GİT Kİ ARTIK DİNSİN BU FIRTINA...
Kapının üzerinde ki "DİKKAT DELİ VAR" "AKILLILARIN GİRMESİ YASAKTIR" "ÖZGÜRLÜĞÜN DEĞERİNİ BİLMEK LAZIM" türünden yazıları görmezden gelmeye çalışıp derin bir nefes aldım.İçeri de bangır bangır,"kendim ettim kendim buldum,gül gibi sarardım soldum" çalıyordu yine."deli kız" dedim güldüm. Müziğin sesinden girdiğimi duymadı elbetteki..Bir yanında sigara,bir yanında bira şişesi bacakları çalışma masasına boylu boyunca uzatmış kendine müziğe kaptırmış şarkı söylemesine bir kez daha güldüm..Onu herşeye rağmen ne çok sevdiğimi farkettim o saniye..her ne kadar o bana 15 yıldır dargın olsa da...
Tam 15 yıl önce yine bu zamanlarda bir gece,o mühim kararla biz yollarımızı ayırdık onunla..O "Özgürlük,aşk,mücadele"nağraları atarken ben "huzur" diyerek masaya vurdum yumruğumu,işte o gün bugündür aynı bedende iki yabancı gibi konuşmayız biz birbirimizle.Geceleri sessiz sessiz birazda mahçup dinlerim küfür ve haykırışlarını...
Buraya gelmeden düşündüm,niye konuşmak istiyordum ki onunla, üstelikte bir sürü laf işiteceğimi bile bile..Biz barışırmıyız ki birgün...?Hiç sanmam...Biz bir ipte iki cambaz gibiyiz,köprüde karşı karşıya gelmiş iki keçi..
-"BU KÖPRÜDEN BİRİMİZDEN BİRİ DÜŞMELİ"
-"Oooo bakın kimler buradaymış...Sayın Polyannaaa!" oturduğu yerden ok gibi fırlayıp karşıma dikildi..Etrafımda şöyle bir dolandı pis pis sırıtarak,ve birden yüzünü yüzüme yaklaştırıp "kilo almışsın"diye tısladı içkili nefesiyle.."bilirsin bundan hiç hoşlanmam"...!Beni en hassas noktamdan vurduğunu bilmenin zaferiyle şuh bir kahkaha savurdu havaya...Hamle sırası bana gelmişti şimdi, emin adımlarla masanın önünde boşalttığı koltuğa ilerledim ...Koltuğa yerleşip önümdeki sigaraya uzandım,ellerimin titrediğini görmesin diye de sigaramı yakarken arkamı döndüm ona,derin bir nefes aldım sigaramdan arkama yaslanırken,o ise dudaklarımdan dökülmesini beklediği sözcüklerin tedirginliğiyle volta atmaya başladı odada,sakinliğimin hayra alamet olmadığını biliyor çünkü..
-Sen,vücudumda birikmeye başlayan yağlardan daha fazla zarar veriyorsun bana,gün be gün ruhumu kemiriyorsun,içime içime akıttığın yaşlar yüzünden tüm organlarım yosun tutuyor..Hayata duyduğum sevginin ateşini ben körüklemeye uğraştıkça,sen gelip bir avuç kum atıyorsun o ateşe...!
Omuzları çökmüş karşımda ki koltuğa bıraktı kendini,sicim sicim yaşlar dökülmeye başladı gözlerinden,içim ezildi o ağladıkça.Her damla gözyaşı yeni çentikler atıyordu ruhuma...Neden sonra elinin tersinle gözlerini sildi;
-"Sen benim hayallerimi buruşturup çöpe attın!ayak diretseydin şimdi bir işim olurdu...Sen,sen benim özgürlüğümü aldın elimden,ben ki karış karış dünyayı gezmek isterdim,kendi kendimin efendisi olmak isterdim ve birgün köle olcaksam bile..neyse biliyorsun işte..
Öfkeden kan beynime sıçradı bir anda,üstüne atılıp elimle kavradım suratını;
-"Ha ha... Sen hep böyle hayalciydin işte,aklın hep karış karış havada,omuzlarından ben seni bastırdıkça yerçekimine inat uçmaya çalıştın hep..Yahu be salak,hangi aile destek çıkacaktı sen bunları yapmak isterken ve vee ben kaçmasaydım daha ne kadar katlanabilecektin o gestapo kampına" deyip öfkeyle iktirdim titreyen bedenini.
Uzunca bir sessizliğin ardından,o sevimli tavrını takınıp bana gülümsedi..Zaten ne zaman beni yumuşatmak istese bu silahı kullanırdı o...
-"Gece denize girmeyi ne çok severdin sen,tatile gittiğiniz o koyda hele...Sadece ayışığı,bir sen bir deniz..
-"Ağustos böceklerinin senfonisi eşliğinde" diye atıldım,işte yine zayıf noktamı bulup kandırmıştı beni.Alnımda sinirlendiğimde çıkan damar kaybolmuştu mutlaka,öfkeden kızaran suratımda normale dönmüştü eminim ki "Koca deniz benim sanırdım,belki de ben, (denizim) sanırdım,kollarımı bacaklarımı gövdemi yok ederdim meditasyon yapar gibi,bir baş kalırdım, bütün gövdem de deniz.Bana sahilden seslenirlerdi".."Hadi çık artık neredesinnn" ,kıkır kıkır güler cevap vermezdim kimseye..
-"Geçen yıl girmedin ama" dedi tek kaşını kaldırıp...
-"Yaaa evet işte girmedim" dedim, yüzüne anlamlı alamlı bakıp...O anda içimi bir sıcaklık kaplamıştı,çünkü bütün kimyamı değiştiren,beni benlikten çıkaran,beni kıpırtısız bir deniz yapan anneliğim gelmişti aklıma"girmedim çünkü arkamdan oğlum seslendi ağlayarak"
-"Anneeeee girme o karanlık deizeeee"
ŞAH-MAT
Bir kez daha düştü omuzları,usulca yanına oturdum,sardım onu kollarımla,titreyen dudağına dokundum;saçlarını okşadım usul usul;gün yüzüne çıkan anaç yanımla konuşmaya başladım:
-"Bak hala hayat dolusun, cıvıl cıvılsın,hayallerinde çok güzel kabul,ama senin gibi ufacık bir kızın bu bedende işi yok,burası ikimize dar geliyor artık"..Kafasını kaldırıp muzipçe gülümsedi ve o iğrençç espriyi yaptı;
-Ama sen nasılsa şişmanlıyorsun...
Son bir yakarışla tekrar baktım yüzüne;
-"LÜTFEN.. GİT Kİ ARTIK DİNSİN BU FIRTINA"...!
-"Peki söz veremem ama denerim gitmeyi,zaten sen bir yanın hep böyle eksik kalmayı yıllar önce seçtin..Ama sende çok iyi biliyorsun ki,yazık ettin ikimize de" dedi ve kayboldu biranda ortadan...
Yüzüme kondurulan bir öpücükle açtım gözlerimi...
-Annecim günaydın,sen Dünya'nın en güzel annesisin..
10 Yorum
Önerilen Yorumlar