NEREDE KALDI ARKADAŞLIK..
Bir sıçrayışta yanında yatan kocasının üstünden atlayıp pencereye uzandı kadın,ne uyku sersemliği ne de başka bişey,kocaman bir gülümseme vardı yüzünde..Onu böyle heyecanlandıran sesi bu kadar yakından işitmeyeli öyle çok olmuştu ki..Küçük yerlerin hali başka diye düşündü..
-"Napıyorsun pencerede"?
-"Ramazan davulcusuna bakıyorum" diyerek sevinçle gülümsedi kocasına..
Onun bu ufacık şeyler için bile gösterdiği coşkuya alışkın olduğundan,adamın yüzünde bir gram bile şaşkınlık ifadesi belirmedi.
Sadece;"deliiii"deyip gülümsedi adam.
Mis gibi anne böreği,anne kahvaltısı, herşeyden önemlisi; bir gececik olsun hazıra kalkmanın keyfiyle sahurda yiyip içtiler aile büyükleriyle...Annesi yine yumurtaları soymuş tıpkı eski günlerde ki gibi;
-Yiyin yiyin, tok tutar katı yumurta...!
Herkes yataklarına dönüp ortalık sessizliğe bürününce,buraya her geldiğinde yaptığı gibi geçmişe doğru bir yolculuğa çıktı kadın.Cevizli lokumlar için iplere cevizleri nasıl dizileceğini babaannesinin öğretişi geldi aklına,özlemle içi burkuldu.Ramazan geldiğinde babasının mesleği icabı telaş sarardı ailesini.Çuval çuval cevizler gelir,yerlere örtüler serilir,cevizler ayıklanır,sonra konu komşununda yardımıyla iplere dizilirdi bütün cevizler.Annesinin bu işe isyanıyla kaç kez ağladığına şahit olmuştu..Evet ceviz yağlıydı evin her yerine yayılırdı ama bu işten sonuçta ekmek yiyorlardı,yüksünecek ne vardı ki..Zaten oldum olası annesiyle fikirleri çatışırdı,bazen babasının huysuzluğunun, için için annesinin yüzünden olduğunu bile düşünürdü.
Komşular hiç bırakmazdı zaten,iftardan sonra toplaşırlardı..Nerede o eski komşular diye iç geçirdi kadın..Gelen teyzelerin çoğu duldu..Babası geldi aklına " bu mahalleden biran önce taşınmalıyım,bu mahallenin karıları adamları erken gönderiyor öbür tarafa,dul karı mahallesi mübarek "...!
Bazen sahura kadar ceviz dizdikleri olurdu..Sahur birlikte yapılır ondan sonra evinin yolunu tutardı herkes.Bu ceviz dizme toplantılarının değişmez bir konusu vardı:
Mahallede ki bütün evleri dolaştığı inanılan Evliya..
Kimi onu gördüğünü iddaa eder,kimi "ben görmedim ama bana seslendi" der,kimi de "rüyamda gördüm"derdi..Kadın, eve yatıya gelen kuzenlerini bu dedeyle nasıl korkuttuğunu hatırlayıp, yatağın içinde kıkırdamaya başladı..Bir keresinde birinin dudağında korkudan devasa bir uçuk çıkmıştı..Kendisi bir gün bile korkmamıştı,(yok bir kerecik korkmuştu) insan gözünle görmediği şeyden korkarmıydı.Yanlız bir gece yatağında oturmuş Allahla konuşuyordu..(şimdilerde bunu çok yapmadığını düşünüp, utandı kendinden,belki de durmadan kendinle konuşacağına tekrar onunla konuşmalıydı,çocukluğunda ve gençliğinde hep o değilmiydi sığındığı,içinde barındırdığı tükenmek bilmez gücü hep ondan almamışmıydı..)İşte o gece yatağında bağdaş kurmuş huşu içinde dua ederken yatağının başucuna üç kez sertçe tak tak tak diye vurulmuştu.Yorganın içine nasıl dalış yaptığı bugün bile hala aklındaydı..Uzun süre kalbinin atışını ağzında hissetmişti.
Yanında ki kıpırtıyla, düşündüğü şeylerin de etkisiyle korkuyla sıçradı kadın..
-"Sen daha uyumadın mı"? dedi kocası..
-"aaa asıl sen daha uyumadın mı"?
- "Uyku tutmadı bir türlü,uyurum şimdi" dedi ama her zaman yastığa beş dakika kala uyuyan adam, yatakta dönüp durmaya devam etti..Ve aniden oturdu..
-"Üç aydır evin kredisini ödeyemiyorum,daha yedi ay borcumuz var,geçen yıl kızın okuluna hiç para ödemedim,eski yıllarda düzenli ödeme yaptığımız için şikayet etmiyorlar,devlet okuluna yollamak için bu yüzden ısrarcı davrandım.Son üç ay içinde de çok büyük miktarlarda müşterilerden tokat yedim"...
Kadının vücudu buz kesti o anda,ayakucunda ki örtüyü sımsıkı tutup üzerine çekti,öylece kaldı.Sanki karabasan çöktü üstüne,konuşmak istiyor ama konuşamıyordu..Sıkıntılı günler geçirildiğini biliyordu hatta sıksık da soruyordu..Ama hep aldığı cevap " idare ediyoruz,ayakta durmaya çalışıyoruz " türünden geçiştirmelerdi.İşten bahsetmeyi hiç hazetmezdi..Ona göre "eve iş getirilmezdi"...!
Duyduklarından çok, bunları geç öğrendiğine şaşırıp, gücendi kadın...Yoksa fakirlik onu korkutmazdı,küçükken evde ki gazeteleri biriktirip kasapa kedi mancası ya da para karşılığı verişini hatırladı. Babasının yanında da ramazan da ocağın karşısında hep helva şerbetlemişti,kasada onca müşteriye bakmıştı,fabrikada helva paketlemişti, sırf babasına destek olsun diye..Çalışmaktan hiçbir zaman kaçmamıştı,yine kaçmazdı..
"Ben dalmaya gidiyorum" dedi adam.Bir gün önce yağmur yağmıştı,deniz bulanıktı,dalgalıydı,ne görüp vuracaktı ki sanki..!
Kafasında bir sürü düşünceyle başbaşa kaldı kadın...Yarın ilk iş arabasının anahtarlarını verecekti,zaten haftada bir güne düşürdüğü yardımcısını da hiç almayacaktı artık..Ve tüm gününü doldurmayacak bir iş bulacaktı mutlaka..Bu düşüncelerle uyuya kaldı.Saat 11' de uyandığında kocasının hala gelmediğini görüp panikledi.Sabah 7' de gitmişti...Dört koca saat denizin dibinde ne yapardı insan.Aklına binbir kötü düşünce hücum etti..Kapıya koştu endişeyle,kapıyı açtığında bahçe girişinde üzerinde ki kumları temizliyordu adam..Hep çok komik bulduğu o kamuflajlı balık adam giyisisi, ilk kez çok güzel göründü kadına..
----------------------------------------------
İşte böyle hikaye..
Kayınpederim bana oğlunu soracağı zaman," ARKADAŞIN ne yapıyor" derdi...
Doğru değil mi? ARKADAŞ tabi..İster görücü usulü ile evlenin, ister severek.İster her konuda anlaşın, ister anlaşmayın.Uzun yıllar aynı yastığa baş koyduysanız,hele hele,aynı heyecanla 9 ay çocuk bekleyip o çocukları birlikte kucakladıysanız o insan sizin elbette arkadaşınızdır.İyi günde de kötü günde de..
Peki ya bu kötü günleri erkekler niye eşlerine söylemekten kaçınırlar,neden en son kadınlar öğrenir...?
14 Yorum
Önerilen Yorumlar