Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

RA'NIN RUH SESİ

  • başlık
    203
  • yorum
    1.016
  • görüntü
    381.549

GİT Kİ ARTIK DİNSİN BU FIRTINA...


Kapının üzerinde ki "DİKKAT DELİ VAR" "AKILLILARIN GİRMESİ YASAKTIR" "ÖZGÜRLÜĞÜN DEĞERİNİ BİLMEK LAZIM" türünden yazıları görmezden gelmeye çalışıp derin bir nefes aldım.İçeri de bangır bangır,"kendim ettim kendim buldum,gül gibi sarardım soldum" çalıyordu yine."deli kız" dedim güldüm. Müziğin sesinden girdiğimi duymadı elbetteki..Bir yanında sigara,bir yanında bira şişesi bacakları çalışma masasına boylu boyunca uzatmış kendine müziğe kaptırmış şarkı söylemesine bir kez daha güldüm..Onu herşeye rağmen ne çok sevdiğimi farkettim o saniye..her ne kadar o bana 15 yıldır dargın olsa da...

 

Tam 15 yıl önce yine bu zamanlarda bir gece,o mühim kararla biz yollarımızı ayırdık onunla..O "Özgürlük,aşk,mücadele"nağraları atarken ben "huzur" diyerek masaya vurdum yumruğumu,işte o gün bugündür aynı bedende iki yabancı gibi konuşmayız biz birbirimizle.Geceleri sessiz sessiz birazda mahçup dinlerim küfür ve haykırışlarını...

 

Buraya gelmeden düşündüm,niye konuşmak istiyordum ki onunla, üstelikte bir sürü laf işiteceğimi bile bile..Biz barışırmıyız ki birgün...?Hiç sanmam...Biz bir ipte iki cambaz gibiyiz,köprüde karşı karşıya gelmiş iki keçi..

 

-"BU KÖPRÜDEN BİRİMİZDEN BİRİ DÜŞMELİ"

 

-"Oooo bakın kimler buradaymış...Sayın Polyannaaa!" oturduğu yerden ok gibi fırlayıp karşıma dikildi..Etrafımda şöyle bir dolandı pis pis sırıtarak,ve birden yüzünü yüzüme yaklaştırıp "kilo almışsın"diye tısladı içkili nefesiyle.."bilirsin bundan hiç hoşlanmam"...!Beni en hassas noktamdan vurduğunu bilmenin zaferiyle şuh bir kahkaha savurdu havaya...Hamle sırası bana gelmişti şimdi, emin adımlarla masanın önünde boşalttığı koltuğa ilerledim ...Koltuğa yerleşip önümdeki sigaraya uzandım,ellerimin titrediğini görmesin diye de sigaramı yakarken arkamı döndüm ona,derin bir nefes aldım sigaramdan arkama yaslanırken,o ise dudaklarımdan dökülmesini beklediği sözcüklerin tedirginliğiyle volta atmaya başladı odada,sakinliğimin hayra alamet olmadığını biliyor çünkü..

 

-Sen,vücudumda birikmeye başlayan yağlardan daha fazla zarar veriyorsun bana,gün be gün ruhumu kemiriyorsun,içime içime akıttığın yaşlar yüzünden tüm organlarım yosun tutuyor..Hayata duyduğum sevginin ateşini ben körüklemeye uğraştıkça,sen gelip bir avuç kum atıyorsun o ateşe...!

Omuzları çökmüş karşımda ki koltuğa bıraktı kendini,sicim sicim yaşlar dökülmeye başladı gözlerinden,içim ezildi o ağladıkça.Her damla gözyaşı yeni çentikler atıyordu ruhuma...Neden sonra elinin tersinle gözlerini sildi;

 

-"Sen benim hayallerimi buruşturup çöpe attın!ayak diretseydin şimdi bir işim olurdu...Sen,sen benim özgürlüğümü aldın elimden,ben ki karış karış dünyayı gezmek isterdim,kendi kendimin efendisi olmak isterdim ve birgün köle olcaksam bile..neyse biliyorsun işte..:blushing:

 

Öfkeden kan beynime sıçradı bir anda,üstüne atılıp elimle kavradım suratını;

 

-"Ha ha... Sen hep böyle hayalciydin işte,aklın hep karış karış havada,omuzlarından ben seni bastırdıkça yerçekimine inat uçmaya çalıştın hep..Yahu be salak,hangi aile destek çıkacaktı sen bunları yapmak isterken ve vee ben kaçmasaydım daha ne kadar katlanabilecektin o gestapo kampına" deyip öfkeyle iktirdim titreyen bedenini.

 

Uzunca bir sessizliğin ardından,o sevimli tavrını takınıp bana gülümsedi..Zaten ne zaman beni yumuşatmak istese bu silahı kullanırdı o...

 

-"Gece denize girmeyi ne çok severdin sen,tatile gittiğiniz o koyda hele...Sadece ayışığı,bir sen bir deniz..

-"Ağustos böceklerinin senfonisi eşliğinde" diye atıldım,işte yine zayıf noktamı bulup kandırmıştı beni.Alnımda sinirlendiğimde çıkan damar kaybolmuştu mutlaka,öfkeden kızaran suratımda normale dönmüştü eminim ki "Koca deniz benim sanırdım,belki de ben, (denizim) sanırdım,kollarımı bacaklarımı gövdemi yok ederdim meditasyon yapar gibi,bir baş kalırdım, bütün gövdem de deniz.Bana sahilden seslenirlerdi".."Hadi çık artık neredesinnn" ,kıkır kıkır güler cevap vermezdim kimseye..:P

 

-"Geçen yıl girmedin ama" dedi tek kaşını kaldırıp...

 

-"Yaaa evet işte girmedim" dedim, yüzüne anlamlı alamlı bakıp...O anda içimi bir sıcaklık kaplamıştı,çünkü bütün kimyamı değiştiren,beni benlikten çıkaran,beni kıpırtısız bir deniz yapan anneliğim gelmişti aklıma"girmedim çünkü arkamdan oğlum seslendi ağlayarak":wub:

 

-"Anneeeee girme o karanlık deizeeee"

 

ŞAH-MAT

 

 

Bir kez daha düştü omuzları,usulca yanına oturdum,sardım onu kollarımla,titreyen dudağına dokundum;saçlarını okşadım usul usul;gün yüzüne çıkan anaç yanımla konuşmaya başladım:

 

-"Bak hala hayat dolusun, cıvıl cıvılsın,hayallerinde çok güzel kabul,ama senin gibi ufacık bir kızın bu bedende işi yok,burası ikimize dar geliyor artık"..Kafasını kaldırıp muzipçe gülümsedi ve o iğrençç espriyi yaptı;

 

-Ama sen nasılsa şişmanlıyorsun...:sweatingbullets:

:sinirli:

 

Son bir yakarışla tekrar baktım yüzüne;

 

-"LÜTFEN.. GİT Kİ ARTIK DİNSİN BU FIRTINA"...!

 

-"Peki söz veremem ama denerim gitmeyi,zaten sen bir yanın hep böyle eksik kalmayı yıllar önce seçtin..Ama sende çok iyi biliyorsun ki,yazık ettin ikimize de" dedi ve kayboldu biranda ortadan...

 

Yüzüme kondurulan bir öpücükle açtım gözlerimi...

 

-Annecim günaydın,sen Dünya'nın en güzel annesisin..

 

 

 

 

10 Yorum


Önerilen Yorumlar

alamet-i farika

Gönderi tarihi:

Okuyunca aklıma bi Met Üst diyaloğu geldi...

 

-içindeki çocuğa ne oldu?

- ayrı eve çıktı... :)

 

evet öküzüm ben...

Misafir S.e.t.h

Gönderi tarihi:

Erasmus! Evet Erasmus geldi aklıma derhal...Deliliğe Övgü :)

 

Erasmus "Deliliğe Övgü"

 

 

DELİLİK DİŞİ MİDİR?

 

Erasmus’un Deliliğe Övgü adlı eserinin tüm klasikler arasında çok özel bir yeri vardır. Rönesans edebiyatının en iyi örneklerinden biri sayılan Deliliğe Övgü bugün okunduğunda, yüzyıllar sonra hala okura inanılmaz keyif veren ender yapıtlardan biridir.

 

Erasmus’un Deliliği, birinci tekil şahısta, okurla konuşan bir karakterdir. Yazar dramatik bir sahneleme kurgular ve kadınsı özelliklerle donatılmış bir kahraman ağzından birçok önemli konular işler: akıl konusuna tek yönlü ve önyargılı bakmayan, bilginin sınırlarını ve değerini anlayan ve en önemlisi de insan hayatını belirleyen davranışların erdemlerini sorgulayan bir karakterdir Delilik. Hoppa ve çekici olduğunu söyler. Asla okurla polemiğe girmez, tek amacının eğlendirmek olduğunu sık sık yineler. Okurdan beklentisi ise, eğlenmenin ötesinde, hayali seyircileri gibi ondan yana olarak, onun fikirlerini anlamamızdır. Dilini sakınmayan, aklı bir karış havada olmasına rağmen çok da çekici ve arzu doludur sunduğu karakter.

 

Erasmus’un bir kadın kahraman seçmiş olması rastlantı değildir. Her şeyden önce yarattığı bu karakter sayesinde ortaçağın katı Kilise babalarını ve bağnazlığı sansürden korkmadan eleştirebilmiştir. Bir kadın olduğu için başkahramanın sözleri fazla ciddiye alınmayacak türdendir. O, yazarın da söylediği gibi, hafif ve deli dolu bir kadındır. Erdemleri ise ne dindarlık ne de ahlakçılıktır. Tam aksine ortaçağ boyunca lanetlenmiş günahlar (tembellik, kendini beğenmişlik, oburluk, şehvet) neredeyse onun baş erdemleridir.

 

Deliliğe Övgü basit görünen düşünceler ardında Rönesans’ın en önemli kavramlarını tartışmaya açar. Bunların arasında en önemlisi kuşkusuz cehalet ile bilgeliği karşı karşıya getirmesidir. Erasmus kendinden önceki yüzyıllar boyunca bilgelik sayılan erdemlerin yeniden sorgulanması gerektiğini düşünerek yazmaya başlamıştır. Sadece birkaç haftada yazdığı sanılan eserinde ortaçağ inançlarını ve skolastik felsefeyi yeniden değerlendirme gereği duyar. Gerçekten de yeni bir çağa, geleceğe ve aydınlanmaya ortaçağ inanç ve felsefesiyle girmek olanaksızdır.

 

İlk başta yapılması gereken, o bilgelerinin elinden cehaleti küçümseme ve yok sayma silahını almaktır. Zira, yoksul ve eğitimsiz halk, her söylediklerini doğru kabul ettiği kilise babaları tarafından yönetilmekteydi; oysa halk kendince erdemlere sahipti fakat bunlar soylular ve din adamları tarafından hiçbir zaman erdem sayılmadılar.

 

Erasmus küçümsemememin önemini vurgulamak ister eserinde. Küçümsememe bir bakıma ötekine duyulan şefkattir. Anlayıştır. Ötekine bakabilmeyi gerektirir. Yüzyıllar boyunca tüm erdemlerden yoksun olarak düşünülen kitlelere ilk kez dikkatle bakılır Rönesans döneminde. Yine ilk kez Rönesans ile birlikte, hayatı, cahil bir köylü gibi kabul etmenin o kadar da kötü bir şey olmadığı düşüncesi gelişir. Kabul etmenin içinde doğayla bir tür bütünleşme söz konusudur. Akılcı ve anlaşılır olmasa da, doğaya uygun davranmak kendi başına bir erdem olarak görülebilirdi.

 

İki önemli tema üzerine kuruyor Erasmus eserini: 1) Gerçek bilgelik, deliliktir. 2) Kendini bilge sanmak deliliktir. Birinci temaya baktığımızda, akla fazla prim vermiş insanlığa yeni bir pencere açılır gibidir. Rasyonel davranış aşırı yüceltildiği için insan kendi doğasından uzaklaşmıştır. Yeniden doğasının gerektirdiği “çocuksuluğu” bulması, tam da Rönesans felsefesinin temelindeki düşüncelerden beslenir. İkinci tema ise, ortaçağda okuma yazma bilenlerin sadece soylular ve din adamları olduğunu düşünürsek, onların nüfusun geri kalanı üzerinde baskı ve zorbalık yapma hakkı bulmalarıdır eleştirilen.

 

Yazılışından tam 500 yıl sonra, aşırı entelektüel felsefelerin yaşamı bazen kavramaktan yoksun olduğunu düşünmesinin güzel bir anlamı olduğunu düşünmeden edemiyor okur. Bir başka konuda daha düşünmemiz gerekiyor bu kitabı okurken, o da, isteri, delilik, çılgınlık gibi sözcüklerin hep dişil karakterde olması. Türkçede dişil-eril sözcük ayrımı olmadığı için Deliliğe Övgü’nün Türkçesinde bu ayrım hissedilmiyor ama Havva’nın Cennetten kovulmasından beri kötülük ile özdeşleştirilen kadına Erasmus’un daha sevimli yeni bir yüz verdiği kesin!

 

İçimizdeki deliyi bu yüzden terk etmemeliyiz! Yoksa tüm doğrular da onla birlikte uzaklaşır hayatımızdan ve uyuşturuculu yalan dünyamızda derin komada devam eder gideriz yaşam sandığımız sinema filminde bir seyirci olarak...

 

Eline sağlık, iç çatışmalar ancak bu kadar masalsı bir heyecanla aktarılabilirdi.

 

Kalemine Sağlık..

Misafir june

Gönderi tarihi:

harika..

 

çok güzel bir anlatım..

 

heyecanlı,akıcı..

 

eline sağlık.. :)

birkumtanesi

Gönderi tarihi:

Aslında'kendini bilge sanmak deliliktir'den yola çıkarak ,dışımızdaki delileri yok sayarak, içimizdeki deliyi özgürleştirebileceğiz.

Çoğul kullandım çünkü kendimden de çok şeyler buldum yazında.

Ya hu iç çatışmaların da bir partnere gereksinimin olursa bir klavye mesafedeyim.Hangi rolde dersen :D:clover:

akıllı deli

Gönderi tarihi:

valla efendim 7 yıldızlı yazı premium dubai pansiyon :P gibi bir yazı

her yeri ayrı güzel

 

akıllı

 

deli

KiRaZ

Gönderi tarihi:

"I'm not gonna give up i'm not gonna stop i'm gonna work harder cause my mama told me better than that" :) Ellerine sağlık annecim :)

godzilla

Gönderi tarihi:

valla ellerine sağlık çok beğendim bi nefeste okudum.Çok güzel olmuş.

 

Ama merak ettiğim şeyler var.

 

Fırtına nereye doğru gitt?.Ya da artık fırtına dindi mi?

 

Sen sen olarak mı kaldın artık :)

 

cevaaappp bekliyorumm şekerciğim.Kulağıma söyle :D

tülvent

Gönderi tarihi:

Gerçekten mutlu hissetmenin yolu, önce kendi olabilmekten geçiyor sanırım. Kaçımız kendi gibi olabiliyoruz ki... Yaşadığımız çevre, bize dikte edilenler, sorumluluklarımız, sağduyumuz; olduğumuz değil de, olmamız gereken şekilde davranmamızı, yapmamızı gerektiriyor işte! dry.gif

Huzur, mantık elbette önemli, ama mutlu olmak için yeterli olmuyor çok kez. Huzurlu olmak, mutlu olmak anlamına da gelmiyor Sevgili Radya.

Ve içimizde fırtınalar kopmayacağı anlamına da...

En zoru da kendisiyle yüzleşmesi insanın, kulaklarını tıkadığı iç sesinin haykırışlarını duymamak için kendi kendiyle girdiği savaş.sad.gif

Sonuçta kim kazanır bilemiyorum, ama bir yanımızın hep yarım kalacağı bir gerçek!kalpkirik.gif

Emeğine ve yüreğine sağlık, canım.iyi.gif

Misafir gelincik

Gönderi tarihi:

Biliyor musun şimdiye kadar senin bloğunda okuduğum en güzel yazıydı diyebilirim. Ellerine sağlık :clover:

  • Admin--
Freyja

Gönderi tarihi:

Ben bunu daha önce okumamışım, çok iyiymiş... Çok beğendim :)

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.