Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2007 maraba tartışmayı başlatan kişi umurumda değil. Biz kuyudan taş çıkarırken özellikle birinin attığı taşı çıkarmaya ugraşmıyoruz. Maksat taşlar çıkarmak, atılan taşı değil... sardunyam, efsaneler üretken olur. Bilimsel bir gerçeği ortaya çıkarmak için ne araştırmalar yapıldığını, ne zahmetlere katlanıldığını düşün. Fakat ağızdan ağıza yayılan efsaneler üretmek için sadece ağzının olması yeterli oluyor. Gökte bir ilah var, kendisi insanlarla konuşmuyor. Kendine aracılar tutuyor, diğer insanlara anlatsınlar diye. Şimdi bu durumda gökteki ilah "höt, benim adıma neler uyduruyorsunuz böyle?" demeyince ağzı olanın konuşması doğaldır. Sadece dilinizi oynatarak ve dudaklarınızı açıp kapayarak ve ses tellerinizi titreştirerek yaptığınız bir eylem için kanıta, araştırmaya, deneye, gözleme ihtiyacınız yoktur. İlahın asıl elçisi de öleli çok olmuş. O da "höt! bu ne böyle, ben böyle mi dedim?" diyemiyor. Bu durumda "deme" özgürlüğünü kısıtlayacak hiç bir şey yok. Kim "yerse" artık, konuşmak serbest. Kabirde "Arapça Türkçe tercüman hizmeti talep ediyorum" dediğin zaman azap meleklerinin "Lanetallahu aleykum ya eyyühel kafir" diye başlayan hitaplarından bir şey anlamayacağını da söyleyebilirler, tercüman geldi diye sevindiğin zebaninin barsaklarını deşeceğini de söylerler, dünyayı da saç telinin etrafına eksenleyebilirler, koca dünyayı bir saç teli çeker mi? Çekeer, bal gibi çeker. Kadiri mutlaka isyan mı ediyorsun bre kafir? O dilerse çeker... Yani uzatmadan diyeceğim, kutsallığı, dokunulmazlığı, eleştirilmezliği bir kez kabul ettiniz mi efsanelerin üretkenliğini durduramazsınız. Kur'an'da yazmış yazmamış farketmez. Kur'an zaten her şeyi yazmaz, büyük kısmı tekrarlardan oluşan hiç bir sistematiği olmayan bir derlemedir. Kur'an'ın amacı bahsettiğim kutsallığı, dokunulmazlığı, eleştirilmezliği sağlamaktır. Peygamber Muhammed o zaman bu işi böyle düşünmüş. O zaman işler böyle yürüyormuş. Bilim çağında, bilgi çağında bu söylemlere en küçük prim vermek kadar inanılmaz bir cehalet olamaz... Alıntı
Φ xprensesx Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 arka arkrya biçok alıntı yapmak isterdim ama zor toplu cvp vermryi yeğlerim... cumhurbaşkanının eşiyle uğraşanlar, köşke ilk seccadenin girmesiyle uğraşanlar kadar saçma ... bence tespitler hoş.. burda tek kastedilen şey başı örtmek deil sizin anladığınız gibi. türbana giren bi bayan .. belli şeyleri biliyo demektir kanımca... ayrıca neden ünivesiteye giderken baş açmak zorunlu görenler kutsal cihadamı koşacak....? Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Hangi kolaycılık ? Yazı ortada yazının anlattığı ortada. Yazıda edilen hakaretler küfürler ortada. Ya gerçekten merak ediyorum. Hem başı açık kadınlara böylesine hakaretler, küfürler edilmesine ses çıkarmayıp. Eleştirmekten korkup nasıl insanlar hala inanca saygıdan bahsediyorlar ? "İnanca Saygı" dan bahseden arkadaşlarımızın bir çoğu bu topiğin başındaki yazı ve ona verdikleri tepkilerle sınıfta kalmışlardır. Lafazanlık, hem iki lafının biri inanca saygı olup. Hemde örtünmeyen kadınlara onca küfüre hakarete ses çıkarmayıp ve bunu meşrulaştırmak için çabalamaktır. Kişi inanca saygı konusunda samimiyse, dürüstse, erdemliyse, tutarlıysa başka insanların inançlarından dolayı böylesine aşağılamaya maruz kalmasına sessiz kalmamalı artı bunu meşrulaştırmak için didinmemeli. Çok kez örneğini verdim. Yoksa o kişinin inanca saygı anlayışı. İnanca özgürlük diye miting düzenleyip. O mitingde başı açık görev yapıyor diye bir bayan gazeteciyi taşlayan yobaz zihniyetle aynı düzeyde olur. Not: Ayşola "türbanlılara hakaret eden" bir tane örnek gösterebilirmisin? Bu forumdanda değil sadece. ***************** Türbanlıya hakaret nerede (bir tane) yazmışsın insan tutarlı ve objektif olsa bu yazıyı yazmaz "aslında türban değil baş örtüsü türbanda doğramacının bir marifetidir(yök kurucusu)" belki hatırlarsın baş örtüsü ile üniversiteye girmek isteyen kızlara adını bile yazmaya gerek yok bir gazeteci "********" diye hakaret etmişti ufak bir hatırlatma kafkasyalı kardeş dahada binlercesi var ve devam ediyor yoksa bu ülkede yaşayan bazı insanları görmemek duymamak çağdaşlığın bir gereğimi hani bir zamanlar küçük vali diye bilinen bir adamın İstanbul valisi (boyu ufak olduğundan küçük) mason ve ilerici Fahrettin Kerim Gökay şöyle bir lafı varmış bu sene sıcak fazla oldu "HALK PLAJLARA KOŞTU VATANDAŞ DENİZE GİREMEDİ" bazıları eşit ama vatandaş daha eşitmi yoksa evvela gerçeği görmek sonrada objektif olmak lazım. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2007 Ben hala, kendilerine geldimi, demokrasi, inanca saygı diyenlerin. Başı açık kadınlara böylesine *********** küfürlerle dolu bir yazı karşısında sessiz kalıp. Birde bunu eleştiren insanlara karşı savunuya geçen zihniyeti demokrasi vs konularında ciddiye almıyorum. Onlara biraz tarih dersi öneriyorum. Demokatlık güçlü olunca ejderha kesilip. Güçsüz kalınca mazlumu oynamak iki lafının birisi "demokrasi" olmak değildir. Gerçi memleketimiz alışıktır, iktidara gelince, kendileri gibi olmayan insanlara etmedikleri hakaretleri meclis kürsüsünden dahi bırakmayan. Daha dün başı açık kadınlara sokak ortasında saldırıp, parti kongrelerinde "**************" diyenler. Kendi gibi yaşmayan herkesi ********, ********** olarak adlandıranlar. Muhaliflerle"mum söndü oynuyorlar" diye dalga geçenler. 28 şubattan bir gün sonra kimi soluğu amerikada, almanyada almış. Kimiside ertesi günü "demokrasi, insan hakları" savunucusu kesilmişti. Gerçekten ülkemizde bu zihniyetin demokrasi anlayışı bizzat ağızlarıyla zamanında belirttikleri gibi "demokrasiyi araç olarak kullanmak" tan ibaret. Bunu en ufak şeyde dahi rahatça gözlemiyoruz. Bu başlıkta bunun güzel bir örneği. NOT: Aslında bir zihniyeti ne güzel teşhir etmiş. Tayyip Erdoğan'ın göğsünü gere gere "devamıyız, mirasçısıyız" dediği Demokrat Parti ve Menderes'in İstanbul valisini. Aynı zihniyet. Bize söz bırakmamış. Gericiliğin halktan anladığını kendi anlatmış işte. Kendileri gibi olmayanların demokrasi haddinemi Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2007 NOT: Aslında bir zihniyeti ne güzel teşhir etmiş. Tayyip Erdoğan'ın göğsünü gere gere "devamıyız, mirasçısıyız" dediği Demokrat Parti ve Menderes'in İstanbul valisini. Aynı zihniyet. Bize söz bırakmamış. Gericiliğin halktan anladığını kendi anlatmış işte. Kendileri gibi olmayanların demokrasi haddinemi smile.gif 1900de Eskişehirde doğan Gökay yüksek öğrenimini İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesinde tamamladı. 1922-1924 yılları arasında Münih, Hamburg ve Viyana üniversitelerinde uzmanlık eğitimi gördü. Öğrencilik yıllarında Milliyetçi ve Ahrar gazetelerini çıkardı. 1926da Tıp Fakültesi Seririyat-ı Akliyede (Asabiye Kliniği) doçent, 1933 Üniversite Reformunda profesor oldu, 1942de ordinaryus profesör oldu. Sağlık ve maarif şûraları üyelikelerinde, Türkiye Kızılay ve Yeşilay dernekleri başkanlıklarında bulundu. 1949da CHP iktidarınca İstanbul valiliği ve belediye başkanlığına getirilen Gökay bu görevini 1957ye değin DP iktidarı döneminde de sürdürdü. Bern büyükelçiliği (1957-1960), YTP İstanbul milletvekilliği (1961-1965), sağlık ve sosyal yardım bakanlığı (1963) görevlerinde bulundu. Türkiye Sosyal Psikiyatri Derneğinin kurucusu ve başkanı olan Gökay Yeşilaycılık konusundaki etkili çalışmalarının yanı sıra, İstanbul valiliği ve belediya başkanlığı sırasında esnafı sık sık denetleyerek fiyatları indirmesi, sarhoşları kent dışına çıkarması gibi ilginç uygulamalarıyla da gündemde kaldı. DPnin iktidara geldiği 14 Mayıs 1950 seçimi öncesinde, İstanbul Taksim Meydanında son seçim konuşmasını yapan İsmet İnönüye olağanüstü kalabalığı göstererek, İşte İstanbul paşam demesi ve Adnan Menderesin İstanbulda uyguladığı istimlak programını eleştirince, Hoca, sen biraz dinlendiyen Menderese, Asıl sen biraz dinlenyanıtını vermesi, siyasal literatürümüze giren tümceler oldu. Not. Yukarıdaki biyografi biraz kısa ve Gökay'ı "DP" ile özdeşleştirmekte biraz tarih bilmemek galiba sonra bu ilericilik ne menem bir şeymişki "ÜLKEMİZDE" hep enternasyonal gericilik yapmış hem ithal ettiğini aslı gibi yapsa belki sonradan gerçek bir sosyal demokrat olur "DEMOKRASİYE" de bir katkısı olurdu değilmi. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2007 Tarih bilmemek sanırım. Bir zamanlar Menderes'in Celal Bayar'ında CHP li olduğunu bilmemek. Yani Menderes 16 yıl CHP li olan ve milletvekilliğide yapan Menderes'inde iktidarı boyunca yaptıklarını CHP ile bağdaştıralım 7 yıl boyunca DP iktidarında valilik yapacak bir adam. O örnek verilen açıklamaları o iktidarın emri altındayken yapacak. Memlekette CHP li bırak memurları gazeteler bile kapatılmışken, İstanbul gibi bir ilin valisini DP ile bağdaştırmayacağız öylemi NOT: Hükümetler ilk iş olarak valilere ve kaymakamlara el atar. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2007 Tarih bilmemek sanırım. Bir zamanlar Menderes'in Celal Bayar'ında CHP li olduğunu bilmemek. Yani Menderes 16 yıl CHP li olan ve milletvekilliğide yapan Menderes'inde iktidarı boyunca yaptıklarını CHP ile bağdaştıralım 7 yıl boyunca DP iktidarında valilik yapacak bir adam. O örnek verilen açıklamaları o iktidarın emri altındayken yapacak. Memlekette CHP li bırak memurları gazeteler bile kapatılmışken, İstanbul gibi bir ilin valisini DP ile bağdaştırmayacağız öylemi NOT: Hükümetler ilk iş olarak valilere ve kaymakamlara el atar. Gökay'ı DP ile bağdaştırmak "TARİH BİLMEMEKTİR" ve Gökay'ın DP karşıtı olup İsmet İnönü tarafında olduğunu bilmemekte aciptir.Menderes,Bayar'ın başka şeçeneği olmadığından CHP li olduğunuda bilmemek aciptir sonra Menderesin yaptıklarını chp ile bağdaştıramazsın sebebide chp nin hayalleri bile Menderesin yaptıklarına yetişemez. 7 yıl boyunca Menderese muhalif Valilik yapmak aynen şimdiki "YÖK, VE BÜROKLATLAR" gibi yazılsa iyi olurduda aslında mızrak çuvala sığmıyor değilmi. Memleket aslında ne olacak ne yapılacak kimin umurunda aslolan "EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZSIZ MİLLETİNDİR'Mİ" yoksa "EGEMENLİK BAZI KURUMLAR ELİYLEMİMİ KULLANILIR" sorun bu ve " GERÇEK DEMOKRASİ" gerisi teferruat. Hükümet ilk iş olarak vali ve kaymakamlara el atmaz Devlette devamlılık esastır ama moğultay denilen zatın adalet bakanlığına yaptığı atamalara bakarak bazı zihniyetlerin maskesi düşer ve herkeside kendi gibi zanneder. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2007 gerçekten CHP'nin hayalleri Menderes'İn yaptıklarına erişemez Türkiye'yi "Küçük Amerika" adı altında Amerika'nın yarı sömürgesi haline getirmek. ABD yi korumak için Kore'ye asker gönderip vatan evlatlarını kırdırmak. Tarım, ağır sanayi, tekstil kollarında güçlü devlet kuruluşlarını kapatıp Türkiye'yi üreten değil ithal eden ülke haline getirmek. Amerika'ya İncirlik üssünü vermek. Amerika'nın Türkiye'ye nükleer silah yerleştirmesine izin vermek. Mit ajanlarına Atatürk'Ün evini bombalatıp, Memleket tarihine kara bir leke olarak düşen 6-7 eylül olaylarını başlatmak. IMF ve Dünya bankasıyla anlaşmalar imzalayıp, Türk ekonomisini dışa bağımlı kılacak süreci başlatmak. Türk istihbarat teşkilatını CIA dan maaş alır hale getirmek. Dışişleri bakanını atarken, ABD büyükelçiliğine mektup gönderip, ABD için sakıncası olup olmadığını sormak. Demokrat Partiye bağlı olmayan tüm gazeteleri kapatmak. Hükümeti desteklemek için düzenlenenler haricindeki tüm yürüyüşler ve mitingler için zabıta kuvvetlerine (o günkü polis) vur emri vermek. Meclis Kürsüsünden "İsterseni hilafeti geri getirebiliriz " demek. Meclis Kürsüsünden muhalifleri idam etmekle tehdit etmek. Köy ağalarından oluşan Partisi rahatsız oluyor diye Köy Enstitülerini kapatmak. "Köylü Milletin Efendisidir" kimin umurunda. Köy ağalarının partisi izin verirmi Köylü bilinçlensin. Devletin parasıyla yakınlarını bırak. Metreslerine bile ev araba almak. Gerçektende CHP nin hayallerini bile aşan şeyler Aslında süreci en güzel anlatan enstantane şudur. İhtilalden bir ay önce Adnan Menderes Mecliste kürsüden muhalifler için "neden bu muhalifler idam sehpalarında can verenleri hatırlayıp ibret almıyorlar" der. Cevap için kürsüye gelen İsmet İnönü "Sayın başbakan o sehpaların bir daha hiç kurulmamasını temenni etmeli. Zira tarih bize öğretmiştirki, o sehpalar bir kere kuruldumu nasıl çalışacağını kimse önceden bilemez " Soner Yalçın "Efendi" "Egemenliğin kayıtsız şartsız tarikatlarındır" ı isteyenlerin egemenlik anlayışıyla çok farklı egemenlik anlayışına sahibiz çok şükür. Bu ülkenin ABD güdümüne girmesinde, ekonomisinin üretmeyen tüketen bir ekonomi olmasında baş sorumlu adamdan ikiyüzyıl uğraşılsa bir kahraman yartılamaz Demokrat parti dönemi bu ülkenin ikinci Abdulhamid dönemidir özgürlükler açısından. Adnan Menderes - Süleyman Demirel- Turgut Özal memleketi sülük gibi emen, Ortadoğunun bağımsız güçlü devletini yarı sömürge haline getiren adamların egemenliği "Egemenlik kayıtsız şartsız Amerikanındır" " Egemenlik kayıtsız şartsız tarikatlarındır" biçimindedir. "Hükümete muhalif vali" tespitiyle bir kişi önümüzdeki yıl Politzer alabilir Yazarsa yeni bir soluk getirmiş olur. Bizi güldürmek haricinde. Birde yazının içine bolca "demokrasi" kelimesi koymak demokratik düşünce içeren yazı oluşturmaya yetmez. Memlekette "kahrolası diktatörler bu dünya size kalırmı" diye şarkı yazılmasına sebep olan adamları savunup ardından demokratlık olmaz Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2007 1947-12 MART - Amerika Devlet Başkanı Truman; Türkiye ve Yunanistana yardım için 400 milyon verilmesini senatodan istedi.'.., Türkiye'nin bağımsız olarak kalmasının önemi büyüktür.' dedi.2 MAYIS - Amirali Bemard H. Bier'in komutasında bir Amerikan filosu Istanbul'a geldi. Amirali inönü, Ankara'da kabul etti. 9 MAYIS - Amerika; Türkiye ve Yunanistan'a yardım projesini 107'ye karşı ve 287 muvafık oy ile kabul etti. 23 MAYIS - İnönü'nün Amerikan Milletine mesajı: '... Amerikan yardımı, cihan banşının devamı ve yenilenmesi uğrunda kendisine düşen büyük rolü tamamıyla benimsediğim gösteren ümitlerle dolu bir işarettir. EKİM - Sovyet delegesi Vişinski, Birleşmiş Milletler'de Kars ve Ardahan'ı istedi. 1 KASIM - TBMM, İnönü'nün konuşmasıyla açıldı: '... Yurdumuzun bütünlüğüne ve haklanmıza karşı herhangi bir tecavüz emeli beslenmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Hiç kimseye karşı tecavüz emeli beslememekteyiz. Aslında 1944-1950 yıllarında, daha da belirgin olarak 1946’dan itibaren uluslararası konjonktürdeki, kökü birkaç asır öncesine uzanan bir Avrupa egemenliğinin sona erdiğine ve ABD’de 20. yüzyılın başında, Theodore Roosevelt döneminde başlayan Big Stick (Büyük Sopa) politikasının ucunun Avrupa’ya ve Türkiye’ye değdiğine şahit olunacak ve Türkiye hızla, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın başını çektiği Avrupa kombinezonundan Atlantik ötesine, yani ABD’ye doğru yelken açmaya başlayacaktır. Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini derinden etkileyecek bu yeni sayfanın başlangıcını da Türkiye için 5 Nisan 1946 günü olarak vermekte sakınca yok. Bu tarihte ABD Sefirimiz Münir Ertegün’ün cenazesi, muazzam Missouri zırhlısı tarafından Türkiye’ye getirilmiştir. Sovyetler’e gözdağı. Anladık. Peki ya Türkiye’ye? 12 Mart 1947 tarihli Monroe Doktrini ve 4 Temmuz 1948 tarihli Marshall Planı bu politika değişiminin sonraki adımlarını oluşturur. (Dikkat edilsin, bütün bu adımlar DP döneminde değil, CHP iktidarı sırasında atılmaktadır.) Bu arada gözden kaçan bir gelişmeyle karşılaşırız. 1948 yılında California Stardard Oil Company temsilcisi Max Westen Thornburg başkanlığında bir ABD araştırma heyeti Türkiye’ye gelerek devletin bütün mekanizmasını, iktisadi, zirai, ticari durumunu araştırmış ve ulaştığı sonuçları bir rapor haline getirip ABD yetkililerine sunmuştur. Max Westen Thornburg bununla da yetinmeyip Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye akıl vermiş ve bir yabancı sermaye kanunu çıkarmasının menfaati icabı olduğunu, devletçiliğe son verip serbest girişimden yana olmanın beklenen ABD yardımının ön şartı olduğunu bildirmiştir. Velhasıl, bu noktada kaçınılmaz olarak CHP ile aynı çizgiden yürüyen Demokrat Parti’nin ilk yılları, ABD ile açık bir ittifakın ve hatta Türkiye’yi ‘küçük Amerika’ yapmanın altın yılları olacaktır. Böylece Türkiye’de başlayan ABD nüfuzu, Mahir Kaynak’ın deyişiyle, klasik Avrupacı olan Soğuk Savaş öncesi CHP’sinin İngiliz eksenli politikasıyla ister istemez çatışacaktı. Şimdilik bu kadar yeter herhalde wink.gif Soner yalçından alıntı yapan "Şerif Mardin biyografisine" laf söyleyemez laf aramızda değilmi alasını o yapmış çünkü. laugh.gif 'Öbür yazılanlar polemik bile değil "avara kasnak türü yazılar yani laf ola beri gele" cevaplamaya gerek yok. wub.gif Saygılar sunar başarılar dilerim. Not. Yazılanlar fazla uzadı zannedersem birazda "KİŞİSELLEŞTİ" bundan dolayı "ANLAYAN ANLADI" ve bu konuyu kapatıyorum kendi hesabıma. Alıntı
Φ NıEtZsChE Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2007 Konu aslında oldukça ucu açık ve bir yere varamayacak bir konu ama söyleyecek sözlerim var elbette; kapalılık siyasi kapalılık olduktan sonra konu elbette siyasete girer... Ne yazık ki inancı doğrultusunda kapanan az ki daracık şeyler giyip de sadece 'kapalı' olan ve saygı bekleyen bir çok kişi var.... İişin bu kısmı beni oldukça güldürüyor ve eğlendiriyor... Bir de bir arkadaşımız demiş ki konu niye siyasete geldi! Elbette gelecek çünkü bu 'kapalı'insanlar siyasi kapalı(nedenine kısaca değinsemde bu böyle). Bir de ilginç bir şeydir ki 'kapalıyız namusluyuz' hesabına girilmiş... Bu nasıl bir ölçüttür? Bu kadar dipte olmasın çitiniz arkadaşlar... Birinin namuslu olması kapalılıkla mı ölçülüyor şimdi de... Vay başımıza gelenler diyim o zaman... Saçım görünmeyince namuslu olacağım.... İşte biz buna gericilik diyoruz... Başınızdaki örtü değilk değerlerinizin bu kadar yoz bir tutumla olmasıdır gericilik... Gericilik; değerlerinizi korurken başkasının değerlerine saldırmak, hatta saldırmakla kalmamak yok etmektir. Gericilik öyle bir şeydir ki bir hastalıktır adeta 'benim gibi değilsen'le başlar bu hastalık ve 'o zaman yerin yok'la biter... İşte bu yüzden sizlere gerici denir.... Bu yüzden toplum'gericiliği' atlatamaz... Gericilik nedir bilmez aslında sadece 'kapalıyım' sanar... Alıntı
Φ AYŞOLA Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2007 Konu aslında oldukça ucu açık ve bir yere varamayacak bir konu ama söyleyecek sözlerim var elbette; kapalılık siyasi kapalılık olduktan sonra konu elbette siyasete girer... Ne yazık ki inancı doğrultusunda kapanan az ki daracık şeyler giyip de sadece 'kapalı' olan ve saygı bekleyen bir çok kişi var.... İişin bu kısmı beni oldukça güldürüyor ve eğlendiriyor... Bir de bir arkadaşımız demiş ki konu niye siyasete geldi! Elbette gelecek çünkü bu 'kapalı'insanlar siyasi kapalı(nedenine kısaca değinsemde bu böyle). Bir de ilginç bir şeydir ki 'kapalıyız namusluyuz' hesabına girilmiş... Bu nasıl bir ölçüttür? Bu kadar dipte olmasın çitiniz arkadaşlar... Birinin namuslu olması kapalılıkla mı ölçülüyor şimdi de... Vay başımıza gelenler diyim o zaman... Saçım görünmeyince namuslu olacağım.... İşte biz buna gericilik diyoruz... Başınızdaki örtü değilk değerlerinizin bu kadar yoz bir tutumla olmasıdır gericilik... Gericilik; değerlerinizi korurken başkasının değerlerine saldırmak, hatta saldırmakla kalmamak yok etmektir. Gericilik öyle bir şeydir ki bir hastalıktır adeta 'benim gibi değilsen'le başlar bu hastalık ve 'o zaman yerin yok'la biter... İşte bu yüzden sizlere gerici denir.... Bu yüzden toplum'gericiliği' atlatamaz... Gericilik nedir bilmez aslında sadece 'kapalıyım' sanar... [/qu)) ((((((((((sevgili NıE+ZsChE ))))ChE Ne yazık ki inancı doğrultusunda kapanan az ki daracık şeyler giyip de sadece 'kapalı' olan ve saygı bekleyen bir çok kişi var... diyiyorsunuz demek saygı demek bu. ne saygısından bahsediyorsunuz ben onu anlamadım.*********************************** belkide bu işi bu kadar bencilce eleştirme lüksüne sahip hissetmeseydiler bu iş buralara varmayacaktı. nedir yani kapalı ama bak eteği dar o zaman olmaz bu aslında benim uymadığım tesettüre aykırı o zamman o insan saygıyı hak etmiyor. bu islami kriterlere uymama saygısıysa kendinize bakmanızı rica edicem önce kendimizi eleştirelim lütfen. yok insanların yaşamlarına duymamız gereken saygıysa o insan ne giyerse giysin eğer beni ve toplumu rencide edecek bir durum değilse bana ne saygı duyarım. hadi ya artık bu laf cambazlığından vazgeçelimde şunu kabul edelim tesettür dini bir ihtiyaçtır. insanlar bunun için kapanır belki dar etek giyer belki bol bu onun bileceği iş. kimseyi ilgilendirmez. ve kimse başkasına baskı yapmak için bunu yapmaz ama siz bu emre itaat etmediğiniz için böyle bir baskı hissediyor olabilirsiniz .o başka.. tabi bunu kabul etmeyecek itirazlarda bulunacaksın çünkü şahsı muhtereminiz çok hassaslar dimi bunu hakaret kabul ederler evet bencede hakaret ama artık bu ****** ******** yapmamanız için birazda sizin yaptığınız şeyi size yaşatmak istedim. öyle birsürü insanın dahili olduğu bir gruba havadan canının istediği gibi laf saymak yok nedir bu rahatlık . ve en komiğide sözüm ona saygı çerçevesinde olma numaraları. saygı duymuyorlar saygı bekliyorlar yok ben etekliye duymam pantolonluya duymam falan filan.. saygı duymak nedir bu mu?!!!! size şunu söyleyim hiç kolay değil çift kimlikli olmak dışarda başka işte, okulda başka olmak bir sınırdan kimlik değiştirmeden geçememek, herkesin içinde bunu yapmak hiç kolay değil. eğitimli olabilmekı için taviz vermek zorunda olmak. bunu hiç bir siyasi eylem bana yaptıramaz bu hakareti kabul ettirecek kadar siyasi bir kimlik yok. tesettür islamidir. şimdi bazı çok düşünceli arkadaşlar o zaman niye inancından taviz veriyorsun okuma, çalışma diyebilirler. hatta daha ileri gidip beni samimiyetsizlikle suçlayabilirler saygı duyarm ve bu yorumu da beklerim çünkü konuşmak kolay ama yapmak değil... orta yolu bulmaya çalışıyoruz ne yapalım elimizden bu kadar geliyor buyrun siz daha iyisini yapın diyebilirim ancak. gerici bir kadının tesbitleri. güzel cümle oldukça kışkırtıcı peki bu kadını kim bu kadar gerdi soruyorum size . ***************** gelin germeyelim birbirimizi kadir geceniz mübarek olsun..... Alıntı
Φ NıEtZsChE Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2007 Sevgili ayşola; Kapalılar adına yaptığım eleştiride tamamen üstüne alınıp da bana cevap yazman hoşuma gitti. Üstelik mükemmel bir yanlış anlama ve bir de direk suçlamalarla yaptığın eleştiriler beni güldürmüyor değil. Ben kapalıların kamusal alanda açıp kapoanması hakkında bir şey dememiştim ki(bence girmeleri serbest bırakılmalı bu özgürlükleri ellerinden alınamaz ve laiklik böyle sağlanamaz diye düşünenlerdenim) sen konuyu oraya sürüklemişsin. Bunun sebebini anlamasam da neyse dedim geçtim. Üstelik ben siyasi kapalılar çok dedim sen neden kendi üstüne alınıyorsun? Sanırım sende kapalı we daracık şeyler giyenlerdensin... Üzgünüm bence bu kapalılık değldir ve ewet bu kesinlikle siyasi kapalılıktır. Eğer bir şeyi tam uygulamayacaksan yapmayacaksın. Biliyorum bundan sanane gibisinden bir şey yazmışsın ama eleştiriyorum burada kesinlikle yargılamıyorum(umarım eleştirme we yargılama arasındaki farkın anlayabiliyorsundur) Sizlere saygı duymayı denememden şüphe ediyorsan bu senin sorunundur ki ben böyle düşünüyorum. En azından gereçkten analamın ı taşıyan kapalılara sonsuz saygı gerçekten zor bir şey. Eğer kendini onarın arasında görüyorsan benden sana da sonsuz saygı derim(ki biliyorum bunu gene anlamayacaksın) Dediklerimi doğru anlaman ve cewaplarını saptırmaman dileğiyle; (eğer art niyet aramazsan bunu başarabilirsin) saygılar... Alıntı
Φ _özgürlük_ Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2008 O zaman sizin gibi yaşamayan ve inancı gereği başörtüsünü giyen bir kadına niye özgürlük hakkı verilmiyor? Soru çok basit gerçekten çok merak ediyorum. Bir türlü anlamıyorum. Ateist bir ülkede mi yaşıyoruz, yoksa herzaman denildiği gibi çoğunluğu müslüman olan bir ülkede mi? Gerçekten merak ediyorum! Gerçekten laik miyiz ? Yoksa laiklik sadece atesit veya diğer kesimlere mi çalışıyor? Gerçekten merak ediyorum! Özgür bir ülkede miyiz? Ben bunları gerçekten merak ediyorum!!! Bencede kesinlikle haklısınız...biz müslümanız ve müslümanlığında belirli kuralları vardır..onlardan biri de Kuran ı kerimde Nur Suresi 31.ayette geçen başörtüsü..müslüman bir kadının uygulaması gereken bişeydir..nasıl namaz kılması gerekiyorsa başınıda örtmelidir.günümüzde başörtüsünü herzaman farklı görüyorlar halbuki başörtüsü kadını çağdaşlıktan,modernlikten çıkaran bilincsiz kılan bişey değildir..biz eğer müslümansak,Allaha inanıyorsak bunada hoşgörüyle bakmalıyız..tabii açık olan insanlarada.sonuçta hepimiz müslümanız kimisi başını örter kimsi örtmez..kimisi namaz kılar kimisi kılmaz..bu insanın kendi iradesine kalmış bişey..Bence asıl saçma olan başörtüsüne karşı çıkmak..yani başörtüsüne karşı çıkan,öle bişey yok diyen Kuranı kerimdeki bir ayeti yalanlamış olur ve Allah'ın söylediği şeyi inkar etmiş olur böylece dinden çıkar..Bence aklı başında,bilinçli bir toplum olalım dinimize sahip çıkalım,başörtüsü çağdaş ve demokratik olmamızı engellemez... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2008 Günümüzde uygulanan tesettür Islamin ruhuna aykiridir.Islam ne öyle örtünmeyi emretmistir,nede kadinlarin örtünmüs olarak bugünkü gibi süslenip bezenmelerini kokular sacarak etrafta gezinmeleri Islamin yasakladigi seylerdir,örtünmeyi Islama yükleyip asil yozlasmayi gözden kacirarak biryerlere varilmaz. saygilarla Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2008 Kuran'daki ilgili surelerden ( Nur-31 ve Azhab 59 ) baş örtüsü zorunluluğu yorumu çıkmaz. Öte yandan, baş örtüsü bir emirdir yorumuna inananlara da saygı duymak gerekir. Ancak, Laik bir ülkede kamu alanında dini simgelere izin verilemez. Üstelik, Baş örtüsü veya Doğramacının bulduğu çözüm olan Türban diyelim ( ben Sıkmabaş tabirini daha uygun buluyorum ) bu sorun ülkemizde siyasallaştırılmış bir konudur ve Sıkmabaş hem dini hem de siyasi bir simge olmuştur. Zaten, kamu alanı dışında kimse Sıkmabaşa karışmıyor. Alıntı
Φ _özgürlük_ Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2008 "Huzur İslam'da" fakat bu kadın pek bi huzursuz kalmış. Ciddiye almanız daha ilginç... Tabiki ciddiye alınacak bir yazı.."huzur islamda"size bir soru yönelteceğim..inanın çok merak ediyorum.islam dini olmadan önce kadınlar "elma-portakal"gibi satılıyordu..Ama islam dini geldi "Allah"zinayı yasakladı..İslam diini geldi insanların 100 tane kadını varken,aralarında değiş tokuş yaparken 4 kadına indirildi ve hepsinede eşitlik sağlaması şartıyla.. dikkatinizi çekerim EŞİTLİK..Yazık deilmiydi o satılan kadınlara yazık değilmiydi değiş tokuş yapılan kadınlara..sizce güzelmiydi bunlar??İşte islam dininin huzur verici olduğu..başını örten o örtü, onu huzursuz yapmaz "mutlu" yapar..Neden hep başını örten kadına *****,HUZURSUZ gözüyle bakılıyor?? sizce ahiret önemli olmayabilir ama onlar için önemlidir..Onlar Allahın verdiği emirleri yerine getirmeye çalışıyolar kötü birşey yapmıyorlarki..Tabi bunu her kapalı için söylemiyorum.gerçekten Düzgün kapanan Kendi için kapanan insanlar adına söylüyorum.. İslam dini olmasa daha mı iyi olurdu??Kadınlarımız satılsa,erkekler zinadan sakınmasa,içki içen,kumar oynayan,kötü söz söyleyen ve daha neleer neler..OYSA İSLAM HOŞGÖRÜLÜ OLMAYI EMREDİYOR.BENCE ASIL TARTIŞILACAK KONU BAŞÖRTÜSÜ DEĞİL..NEDEN HOŞ GÖRÜLÜ OLUNAMADIĞI..O kadınlar başını zorla değil isteyerek örtüyorlar.... Alıntı
Φ _özgürlük_ Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2008 Neden sürekli BAŞÖRTÜSÜ tartışılıyor??Neden sürekli kavga?? Bence bir toplumda "DAYANIŞMA BİRLİK"olmalı..NEDEN hep bi öngörü var??BAŞI AÇIKLAR ****** KAPALILAR AHLAKLI...Kesinlikle çok SAÇMA...biz insanı dış görünümünden dolayı ahlaklı ahlaksız diye tanımlayamayız..Kimi açık insanlar gördüm çok ahlaklı kimi kapalı insanlar gördüm çok *******..ve tam tersi...önemli olan dış görünüş olmamalı..bi kadının başörtüsü yüzünden değerlendirmemeliyiz..onlarda insan değil mi??onlarında dedeleri şehit olmadımı bu ülke uğruna..neden yadırgansın bu insanlar??Neden ***** gözüyle bakılsın..NEDEN AÇIKLARA ******* GÖZÜYLE BAKILSIN..Bence bırakalım böle şeyleri biraz daha bilinçli bir toplum olalım... Alıntı
Φ _özgürlük_ Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2008 Günümüzde uygulanan tesettür Islamin ruhuna aykiridir.Islam ne öyle örtünmeyi emretmistir,nede kadinlarin örtünmüs olarak bugünkü gibi süslenip bezenmelerini kokular sacarak etrafta gezinmeleri Islamin yasakladigi seylerdir,örtünmeyi Islama yükleyip asil yozlasmayi gözden kacirarak biryerlere varilmaz. saygilarla ŞU konuda size katılıyorum günümüzda başını örtüpte kokulananlar makyaj yapanlar hatta daracık giyinenler var elbette var AMA hepsi değil...Diğerleri için konuşuyorum amacım yozlaşma veya tüm kapalıları savunma gibi bişey değil sadece İnsanlardan BİRAZ DAHA HOŞGÖRÜ BEKLİYORUM.. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2008 ŞU konuda size katılıyorum günümüzda başını örtüpte kokulananlar makyaj yapanlar hatta daracık giyinenler var elbette var AMA hepsi değil...Diğerleri için konuşuyorum amacım yozlaşma veya tüm kapalıları savunma gibi bişey değil sadece İnsanlardan BİRAZ DAHA HOŞGÖRÜ BEKLİYORUM.. Ayrıca,lütfen kapalılar şöyle giyiniyor gibi basit düşüncelere takılmayalım.Bırakın,açık olan da kapalı olan da sınırı kendi iradesiyle belirlesin. Bilinçli bir toplum temennize de yürekten ortak oluyorum.Umarım ki;gün insanların sadece insan olma değeri ile tartıldığı bir aydınlık ile bulanır. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.