tabi önce dinlemeyi öğrenmen lazım kardeş sonra bildiklerinle düşünmelisin, daha sonra bildiklerinin,doğru yada yanlış olduğunun farkına vardıktan sonra uygayacaksın.. sen ne dinliyosun ne biliyosun ne de uyguluyosun!!! Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2007 Kendine ve çevrendekilere saygıya davet ediyorum seni...Yazdıklarının okunmasını ve muhatap alınmak istiyorsan üslubuna dikkat etmelisin... Sayın gecekuşu sana çok güzel bir dil ile uyarıda bulunuyor ve sen tavrını sen ne dinliyosun ne biliyosun ne de uyguluyosun!!! diyerek devam ettiriyorsun! Sen ve senin tarzında (sokak ağzı ile) yazı yazanların tartışabileceği bir yer değil burası! Dedikleri gibi muhattap bulamazsınız. Önce forumları bir gözden geçirin derim. Tartışma üslubu hakkında bir şeyler kazanın. Yol yordam öğrenin. Sonra fikrinizi beyan edin. Daha önce de söyledim. Tartışılan konular nazik konulardır. Eğer hoşunuza gitmiyorsa okumazsınız olur biter. Ama burada inananı ve inanmayanı, aynı saygı çerçevesinde tartışır ve görüşlerini bildirir. Bunu yapamayacaksanız uğraşmayın boşuna. Bir şey elde edemezsiniz. Niceleri de edemedi. Ama yordamına uygun tartışırsanız emin olun herkes görüşlerinize eleştiri ve katkıda bulunacaktır. Böyle olunca siz de vazgeçemeyeceksiniz burada tartışmaktan ve çok şey öğrenip öğreteceksiniz belki de. Takdir sizindir... Saygılarımla... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ hkndersim Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2007 Sayın gecekuşu sana çok güzel bir dil ile uyarıda bulunuyor ve sen tavrını diyerek devam ettiriyorsun! Sen ve senin tarzında (sokak ağzı ile) yazı yazanların tartışabileceği bir yer değil burası! Dedikleri gibi muhattap bulamazsınız. Önce forumları bir gözden geçirin derim. Tartışma üslubu hakkında bir şeyler kazanın. Yol yordam öğrenin. Sonra fikrinizi beyan edin. Daha önce de söyledim. Tartışılan konular nazik konulardır. Eğer hoşunuza gitmiyorsa okumazsınız olur biter. Ama burada inananı ve inanmayanı, aynı saygı çerçevesinde tartışır ve görüşlerini bildirir. Bunu yapamayacaksanız uğraşmayın boşuna. Bir şey elde edemezsiniz. Niceleri de edemedi. Ama yordamına uygun tartışırsanız emin olun herkes görüşlerinize eleştiri ve katkıda bulunacaktır. Böyle olunca siz de vazgeçemeyeceksiniz burada tartışmaktan ve çok şey öğrenip öğreteceksiniz belki de. Takdir sizindir... Saygılarımla... gece kusunun sözü; ''Burasının alışageldiğin "insanların meydanı boşbulduğu" forumların formatında olmadığını biraz zaman geçince sende algılayacaksın...'' bu nasıl güzel bir dilde uyarıdır!!! bir ikincisi beni uyarmıyor!!! tabi şimdi üslubundan dolayı seni de eleştirmiştim sende biri bana çamur attı sandın ve gururun okşansın die arkadaş çok iyi. çok güzel yazmış diosun açık sözlü olmaz gerekirse de baya ******* ****** *********... sana ata dan dolayı müsamaha gösterdiğimi söylemiştim daha önce ama sen anlayamadın!!! ********************* Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ katran Gönderi tarihi: 1 Ocak , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 1 Ocak , 2008 krds takılacak baska sey bulamamıssınız galiba. herneyse. size de helal olsun. baska bi konuda gorusmek uzere:D Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ packs Gönderi tarihi: 8 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Mart , 2008 " Kur'an'ı düşünmüyorlar mı?Eğer o Allah'tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı ,onda birbirini tutmayan çok şeyler bulunurdu."( Nisa :82 ) Kur'an bilime kılavuzluk eden bir din kitabıdır . Yani Kur'an'ı anlamak ta bir bilim ve emek,gayret gerektirir. Kur'an'ı anlama ve anlatma ilmine tefsir ilmi denir ve bu ilmin kürsüsü ,profesörleri , usûl - metodları , detayları vardır.bu detaylardan birisi de "Müşkilü'l-Kur'an " adlı bölümdür. Okuyucunun alt yapısı yoksa ayetlerde anlayamayacağı farklı anlamları daha açık ve detaylı okuyucuya açıklayan bilim dalıdır . Okuyuculara tezatmış gibi gelen ve temelde tefsir ilminin bilinmemesinden kaynaklanan bazı meselelerin dört ana sebebi vardır : - BİLDİRİLEN MESELENİN SAFHALARININ BULUNMASI :Mesela insanın yaratılış safhaları : Toprak( Âli imran :59 ),balçık ( Hicr :26 ),nutfe ( nahl :4 )...gibi yaratılışın çeşitli safhalarından bahsedilmesi. - KONU FARKLILIĞININ BULUNMASI :Mesela " Kadınlar arasında adaleti gerçekleştiremeyeceğinizden endişe ederseniz ,bir kadınla evlenin ." ( Nisa :3 ) ayeti ile " Ne kadar isteseniz de kadınlarınız arasında adalet yapamazsınız ." ( Nisa : 129 ) arasında bir fark yoktur :birinci ayet hukuki bir meseleyi anlatırken ikinci ayet kalbte duyulan bir temayüle işaret etmektedir ve aslında her iki ayette sonuçta tek eşliliği tavsiye eder. İŞİN İKİ AYRI YÖNÜNÜN OLMASI :" Attığın zaman sen atmadın ,lakin Allah attı."( ENFAL:17) :Yani ey Muhammed kumu sen attın ama isabet ettiren Allah'tı !hedefi tam onikiden vuran ve vurdurtan ,o olayı - mucizeyi asıl sana yaptırttan ,hatırlatan Allah'tır , O'nu unutma ve O'nu an ! (detay tüm tefsirler) - KELİMENİN HAKİKİ VE MECAZİ ANLAMDA KULLANILMASI :Mesela :" Kıyamet günü insanları sarhoş görürsün, halbuki onlar sarhoş değillerdir." ( Hac :2 ): " Sarhoş " kelimesi birinci de mecazi( sarhoş gibi ;korkudan yalpalar,titrer,akıl dışı fiiller yapar...), ikincide gerçek manada ( yani onlar sarhoş değil ,ürkek ,korkak ;o nedenle öyle görünüyorlar...) kullanılmıştır! TEMELİ OLMADAN KUR'AN'A YAKLAŞMAK YA KÜFÜR YA SAPIKLIĞA GÖTÜRÜR Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ abraham Gönderi tarihi: 8 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Mart , 2008 "TEMELİ OLMADAN KUR'AN'A YAKLAŞMAK YA KÜFÜR YA SAPIKLIĞA GÖTÜRÜR" güzel söylemişsinde kardeşim bunu kuranın ilk sayfasına yazmak allahın aklına gelmemişmiydi Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ patika06 Gönderi tarihi: 8 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Mart , 2008 " Kur'an'ı düşünmüyorlar mı?Eğer o Allah'tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı ,onda birbirini tutmayan çok şeyler bulunurdu."( Nisa :82 ) +1 tek bu ayet bile özetliyor heşeyi... 1400yıldır kainata meydan okuyor, beşer sözü olsaydı kaçtane yanlışı bulunurdu... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 9 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 9 Mart , 2008 +1 tek bu ayet bile özetliyor heşeyi... 1400yıldır kainata meydan okuyor, beşer sözü olsaydı kaçtane yanlışı bulunurdu... Şimdi bu ayeti yorumlamak eğer tarfsız bir biimde bakılırsa çok basit. Birincisi dediğin yanlışlar bulunuyor ve hemen revizyona gidiliyor. Bunu çok tartıştık dini konularda. İkincisi ben de bir kitap yazsam "bu kitabı benim yazdığımı düşünürseniz hatalar bulabilirsiniz, ancak ilahi bir kitaptır ve boşuna uğraşmayın" gibisinden bir madde koyarak bulunacak yanlışların da önünü kesmiş olurum. Her zaman dediğim gibi, sorgulamanın öünün kesmek için yapılmayacak şey yoktur dinlerde... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 9 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 9 Mart , 2008 Şimdi bu ayeti yorumlamak eğer tarfsız bir biimde bakılırsa çok basit. Birincisi dediğin yanlışlar bulunuyor ve hemen revizyona gidiliyor. Bunu çok tartıştık dini konularda. İkincisi ben de bir kitap yazsam "bu kitabı benim yazdığımı düşünürseniz hatalar bulabilirsiniz, ancak ilahi bir kitaptır ve boşuna uğraşmayın" gibisinden bir madde koyarak bulunacak yanlışların da önünü kesmiş olurum. Her zaman dediğim gibi, sorgulamanın öünün kesmek için yapılmayacak şey yoktur dinlerde... YARASA> Siz tarafsiz bir bilim adamimisiniz? Hem sizin bir bilim adami olmaniz bile yalniz basina hic bir anlam ifade etmiyor, Sizin gorusunuzu destekleyen baska bir bilim adami olmasi gerekir, Tarihte derler, El KINdiy, adli filozofa sorarlar, sen bu kuran gibi bir kitab yazabilirmisin diye, Bakar, 1 haftada boyle bir kitab yazabilirim der, bir hafta evden disariya cikmaz, ama bir hafta sonra insanlara, boyle bir kitabin yazila bilmesi mumkun degildir der, Yukarda arkadasinda belirttigi gibi,bizim icin celiski gibi gozuken ayetler aslinda celiskili degildir, ama bu konuda ihtisas olmadan bakinca celiski gibi gele bilir, Hele hele, kuranin mealinden bakipta celiski aramaya kalkarsak,sapitanlardan oluruz. Su ana kadar malesef, cesitli ekollerin etkisinde kalan muslumanlar, malesef tarafsiz bir meal gerceklestirememislerdir. Meal yazma geregi duymayan, arabca ana lisani olan insanlarda, cesitli mezhebsel taassublarla, kurana yaklasmislar, o taaussub uzerine, Allahin mesajlarini bina etmislerdir, ondan dolayi ap acik anlasilir bir kitab olan kuran, bu taassub ehli sayesinde, kap kapali, anlasilmaz bir kitab gibi lanse edilmistir, Bilmem , meseleyi anlata bildimmi,? saygilar. Evren. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 9 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 9 Mart , 2008 YARASA>Siz tarafsiz bir bilim adamimisiniz? Yok, öyle bir iddiam da yok İletimde "eğer tarfsız bir biimde bakılırsa" derken "biçim" yerine yanlışlıkla "biim" yazmışım Hatam için kusura bakmayın... Ne demek istediğini anladım Evren, teşekkürler yorumun için. Saygılar... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 9 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 9 Mart , 2008 Kuranın kendisinde benzeri yazılamaz diye bir özellik yok. Ancak yazılacak hiç bir kitap artık onunla aynı konuma gelemez. Çünkü ne uğruna aynı savaşlar verilir, ne aynı çabalar harcanır. Dönemine özgü koşulların bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Aynı koşulları tekrarlamanın bir yolu yok. Dolayısıyla bu işin mucizevi bir yanı yok, sadece nedenselliğe bağlı bir durum. Bir çok konuda aynı olguyu tekrarlayamazsınız. Dinozorları yeniden canlandıramazsınız örneğin. Yani şimdi biri çıkıp "And olsun gökte kırpışan yıldızlara, papatyalar üzerinde kanat çırpan kelebeklere, bölük bölük göç eden kuşlara ve sürü sürü yüzen balıklara ki, muhakkak sizleri yaratan, belirli bir mühletle yaratmıştır. Bu mühlet bittiğinde hepiniz onun huzurunda toplanıp hesap verecek, yaptıklarınızı bir bir kendi ağzınızla sayacak, duraksamadan itiraf edeceksiniz. Hesapların hepsi en sonunda O'nda toplanır." gibi Kurandan çok daha edebi cümlelerle bir kitabı kolaylıkla yazabilir. Üstelik çok daha güzel bir konu dizini ve anlatım bütünlüğü sağlayabilir. Ancak kimse bu kitap ile ibadet etmez, onun için savaşmaz. Bu olaylar tarihte bir kez olmuştur, Kendi koşulları içinde olmuştur. Yeniden Çin seddi, piramitler inşa edemezsiniz. Edersiniz ama aynı anlamı taşımaz. Ziyaret ettiğinizde aynı duygularla edemezsiniz. Binlerce yıl önce ilkel alet ve edevatla inşa edilen ve geçmişin gizemlerini simgeleyen piramit başka, vinçlerle buldozerlerle inşa edilmiş yavan piramit başka... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 9 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 9 Mart , 2008 Kuranın kendisinde benzeri yazılamaz diye bir özellik yok. Ancak yazılacak hiç bir kitap artık onunla aynı konuma gelemez. Çünkü ne uğruna aynı savaşlar verilir, ne aynı çabalar harcanır. Dönemine özgü koşulların bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Aynı koşulları tekrarlamanın bir yolu yok. Sayin Demirefe, Turkiyede yasayan akrabalarimdan biri bana bu hikayeyi anlatti: Turkce kompozisyon sinavinda, ogrencinin biri kompozisyonu bitirdikten sonra , en son cumlesinde demis ki; Noktalar, virguller, ... hemen gidin yerinizi bulun ve boylece kendi yaptigi hatalarini ortbas etmesi icin. Tabii ki bana benim gulmem icin anlattilar bunu. Bu bana Kuran daki ayetlerden birisini hatirlatir. "Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah'ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?" (2/106) Yani Kuranda bir celiski varsa, en son verdigimiz ayet sana daha gecerlidir, demis Muhammed. Allah bazi ayetlerde fikrini degistirmis... Bilmiyorum, bunu Araplar o zaman yutmuslarmi? Degil mi? Demekki Allah hata yapmis bazi ayetlerde ve yenisini gondermis. Ama Halife Osman zamaninda ilk defa Kitap olarak derlenen Kuranda, Surelerin kronolojisine pek aldiris etmemisler... Bilmiyorum acaba bunun manasi cunku pek ciddiye almamislarmi? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 Yani şimdi biri çıkıp "And olsun gökte kırpışan yıldızlara, papatyalar üzerinde kanat çırpan kelebeklere, bölük bölük göç eden kuşlara ve sürü sürü yüzen balıklara ki, muhakkak sizleri yaratan, belirli bir mühletle yaratmıştır. Bu mühlet bittiğinde hepiniz onun huzurunda toplanıp hesap verecek, yaptıklarınızı bir bir kendi ağzınızla sayacak, duraksamadan itiraf edeceksiniz. Hesapların hepsi en sonunda O'nda toplanır." gibi Kurandan çok daha edebi cümlelerle bir kitabı kolaylıkla yazabilir. Üstelik çok daha güzel bir konu dizini ve anlatım bütünlüğü sağlayabilir. Olmamış sayın Demirefe,okurken hadisleri okurken hissettiğim hisse kapıldım..Uslüp insan ağzı.Çok nadir ama çok nadir bazı kişilerin meallerinde de aynı hisse kapılabiliyorum,türkçeyi kullanışları ve arada kendi kattıkları sayesinde..hele hele olmayan ama hadislere dayandırılarak bol parantezlerle sunulmaya çalışılan mealler ,başlı başına sıkıntı..Hüd hüd olayında adı geçmeyen Belkıs'ın adının Belkıs olduğunun kafama kazınması gibi,halbuki bu isim hiç geçmez.. Sayin Demirefe, Turkiyede yasayan akrabalarimdan biri bana bu hikayeyi anlatti: Turkce kompozisyon sinavinda, ogrencinin biri kompozisyonu bitirdikten sonra , en son cumlesinde demis ki; Noktalar, virguller, ... hemen gidin yerinizi bulun ve boylece kendi yaptigi hatalarini ortbas etmesi icin. Tabii ki bana benim gulmem icin anlattilar bunu. Bu bana Kuran daki ayetlerden birisini hatirlatir. "Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah'ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?" (2/106) Yani Kuranda bir celiski varsa, en son verdigimiz ayet sana daha gecerlidir, demis Muhammed. Allah bazi ayetlerde fikrini degistirmis... Bilmiyorum, bunu Araplar o zaman yutmuslarmi? Degil mi? Demekki Allah hata yapmis bazi ayetlerde ve yenisini gondermis. Ama Halife Osman zamaninda ilk defa Kitap olarak derlenen Kuranda, Surelerin kronolojisine pek aldiris etmemisler... Bilmiyorum acaba bunun manasi cunku pek ciddiye almamislarmi? Hayır Muhammed öyle birşey dememiş.Allah kişilere göre öyle bir mucize göndermiştir ki,siz onu okurken başlangıçta,bazı ayetleri sanki hiç okumamışsınız gibi belirli bir oran aklınızda kalır.. Bir süre sonra tekrar okursunuz,yeni yeni şeyler öğrenirsiniz,sonra tekrar Kuran ı okursunuz,bazı ayetleri hafif yanlış anladığınızı farkeder ve daha yeni bir anlam kazanırsınız.Derken yeniden okursunuz,bu mevzu hiç bitmez,yani ölene kadar bıkmadan okur ve yine öğrenirsiniz yine öğrenirsiniz.Asla ve asla cilt cilt tefsir ,falancanın yorumlarını okumak gerekmiyor,hatta ve hatta bundan uzak durulması gerekiyor.. çünkü her insan,kendi kapasitesine göre yavaş yavaş yüklenir.Başkasının kapasitesini,farklı kapasitede insana dayatmak ya dinsizliğe ,,ya da dinde taşkınlığa,psikolojinin bozulmasına götürür belki..Kısacası Suheyla, "Allah'ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?" Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 .. çünkü her insan,kendi kapasitesine göre yavaş yavaş yüklenir." Haklı söze ne denir ki? çok doğru! Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 Olmamış sayın Demirefe,okurken hadisleri okurken hissettiğim hisse kapıldım..Uslüp insan ağzı.Çok nadir ama çok nadir bazı kişilerin meallerinde de aynı hisse kapılabiliyorum,türkçeyi kullanışları ve arada kendi kattıkları sayesinde.. Ftoyd, Hani paranın sahte olup olmadığını anlayan makinalar vardır ya Maşşallah sen de sahte kitapları anlamakta baya iyisin Çok güldürdün yine beni... Sağolasın... Şaka bir yana, sana geçende söylediğim şeyi yine söylemek isterim: yüklediğin anlam farklı... Ayrıca ana dili Türkçe olan birinin yazdığı şiir ile, aynı söylemi ana dili Arapça olan birinin yazıp sonradan türkçeye çevrilmesi inan çok far edecektir. Aynı şey ingilizce için de geçerli deği mi? Bu nedenle olmaması sorun değil ftoyd, sen içeriğe bak... Saygılar... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 Ftoyd,Hani paranın sahte olup olmadığını anlayan makinalar vardır ya Maşşallah sen de sahte kitapları anlamakta baya iyisin Çok güldürdün yine beni... Sağolasın... Şaka bir yana, sana geçende söylediğim şeyi yine söylemek isterim: yüklediğin anlam farklı... Ayrıca ana dili Türkçe olan birinin yazdığı şiir ile, aynı söylemi ana dili Arapça olan birinin yazıp sonradan türkçeye çevrilmesi inan çok far edecektir. Aynı şey ingilizce için de geçerli deği mi? Bu nedenle olmaması sorun değil ftoyd, sen içeriğe bak... Saygılar... İçerik anlamlı sayın Yersoy,o içerik zaten herşeyimi anlamlandıran.Neden benim ben olduğum bile o içerikte anlamlı,neden var olduğumuz bile.. Neden şu an dünya bu halde,işte yine o içerikte saklı ne neden nasıl? sizce şimdilik neden dünyada hiçbir ülke adam akıllı medeni dediğimiz seviyeye ulaşamıyor,neden bir toplumun tamamı iyiliği savunsa bile bir türlü suçsuz şiddetsiz kapılar açık sevgi dolu olamıyor.. İnsanız mı diyeceksiniz,içimizdeki yaratılış ya da sizce tabiatımızda olan nedenleri mi sıralayacaksınız?Eğitim ,kültür nelerden bahsedeceksiniz?hayır ,bu kadar kötülüğü din dışında hiçbir kavram anlamlı kılamaz,bu kadar aşırılığı din dışında hiçbir kavram anlamlandıramaz.İnanmazsanız doğaya bakın,diğer canlıların doğadaki hallerine bakın,hayvanlar aleminin memeli çok çok gelişmiş insanı,sizce doğal mı?Tanrı yok mu demek lazım,hayır,sizin açınızdan üzgünüm ama var.. Var olduğu için de ,herşeyin nedenini ancak dinimle anlamlandırıyorum.Tanrı var diyorsam,peki bize hiç karışmayan bir Tanrı mı bu ki sizlerin ya da başka bazı arkadaşların dediği gibi anlamlandırıp dünyayı,O nun umarında değilmişiz gibi mi düşüneyim herşeyi..Yok,bana karışmasa tamam diyeceğim.Ama benimle,beni duyuyor,beni biliyor ve benim hayatıma cidden karışıyor..Benden mi kaynaklı diyeceksiniz,üzgünüm bu benden öte.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ muki Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 İçerik anlamlı sayın Yersoy,o içerik zaten herşeyimi anlamlandıran.Neden benim ben olduğum bile o içerikte anlamlı,neden var olduğumuz bile.. Neden şu an dünya bu halde,işte yine o içerikte saklı ne neden nasıl? sizce şimdilik neden dünyada hiçbir ülke adam akıllı medeni dediğimiz seviyeye ulaşamıyor,neden bir toplumun tamamı iyiliği savunsa bile bir türlü suçsuz şiddetsiz kapılar açık sevgi dolu olamıyor.. İnsanız mı diyeceksiniz,içimizdeki yaratılış ya da sizce tabiatımızda olan nedenleri mi sıralayacaksınız?Eğitim ,kültür nelerden bahsedeceksiniz?hayır ,bu kadar kötülüğü din dışında hiçbir kavram anlamlı kılamaz,bu kadar aşırılığı din dışında hiçbir kavram anlamlandıramaz.İnanmazsanız doğaya bakın,diğer canlıların doğadaki hallerine bakın,hayvanlar aleminin memeli çok çok gelişmiş insanı,sizce doğal mı?Tanrı yok mu demek lazım,hayır,sizin açınızdan üzgünüm ama var.. Var olduğu için de ,herşeyin nedenini ancak dinimle anlamlandırıyorum.Tanrı var diyorsam,peki bize hiç karışmayan bir Tanrı mı bu ki sizlerin ya da başka bazı arkadaşların dediği gibi anlamlandırıp dünyayı,O nun umarında değilmişiz gibi mi düşüneyim herşeyi..Yok,bana karışmasa tamam diyeceğim.Ama benimle,beni duyuyor,beni biliyor ve benim hayatıma cidden karışıyor..Benden mi kaynaklı diyeceksiniz,üzgünüm bu benden öte.. Sayın ftoyd, siz düşünmekle düşlemeyi karıştırıyorsunuz sanırım. Düşünen insan topluma yararlı olur. Düşleyen insan ise bireyci yarar peşinde koşar. Düşünmeyi düşlerden ayıklarsanız bilince varmanız olanaklı olabilir. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 Sayın ftoyd, siz düşünmekle düşlemeyi karıştırıyorsunuz sanırım. Düşünen insan topluma yararlı olur. Düşleyen insan ise bireyci yarar peşinde koşar. Düşünmeyi düşlerden ayıklarsanız bilince varmanız olanaklı olabilir. Topluma faydam olup olmadığını çevrem bilir,ailem bilir,komşum bilir,patronum bilir,tanımadığım ama çabaladığım insanlar bilir.En çokta hayvanlar bilir...Benim ,etrafımda kirletilen,doğayı bozan herşey için mücadele veren kişi..Çabalarım eskiden az çok vardı,dinim ise bunları çok çok yapmaktan öteye gitmedi..Yardım başlığında sizin destek sağladığınız okulları bile takip ediyorum ama şu an sizler varsınız.. Bilimsel olmayabilirim,dindar olabilirim,ama bu beni ayakta uyuyan düşler aleminde bir insan yapmaz..Çalışıyorum,fazla fazla kazanıyorum,kazandığımdan da elimden geldiğince etrafıma yapabileceklerimi sağlıyorum..Sanatçıyım,tablolarımdan gurur duyuyorum..Ben kendi alanımın insanıyım,sizler kendi alanlarınızın.Nerde kimlerin neleri düşlediklerini ben gayet güzel kavrıyorum..Sizler bol bol düşünün..Sizler belli,kısıtlı bir kavramdan değil,birazda geniş bir kavramdan bakın bazı şeylere..Eskiden sizlere benziyordum,iyi ki değişti bişeyler..Eskiden küçüktüm ,şimdi hızla büyüyorum..En çokta küçülerek büyüyorum.Bu yaştan sonra elime deney tüpleri alıp,yeniden üniversite okuyup kendimi vasıflarımı değiştiremem.. Böyle birşey gerekli olsaydı, benim gibiler faydasız ilan edilseydi,okullarda bu kadar farklı branşta eğitim verilmezdi.. Herkesin bir yaratılış özelliği vardır..Ben de buyum... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ i'tezele Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 Sayın ftoyd, siz düşünmekle düşlemeyi karıştırıyorsunuz sanırım. Düşünen insan topluma yararlı olur. Düşleyen insan ise bireyci yarar peşinde koşar. Düşünmeyi düşlerden ayıklarsanız bilince varmanız olanaklı olabilir. Sayın Muki, düşlemeden nasıl düşünebilirim bir yöntem analizi yapar mısınız? Birçok filozof veya düşünür düşünemiyor sanrım. Örneğin ideal düzenin mümkün olduğunu savunan birçok düşünür, sundukları ütopyalarda dadece düş ürünü, asla gerçekleşemeycek saçmalıklar yazıp, topluma faydalı olamamış ve düşlemiş ancak düşünememiştir o halde. Ya da topluma faydalı olmak için hayallerle yola çıkan nesiller, kendilerine zarar vererek çevrelerindekilerinde hasar görmelerine sebep olarak düşünceden nasibini alamaşlardır. İnsanın toplumdan önce kendine faydası olmalıdır elbet. Kendi aydınlığını yakalayamamış insan nasıl toplumu aydınlatır? Üstelik kimse kimsenin bilinç düzeyini tartamaz, değerlendiremez. Ekleyeyim, vicdan rahatlığı da en büyük bireyci yararcılıktır. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 12 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 12 Mart , 2008 Olmamış sayın Demirefe,okurken hadisleri okurken hissettiğim hisse kapıldım..Uslüp insan ağzı. Elbette olmayacak, hiç şaşırmadım. Zaten benim de anlattığım asla olmayacağıydı. Çünkü kesin olarak biliyorsunuz ki, bu metni adamın biri kıytırıktan (büyük olasılıkla Çin malı) bir klavyenin tuşlarını tıkırdatarak yazdı. Bu metin sizin gözünüzde asla bin küsür yıldır ibadetlerde okunan, korkulan ve uğruna savaşılan bir metinle bir olamayacaktır. Ama bu, sizin bakış açınızdan böyle. Binlerce yıl sürmüş bir kültür yoğrulması söz konusu. Bu etkiden sıyrılmanız, ancak "inanmamak" ile olası. Bunu deneyebileceğinizi sanmıyorum, ama bir an için inanmadığınızı farzederek baksanız bile, büyünün bir parça bozulduğunu hissedebilirsiniz. Din çok etkin bir zihinsel şema oluşturmuştur. Cinler, şeytanlar, melekler, kader, mucizeler... Bütün bunlarla zihni kuşatmıştır. Bu örüntüyü kırmak hiç kolay değildir. Metinlerin kutsallığı, bu örüntüye takılmış ve parçası olmuş bir ayrıntı sadece. Onu oradan söküp alarak bağımsız bir platformda incelemeniz olası değil. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir maraba Gönderi tarihi: 13 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 13 Mart , 2008 Bu yaştan sonra elime deney tüpleri alıp,yeniden üniversite okuyup kendimi vasıflarımı değiştiremem.. Sayın ftyod, senin çıkmazın işte buradan geliyor. Deney tüplerine duyduğun antipatiden. Duyduğun antipati ile hem deney tüplerini, hemde deney tüpleri ile sonuçlandırılmış kavramlara yabancılaşmışsın. Sana tek gerçeği anlatacak somut yol olan deney'e inanmama yolunu seçince bak neler olmuş; ,herşeyin nedenini ancak dinimle anlamlandırıyorum. Anlamı, çaresizlikten soyut'a atayan dinlerde aramaya başlamışsın. Ama hangi din de, Hangi kültüre ait dinde? Bulabildiğin ancak kendi çevrende, belli bir toplum kültüründen kaynaklı bir din. Hatta bunu bile soyut, "ben"ci düşünce ile yapmışsın. Yüzlerce dinin içerisinde, "Benim dinim (onların dini); dinlerin en doğrusudur" düşüncesi. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 13 Mart , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 13 Mart , 2008 Ben de elime deney tüpleri almıyorum. Ama eline deney tüpleri alanların, bu şansa sahip olanların araştırmalarını ve bu araştırmaların sonuçlarını büyük bir ilgi ve dikkatle takip ediyorum. Evreni kuşatan nedensellik örgüsündeki bir küçük düğümün çözümü ile ilgili küçük bir keşif, benim için sayfalarca kutsal metinden çok daha değerlidir. Sanat, estetik, iyilik, güzellik, yararlılık, yaşamla ilgili tüm zevk ve hazlar, bunların hepsi bilimsel küçük bir bilgi kırıntısından sonra gelir. Küçük bir gerçek ışığı, hayatın tümüne bedeldir. Tüm hayatını küçük bir gerçek kırıntısına ulaşmak için feda etmiş bir çok insan vardır. 90 metrelik ultra konforlu teknesiyle lüks bir yaşam süren bir insanın, temel evrensel gerçeklerden haberi yoksa, üzerinde teknesini yüzdürdüğü okyanusun altında olup bitenlerden, canlıların evrimi, tektonik hareketler, üzerinde yaşadığı gezegenin geçmişi... Örneğin dinozorları film endüstrisinin kurguladığı ejderhalar gibi fantezi sanmak... Multimilyarder olsa, ona atfedeceğim fazla bir önem yoktur. Bir küçük canlıya, bir kuşa, bir balığa baktığında, bu küçük canlının ne müthiş bir nedensellik serüveninin yaşayan temsilcisi olduğunu düşünerek saygı duyabilen, sevgi duyabilen insan... İşte benim en çok saygı duyacağım insan profili... Dünya bu insanlardan oluşabilseydi bambaşka bir yer olurdu inancındayım. "Balık... Tanrı yaratmış... Yenilerini de yaratıyor ve yaratacak... Dilediğini yaratır, dilediğini yok eder... Bu tamamen indeterminist bir süreç, biz karışamayız..." Bu düşünceler ve yaratılanı, yaratandan ötürü sevme düşüncesi bana ters geliyor. Edilgen ve koşulsuz biçimde yaratıcısının emrinde bir yaratıktan çok, bir canlının varolabilme savaşına hayranlık duyuyorum. Bir balığın sudan çıktığında çırpınması, varolmaya devam etme çabası benim tüm tüylerimi diken diken eder. Asla bir balığı sudan çıkarıp çırpınışını, varolmaya devam etmek için canhıraş çabasını izlemeyi yüreğim kaldırmaz. Bir kez heveslenip, yanılıp balık tutmuştum. Önce sorun yoktu, balıklar kovada yüzüyorlardı. Ancak suya geri dönme şansları ortadan kalktığında benim için sorun başladı. O gece sabaha kadar gözüme uyku girmedi. Gözümü yumduğumda, benim yüzümden artık içinde olmadıkları oksijenli suyu, boşuna bir çabayla solungaçlarına çekmek için ağızlarını açıp kapadıklarını görüyordum. Bir kez, hayatımda sadece bir kez yanılıp, heveslenip bir ördeğe ateş etme gafletinde bulundum. Bir an için doğal ortamda, doğadaki diğer canlılar gibi öldürerek yaşama, doğayı yaşama, doğanın içinde onun bir parçası olma özlemi duyarak bu hatayı yapmıştım. Sağından solundan suya saplanarak suları fışkırtan saçmalarla birlikte ördek derhal suya daldı. Bu saçmalardan birinin isabet ederek ördeğin yaralı kalıp acı çekmesi endişesiyle onu bulabilmek için sazlıkların arasını bulabilmekten ümit kesinceye kadar aradım. Özellikle kuşlara katışıksız bir hayranlık besliyorum. Bende tarifi imkansız bir hayranlık ve sevgi uyandırıyorlar. Hayatta beni en ürküten şey, benim “neden” olabileceğim gelişmeler... Nedenselliğe inanmanın böyle bir yanı var. “Kelebek etkisi” filminde bu endişeyi yansıtmaya çalışmışlar ama, böyle bir konuyu neden efsanevi bir şekle sokmuşlar anlamadım. Sanki tüm nedenselliği kavradığımızda, mucizeler ortaya çıkar gibi bir tema işlemişler sanırım. Ya da belki kurgunun gerçek olarak algılanmasını vurgulamışlar, ben anlayamamış olabilirim. Pek çözümlemeye çalışmadım, sıkıcı geldi. Beklentimi karşılamadığından olabilir. Ben artık yokken, benim neden olduğum gelişmeler beni niye enterese etsin? İsterse benden sonra tufan çıksın, dünya batsın, bana ne? Bunu açıklayamıyorum. Bu, sanıyorum sürekli olarak evrenin tüm nedenselliğinin belli bir sonuca gittiğini düşünmenin sonucudur. Bunun nedeni sanırım tıpkı bir insanın çocuklarının kendi ölümünden sonra iyi bir yaşam sürmesini isteme gibi doğal bir dürtünün tüm evreni kapsayan biçimi. Ya da evrenin toplam bilincinin içinde bir şekilde yer almaya devam edeceğim düşüncesi. Bir akrabam vardı. Ne yazık ölümünde yanında olamadım. Ölmek üzereyken çocuklarına: “Şimdi siz ben ölünce panik yapacak, ne yapacağınızı şaşıracaksınız. Soğukkanlı olun, paniklemeyin. Kimsenin cesedi ortada kalmaz, hiç telaş etmeyin, sadece ambulans çağırın yeter” diye ölümünden sonra olacakları düzenlemeye çalışmış. Ben oraya gittiğimde çocukları gerçekten onun istediği gibi sakindiler. Telkinlerinin etkisi olmuştu. Gelen ambulans cenazeyi morga kaldırmıştı. Komşulardan haberi olup gelenlerin yapmaya kalkıştığı hiçbir dini işleme de izin vermemişlerdi. Çocuklar oturmuş, aralarında konuşuyorlardı. Sanki babaları dışarı dolaşmaya çıkmıştı. Cenaze morgda beklerken ben de oturup çocuklarla sohbet ettim. Defin için bir acele de yaşanmadı. Ertesi gün haydi artık şu işi halledelim deyip kalktık ve cenazeyi tek vasiyetini yerine getirerek eşinin yanına defnettik. Bunu bile niye vasiyet ettiğine şaşırabilirdim, ama zaten eşinin mezarı yaşadığı yerdeydi, cenazesinin nakli gerekse bunu da isteyeceğini sanmıyorum. Bunu da çocukları ziyaret ederse ikisini birden ziyaret ederler düşüncesiyle istemiş olmalı. Diyeceğim, inançsız insan diye bir kavram yoktur ve ha bir karıncayı incitmemiş olarak, ha yüz kişinin katili olarak ölmek arasında bir fark olmadığını düşünmek diye bir inançsızlık tipi yoktur. İnançsızlık, ancak belli bir inanç normu karşısında sözkonusu edilir, genel anlamda bir inançsızlık olamaz. Belli bir inanç normu olmadığında, inançsızlık da olmaz. Bu önemli, özellikle altını çizerek vurguluyorum. Ahlaklılık ve iyi olma kaygısı, ölüm ötesinde cezalanma korkusundan kaynaklanmıyor. İyi olmak için öyle bir inanç koşulu yok. Çocuklarımızın, bizler kadar doğayı yaşayıp soluyamayacaklarına üzülüyorum. Ömrü betonlar arasında ve asfaltlar üzerinde geçen, hiç ateş böceklerini görmemiş, özgür bülbüllerin nağmelerini dinlememiş, bir bakraç süt sağmamış ve henüz sıcak olan yumurtayı almak için tavuğun folluktan kalkmasını beklerken tavuğun telaşlı haline gülmemiş bir nesil yetişiyor, üzülüyorum. Benden sonra tufan diye bir düşünce aklımdan bile hiç geçmedi. Canlılar, sadece kendi türlerinin devamını önemserler. Onlar kınanamaz, çünkü bilinç düzeyleri o kadar. Fakat bencil insanlar da öyle düşünür, bunlar kınanabilir. Çünkü onlardan daha üst bir bilinç düzeyi beklenir. Bilinçli insanlar, tüm evreni kapsayan nedenselliği düşünürler. Sürecin bütünlüğünün farkındadırlar, topraktaki solucanın da, kendi öz çocuklarının da, sadece varolmayı sürdürmek için çabaladığını bilirler. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.