BİR ETEK GELİNCİK..
Telefonun mesaj uyarısı çalınca mesajı açtı:
<unutma , VOİLA açık kestane no.5.0>
Karısıydı..saç boyası istiyordu…Of bu kadın hep böyleydi,ne anlardı kendisi saç boyasından..
Bu neyse de bazen ekmek için bile mesaj atıyordu..Üç marketin ortasındaydı halbuki evleri..
Bir keresinde kızmış ama kadın <canım gelirken alıver yolunun üstü hem açılmış olursun >
diye yumuşatmıştı..Tam çıkmak için iş arkadaşlarına tek tek <iyi akşamlar >dağıtıyordu ki,
Tokgöz Mustafa nın sesi duyuldu :
<Nuri şu cipi ticariye çevirirsek vergi muafiyetimiz olur mu ?
< bakayım Mustafa bey yeni bir tebliğ var mı,yarın bilgilendiririm ben sizi,iyi akşamlar>
dedi ezik bir sesle.
Bu cevaptan hoşlanmayan patron tepkisini hiçbir şey söylemeyerek gösterdi..
Tokgöz Mustafa inşaat şirketinin sahibiydi ama pek de tokgöz sayılmazdı..
Adam ellisindeydi her gün bir inşaat ihalesine giriyor Nuri ye karşı firmanın verebileceği
teklifler hakkında tahminler soruyordu..
Adam paraya doymuyor kazandıkça daha da acıkıyordu..
Para tokgöze hükmediyor diye düşündü Nuri..
Terbiyesiz adam bir keresinde Nuri yi başka bir firmanın sahibi rolünde ihaleye teklif attırmıştı..
Adına <çantacılık> denen bu sistemde gerçek teklifin altında fiyat yazıyordu;
güya Nuri nin temsil ettiği firma..
O ihaleyi de tokgöz inşaat almamışıydı,tokgöz Mustafa ağzı kulaklarında muhasebecisi
Nuri ye bir kilo baklava getirmişti ..
Belediye otobüsünde insan yüzlerine baktı Nuri..Kimse mutlu değildi..
İki üç liseli kız gülerek konuşuyorlar onun dışındakilerin mutsuzluğu haykırıyordu..
Yorgunluk,bezginlik insanlara yapışmıştı..
İndi otobüsten markete yakın..Yürüyen merdivenlerde, tam önünde bir genç kız
popo sunun yakın plan gözünün önünü kapattığını gördü..Çok hoştu..
Dikkati çekmeden odaklandı..Kumaş parçasının altındakini
hissetmek çok zor değildi; çünkü kız hem dar hem ince giyinmişti..
Bu genç bedene dokunabilmesi onu yaşayabilmesi imkansıza yakındı.
Hem neden kendisi ile olsundu ki bu kız?..Hangi sebeple?..
Zengin değildi..Yaşı elliydi, karısı belliydi..Öyle bir karizma,yakışıklılık falan da olmadığına göre..
Bazen şehrin ücra yerlerde lüks arabalar içinde genç kızlarla, domuz gibi besili,vücut diliyle
<bende para var> diyen kırk yaş kuşağından domuzcukları görüyordu..
Piyasa belliydi,genç bedene karşı para..
Ama Nuri, hakkını yemeyeyim, kim bilir bu kızın da gizemli bir dünyası vardır dedi kendine..
Bu dünyada Nuri nin olamayacağı kesindi ama ..
Otuzlu yaşlardaki yasak aşkı ne demişti onu yüzüstü bırakıp giderken:
<Mademki evlisin,yuvana dönmelisin>; <O zaman neden bu ilişkiyi yaşadın> diye bağıran
Nuri ye kadın <bir arayış içindeydim, bir çeşit bunalım,kendime geldim,doğrusu bu > demiş
Nuri kendisiyle oyuncak gibi gönül eğlendirildiğini düşünmüş, günlerce sersem gibi gezmişti.,
İşte her şey sona doğru geliyordu artık,evliliği hiç bir şeyin sorgulanmadığı rutine girmişti;
yaş elli iki olmuş,kırışıklıklar yüzüne dolmuştu..Hayatta her şey boşmuş diye düşündü..
Neredeydi tüm dostlar,tokuşan rakı kadehleri,üç beş arkadaşla yapılan nataşa kaçamakları,
daha yeni bir arkadaşının kalp krizinden ölüm haberini almamış mıydı?
Oğlu bile evlenince kirişi kırmış ziyaretleri seyrekleşmişti..
Karısı süpürge-gün-yemek üçgenindeydi..
Mekik dokuyordu adeta..Küçük kavgalarında <hadi oradan süpürgeci> derdi karısına..
Beraber yatma ihtiyacı bile duyulmuyordu artık…Üzerine kitaplar yazılan hayat bu muydu..?
Hepsi bu kadarcık mıydı? Birileri kandırıyordu insanları..Hayat bu kadar basitti aslında...
Olağanüstü güzelliklerin gerçekleşmesi mucizeyken,herhangi bir bela ve rezilliğin seni bulması
işten bile değildi ..Bütün şenlikler dağılmış, bağbozumu başlamıştı işte ..
Markette insanlara baktı; hepsi böcekler gibi reyonları iğdiş ediyorlardı..hep alıyorlardı,
sepetler kırmızı etlerle, makarnalarla, biralarla doluydu..En üste de koca paket tuvalet kağıdı
koymayı unutmuyorlardı insansılar..Yani önce yiyip sonra boşaltmak için tam donanımlıydılar..
Hepsi tüketim hayvanı olmuştu.
.<hoş geldiniz clup kart var mıydı efendim>
Başını kaldırdığında genç bir kızın gülümseyen bir çift tatlı gözü ile karşılaştı..
<Siz yenisiniz galiba,ilk kez gördüm sizi> diye kekeledi Nuri..
<Evet efendim stajım yeni bitti>..
Görürsün gülümsemeyi tatlı kız ,defterin dürülür bir on yılda,belki de sinir sitemi bozulmuş,
koca arama kervanında mutsuz biri olacaksın ; bakalım doğal gülümsemen ne kadar sonra
sahteleşecek göreceğiz..
Kızdı kendine sonra,sana neydi,ne ararsa arasındı..
Sanki kendi aramıyordu..
Atıştırdı gergin gergin hazır bir şeyler evde..
Karısı komşuya inmiş gevezelik ediyordu..
Bilgisayarı açtı..<07 Nuri Koçak> < muhasebe-hukuk forum yönlendiriliyorsunuz.>
Ciple ilgili vergi muafiyetini soru olarak bıraktı foruma..Çıkarken gördü iki kişi kavga etmişti
forumda.Sen mi doğru biliyorsun yoksa ben mi gibisinden..Fakat küfür olmasa da ona yakın
sertlikte laflar söyleyip sonunda <saygılar> yazıyorlardı..Diğeri de en ağır laflar söyledikten
sonra <sevgiler> yazıyordu..
Demek böyleydi..İkiyüzlü hayat..İşte buydu.<ananı…..saygılar..> <bilmukabele ..sevgiler>..
Hayatın kuralları <admin> di işte..Kimse birbirini sevip anlamıyor,ama öyle gözüküyordu..
Öyle ki bu maskeleri taşımaktan kendileri de yorgundular…
Uyuyamadı yatakta..Kalktı..
Dolaba baktı..Bir aydır içilmeyen rakı kalmıştı biraz..Aldı onu..
Biraz da meyve ile peynir buldu..
Salona geçti..Açmadı ışığı..İlk kadehi aldı..Kafası takılmıştı:
<siz kim oluyorsunuz da benim uzmanım oldu…saygılar>
<terbiyesizleşme,görgüsüz,eğitimsiz forumdaş..sevgiler>
İkinci kadehi onu kırk yıl geriye götürdü..Şehir merkezinden iki yüz elli km uzaktaki köye..
Babası bu köyde öğretmenlik yapmış,Nuri de okulun gedikli öğrencisiydi..
Tek ve en önemli kare,Zahide idi..Nuri çelimsiz birinci sınıfken Zahide son sınıftı
on üç yaşında..
Onu dersten sonra göle götürürdü..Köy dışındaki göle patikadan gidilir, Nuri,
Zahide nin adımlarını takip eder onun bastığı yere basardı.Bu ikisine ait bir oyundu.
Zahide bir süre sonra coşar Nuri yi kucağına alır göğsüne bastırır öper de öperdi..
Küçük bedeni Zahide ye sokulan Nuri,huzur içinde
onun saçlarının kokusunu duyar, inmek istemezdi.,onu çeker kendine
<örtmenin oğluuu,gurbanım benim>diyerek sarıp sarmalardı Zahide..
Ergenleşmenin başındaki bedeninde göğüsleri patlamış,saçları her iki tarafta
örgülüydü Zahide nin;güneşten yanmış yüzünde dişleri her güldüğünde parlardı...
Beraber göle dizkapaklarına kadar girerler,her tarafları ıslanınca dışarıda
güneşe yatarlardı birbirlerine bakarak..Nuri topladığı gelincikleri Zahide nin
eteğine bırakır, her geliş seferinde, yanağına okşardı Zahide.
Bazen Zahide Nuri nin ıslanmış pantolonunu çıkarır çalılara asardı kuruması
için..İç çamaşırı ile kalan Nuri de Zahide de rahatsız olmazlardı..
Okulda gözleriyle onu arardı Nuri,eğer bir gün görmezse..
Zahide onu oyun kalabalığının dışında yakalar,
elinden tutar patikaya düşerlerdi..İki kişilik bu dünyada yalnızca sevgi vardı..
Hele kar yağdığında Zahide nin bastığı izlerin takibi Nuri için en güzel oyundu..
Nuri Zahide yi düşünde gördüğü bir sabah yatağından hemen kalkamamış,
bedenindeki ilk uyanışını,Zahide yi düşünerek yaşamış,eli küçük bedeninde
dolaşmış bacakları arasına inmişti..Sadece Zahide ve kendisi..
Ne güzel bir dünya olurdu..Bir keresinde annesi yorgandaki küçük hareketlenmeyi
görünce Nuri kaskatı heykel gibi hareketsiz kalmıştı..
Kadeh ve yiyecekler ortada uyuyakaldı..
Otobüs ağır ağır yol alıyordu Anadolu bozkırında..Tokgöz ticariye çevrilen cip muafiyetini
duyunca cumartesi izin isteğine bir şey dememişti Nuri nin....Heyecanlıydı biraz...
Nuri otobüsten inerken kendini çok farklı hissediyordu.. Muhtarlığa doğru yürüdü;
hiç bir şey hafızasındaki gibi değildi Nuri nin köy meydanı hariç..Her taraf hayvan
pisliği kokuyordu,burada nasıl yaşanmıştı onca sene..
Muhtar okulun yıkıldığını ,yenisinin yapıldığını,gölün suyunun biraz çekildiğini söyledi..
Zahide diye birinin bilinmediğini ancak o tarihlerde Almanya ya çalışmak için bir çok köy
delikanlısının gittiğini muhtemelen de birisinin babası olabileceğinden dem vurdu ..
Yemeğe buyur ettiyse de kabul ettiremedi...Nuri yalnız adımlarla patikayı buldu..
O değişmemişti..
Önünde yürüyen Zahide yi hissetti biran; yürüyüş temposunu altı yaşındaki
Nuri gibi yaptı..Kimseler yoktu ortalarda..Göle ulaştığında biraz heyecanlandı..
Gölün berraklığı azalmış suyun bir kısmı çekilmişti,ama yine de yüzeli metrekare lik
bir göldü işte..
Oturdu göl kenarındaki toprağa .Kurbağalar kıyıdan suya zıplıyorlardı..
Çevredeki hayvan pislikleri üzerinde sineklerin vızıltısı doğanın sessizliğinde duyuluyordu..
Gökyüzüne baktı..
Zahide nin siluetini gördü;.<beni unuttun mu>
diye soruyordu..<Her şeyimsin, unutamam ,unutamam Zahide m..>
Nuri nin boğazı düğümlendi..
Ayağa kalktı ; çıkarmadan üstünden hiçbir şeyini göle adım attı..
Birkaç adım sonra çamurumsu göl suyu dizkapağındaydı..Çömeldi suyun içinde..
<Neden gittin Zahide,neden bıraktın beni?>
cümlesi döküldü ağzından.. Suyun yüzeyini kucakladı..Birden hıçkırmaya başladı..
Akan gözyaşları gölün suyuna karışıyordu...
Köy camisinden akşam ezanı yankılanıyor,köy hayvanlarının silueti ufukla birleşiyordu.
13 Yorum
Önerilen Yorumlar