Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Senyour's Blog

  • başlık
    61
  • yorum
    32
  • görüntü
    103.165

Bu blog hakkında

benliğimdekiler....

Bu blogdaki başlıklar

Çanakkale'den Kahramanlık Portreleri

Ey Çanakkale'nin ve bu vatanın müdafaasında canı, kanı, teri olan şehitler, gaziler... İngilizleri, Fransızları, Hintlileri ve daha nicelerini Çanakkale'de iman dolu göğüsleriyle karşılayan kahramanlar... Çok uzak coğrafyalardan gelen bu milletlerle bir alıp veremediğin yoktu aslında. Yeni Zelanda, Avustralya, İngiltere nerede, Çanakkale neredeydi? Şâirin o yıllarda "Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ" şeklinde tasvir ettiği bu insanlar senin topraklarında ne arıyorlardı acaba?

Senyour

Senyour

Esir Mehmedler

1914 yılı Haziran ayının sıcak günlerinden şikâyet eden insanlık, asıl yakıcı ateşin yaklaştığının farkında değildi. Sırp öğrenci Gavrilo Princip'in silâhından çıkan mermilerle Saraybosna meydanına yığılan Arşidük Ferdinand, devrilen ilk domino taşı oldu ve Birinci Dünya Harbi'nin kapıları ardına kadar açılıverdi. Daha ilk aylarda harbin temeldeki sebebi anlaşıldı: Osmanlı coğrafyasındaki petrol. Osmanlı'yı sıcak savaşa çekmek derdinde olan Almanya ise Goben ve Breslau zırhlılarının rol aldığı,

Senyour

Senyour

Dink'ten Bediüzzaman'a teşekkür

05.01.2009       Hrant Dink, 16.10.2005 tarihli Yeni Asya'da yayınlanan bir söyleşisinde, Hasan Hüseyin Kemal'e, 'Allah Bediüzzaman'dan razı olsun. Zamanın ölçülerine ve bakış tarzına göre, burada ahlaklı bir duruş sergilediğini görüyoruz.' diyor ve ekliyor:   'Bediüzzaman, Doğu'da aşiretleri gezip meşrutiyeti anlatırken, halk meşrutiyetin Ermenilere tanıyacağı eşitlikten rahatsızlık duyuyor, o da, 'Kendimizi dev aynasında görmemeliyiz. Kabahat bizde. Tamamen zimmetimize alamadık, bilhak

Senyour

Senyour

'Dağlarda Ateş Yandıkça...'

'Dağlardaki ateş'i, iki anlamıyla da okuyabilirsiniz.Behçet Necatigil'in, 'Oda karanlık/Odadan dışarı çık/Şehir karanlık/Şehirden dışarı       Korkma/Yürü bir hayli yürü/Gördün mü/Dağlar başladı artık.   Korkun dağılır rüzgârda/Bekle biraz/Dağlarda ateşler yandıkça/Karanlıktan korkulmaz' dizelerindeki gibi, dağları ışıtan bir ateş olarak mesela... Veya, düştüğü yeri yakan acı olarak. Köroğlu'nun, Dadaloğlu'nun egemenlerden kaçtığı, bir kavgayı yürüttüğü özgür mekânlar olarak... Bugün öze

Senyour

Senyour

'Gücünüz yetse de azıcık bağırsanız bir yankı durmadan yalnızsınız durmadan yalnızsınız'

'Gücünüz yetse de azıcık bağırsanız bir yankı durmadan yalnızsınız durmadan yalnızsınız'       Ne zaman masum bir yalan söylemek zorunda kalsam, Edip Cansever'in bu mısralarını hatırlıyorum. Ne zaman 'babamın öldüğü yaş'a geldiğimi hissetsem... Ne zaman istemediğim bir seyahate çıkacak olsam bu dizeler gelip konuyor yüreğime. Ne zaman Tutunamayanlar'ı okuduğum günleri hatırlasam... Ne zaman adım başı bir yoksulun mustarip çehresine çarpsam bu dizeler kanatıyor içimi. Ne zaman elle

Senyour

Senyour

Bir imkan olarak yalnızlık

İbn Arabi halvetteyken, yakın dostu, sırdaşı olan Abdullah odasının kapısından içeri girer. Girince, derin bir dalgınlıktan, rüyadan uyanır gibi sıçrar. Noldu şeyhim? diye sorulunca da, ‘sen gelesiye’ der, ‘Sevgiliyle birlikteydim, sen gelince yalnızlığa düştüm.’     Konuştukça içimdeki uğultu büyüyor, dedi Kadın. Büyüdükçe daha çok konuşuyorsun, dedi Adam. İnsanlara karıştıkça yalnızlığım artıyor, dedi Kadın. Yalnızlaştıkça daha çok karışıyorsun, dedi Adam. Yaşadıkça acılarım çoğalıyor, d

Senyour

Senyour

Yabancı ve öteki

İki belalı kavramla karşı karşıyayız; Yabancı ve Öteki. İnsan dünyada yabancıdır. Yeryüzüne bir yabancı olarak inmiştir. Gelirkenki çığlığı belki bu yabansılığın tepkisidir. Giderek hayatın acıları ve tanıklıklarıyla yabanlığını terk eder, varlıklarla ünsiyet kurar, tanış olur, öğrenir, izler, bakar ve görür.   Bu süreç, bir bakıma insanın yabancılığının adım adım giderilmesidir.Yabancılaşma ise, insanın asli doğasından uzaklaşmasıdır.   Öteki hayli netameli bir kavram. Derrida, öteki'ni

Senyour

Senyour

MARİFET-İ İLAHİYE İLE İLGİLİ ÜÇ ÖNEMLİ NOT

BİRİNCİ NOT Semavî kitaplardan anlaşılan; madde de mânâ da, gayb de şehâdet de, Rahman da Rabb de, İsa da Musa da, Kanun da Mucize de, ve “Ha-Mîm” ile işaret edilen 99 isim de ve Cevşen’de anlatılan 1001 sıfat ve şuunât da mutlak(sonsuz) bir Hakikatin farklı şuun ve tecellileridir. Dualiteyi izah eden Rahman sûresinde anlatıldığı gibi; bütün zıtlar O’nun şuunâtıdır (nitelikleridir). Bu noktadan bakılırsa insan için ölüm ve yokluk, söz konusu olamaz. Evet, “O, hergün yeni bir şe’ndedir.” Bu,

Senyour

Senyour

Elde var aşk ...

Yüreğini siper et. Güvenlik içerisinde olursun. “Yoruldum” deme sakın.     Göğsüne yüreğinden başka muska takanlar yorulurlar.     Göğüs kafesin acıdan bir mengene gibi yüreğini sıktığında, aşk var mı, ona bak.     Varsa eğer, aldırma, dağlar gibi gelsin. Çünkü aşk, acıyı hayata dönüştüren bir iksirdir.     Acıya aşık olanların “Ey tabib elden gelirse yâremi gel emleme… Yar elinden gelmedir bu yâreyi merhemleme…” diyenlerin sırrı burada yatmaktadır.     Bu sırr

Senyour

Senyour

AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ...

Dinle neyden ki hikâye etmede, Hep ayrılıktan şikayet etmede Mevlânâ’nın mesel dünyasında, ney insanı temsil eder. İnsan da, tıpkı ney gibi, içinde nefes saklamaktadır. İnsanın her sözü, bir özleyişin ve bir ayrılığın ifadesidir. İnsanın iç çekişleri, aslından ayrı olmanın hüznünü, yuvadan uzak olmanın sancısını yansıtır. Kamışlıktan kopardıklarından beri beni, Feryadım ağlatır her kadını ve erkeği. Kamışlık neyin anayurdu ve evidir. İnsan da tıpkı ney gibi cennetten, yani yuvasından ayrılmıştır

Senyour

Senyour

Elimden Tutar mısın?

Tarihî şehrin erkekleri, ellerine aldıkları gazete, karton ve seccadelerle aynı yöne akıyordu. Ezan okunmuş ve herkes camideki yerini almıştı. Erken gelenler şanslıydı. Geç kalanlara ise, hafiften çiseleyen yağmur, sanki sitem ediyordu.   Caminin kalabalık olması ve dışarıya taşan cemaatin çokluğu cami idaresini de harekete geçirmişti. Emir Dede kendini çoktan fahrî görevli ilân etmişti. Gelenleri bir trafik polisi gibi yönlendiriyor ve boş yerlerin doldurulmasını sağlıyordu: “Saflar düz olsu

Senyour

Senyour

Mem İle Zin

Ahmed-i Hani Çeviren-Yenidenyazan Sadık Yalsızuçanlar   'AH MİNE'L-AŞK'     Mem ile Zin'in öyküsü tanıdık bir macera. Leyla ile Kays'ın, Yusuf İle Züleyha'nın, Arzu İle Kamber'in, aşk ateşiyle birbirini yakan Kerem İle Aslı'nın, Romeo İle Juliette'in, Genç Werther ile Lotte'nin, Kafka İle Milena'nın öyküsü gibi tanıdık ve trajik. Mezopotamya'nın bu kadim efsanesinde karşımıza çıkan olay da, Nietzsche'nin 'her aşk trajiktir' yargısını doğrular. Mem İle Zin, şairin, 'ah mine'l-aşk

Senyour

Senyour

Yar kokusu

Nereden nasıl kaçtın, buraya ne zaman geldin bilemedim. Adın Meryem ve Fatıma'nın lakabıymış yeni öğrendim. Suya benziyordun, bir bulut gibi beni kendimden geçirdin, sarhoş ettin. Seni görünce, bakire Meryem'in alnındaki parolayı okudum : Muhammed. Bir şairden öğrenmiştim, onlar birbirinden gelen bir soymuş. Seni getiren araçtan indiğinde bir firari olduğunu hissetmiştim. Bir şeylerden kaçıyordun. Bir yere gelmiştin. Bu yer bendeki acılardı belki bilmiyorum. Sen kökenden geliyorsun, ağaçt

Senyour

Senyour

Çıkmazdaki Batı

“Biz seküler bir toplumuz artık. Dinin, dinî değerlerin toplum hayatında bir tesirinin veya belirleyiciliğinin olması söz konusu değil.” anlayışına Batı’da ve Batılılaşmaya çalışan ülkelerde sıkça rastlanır. Batılıların yanıldıkları mühim bir nokta var: Onlar, tarihlerinde yaşanan sosyo-kültürel hâdiselerden elde ettikleri tecrübeleri genelleştirerek bütün dünyaya teşmil ediyorlar. Dünyada yaşanan dinî tecrübeleri, sadece kilisenin din anlayışıyla ve tarihiyle sınırlandırmak gibi bir kolaycılığa

Senyour

Senyour

"İkimiz Birden Sevinebiliriz Göğe Bakalım"

Turgut Uyar, "ben aslında her şeyi sonradan öğrendim herkes herkesi sonradan öğrenirmiş bunu da sonradan öğrendim" diyor. Bu böyledir, her şeyi, herkesi sonradan öğreniriz. Asıl cehalet, bilginin gücüne tapınmaktır. Güce güvenmektir. Güçlüye yamanmaktır. Ne denli 'bilgili' ve 'güçlü' olursak olalım, gerçekte, bizi, yaşadığımız dünyayı, kainatı ve varlığı kuşatan Mutlak Alim'in huzurunda alabildiğine cahil ve çaresiziz. Bu esası yitirdiğimizde, bilgisizliğe ve vicdansızlığa düşeriz. Asıl g

Senyour

Senyour

Kemalizm'den ulusalcılığa sloganların söylediği...

Dil zekâyı yansıtan en belirgin araçtır... Çünkü biz sözü duyduğumuzda, aynı içeriğin başka nasıl ifade edilebileceği hakkında anında bir fikir sahibi olur, mukayese eder ve zekice olanı hemen fark ederiz.   Dil, en basmakalıp olguların bile derinlik kazanmasına hizmet edebilir... Bu durumu özellikle klişelerde ve şablon cümlelerde çok daha iyi algılarız. Bazı klişe sözler giderek bir tür aptallığın nişanesi haline gelirken, bazıları da farklı bir duyarlılığı, inceliği ve zekâyı yansıtırlar.

Senyour

Senyour

ŞEY

Sonsuzluğun bir vaktinde henüz anılan bir şey değildim. Benim öyküm böyle başladı. O zamanlar henüz üzüm yaratılmamıştı ama ben sarhoştum. O zamanlar diyorum ya zaman bir andı. Anın sonsuzca bölünebilir olduğunu bilmiyordum o zamanlar. Rasathanede izlediğim yıldızın sıra dışı hareketlerinden ötürü geceyi orada geçirdiğim bir gece beni yalnız bırakmayan bir dostum söyledi. Ona haberci diyorum. Yıldız gibi. Bu bir haberdi benim için. An madem sonsuz bölünebiliyor demişti dostum, o halde iki insanı

Senyour

Senyour

'Cümle varlığın birliği ve kardeşliği'

Bediüzzaman, 'tevhid'in, yani Allah'ı birlemenin, birliği hissetmenin sonuçlarından söz ederken şöyle der: 'İman birliği, elbette kalplerin birliğini ister. Ve itikattaki birlik dahi, içtimai vahdeti gerektirir.' Bugün, etnik milliyetçiliğin yol açtığı çatışma alanlarının yatışmasında ve aşılmasında, 'cümle varlığın birliği ve kardeşliği' öğretisinin yeniden inşa edici soluğuna ihtiyacımız var.   Bendeniz, 'vahdet' yani 'birlik'ten, 'cümle varlığın birliği ve kardeşliği'ni anlıyorum. Bunun, e

Senyour

Senyour

Kawa Efsanesi

Nevruz’un tarihsel kökenine inildiğinde günümüzden yaklaşık 4350 yıl gerilere dayanan bir geçmişinin olduğu görülmektedir. Bu dönemde Gutilerin tapınaklarda Zagmuk adında bir bayram yaptıkları bilinmektedir. Zagmuk da ‘Yeni gün’ anlamındadır. Zagmuk bayramı törenlerinde ateşler yakılır ve kral halkın arasına girer. Daha sonraki yüzyıllarda Zagmuk geleneğinin Zerdüştlükte de ortaya çıktığı görülür ve bu tören gelenekleri Gutilerden sonra Hurriler, Kassitler, Mitaniler, Urartular ve Medler zamanın

Senyour

Senyour

Şiddetin oyununu bozmak (yorum)

Askeriyle, yargısıyla, medyasıyla, partileriyle, sokak çeteleriyle fiziksel ya da sembolik şiddetin ve tehditlerin elden bırakılmadığı bu siyasal kültürde Akdeniz Üniversitesi’nin gençleri nasıl konuşacaklar? Konuşamayacaklar; çünkü onların konuşmamaları ve savaşa girmeleri isteniyor. Çünkü bu memleketin bütün insanları savaşa sokulabildiği ölçüde en güçlü savaş ve yaptırım teknolojilerine sahip olanlar kazanacaklarını biliyorlar... İşte bu yüzden, gücün ve şiddetin bu oyununu bozmak gerekiyor.

Senyour

Senyour

Cem Karaca: 'Yâr Yâr' diyerek Allah'a yürüyen sanatçı

Çağımızın büyük bilgesi Bediüzzaman, 'O yâr ise her şey yardır, her yer yarar' demişti. Cem Karaca, ömrünün son yıllarını, gürül gürül çağlayan sesiyle, 'Allah yâr yâr! Allah yâr yâr!' diyerek geçirdi.   Türk usulü rock'ın, folk'tan beslenen protest ve gür sesli prensi, sert müziğin; toplumsal muhalefetin aktığı bir damar olarak türkünün modern zamanlar Dadaloğlu'su, bizim irfani geleneğimizin kılcal uçlarına doğru sızarak oradan olağanüstü bir ilahi devşirdi. 'İş başa döner' diyen doğru söyle

Senyour

Senyour

İnsanlık Sevgiye Hasret Gidiyor

Bugün insanlık olarak insanca davranmayı unutmuş gibi bir hâlimiz var. Varlık içindeki farklılığımızı ifade etmekten çok uzak bulunuyoruz. Melekleri imrendirecek o muhteşem donanımımıza rağmen habîs ervahı bile utandıracak işler yapıyoruz. Kinle-nefretle oturup kalkıyor, gayzla köpürüyor ve birbirimize hep intikam hisleriyle bakıyoruz. Sevgi adına sinelerimiz bomboş, düşmanlık sisi-dumanı sarmış bütün duygularımızı ve yıllar var habersiziz muhabbetin o büyülü tesirinden. Düşüncelerimiz mütemadiy

Senyour

Senyour

“Madem Öyle Tek Parti Olsun, Temiz Olsun”

Cumhuriyet hiç bu kadar tehlikede olmamıştı   Bize okulda cumhuriyetin halkın kendi kendini yönetmesi olduğu öğretilmişti. Cumhuriyet ilan edilmişti, kaderimiz padişahın iki dudağı arasında değildi.   Şimdi anlıyoruz ki Padişah gemiye binip kaçtı diyenler bize yalan söylemişler. Padişah hiç bir yere gitmemiş sadece İstanbul’dan Ankara’ya taşınmış. Canı çekiyor, DTP’yi kapatıyor. Canı sıkılıyor AKP’yi kapatıyor.   Padişah hazretleri zahmet buyurmuşlar, biz zavallı kullarına bir yığın da g

Senyour

Senyour

Oturup Beklemek Varya O Gelmeyen Sevgiliyi....

Öylesi yalnız hissediyorum ki yine kendimi... Hani milyonlar içinde yalnız kaldım derler ya insanlar.. Benimkisi ondan da zor olanı... Bir sevda bile yok çevremde... Benden kaçıyor adeta umutlar... Yaşanmışlıkları hep atmışım bir kenara... İdare ediyorum senden bana kalanlarla... Terk etmiyor bir türlü sevdan... Ama uzaklarda benden ellerin.... Seni öylesi sevdim ki... Dön desem... Seviyorum desem.. Gelir misin bilmiyorum... Şu özlemlerimi bir dindirsen... Sevdaya yeni bir şans versen... Beni dü

Senyour

Senyour

Gittin

Gittin...Ben arkandan sadece baktim.Oysa soyleyecek o kadar cok seyim vardi ki... ``Gidersen, iyiye dair ne varsa içimde yitirecegim hepsini.Gidersen, sönecek içimdeki ates ve bir daha hiç kimse yakamayacak.Gidersen karanliga mahkum edeceksin günlerimi.O karanlikta yolumu kaybedecegim``diyecektim sana.Konusamadim...     Gittin...Gidisini görmemek için gözlerimi kapattim.Öylesine acidi ki içim, tutup koparsalardi kolumu, bacagimi bu kadar aci duymazdim.Acim yas olup akmaliydi gözlerimden.Agla

Senyour

Senyour

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.